Arınç, Mısır’daki darbeye tepki gösterdi

Olaylar
Başbakan Yardımcısı veHükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Mısır’da halkın üzerine ateş açılmasına ilişkin, “Halkıyla savaşan, halkına silah doğrultan ve bu sebeple meşru hükümetleri, cumhurbaşka...
EMOJİLE

Başbakan Yardımcısı veHükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Mısır’da halkın üzerine ateş açılmasına ilişkin, “Halkıyla savaşan, halkına silah doğrultan ve bu sebeple meşru hükümetleri, cumhurbaşkanını devirerek yetkileri bir başkasının eline veren bir anlayışı şiddetle kınıyoruz” dedi.

Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye’nin Mısır’a diplomatik yaptırım uygulama kararı alıp almadığı” sorusu üzerine, yol haritaları çerçevesinde Mısır’da olan bitenlere karşı ilkeli ve ahlaki tavırlarını sürdüreceklerini, bunu bütün dünyaya ilan ettiklerini, Mısır’da yönetime geldiğini zannedenlere de bunu yüksek sesle söylediklerini belirtti.

Mısır’da “flu” bir durum olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

“Bir, Anayasa Mahkemesi Başkanıyken cumhurbaşkanı yetkileriyle donatılan kişinin durumu, ikincisi başbakan olarak atandığı ifade edilen ama geç saatlerde vazgeçildiği söylenen Baradai ve ondan sonra geldiği ifade edilen kişinin durumunun da netleşmemesi. Üçüncüsü bu açıklamalar yapılırken genelkurmay başkanı ve milli savunma bakanının koltuklarda oturan kişiler arasında da bölünme ve parçalanmanın olması. Bildiğiniz gibi Selefilerin Nur Partisi’nin ileri gelenleri de özellikle bu sabah yaşanan olaylardan sonra darbecilerle birlikte olmaktan ayrıldıklarını, buna karşı olduklarını ifade etmişlerdir. Yine Selefilerle birlikte diğer koalisyon ortakları da tutuklamaların, gözaltıların derhal kaldırılmasını, seçimlere bir an evvel gidilmesini talep etmektedirler.”

Arınç, “Dolayısıyla işbaşına geldiğini zanneden hükümete karşı bizim şu anda ekstra bir yaptırım uygulamamız söz konusu değildir. Ortada flu bir durum var, bu flu durumu Dışişleri Bakanlığımız süratle her gün, her an değerlendirmektedir. Biz de işin takibindeyiz” diye konuştu.

“Mursi’nin Türkiye’ye gönderileceği” iddiaları

Bülent Arınç, “Mursi’nin Türkiye’ye gönderileceği” iddiaları anımsatılarak, “Böyle bir durumda Türkiye’nin tavrı ne olur?” sorusu üzerine, “Spekülasyondur. Önce birinci iddia doğru değil ki ikincisini konuşalım” dedi.

Mursi’nin seçilmiş bir cumhurbaşkanı olduğunu, daha önce Türkiye’yi ziyaret ettiğini anımsatan Arınç, “Türkiye’ye dost bir insandır. Türkiye ve Mısır tarihini çok iyi bilen bir insandır, güçlü bir insandır ama ne var ki bir darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştır. Böyle birinin Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu anda şüphesiz olumlu bir şekilde değerlendirmek bize düşen ahlaki bir görevdir. Ama ne kendisinden böyle bir talep gelmiştir ne de başkasından böyle bir ihtiyaç olduğu bize söylenmiştir” diye konuştu.

 ”Şiddetle kınıyoruz”

Bu gösterilere karşı silah kullanılmasının, kendi halkına yöneltilen bu silahların ölümlere yol açmasının, darbe yoluyla iktidara geldiğini düşünenlere büyük bir ibret olması gerektiğine vurgu yapan Arınç, şunları söyledi:

“Halkıyla savaşan, halkına silah doğrultan ve bu sebeple meşru hükümetleri, cumhurbaşkanını devirerek yetkileri bir başkasının eline veren bir anlayışı şiddetle kınıyoruz. Hükümetimiz bu konuda ilkeli ve kararlı tavrını bugüne kadar sürdürdü, bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Daha önceki açıklamalarımızda demokrasiye taraf olan, demokrasiyi ortak paydamız olarak kabul eden bütün anlayışları içine alacak bir şekilde tek ülke olarak Türkiye, tek hükümet olarak AK Parti’nin varlığını görmek bizi bir açıdan yalnız kaldığımız için üzüyor ama hakikatleri söyleyenin sadece Türkiye’nin olması da bize gurur veriyor. Türkiye, bu onur verici tutumunu bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir.

Bu darbeyi yapanlara karşı birkaç defa seslendiğimizi, siyasal amaçlarla tutuklamaların, gözaltıların olmaması, halkın üzerine ateş açılmaması, şiddetten uzak durulması, bir an önce meşru seçimlere gidilmesi, tutuklu ve gözaltında olanların hemen serbest bırakılması ve ülkede yaşanabilecek olumsuz olaylara karşı da hiçbir zaman silahla ve şiddetle karşılık verilmemesi taleplerimizi tekrarlayacağız. Türkiye olarak bunu elbette sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiyenin açık ve net tavrı bu açıklamalarımızdan sonra da aynen devam edecektir. Biz bu tavrımızı ilkesel ve ahlaki olarak sürdürmekte kararlıyız.”

