“Amerika güçlü Türkiye istemiyor”

Olaylar
Engin Dinç’in haberi Ruhani’nin iktidara gelmesiyle gözler yeniden İran’ın dış politikasına çevrildi. Ruhani gerçekten Ahmedinecad’tan daha mı ılımlı? Mustafa Özcan’a gör...
EMOJİLE

Engin Dinç’in haberi

Ruhani’nin iktidara gelmesiyle gözler yeniden İran’ın dış politikasına çevrildi. Ruhani gerçekten Ahmedinecad’tan daha mı ılımlı? Mustafa Özcan’a göre bu değişikliğe aldanmamak lazım, zira kişiler değişse de İran’ın dış politikası kolay kolay değişeceğe benzemiyor.  Öte yandan, Amerika ve İsrail Suriye’de söz geçirebilecekleri bir lider istiyorlar. Esad olmazsa, bir benzeri gelsin tutumu…

Türkiye konusundaysa çokça dillendirilen “Amerika güçlü Türkiye istemiyor” lafzını yineliyor Özcan. Özcan’ın konuşmasında geçen, “Amerika Türkiye’nin altından şalı” çekti açıklaması da bir hayli dikkat çekici bir unsur… İşte Özcan’ın açıklamaları..

Öncelikle İran’da Hasan Ruhani’nin iktidara gelmesinden başlamak istiyorum. Ruhani’nin iktidara gelmesi Suriye’deki son gelişmeleri ve Türkiye-İran ilişkilerini nasıl etkiler?

Çok fazla etkileyeceğine benzemiyor, şu sebeple; artık İran’da taşlar yerine oturdu. Daha önce cumhurbaşkanı seviyesinde birkaç defa ılımlılar, reformcular; birkaç defa da diğerleri iktidara geldi.

RUHANİ’YE İHTİYATLI YAKLAŞILMALI

Fakat değişen bir şey olmadı ondan dolayı Ruhani’ye ihtiyatle yaklaşmak lazım. Zaten dünkü açıklamaları Suriye konusunda aynı şekilde devam ettiğini gösteriyor. Nükleer proje ya da program konusunda da yaklaşımları devam ediyor.

Sadece değişen taktik. Ruhani’yi taktikçi cumhurbaşkanı olarak görenler var, gerçekten de öyle. Ali Hamaney onun kazanmasına göz yumarak aslında manevra alanını arttırmış durumda. Reel politikalarda değişen bir şey yok. Üslup, söylem değişecektir onu söyleyebiliriz ama hakikat, mahiyet değişmeyecektir.

İran 4 bin devrim muhafızını Suriye’ye gönderecekti. O zaman bu anlamda Suriye’ye silah ya da lojistik anlamdaki desteğini devam ettireceğini söyleyebilir miyiz?

Orada şöyle bir şey var, dış politikayı özellikle nükleer dosyayı rehber Ali Hamaney bu şekilde yürütüyür. Ahmedinejad da giderayak bunu “Nükleer program benim tasarruf yetkim içinde değil” şeklinde bir açıklama yaparak itiraf etmişti. Burada da öyle Hasan Ruhani Mürşid’in bürosunda çalışan bir adam. Orada radikaller ile birlikte Celili ile birlikte çalışan adam; 2003’te ABD ile pazarlığı kotaran adam. 2003’te İranlılar korkmuşlardı, Amerikan boğasını üzerimize çekmeyelim diye, geçici olarak nükleer faaliyetlerini askıya aldılar.

