Türk Kadınlarının Ruhu Hasarlı

Medya
Soyadı meselesinin erkeklerin keyfine bırakılmış bir konu olduğunu düşünüyorum. Evlendiğinizde erkek çok kararlı bir şekilde ‘Benim soyadımı alacaksın,’ diyor. "Kendi soyadımı kullana...
EMOJİLE

Soyadı meselesinin erkeklerin keyfine bırakılmış bir konu olduğunu düşünüyorum. Evlendiğinizde erkek çok kararlı bir şekilde ‘Benim soyadımı alacaksın,’ diyor. "Kendi soyadımı kullanayım," teklifiniz bile kabul görmüyor. Ayrılma aşamasında ise erkek verdiği soyadı da geri almak istiyor. Boşanma ile kadın, soyadı da dahil olmak üzere, bir sürü şey kaybediyor. İtirazım buna…
 
Bütün kadınların ruhu hasarlı, eğitimlisi eğitimsizi, yaşlısı genci… Hiçbir erkek kolay kolay hiçbir kadının yarasını sarmak istemiyor. ‘Ben bu kadını sevdim, hasarlarını da gideririm,’ gibi bir yükümlülük altına girmiyor.
 
Kocanın ‘Seni terk ederim,’ diye tehdit etmesi, birilerinin yanında küçük düşürmesi, dalga geçmesi bile bir şiddet aslında. Bu açıdan baktığınızda hiçbir kadın yok ki ‘Ben kocamdan şiddet görmedim,’ diyebilsin. Herkes gördü, görmeye de devam ediyor. Fiziksel şiddetin yarası kapanır, duygusal şiddetin yarası kapanmaz.
 
Kim ne derse desin, Serap Ezgü, Kadının Sesi programı ile bir dönemi başlatan kişidir. Yıllarca kadınların ‘Orada bizi duyacak birileri var mı?’ haykırışlarını ekrana taşıdı. Şiddetin boyutunu görmemizi sağladı. Hakikati gösterdiği ve rahatsız ettiği için kimileri onu sevdi, kimileri ondan nefret etti. Şimdi yine aynı cesaretle ekrana dönüyor. Bu kez yeni başlangıçlara cesaret edebilen, dibe vurmuş insanları ekrana taşıyacak. Kendi hayatında da yeni başlangıçlar yaptığı bu dönemde atv’de her gün Yeniden Başlayalım adlı programla ekranda olacak. Bir kadının, sadece erkeğin soyadıyla var olduğunu düşünenlere rağmen, 30 yıl sonra yeni bir Serap, Serap Paköz olarak "Ben varım," diyecek. Çünkü bir kadın her şeydir, bir soy ad yanında hiçbir şey…

– Serap Ezgü deyince Kadının Sesi programı geliyor hemen akla. Kadınların ilk haykırışlarını ekrana siz taşımıştınız. Serap Paköz deyince akla ne gelecek bundan sonra?
– Yeniden başlamak gelecek. Kadının Sesi, bir çığlık, bir haykırış, yardım isteme programıydı. Yeniden Başlayalım ise cesaretle ileri doğru adım atan insanların programı olacak. Her insan ikinci, üçüncü, dördüncü şansı hak etmeli! Başlarına ne gelmiş olursa olsun. Yeniden başlamak isteyenlere hep birlikte yargılamadan ‘Haydi,’ diyeceğiz. Kendi hayatıma da baktığımda bir sürü olay yaşadım. Evet, insan her defasında yeniden başlayabilir ve yeni bir şansı hak eder. Mesleğimde 30. yılım bitti. Bunun içine çocuk sığmış, kariyer sığmış, evlilik, programlar, TRT, sonra özel televizyonlar… 30 koca sene! İlk başladığım gün bir bana ‘Sana 30 sene sonra şöyle bir program vereceğiz, şimdiden hazırlığını yap,’ deseydi; ben ’30 sene nasıl geçer?’ derdim.
 Şaka gibi.
– Yeni bir hayat için değişebilmeyi de göze almak gerekli değil midir?
– Programımız, değişmeyi göze alanlara, en azından bunun için bir çaba gösterenlere açık. Onları yargılamayacağız. ‘Kendin ettin, kendin buldun,’ demeyeceğiz. Bu insanlar fuhuş batağında olabilir, uyuşturucu batağında olabilir, şiddet görmüş, evden kaçmış, sokakta yaşıyor olabilir… Çok iyi eğitim görmüş ama yıllardır işsiz geziyor olabilir, yıllarca kendine ait hissetmediği bir bedenle yaşamış, cinsiyet değiştirmek istiyor olabilir, hepsine el uzatabilecek gücümüz var.
 – Bu insanlar size nasıl ulaşacak?
 – Üç hafta önce ilk tanıtımımız döndü, toplantı halindeydik, televizyon açık. ‘Aaa tanıtım döndü,’ dedik. 30 saniye sonra elefonlar çalmaya başladı. O kadar çok yeniden başlamak arzusu içinde olan insan var ki… Biz onlara cesaret vereceğiz, kılavuzluk yapacağız. Bu bir para yardımı değil, erzak yardımı değil, bağış programı değil. Tamamen ‘Yeniden başlamak istiyorum,’ diyene biraz cesaret verecek, bir ivme yaratacak, kadına-erkeğe, herkese açık bir program. Bize başvuran insanlar eğer işsizse, onları yönlendirdiğimiz kurslarda bir meslek edinmeyi göze alacak. Psikolojik yardım alacak; sağlık sorunları varsa, onu çözeceğiz, çok sayıda sağlık kuruluşu, iş adamı, sivil toplum örgütlerini arkamıza alacağımızı düşünüyorum.

