100.yılında 1. Dünya Savaşı

Olaylar
Önümüzdeki hafta 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı olacak. Savaş, 100 yıl önce Saraybosna’da Sırp milliyetçilerinin Avusturya-Macaristan veliahtını ve eşini öldürmesiyle başladı. İnsanlar endi...
EMOJİLE

Önümüzdeki hafta 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılı olacak. Savaş, 100 yıl önce Saraybosna’da Sırp milliyetçilerinin Avusturya-Macaristan veliahtını ve eşini öldürmesiyle başladı. İnsanlar endişeli olmaktan çok şok olmuşlardı. Savaşın başlangıç yılından önceki senelerde de İtalya kralı, iki İspanya başbakanı, Rus çarı, ABD Başkanı William McKinley gibi başka siyasiler de öldürülmüş, ancak hiçbiri büyük bir krize neden olmamıştı. Ancak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliahtının ölümü, 28 Haziran 1914’te başlayacak olan ve Avrupa’yı büyük bir savaşa itecek savaş için “toprak kaymasının habercisi olan bir çakıl taşı” gibi oldu.

Dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson, birçok Amerikalı’nın kendilerini ilgilendirmediğini düşündüğü savaşın dışında kalmak istemişti. Fahat 1917’de Alman denizaltılarının ABD gemisine saldırısı ve Alman hükümetinin Meksika’yı ABD’yi işgale teşvik etmesi halkı galeyana getirmişti. Bunun üzerine Wilson da Kongre’den savaş ilan etmesini istedi. Amerika’nın kaynak ve insangücü, savaşın kaderini, Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın aleyhine çevirdi ve 11 Kasım 1918’te de savaş bitti.

Dokuz milyon kişinin öldüğü, bunun iki katı sayıda insanın yaralandığı savaşın bilançosu korkutucuydu. Askerlerin yanısıra, binlerce sivil insan da, açlık, hastalık ve savaşın şiddetiyle hayatını kaybetti. Silahlar sustuğunda ise insanlık öldürücü bir salgın hastalıkla karşı karşıya kaldı. Ordular evlerine geri döndüğünde, bilanço çok daha ağırdı. 50 milyon kişi ölmüştü.

Avrupa ve Ortadoğu’da şu anki sınırların çoğu hâlen savaş sonrasındaki barış anlaşmaları sonrasında çizildi. Savaş, daha küçük bir Rusya ve Almanya yaratmış, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı gibi çokuluslu imparatorlukları yıktı. Haritalarda Yugoslavya ve Irak adlarında yeni ülkeler belirdi.

Öte yandan savaşın siyasi, sosyal ve ahlaki olarak uzun vadeli sonuçlarını değerlendirmek ise daha zor. Harp, yer alan tüm ülkeleri değiştirdi. Hükümetler, toplumlar üzerinde daha fazla kontrol üstlendi ve bundan asla vazgeçmedi. Eski rejimler çökerek, yerine yenileri geldi. Rusya’da çarlık bitti ve sonrasındaki yüzyılı etkileyecek komünizm geldi.

Ayrıca savaşın büyüklüğü ve yıkıcılığı da, hâlen tartışılan birçok sorunu ortaya çıkardığı gibi, yeni siyasi fikirlerin de yayılmasına neden oldu. Wilson, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ve dünyayı demokrasi için daha güvenli bir yer hâline getirmekten bahsetti. ABD Başkanı Wilson ayrıca Milletler Cemiyeti’yle uluslararası işbirliğinin temelini atmayı istedi. Diğer tarafta Rusya’da da Lenin ve Bolşevikler, “sınır ve sınıfsız bir dünya” önerisi sundu. İki görüşün çatışması, 25 yıl önceye kadar devam eden Soğuk Savaş’ı tetikledi.

Savaş Avrupa’nın siyasi gelişimindeki diğer seçenekleri de ortadan kaldırdı. Çokuluslu devletler çok hataları olsa da, farklı gruplardan insanları birlikte yaşatmayı başarıyordu. Savaş olmasaydı ne olurdu bilinmese de, o zamandan bu yana dünya etnik milliyetçilik şiddetinden muzdarip.

Harp, 19. yüzyılda barışın, devletin normal hâli olduğunu düşünmeye alışmış Avrupa toplumunu da vahşileştirdi. 1918’den sonra Avrupalılar, siyasi suikastlerden, sokak şiddetine uzanan güç kullanımına sığınmaya ve sorunlara radikal çözümler aramaya başladı.