İRAN İLE DOST OLMAK İÇİN RUHANİ YETMEZ

2007 yılında ABD’nin 16 istihbarat teşkilatı ortak bir raporda bunu ortaya koymuşlardı. Ama 2005 yılından itibaren Ahmedinejad döneminde Hamaney başmimarı tabi, bu program yeniden başlatıldı. Fazla aldanmamak lazım. İran ile ilişkilerin gelişmesi için Ruhani yetmez. Batıyla ilişkileri gelişebilir ama batıyla ilişkileri tam olarak nasıl olur onu kestirmek mümkün değil, İran her zaman mesafeli olmuştur. Fakat Ruhani İslam dünyası ile İran’ın ilişkilerinin geliştirilmesine çok fazla hizmet etmeyecektir. Tek istisna somut olarak politikalarını değiştirmesiyle mümkündür. Sözlerini fiiliyata dökerse ki öyle bir söz de söylemedi yani Ruhani’den Suriye konusunda değişik bir açıklamada gelmedi.  Onun için umuda kapılmamak lazım.

ABD muhaliflere silah yardımı yapacağını açıkladı Rusya buna tepki gösterdi. Ayrıca yasak bölge oluşturma konusunda da Rusya’nın da sert muhalefeti var. Bu arada Kusayr’da düştü. Suriye’deki muhalifler de bu anlamda kilit bir noktayı kaybettiler. Suriye’deki mücadelenin bu veriler ışığındaki gidişatı ne durumda?

Amerika Kusayr’da kaybolan dengeyi yeniden kuruyor. Yani Amerika’nın politikası krizi idare etmek, çözmek değil. Amerika’nın derdi kriz devam etsin Suriye bitsin. Batılıların nispi olarak Rusya, Çin, İran’a mukabil esnek bir tavırları var ama netice itibariyle İsrail’e bağımlı bir politika bu.

ESAD KALMAYACAKSA BENZERİ GELSİN

İsrail’de Esad’ın kalmasını istiyor. Esad kalmayacaksa, kalamayacaksa onun yerine benzerinin ikame edilmesini istiyor. Amerika Esad’ın gitmesini istiyor fakat Esad sisteminin değişmesini istemiyor. Biraz daha dengeli fakat İsrail’in çıkarlarını gözeten bir yapı istiyor. Putin bir açıklamasında gazeteciler; “Beşar’ın kıymetini bilin, giderse çok ararsınız” demişti. Dünyanın bakış açısı aşağı yukarı böyle…

Türkiye’nin Suriye politikasında yalnız kaldığı ve Batılılar tarafından “sırtından vurulduğu” ifade ediliyor. Yine Suriye politikası bağlamında son Gezi olaylarının, Reyhanlı saldırısı da dahil Türkiye’nin bir kumpasa alınmaya çalışıldığı belirtiliyor. Bunun içinde İran var, Almanya var, Rusya var belki İngiltere var yine. Bu güçler tarafından kumpasa alınmaya çalışıldığı gibi bir görüş te var. Siz buna katılır mısınız? Bu son Gezi olaylarını, Reyhanlı saldırısını bu bağlamda değerlendirirsek ne söylersiniz?

Hasan Könni geçen hafta Yeni Şafak’ta bir değerlendirme yazısı yazdı. Amerika sağ, İsrail sağ, İsrail’in tabi sağı solu yok hepsi aynı. Tabi bu laik bir laf, “İsrail sağ” demek. İsrail, Amerikan sağı ve İran lideri Türkiye’de Ak Parti’nin gitmesini istiyor. Bunu söylemek mümkün.

AMERİKA GÜÇLÜ TÜRKİYE İSTEMİYOR

Baba Esad’ın danışmanı bir konuşmasında, “Amerika Erdoğan’ın altından şalı çekti” diyor. Yani yalnız bıraktığı bir gerçek. Amerika Türkiye’de güçlü bir iktidar istemiyor. Kendi başına hareket eden değil, güdülen bir Türkiye istiyor batılılar, özellikle de ABD. Bundan dolayı Tayyip Erdoğan’ın çizmeyi aştığını düşünüyor olabilirler. Üzerinden bu rolü atan Türkiye’den endişe ediyorlar. İran da, İsrail de böyle. Batının özellikle İsrail ile irtibatta olan kesimleri de aynı şekilde…

on5yirmi5.com