Bizim işe ihtiyacımız var, iş istiyoruz!..

Olaylar
Abdullah Güner’in haberi Romanlar için dün büyük gündü! Çünkü bütün Romanlar “8 Nisan Dünya Romanlar Günü” dolayısıyla hem eğlendi hem de dertlerini anlatma fırsatı elde et...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in haberi

Romanlar için dün büyük gündü! Çünkü bütün Romanlar “8 Nisan Dünya Romanlar Günü” dolayısıyla hem eğlendi hem de dertlerini anlatma fırsatı elde etti.

Dünyada Romanlar, yoğun olarak Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya, Polonya, Bulgaristan ve Romanya başta olmak üzere genel olarak Orta ve Doğu Avrupa’da yaşıyorlar. Yaşadıkları yerlerde ise genellikle kötü muamele, yoksulluk, tahammülsüzlük, şiddet ve dışlanma ile karşılaşıyorlar. Dünyada karşılaştıkları sorunların benzerlerini Türkiye’de yaşamadıklarını söyleyemeyiz ne yazık ki! Türkiye’de de benzer sorunlarla baş etmeye çalışan Romanlar, genellikle kağıt toplayıcılığı, ayakkabı boyacılığı, çiçekçilik gibi sigortasız işlerde çalışıyorlar. Birçoğu göçebe yaşamayı tercih etse de bugün Türkiye’de yerleşik hayata geçerek yaşayan 2 milyona yakın Roman nüfusun olduğu belirtiliyor. Türkiye’de Romanlardan bahsedilirken sıklıkla kullanılan “Çingeneler” tabiri onlar için adeta işe yaramazlık, ahlaksızlık, hırsızlık, dilencilik, eğitim seviyelerinin düşük olması nedeniyle aşağılanan bir etnik grup olarak algılanmalarına neden oluyor.

2010’da İstanbul’da Roman vatandaşlarla bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Roman vatandaşların ilk kez bir hükümet tarafından muhatap alındığını vurgulamış ve Roman açılımını başlatmıştı. Böylelikle ilk defa Romanların sorunları devlet aklıyla çözülmeye çalışılacak ve bu sorunlara somut çözümler üretilecekti. Bu amaçla kentsel dönüşüm projeleri –Sulukule- hayata geçirildi. İŞKUR’a iş başvurusunda bulunan Roman vatandaşları kurasız ve öncelikli olarak istihdam edilme hakkı verildi. Ve buna benzer birçok proje daha hayata geçirildi.

Romanlarla ilgili bir yandan açılım süreci devam ederken diğer taraftan hala ne gibi sorunlar yaşadığını öğrenmek amacıyla İstanbul Anadolu yakasında Romanların ağırlıklı olarak oturduğu mahallelerden birisine, Üsküdar’ın Selamsız Mahallesi’ne gittik, Romanlarla konuştuk. Birçoğu Selanik göçmeni olan Romanların eğlenceli hayatlarının yanı sıra en büyük problemi işsizlik. Selamsız gençleri, küçük yaşta karıştıkları suçlardan dolayı sicillerinin temiz olmadığını ve bu hatalarının da bir ömür peşlerini bırakmadığını söylüyor. Pişman olsalar dahi işledikleri suçların telafisi olmuyor ne yazık ki! Sicillerinde o suçla yaşamak durumunda kalıyorlar. Bu yüzden iş bulamadıklarını ancak kağıt toplayıcılığı, ayakkabı boyacılığı, çiçekçilik gibi sigortasız ve güvencesiz işlerde çoğu zaman karın tokluğuna, yarını düşünmeden yaşadıklarını belirtiyorlar. Sicilleri temiz olmadığı için sigortalı hiçbir işte çalışamıyorlar. Esmer oldukları için hor görülüyorlar. “Oysa biz de sizin gibi insanız, bizim üzerimize yapıştırılan kötü etiketlerden bıktık artık” diyorlar. Devletten gelen yardım sayesinde çocuklarını okutabildiklerini ama okuldan sonra da çocukların zaman zaman çalışmak zorunda kaldığını söylüyorlar. Gençlere nasıl düğün yapıp, evlendiklerini soruyorum. İki çocuk sahibi 22 yaşındaki Birol hemen anlatıyor: “Biz birbirimizi seviyoruz biliyoruz ki ailelerimiz bizi evlendiremez, anlaşıp kaçıyoruz; sonra da iki taraf da anlaşıyor ve sokakta düğün yapıyoruz. Biz de istiyoruz bir düğün salonunda yapalım. Biz de istiyoruz güzel bir işimiz olsun, okuyalım, bu topluma, kendimize faydalı olalım… Ama bu hem maddi sebeplerle hem de küçükken yaptığımız hatalar yüzünden olmuyor. Bize kimse iş vermiyor, bizi dışlıyorlar” diyor.

