Kanıksıyoruz Alıştırılıyoruz Tepkiselsizleşiyoruz

Medya
Haber ve Fotoğraflar: Sümeyye EZER Bayrampaşa Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen paneller devam ediyor. Bilim Merkezinde gerçekleştirilen dünkü panelin konusu ‘Kadın ve Medy...
EMOJİLE

Haber ve Fotoğraflar: Sümeyye EZER

Bayrampaşa Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen paneller devam ediyor.

Bilim Merkezinde gerçekleştirilen dünkü panelin konusu ‘Kadın ve Medya’ydı. Panele konuşmacı olarak katılan Gazeteci Yazar ve Haber Spikeri Arzu Erdoğral, "Kadın Gündemi Neden Takip Etmeli", "Medyada Kadının Temsili" ve "Kadına Yönelik Şiddet Haberleri" gibi sorular çerçevesinde katılımcılara bilgi verdi.

MEDYAYI NE KADAR TANIYORUZ?

"Biz bize biçilen ve o çerçeve içerisinden dünyaya bakılmamızı isteyen medyayı ne kadar tanıyor ve biliyoruz?" sorusu ile konuşmasına başlayan Erdoğral, konuşmasına şöyle devam etti; İletişim araçları, sıklıkla kullanılan adı ile medya; gün geçtikçe gücüne güç katarak düşüncelerin, davranışların hatta değer yargıların değişmesine böylelikle toplumun kültürel ve sosyal yapısının yeniden belirlenmesinde en güçlü araç haline geldi.

Gelişen teknoloji ile birlikte, medya büyük kitlelere kısa sürede ulaşmakta ve onları etkilemede artık hiç zorluk çekmiyor. Özellik ile haber ve yorumlar aracılığıyla mevcut toplumsal yargıları kendi istediği yöne çevirebiliyor. Öyle ki bugün, diziler ve kadın programlarının yanı sıra haber bültenleri de adeta ‘reality show’a dönültürülmektedir.

DUYGU KÖRELMESİ YAŞIYORUZ

Dünya ve ülke siyasetinin kalbi niteliğinde olan haber alanı içerisinde birçok amacı da barındırıyor. Şimdi bu konuyu örneklendirerek biraz daha irdelememizde yarar olacağını düşünüyorum. Zihni bir gezintiye çıkacağız şimdi hep birlikte. Çok gerilere de gitmeyeceğiz; Irak işgalini hatırlayın… İşkence fotoğraflarını, o fotoğraflar eşliğinde ABD askerlerinin çektirdiği hatıra fotoğraflarını hatırlayın. O günlerde ne hissettiğinizi, görüntüler karşısındaki yürek öfkesini… Gazze Katliamını hatırlayın… Yine aynı şekilde O günlerde ne hissettiğinizi, görüntüler karşısındaki yürek öfkesini… Dünü hatırlayın. Van’da meydana gelen deprem sonrası nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunuzu düşünün. O günden bugüne sizin için duygu açısından bir farklılığın olup olmadığını düşünün. Belki burada bulanan katılımcılarda duygu açısından bir farklılık yoktur ama bir haberci olarak samimiyetlikle söyleyebilirim ki fark var. Duygu körelmesi yaşıyoruz. Birçoğu neden böyle bir duygu içerisinde olduğunu kendi kendine sorguladığını ve yanıtını bulamadığını söyledi. Ne oluyor biliyor musunuz? Acıyı kanıksıyoruz… Alıştırılıyoruz! Tepkiselsizleştiriliyoruz! Bununla birlikte yanlış yönlendiriliyor ve istenildiği gibi düşünülmeye zorlanıyoruz. Bu öyle bir ezber ki hiç unutmuyor, unutamıyoruz.