EMPATİ KURMA YA ÇALIŞIYORUM
– Takip edecek misiniz bu insanların hayatlarını?
-Hepsini takip edeceğiz, üç ay sonra, altı ay son hangi noktaya geldi…. Tiyatro yeteneği vardır mesela ama bugüne kadar kimse bunu fark etmemiştir.
 Kurslarımız olacak belki içlerinden tiyatrocular çıkacak, birlikte bir tiyatro oyunu sergileyecekler oradan para kazanacaklar, üreten insanlara dönüşecekler.
 Aslında program, bütün çaresizlerin programı. Bu, erkek de olabilir. Eğer erkek çaresizse, evine ekmek götüremiyorsa, bu hem onun psikolojisini bozuyor hem ailesinin psikolojisini bozuyor. Önce belki erkeği iyileştirmek lazım ki sonra ailenin diğer fertleri kendine gelsin, iyi hissetsin.
 – Sizin de yeni soyadınızla, hayata yeniden başladığınız bu dönemde böyle bir programın çakışması bir tesadüf mü?
– Her iş dönemimi yeniden başlangıç dönemi olarak kabul ediyorum. Ama iki yıl ara verdiğim için altı daha da çizilmiş oldu.
 Özel hayatımla da bir sürü konuda örtüştü.
– Yıllarca Serap Ezgü olarak tanınıp, 20 küsür sene sonra tekrar genç kızlık soyadınıza döndünüz.
 Evlenecek olan genç kızlara ne tavsiye edersiniz?
 – Kadınlar, erkeklerin tahmin ettiğinden daha güçlü. Bir soyadı çok şey mi? Bazen çok şey, ama bazen hiçbir şey değil. Ama açıkçası o konuda biraz gönlüm kırık. Kişisel algılamıyorum olayı. Erkeklerin keyfine bırakılmış bir konu olduğunu düşünüyorum bu soyadı meselesinin.
 Evlendiğinizde erkek çok kararlı bir şekilde ‘Benim soyadımı alacaksın,’ diyor. ‘Kendi soyadımı kullanayım,’ teklifiniz bile kabul görmüyor. Ayrılma aşamasında ise erkek verdiği soyadını da geri almak istiyor.
 Boşanma ile birlikte erkek hiçbir kazanılmış hakkını kaybetmezken, kadın soyadı da dahil olmak üzere, bir sürü şeyi kaybediyor.
 İtirazım buna… Yoksa ayrıldığım eşim, yeni eşinden dolayı almak istemiş olabilir soyadını.
– Ünlü bir kadın olmasaydınız bu durumla karşı karşıya kalır mıydınız acaba?
 – Asla olmazdı böyle bir şey. ‘Ama o da bir kadın; eşinin eski karısını ekranda, gazetede görüyor, rahatsız oluyor,’ diye düşünüyorum.
 Empati kurmaya çalışıyorum. Ama diğer tarafta, 24 yaşına gelmiş bir çocuğumuz var.
 Kızım belli bir yaşa gelinceye kadar ‘Anne seninle aynı soyadı kullanmak istiyorum,’ dediği için eşimin soyadını kullandım. Kızımın okul çevresinde, arkadaşlarına karşı kendini kötü hissetmemesi için. Ama genel olarak baktığımızda kadının mağduriyeti söz konusu; özellikle de göz önünde bir iş yapıyorsa. Bunun giderilmesini kendi adıma değil, tüm kadınlar adına istiyorum.

