Aydınlardan Nevruz Öncesi Provokasyon Uyarısı

Olaylar
Bahar mevsiminin gelmesiyle terör örgütü PKK’nın eylem ve hareket sahası genişliyor. Terör saldırılarından endişe duyan aydınlar, Nevruz öncesi provokasyon uyarısı yaptı. Türkiye’nin bir &...
EMOJİLE

Bahar mevsiminin gelmesiyle terör örgütü PKK’nın eylem ve hareket sahası genişliyor. Terör saldırılarından endişe duyan aydınlar, Nevruz öncesi provokasyon uyarısı yaptı. Türkiye’nin bir ‘bahar sendromu’ yaşamaması için dikkatli olunmasını isteyen aydınlar, yeni Anayasanın inşa sürecinin PKK eylemleriyle bağlantı kurulmadan yapılması gerektiğinin altını çizdi. Baharda sabotajlar, terör saldırıları ve patlamaları olabileceğine dikkat çeken aydınlar, hükümetin adım atarken kendisini bekleyen böylesi tuzaklar olduğunun farkında olması gerektiğini vurguladı.
Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan Türk ve Kürt aydınlar, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda atacağı adımlar karşısında PKK’nın olası eylemlerine yönelik uyarılarda bulundu. Yeni Anayasa çalışmalarında en büyük engelin şiddet olacağına dikkat çeken yazar Orhan Miroğlu, terör hadiselerinden siyasi iklimin hemen etkilendiğini vurguladı. Hükümetin demokratik zeminde ısrarcı olması gerektiğini belirten Miroğlu, Anayasa için demokratik zeminin önemine dikkat çekti. Miroğlu, "Demokratik zeminden uzaklaşmamak, karşı tarafın şiddeti, planları ve amaçları ne olursa olsun, burada bir siyasi iktidarın toplumun hissiyatını önemsemesi, yani kendisini ona dışarıdan dayatılan bir yeni stratejiye göre değil, kendi gücüne, halk arasındaki itibarına ve saygınlığına güvenle yola devam etmesi gerekir." dedi.

Silvan saldırısından sonra demokratik açılımda bir duraklama değil ilerleme sağlanmış olması halinde Türkiye’nin şimdi bahar sendromu yaşamak zorunda kalmayacağını dile getiren Miroğlu, bu sendromu Kürtlere ve Türklere dayatan güçlerin bu şekilde bir pervasızlık içinde de olamayacaklarını vurguladı. Bu hamlelerin Türkiye’ye karşı olabileceğinin düşünülerek hükümetin siyasi programını yürütmesi gerektiğinin altını çizen Miroğlu, "Benim endişem tabi Kürt siyasetinin, Kürt toplumunu bu süreç itibarıyla bloke edebileceği korkusudur. Çünkü bunu geçmişte de gördük. Bloke edebildi. Referandum sürecinde mesela bu oldu." diye konuştu.

"HER OLUMLU ADIMDA PROVOKATİF EYLEMLER OLUYOR"

Kürt siyasetçi Kemal Burkay ise Türkiye’de olumlu herhangi bir adım atılacağı zaman, Kürt sorununun çözümü yönünde olumlu bir ortam belirdiği zaman bir takım provokatif olayların yaşandığına dikkat çekti. Bazı güçlerin çatışmaların durmasını istemediğini belirten Burkay, PKK ve devlet içindeki bu güçlerin çözüm yönünde bir adım atılmasını istemediğini, eski yanlış yöntemlerin devam etmesini istediğini ifade etti.

Geçmişteki karakol baskınlarını hatırlatan Burkay, dökülecek kan üzerinden gerilim oluşturmak istendiğini belirterek "Süreci sabote etmek, diyaloğu engellemek, çözümü engellemek. Bu güçler ekonomik ve siyasal rant sağlıyorlar. Bunlar bugün bile bu tür rol oynayabilirler." dedi.

12 Haziran seçimlerinden sonrası PKK’nın zincirleme eylemlerini anımsatan Burkay, bunların süreci sabote ettiğini söyledi. Şimdi de benzer tehlikenin bulunduğunu anlatan Burkay, şöyle devam etti: "Eylemlerden sonra güvenliğe dayalı bir politika izlenmeye başlandı. Ne PKK’nın silahlı eylemleri, ne de bu operasyonlar, sorunun çözümüne katkı verir. Bu durumdan çıkmanın yolu silahları susturmaktır. PKK’nın tek taraflı silah bırakması çözüme hizmet olur. Bu aşamada provokatif eylemler olabilir; dikkatli olmak lazım. Hem Türk hem Kürt kamuoyunun, bu tür olayları istemeyen siyasi çevrelerin, hükümet başta olmak üzere uyanık olması gerekiyor."

"ATILACAK ADIMLAR PKK EYLEMLERİYLE BAĞLANTI KURULMADAN YAPILMALI"

Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş de yeni Anayasanın inşa sürecinin PKK eylemleriyle bağlantı kurulmadan yapılması gerektiğini söyledi. "Temennimiz, böyle bir eylemliliğin ortaya çıkmamasıdır. Anayasa inşa sürecinin, sürekliliğe sahip bir ateşkesle birlikte yapılması, adımların atılmasıdır." diyen Öneş, bu dönemde tüm taraflara ciddi ve önemli sorumluluklar yüklendiğini belirtti.