"SELAMSIZ’DAKİ ROMANLAR POLİS İSTEMİYOR İŞ İSTİYOR"

Selamsız Romanları, kendilerine yakıştırılan kötü sıfatlardan bıktıklarını artık kendilerinin de bu ülkede yaşayan normal bir vatandaş olarak görülmek, aynı haklardan yararlanmak istediklerini belirtiyorlar. Artık polisin her 50 metre de bir kendilerini suçlu aramasını istemiyorlar. “Polis zaten kimin suçlu olduğunu biliyor, koysunlar her köşe başına Mobese kameralarını, biz de rahat edelim onlar da” diyorlar. “Bizim işe ihtiyacımız var” diyor Selamsız başka bir şey demiyor!

Renkli kıyafetleri seviyorlar, özellikle kırmızıyı… Etsiz yemek yemiyorlar, evet. Çalgısız yaşayamaz, ölürler, deniyor ona da tamam ama kimse bu insanların geride ne çektiğiyle ya da hangi problemleri yaşadığıyla ilgilenmiyor. Varsa yoksa yiyip, içip, eğlenen insanlar dendiğinde Romanlar akla gelsin! Oysa onların da hayattan beklentileri var. Bunu daha iyi anlamak için gençlerin beni büyüklerinin yanına derneğe götürmelerini istiyorum. Dernek, kahvehane gibi bir yer. Kimse oyun oynamıyor ama herkes çayını, kahvesini içiyor muhabbet ediyor. Birçoğu ekranda gördüğümüz sanatçıların arkasındaki orkestrada gayet iyi işler çıkartan müzisyenler. Aslında onlar görünmeyen gerçek sanatçılar. Yanlarına gittiğimde ilk başta konuşmak istemiyorlar benimle. Sonra bir şekilde ikna edip muhabbet ediyorum. Eğlenceden ziyade büyük bir ciddiyetle dertlerini anlatıyorlar. Daha önce Roman açılımı sürecinde Eski Üsküdar Kaymakamının kendilerine Üsküdar Belediyesi’nin Mehteran Takımı’nda yer vermek için 3 ay kurs eğitimi verdiğini, bu süreç geçtikten sonra ise grubun sessiz sedasız dağıtıldığını söylüyorlar. “Bizim ağzımıza bal çalıyorlar, ardından da alıyorlar” diyor Burhan abi. “Biz istedik ki hem müzikle ilgileniyoruz, belediyemizin de böyle bir imkanı var ve bize burada alan açmış, sevindik. Biz Osmanlı’nın torunlarıyız. Tayyip Erdoğan’ı da seviyoruz. Bizim kendisiyle ilgili hiçbir problemimiz yok. O bizim derdimizi bilse biliyoruz ki bize yardım eder. Ama bilmiyordur. Biz Osmanlı’nın torunları olarak bu mehteran takımında yer almak çok istedik. Ama bunu yapmadı eski kaymakam. Şimdi orada bize yer açılmasını istiyoruz” diyor.

Selamsız Mahallesi, dernekte Cumartesi akşamları saat 20.00’de ilahiler, ezgiler söyleyip, mahalledeki insanlarla buluşmalar gerçekleştiriyorlar. Ayrıca Selamsız’da, Karagümrük’teki Cerrahi Tekkesi’nin bir benzeri olan Muhsin Baba Tekkesi de bulunuyor. Burada da zaman zaman ilahiler söyleyip, dini sohbetler yapıyorlar.

Romanlar yetkililerden, kendilerine karşı olan bu kötü bakışın bir an önce ortadan kalkmasını ve işle ilgili kendilerine yeni imkanlar tanınmasını istiyorlar.

On5yirmi5