‘Bunun akılla mantıkla izahı yok!’

Olaylar
Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı operasyon sürecini değerlendirdi. Akşam gazetesindeki köşesinde ‘Kirli İttifak’ nitelemesini kullanan yazar, geldiğimiz noktayı şöyle değerlendirdi: Son ...
EMOJİLE

Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı operasyon sürecini değerlendirdi. Akşam gazetesindeki köşesinde ‘Kirli İttifak’ nitelemesini kullanan yazar, geldiğimiz noktayı şöyle değerlendirdi:

Son gelişmelerin akılla mantıkla izahı yok. Son derece garip, anlaşılmaz ve izahı zor bir durumla karşı karşıyayız… 

Hükümet’e yıllardır muhalefet eden en uçtaki bir televizyon kanalını seçin. Bir de cemaatin kontrolündeki televizyonu açın. Manzara aynı: Sırt sırta vermişler, aynı telden çalıyorlar. Birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar. 

Masanızın bir tarafına marjinal soldan dilediğiniz bir gazeteyi koyun. Diğer tarafa da cemaatin gazetelerini yerleştirin. Sonra da bakın, yayın politikaları arasında herhangi bir fark var mı? 

Yok, yok, yok… 

Gerçekten izahı oldukça zor bir durumla karşı karşıyayız! 

***

“Neden”, “niçin” veya “nasıl olur” sorularına cevap verirken iki ihtimalden bahsetmek mümkün. Çünkü bir başka ihtimal yok. 

1) Cemaat uzun süredir, Hükümet’e ve Erdoğan’a karşı, içten içe bir düşmanlık besliyordu. Son gelişmelerle bu düşmanlık dışa vurdu. Büyük bir patlama yaşandı. 

2) Cemaat bir yerden işaret aldı. Şimdi, kendisine verilen görevin gereğini yerine getiriyor. 

Başka bir ihtimal varsa, onu da siz söyleyin. 

Sakın ola “dershane, mershane” gibi laflar etmeyin. Gezi Olayları yaşanırken dershaneler mi vardı? Aynı tavır o dönemde de gösterildi. Cemaatin Gezi eylemcilerini bir tek alınlarından öpmediği kaldı. 

***

Zor günlerinde ve kendilerine hep birlikte destek verdiğimiz dönemde cemaat farklı bir tavır içindeydi. Tam bir derviş ruhu sergileniyordu. Neredeyse “Kavga etme, biri sana tokat atarsa diğer yanağını da uzat” deniliyordu. 

Gülen de “Okulları alın, gerekirse ben bir mağarada yaşarım. Yeter ki kavga çıkmasın” türünden sözler sarf ediyordu. 

Sonra bir anda her şey değişti. O derviş hali militan bir ruha dönüştü. Dönüm noktası da Fethullah Hoca’nın ABD’ye yerleşmesi oldu. 

O gün bu gündür, cemaat mensuplarından ABD’ye karşı tek kelime eleştiri duymadım. Tabii ki “Sirke baldan tatlıdır Amerika her zaman haklıdır” demediler. Ancak, Amerika’yı rahatsız etmekten alabildiğine kaçındılar. 

Yetmedi, bitmedi, dahası da var: 

Mavi Marmara Krizi sırasında Fethullah Gülen’in, İsrail’e nasıl destek verdiğini hepiniz hatırlarsınız. Bütün kamuoyunun önünde İsrail’in otoritesine karşı çıkmanın ne kadar yanlış olduğunu savundu. 

Ve İsrail’in otoritesine boyun eğilmesini isteyen Gülen, bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin otoritesine savaş açtı! 

Normal ve doğal mı bütün bunlar? 

Bu tablonun içinden çıkarılacak dersler ve sonuçlar yok mu? 

***

Biliyorum, şimdi hemen saldırıya geçecekler. Meseleyi çarpıtarak, esası bir kenara atıp “Sen yolsuzlukları mı savunuyorsun?” diyecekler. 

Hemen cevabını vereyim: 

Yolsuzluk yapanın Allah belasını versin. Hem de kim olursa olsun. Allah’a havale etmek de yetmez,  bu dünyada da burnundan fitil fitil getirilsin. 

Oldu mu, yeter mi? 

Biz, şimdi asıl konuya dönelim… 

Türkiye’nin uyguladığı iç ve dış politikadan kimler rahatsız? 

ABD, İran ve Irak politikamızı beğenmiyor. Avrupa Birliği, Çin, Ukrayna ve Rusya ile ilişkileri geliştirmemize tepki gösteriyor. BP, Total, Shell gibi şirketler, Afrika’da izlediğimiz enerji politikası karşısında hop oturup hop kalkıyor. İsrail, her şeyden ve özellikle Erdoğan’dan rahatsız. 

Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesi, toptan hepsini huzursuz ediyor. 

Cemaat ise, böyle bir ortamda atağa geçip büyük bir itibarsızlaştırma ve hançerleme operasyonu başlattı. ABD, Batı ve İsrail’in ekmeğine yağ sürdü. Ekonomiye verilen hasar şimdiden 30 milyarı buldu. 

Sözüm, hep takdir ettiğim ve saygı duyduğum cemaatin o temiz mensuplarına: Siz bu görüntüden mutlu musunuz? Sizin de bu garip ve rahatsız edici tablodan çıkaracağınız dersler ve sonuçlar yok mu?