1. Dünya Savaşı ayrıca Avrupa’nın mevcut düzene güvenini kaybettirerek, aşırı uçların yükselişi için ortam tarattı. Avrupalılar, kendilerini o felaketin içine sürükleyen yapılara güvenmeyi bıraktı. Bununla birlikte, Avrupalılar’ın çoğu toplumlarından da vazgeçti. 1914’ten önce insanlar, ekonomik ve askeri gücüyle dünyaya hakim olduğunu bildikleri Avrupa’nın güç ve bolluğundan gurur duyardı. İnsanlar, Avrupa uygarlığının diğerinden üstün olmaısyla övünürdü. Savaştan sonra Avrupalılar, servetini harcamış ve kendisini belki ölümcül boyutta zayıflatmış bir kıta ile karşı karşıya kaldı.

Savaş sonrasında kiliselere gidenler azaldı ama gece kulüpleri, parası olanlarla doldu taştı. Kokain bir ilaç olmaktan çıkıp, alkol ile birlikte bir eğlence aracına dönüştü.

Avrupalılar, kendilerine yaptıklarını idrak etmeye başlarken, dünyanın geri kalanı da dersler çıkarıyordu. Avrupa imparatorlukları, savaşta destek için sömürgelerinden yardım istedi ancak bunu yaparken sonun gelişini hızlandırdı.

Afrika, Kanada, Hindistan, Avustralya ve Yeni Zelanda artık, Avrupa’daki efendilerinin hâlini görmüştü. İsraf, düzensizlik, Avrupalılar’ın savaşta gösterdiği zulüm ve Avrupa’nın savaştaki beceriksizliği, Avrupa’nın üstün olduğu efsanesini de yerle bir etti.

1918’de husumetin sonlanması, bugün hâlâ tartışılan “yeni sorunlar çıkarmadan savaşları sonlandırmanın yolu” sorusunu doğurdu. Birinci Dünya Savaşı doğrudan yeni bir krize nedne olmasa da, bunun altyapısını inşa eden koşulları oluşturdu.

Diğer tarafta kazananlar da barış antlaşmalarından memnun değildi. İtalya, istediği kadar toprak almamasından ötürü “sakat barış antlaşmaları” yapıldığından şikayetçiydi. Hitler gibi Mussolini de bu memnuniyetsizlikten beslenerek, faşistleri öne attı. Fransa sanayi kapasitesinin yüzde 40’ını yitirdi ve çok fazla kurban verdi.

Uzakdoğu’da İttifak Devletleri’nin yanında savaşan Japonya kullanıldığını hissetti ve Milletler Cemiyeti Antlaşması’na ırk eşitliği bentini eklemeyen “beyaz” güçler tarafından küçümsendi. Bu da Japonya’yı militarizm ve emperyalizme, sonrasında da Pearl Harbor’da ABD ile karşı karşıya gelmesine neden oldu.

Aynı şekilde Çin’de de Batı ilüzyonu bozuldu. Diğer güçler, Paris’te toplandıklarında, batı cephesine 100 bin işçi gönderen Çin’e istediği toprakları vermeyip, bu yerleri Japonya’da teslim etti. Bu durum Çin’de milliyetçi öfkeye neden oldu ve Çinli liberallet Batı ve Batı demokrasilerindne vazgeçti. Göstericilerden biri Çin’in bu konudaki hissiyatını, “Bir gün, yabancu ulusların hâlâ bencil ve militarist olduğu gerçeğine uyandık” sözleriyle açıkladı. Çin alternatif bir modele yüzünü döndü ve 1920’de Çin Komünist Partisi kuruldu. Bunun sonuçları da bugün hâlâ bizimle.

Dünyanın diğer tarafında ABD ise, dünya liderliği için Avrupa’yı zorladı. Savaş döneminde finansal egemenlik Londra’dan New York’a kaydı ve ABD dünyanın en büyük kreditörü oldu. ABD diğer konularda da güçlüydü. Savaş Amerikan sanayîni güçlendirdi ve ABD’nin ekonomik gücünün diplomatik ve ordu gücüne aktarılmasını da hızlandırdı.

Amerikalılar, savaş sonrasında Avrupa’da sorunların artmasına hayal kırıklığı ve öfkeyle tepki verdi ve bu da 1920 ve 30’lu yıllarda izolasyona neden oldu.

Geçmişe dair bu sorular, geçtiğimiz yüzyılda yaşanan 1. Dünya Savaşı’nı kalıcı bir ilgi alanı hâlibe getiriyor. Olayları sadece tarih ilgisi tarafından, bize yabancı olan insanların eski fotoğrafı gibi görmememiz gerekiyor. Hâlâ bu savaşın sonuçlarıyla dolu bir dünyada yaşıyor ve benzer endişelerle yüzleşiyoruz.

Avusturya-Macaristan Arşidükü’nün, Saraybosna sokaklarında suikaste kurban gitmesinden 1 yüzyıl sonra, 1. Dünya Savaşı’na bakmak, barışçıl bir geleceğe adım atmak için yararlı olabilir.