Öneş, şöyle devam etti: "Siyasi iktidara ve muhalefete büyük sorumluluklar düşüyor. Bu sorumluluk, yeni Anayasa inşa sürecinin ertelenmeden, muhtemel, temenni etmediğimiz bir PKK eylemliliğine rağmen kesintisiz bir şekilde devam ettirilmesidir. PKK’ya endeksli olmadan, Türkiye insanının ihtiyaç duyduğu değişime cevap verebilen bir Anayasa inşasının temellerinin atılarak; Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokratikleşme adımlarının atılarak Türkiye’ye bunun mesajlarının verilerek bir yeni iklimin kazandırılmasıdır. Bu iklimin yaratılmasının öncü adımlarını atma konusunda siyasi iktidara önemli görevler düşüyor. Türkiye’yi kucaklayabilecek bir açılımı yeniden başlatmak gerekiyor."

"BİZ MUTLAKA BU OYUNU BOZMALIYIZ"

Eski İstanbul Bağımsız Milletvekili ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, çok masumane bir mesele ile karşı karşıya olunmadığını ifade etti. Suriye’deki gerginlikler de dikkate alındığında Kürt sorununun Ortadoğu ve uluslararası bir mesele haline geldiğini belirten Uras, "Akla gelebilecek uluslararası her türlü istihbarat örgütlerinin at oynattığı bir yer. Bu ülkenin insanlarının da yapması gereken şey, öncelikle bu oyunu bozmak. Ya bu oyunun bir parçası olacaksınız ya da bu oyunu bozacaksınız. Biz mutlaka bu oyunu bozmamız lazım. Bu oyunları da bozmanın yolu gerginlikleri artıran değil; diyalog, müzakere ve siyaseti öne çıkaran hattır. Kim ki gerginliklerden medet umar, hiç şüpheniz olmasın; o, işte uluslararası senaryoların mutlaka subjektif niyeti ne olursa olsun objektif olarak onun bir parçasıdır." şeklinde konuştu. Uras, bu bağlamda 2012 yılının çok kritik bir yıl olacağına dikkat çekti.

"HÜKÜMET ADIM ATARKEN TUZAKLAR OLDUĞUNUN FARKINDA OLMALI"

Kürt aydın Ümit Fırat, silahlı çatışmanın başladığı 1984 yılını hatırlatarak çatışmaların olmaması gereken bir dönemde başladığına dikkat çekti. Türkiye’de hiç yaraların sarılma sürecinin yaşanmadığını dile getiren Fırat, silahlı çatışma döneminde başlıca sorunun güvenlik olduğunu belirtti.

"Ne zaman Türkiye’de bir sivil reform dönemi, bir sivilleşme dönemi ağır basıyor, gündeme geliyorsa bir bakıyoruz bir yerlerde bir takım hadiseler yaşanıyor." diyen Fırat, 2004 yılında da reformlar ve sivilleşme hedeflenirken yeniden silahlı çatışmanın başladığını hatırlattı.

Hükümetin Türkiye’nin demokratikleşmesi yönünde, geleceği daha iyi kurmak, inşa etmek yönünde bir takım adımlar atarken kendisini bekleyen böylesi tuzaklar olduğunun farkında olması gerektiğini belirten Fırat, şunları söyledi: "Yani bu tip terör, şiddet, bir takım sabotajlar, bombalamalar, moral bozuklukları karşısında yapmak istediği şeylerden vazgeçmemeli, bu işleri devam ettirmeli. Çünkü geçmişte yaşanan deneyimlerden; tam da iyi bir şeyler yapılmak istenirken ortaya bir takım eylemler konuyor. Bir takım sabotajlar çıkıyor, bu gelişmelerin önünü kesmek istenen bir takım senaryolar ortaya çıkıyor. Orada hükümetler geri adım atıyorlar, yapmak istedikleri şeyleri erteliyorlar ya da bir daha telaffuz etmiyorlar. Bu kez öyle olmamalı. Yani bir süredir bunların olmadığını görüyordum ama duraklamalar vardı. İşte zaten bu eylemleri yapanlar, hükümetlerin ya da ülkeyi yönetenlerin iyi şeyler yapmasını istemedikleri için bu eylemleri, provokatif girişimleri uygulatıyorlar. Ama sizde tamam mademki böyle oluyor, yapmak istediğiniz şeylerden vazgeçerseniz bu onların istediği şey olur."

Önümüzde bir takım olumsuz gelişmelerin olacağına dikkat çeken Fırat, "Sabotajlar olacaktır, terör olacaktır, patlamalar olacaktır. Ama bunlar hükümetin yapmak istediği iyi şeyleri, demokratikleşmeyi, reformları, başta Anayasa olmak üzere kesecek, durduracak noktalara çekmemelidir." dedi.

Zaman