Arap Ülkelerinde Modern Kölelik

Olaylar
Haber: Samet Dağan Suudi Arabistan’da ev işlerinde çalışan 23 yaşındaki Endonezyalı Sumiati’nin dudakları makasla kesildi, vücuduna ütü basıldı ve kemikleri kırıldı. 8 Kasım’da bilin...
EMOJİLE

Haber: Samet Dağan

Suudi Arabistan’da ev işlerinde çalışan 23 yaşındaki Endonezyalı Sumiati’nin dudakları makasla kesildi, vücuduna ütü basıldı ve kemikleri kırıldı. 8 Kasım’da bilincini yitirmiş halde Kral Fahd Hastanesi’ne kaldırılan Sumiati, çok fazla kan kaybetmiş ve uzun süre aç bırakılmıştı. Bölgeyi yakından tanıyan Ortadoğu uzmanı ve El- Cezire analisti İsmail Yaşa on5yirmi5’e yaptığı değerlendirmede, Körfez ülkelerinde yaşananların bir "modern kölelik algısı" olduğunu kaydetti.

Zengin Ortadoğu ülkelerinde, özellikle ev işlerinde çalışmak için giden Güneydoğu Asyalı göçmenlere yapılan kötü muamele ve işkence haberleri son dönemde artarak medyada yer buluyor. 2009 yaşında Abha kentinde 36 yaşındaki Endonezyalı Kikim Komalasari ölü bulunmuştu. Ev işlerinde çalışan Kamalasari’nin vücudunun her yerinde kamçı ve kesik izleri yer alıyordu. Aynı zamanda geçtiğimiz hafta da Kuveyt’te çalışan bir Sri Lankalı, altı aylık maaşını istediği için vücuduna 14 çivi batırılmıştı.

Endonezyalı kadına yapılanlar Körfez ülkelerindeki modern köleliği yeniden gündeme getirdi. Körfez ülkelerinde yaşanan kötü muameleleri Ortadoğu uzmanı İsmail Yaşa’ya sorduk.

İşte El Cezire analisti Yaşa’nın konuyla alakalı değerlendirmesi:

Suudi Arabistan’da ve diğer Körfez ülkelerinde çalışan yabancı işçilere ve hizmetçilere kötü muamele tartışmasız bir gerçek. Görülen bu kötü muamelenin boyutu kişiden kişiye farklı olsa da bu gerçek değişmiyor. Bir tür modern kölelik. Bu işverenin zulmünden çok kefalet sisteminin çarpıklığından kaynaklanıyor. Tabii bir de zihniyetten. Ortada çok açık bir ikinci sınıf ve hatta sınıflar altı görme olayı var. Burada hizmetçi vesaire çalışanların da işverene zarar verebildiği oluyor fakat yapılan kötülüğün cezalandırılması meselesine veya bu kötü muamelenin önlenebilmesi açısından baktığımızda çalışan fert karşısında devlet otoritesinin bulunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, yapılan zulmü savunma adına zaman zaman öne sürülen "İşçiler de işverenlere zulmediyor" gerekçesi kabul edilebilir bir mazeret değil.

Örneğin bir hizmetçi bayanın ev sahibesinden gördüğü zulme dayanamayıp kadının dünyaya gelen iki çocuğunu kafasına toplu iğne saplayarak öldürdüğü gibi haberler duyuyoruz. Fakat burada sorulması gereken soru, "Acaba bu hizmetçi ne tür bir kötü muamele gördü ki bu kadar vahileşti ve intikam duygusuyla doldu?" Yine bunu yapan kişi cezasını fazlasıyla çekebiliyor. Fakat işçisine veya hizmetçisine zulmeden kefil, yani işveren için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Çoğunun yaptığı yanına kâr kalıyor.

Körfez ülkelerinde yabancı işçilerin durumu gerçekten felaket. Kuveyt’te geçenlerde bir grup işçi ücretlerine zam isteyerek gösteri yapmıştı. Sonuçta Kuveyt polisinden bir yığın sopa yedikten sonra derhal ülkelerine gönderildiler.

Bir başka örnek daha vereyim. Bir süre taksicilik yapan bir arkadaşım başından geçen şöyle bir olayı anlatmıştı. Birgün Bangladeşli bir işçi durması için işaret etmiş. Yanında durduğunda, kapıyı açmasını istemiş. Arkadaşım şaşırmış. İnip kapıyı açmış. Çalışmak için yeni gelmiş Bangladeş’ten. Kan vermesini gerektiğini söylemişler. Hastaneye gitmiş. Gereğinden fazla kan almışlar. Arkadaşım, "Neredeyse tüm kanını boşaltmışlar" diyordu.

Din adamları camilerde vesaire çalışanlara zulmedilmemesi ve ücretlerinin alınlarının teri kurumadan verilmesi yönünde hutbeler okusalar da, yabancı işçilerin hor görülmeleri genel bir kültür. Anne-babalarının hizmetçiye kötü muamelesini gören çocuklar da aynı şekilde davranıyor. Böylece bu gelenek haline gelmiş.

Fakat bir yandan da toplum kendi kuyusunu kazıyor. Örneğin çocukların evdeki eğitimi ve terbiyesi yerine göre hizmetçilere bırakılmış durumda. Çocuğun dersleriyle ve ödevleriyle hizmetçi ilgileniyor. Fakat hizmetçilerin eğitimi genelde buna elverişli değil. Yani mürebbiye değiller. Hizmetçi Hıristiyan veya başka bir dinden olabiliyor. Ahlaksız olabiliyor. Kendisine teslim edilen çocuğu da o şekilde yetiştiriyor.

Bir diğer çelişki de, hizmetçilerin ve şoförlerin durumu. Dini bazı konularda gösterilen hassasiyet örneğin hizmetçilerin ev içindeki kıyafetleri ve hizmetçiyle aynı evde yalnız kalma ve benzeri konularda gösterilmiyor. Uzun boylu, sarışın hizmetçi arayanların haberlerini okuyoruz. Kadınların araba kullanması yasak fakat yabancı şoförle aynı araç içinde saatlerce birlikte dolaşmaları yasak değil. Bu da bilinç altında hizmetçiye ve şoföre cariye ve köle gözüyle bakıldığını gösteriyor. Yani eşini aynı toplumun üyesi biriyle tek başına aynı araçla bir yere göndermeyen insanlar yabancı şoförle göndermekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Çünkü onları alt tabakadan görüyorlar.

on5yirmi5.com