YENİDEN EVLENEBİLİRİM
 – İki kez evlendiniz, boşandınız. Bir daha evlenir misiniz?
 – Ayrılmayı sen istesen bile, her ayrılık bir vurgun. Ama nereden vurgun yediğine bağlı. Bazen kalırsın dipte… Ama kimse ayrıldı diye ölmüyor. Kendi yaşadıklarına yukarıdan bakıyorsun. Geçmiş artık geçti, yapacak hiçbir şey yok. Ama ben aile olmayı seviyorum, onu anladım. Aile olabileceğime inanırsam çocuğumla, çocuğuyla, kafa yapımızla, yeniden evlenebilirim. Aile olmak çok güzel bir duygu. Aslında bir kere aile olunuyor. Çocuğunla ve çocuğun babası ya da annesiyle. Sonra olamıyorsun aile… Bunu ben herkese söylemek istiyorum; bir kere aile olunuyor. Eğer çok büyük problemler yoksa; aldatma, şiddet, kumar, alkol gibi şeyler yoksa boşanmayın kardeşim. Erkelerde aile olma isteği, 40’ından sonra gelişen bir duygu.
 
EVLİLİĞİMDE DUYGUSAL ŞİDDETE MARUZ KALDIM
 – Kadınların temel sorunu ne sizce?
 – Kabullenmek! Temel sorun bu. Kadınlar kendi kimliklerine karşı yapılan her türlü saldırıyı kabulleniyor. Fiziksel şiddetten bahsetmiyorum. Her türlü şiddet kadınlardan kaynaklanıyor. Çünkü buna müsaade ediyorlar. Ama şiddetin farklı türleri var. Duygusal şiddet var, ekonomik şiddet var, cinsel şiddet var. Kadın belki yaşarken, şiddete maruz kaldığının farkında bile değil. Bu programları yapan biri olarak ben bile evliliğimde duygusal şiddete maruz kalmışım mesela. Bunu yeni anlıyorum. Bir kocanın ‘Seni terk ederim. Şöyle yaparım, böyle yaparım,’ diye tehdit etmesi, birilerinin yanında seni küçük düşürmesi, seninle dalga geçmesi bile bir şiddet aslında. Bu açıdan baktığınızda, hiçbir kadın yok ki ‘Ben kocamdan şiddet görmedim,’ diyebilsin. Herkes gördü, görmeye de devam ediyor. Bazen duygusal şiddet öyle yaralar açar ki… Fiziksel şiddetin yarası kapanır, ama duygusal şiddetin yarası kapanmaz. Kadın unuttum zanneder. Affettim zannedebilir, ama yıllar sonra hasarı ortaya çıkabilir.
– Kadınlar duygusal şiddetin farkında değiller mi?
 – Bütün kadınların ruhu hasarlı; eğitimlisi eğitimsizi, yaşlısı genci… Gençken, o koşturma içinde fark edemiyorsun, hatta o küsüp barışmalar sana iyi geliyor. Ama zamanla, bunlar birike birike çok ağır hasarlar yapıyor. Kadını o haliyle kabul edip, belki yaralarını saracak birisine ihtiyacı var. Ama hiçbir erkek kolay kolay hiçbir kadının yarasını sarmak istemiyor. ‘Bu kadını alırım, hasarlarını da gideririm,’ gibi bir yükümlülük altına girmiyor. Kimsenin tahammülü yok böyle bir şeye; herkes bir an önce çok mutlu olmak istiyor.
– Bu yeni TV programınız ile ‘Kadınların ruh hasarlarını da gidereceğiz,’ diyor musunuz?
 – En azından yardım imkanları sunacağız onlara. Bizim hedef kitlemiz; kadınların büyük kısmı. Onlar psikoloğa, psikiyatra gidecek durumda da değil. Bu kadınlar hem hukuki anlamda birtakım haklarını öğrenecek, hem de psikolojik destek alabilecekler.
 – Siz ruhunuzdaki hasarı nasıl giderdiniz?
 – Çocukluğumdan beri inançlı bir insanım. Çok dua ederek, maneviyatla birçok şeyin üstesinden geldim.

Sabah