”Süratle tahliye edilebilecek bir noktadayız”

Mısır ile ilgili bütün detayları görüştüklerini dile getiren Arınç, ülkedeki büyükelçiliğe ve konsolosluklara kayıtlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısının 7 bin 98 olduğunu bildirdi. Büyükelçiliğe veya konsolosluğa kendisini bildirmeyen yurttaşların da olabileceğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

“Bunların 5 bin 500’ü Kahire’de yaşamaktadır. Diğerleri, bir kısmı İskenderiye’de geri kalan kısmı ise muhtelif şehirlerde yaşamaktadır. Ayrıca Arapça öğrenmek üzere kurs amacıyla 400 öğrencinin de Mısır’da bulunduğunu biliyoruz. Hepsiyle irtibat kurulmuştur. Fevkalede önemli bir gelişme olur da yurttaşlarımızın tahliyesi söz konusu olursa bunlar süratle tahliye edilebilecek bir noktadadır. Bu konuda bir endişe yaşamıyoruz. Ayrıca şirketlerimiz var. Şirketlerimizin yatırımları var. Bu şirketlerimizin Mısır’ın istihdamına 50 bin kişilik bir katkısı var. Şüphesiz bunlara karşı bir hareket yönelirse en büyük zararı görecek olan Mısır ekonomisidir. Herhalde bu kadar akıllı olduklarını düşünüyoruz. Ne Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına ne de Türk işverenlerine ve onların yatırımlarına karşı herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olduğuna inanıyoruz. Farklı bir gelişme olursa da herkesin nerede olduğu biliniyor ve süratle tahliye edilebilecek bir noktada.”

“Hükümet Sözcüsü olarak bunların üzerinde ben bir şey söylemeyeyim”

Bir gazetecinin, ordunun yönetime el koymasının ardından Mısır’da Gazze’ye açılan Refah Sınır Kapısı’nın kapatıldığı, tünellerin ise bombalandığına yönelik haberleri hatırlatarak, “Diğer taraftan da Mursi döneminde diplomatik ilişkilerin askıya alındığı Suriye’nin Kahire’de yeniden büyükelçilik açtığına yönelik haberler var. Bu politika değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna üzerine Arınç, şu yanıtı verdi:

“Darbe yoluyla bir hükümet devrilmişse gazetelerin yazdığına göre, Sayın Mursi’nin en büyük kabahatlerinin birisi olarak zaten Gazze’nin açılmış olması, burayla Gazze Filistin arasında bir irtibatın geçmişe göre daha kolay hale gelmesi. Bu, ideolojik bir bakış açısıdır. ‘Doğrudur’ veya ‘Yanlıştır’ deme noktasında değilim. Bunun mukabilinde de başka yaptırımlar da söz konusuydu. Onlar lehine de bazı ülkeleri kastederek söylüyorum, bazı adımlar atılmış olabilir. Bunların hiçbirisi kalıcı değildir. Ancak Mursi’nin gitmiş olmasından ve ona karşı bir darbe yoluyla ellerinden bütün yetkilerinin alınmış olmasından memnun olan ülkelere baktığımız zaman, özellikle Mısır’a komşu olan ülkeler başta olmak üzere, bunun altında yatan sebepleri tek tek görmek mümkün. Bunları siz yazın, biz okuyalım ama Hükümet Sözcüsü olarak bunların üzerinde müsaade edin ben bir şey söylemeyeyim.”

“Korkunç bir görüntü”

Bir başka soru üzerine Arınç, Bakanlar Kurulu’nda Gezi Parkı’yla ilgili konunun görüşülmediğini bildirdi.

“Gezi Parkı eylemleri konusunda elinde pala ile bazı kişilerin görüntülerinin kamuoyuna yansıdığı, bu kişilerin daha sonra mahkemece serbest bırakılmasının tepki gördüğü” ifade edilerek, değerlendirmesi sorulan Arınç, “Elinde bir pala, satır olan, herkese sataşan, herkesi korkutan, kimisine tekme atan, kimisinin üzerine tehditle yürüyen bir görüntü korkunç bir görüntü. Bunu meşru kabul etmek, hafif görmek, buna farklı anlamlar yüklemek kesinlikle doğru değil. Bu kamu düzenini bozan bir harekettir, insanların hayatına, canına ve malına tehdit kokan bir harekettir. Bunu kim yaparsa mutlaka Türk Ceza Kanunda bir karşılığı vardır” değerlendirmesinde bulundu.

Savcılığın tutuklanması talebiyle sevk ettiği mahkemenin bu kişiyi serbest bıraktığını anımsatan Arınç, ülkede hakimlerin ve savcıların, işlemleri ve kararlarıyla dolayısıyla alabildiğine eleştirildiğini, dolayısıyla elinde satırla sağa sola hücum eden bir kişinin neden serbest bırakıldığının hakime sorulması gerektiğini belirtti. Arınç, “Bu hükümetin bir işi değil, benim bir işim değil, dolayısıyla ben de sizin gibi çok garip karşıladım. Yani insanlara korku, endişe, tehdit salan böyle bir hareket karşısında herkesin bunu telin etmesi, bu saldırgan hakkında mutlaka Türk Ceza Kanunu kapsamında yargının süratli bir karar vermesi gerekir. Ama niçin serbest bırakılmıştır, bu kişi nasıl bir ifade vermiştir, neden bunu yapmıştır, bunlar herhalde mahkemenin bildiği hususlardır” ifadesini kullandı.

AA