DÜŞMANIMIZI, DOSTUMUZU BİZ DEĞİL ONLAR BELİRLİYOR

Uluslararası savaşlarda en çok kullanılan yöntemlerden biri dezenformosyon. Yani yalan bir haberi doğru gibi yayma… Birçok ülkenin kullandığı bir yöntem olan dezenformasyon sayesinde; düşmanımızı ve dostumuzu biz değil onlar belirliyor. Uzaklara gitmeden yine bir örnek ile konuşmamıza devam edelim;

Bir giyim firması. İşleri yolunda… Hemen devreye dezenformosyon giriyor. Ve bir bakıyoruz o firma giyilmiş kıyafetleri yeniden işliyor ve satıyor! Ancak olayın aslı astarı yok! Başka bir örnek verelim; X bir Siyasetçi X bir ABD’li isim ile gizli bir görüşme yaptı. Ve ülke dengelerine zarar verecek bir bilgi alışverişi yapıldı. Ama aslı astarı yok. Tüm bunları biraraya getirdiğimizde aslında tek bir soru karşımıza çıkıyor? Gerçek hangisi? İşte bu sorunun cevabı günümüzde büyük bir hazine. Bu hazineye ulaşmak hangi açılardan önemli diye düşünürsek; Bugün Sosyal ağlarda başlayan bir akım sonrası bugün Arap Baharı’ndan söz ediyoruz. Peki, diktatörlere yönelik başlayan halk ayaklanmalarının bir benzerini denemek isteyen kötü niyetli insanlar olabileceğini hiç düşündünüz mü? Hakkari’de gerçekleşen hain saldırı sonrası yanan yürekleri ırkçılık ateşi ile söndürmeyi tavsiye edenlerin niyeti topluma serinletici bir su vermek değildi. Amaç gerekli ortamı hazırlayıp Türkiye’yi karanlık bir dehlize çekmekti.  Bir toplumda gençleri yetiştiren, onları doğru yönlendiren önce kadındır. Çünkü kadın anadır. Peki şimdi size soruyorum. Şayet kadının kendi doğru bilinçlenmez ise karşısındakine ne verebilir? Bu sorunun yanıtına vereceğimiz cevap “Neden Kadın Gündemi Takip Etmeli?” başlığının içerisini de gerektiği şekilde dolduracaktır. Unutmayalım ki zaman her birimize doğru haberinyayılmasında şahitlik görevi yüklüyor. Biz istesek de istemesek de…

KADIN MİLLETVEKİLLERİ İLE İLGİLİ VERİLEN HABERLERE DİKKAT ETTİNİZ Mİ?

Medya kadına nasıl bir rol biçiyor?

Medya ve Kadın başlığı altında ikinci olarak ele alacağımız konu Medya’da kadının temsilidir. Medya kadını "bedene" indirgiyor. Bu indirgemeyi de verdiği haberler ile şekillendiyor. Şöyle ki birçok kez karşılaştığınız ve belki de hiç fark etmediğiniz bir örnek ile konuyu açmış olalım. Meclis’teki kadın milletvekilleri ile ilgili verilen haberlere hiç dikkat ettiniz mi? Ne giymişler? Aynı giysiyi giyip pişti mi olmuşlar? Hangisi ne kadar şıkmış vs? Belki de birçoğuna göre masum bir örnekten başladık.  Kadının cinselliğinin ön plana çıkarıldığı ve o yönü ile ele alındığı birçok haber örneği verebiliriz.  Paris Hilton ne zaman ülkemize gelse haber olur? Nasıl haber olur? Verdiği pozlar ile? Başka bir özelliği ya da gerçekte ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez? Ya da gerçekte yaptığı önemli bir iş yoksa neden haber konusu olmuştur?

KADINA ŞİDDET DİZİLERDE MİZAH KONUSU YAPILIYOR

Medya da şiddet gören, ihanete uğrayan kadınları da sıkça görürüz.  Acınası kişilerdir onlar!  Ama ne var ki magazinin dışında onları meslekleri ve becerileriyle medyada çok ta görmemiz mümkün değildir! Başarılarından ziyade daha kişisel yaşamları, görünüşleri ve aile fertleri merak edilir ya da ettirilir? Araştırma sonuçları bizlere gösteriyor ki; kadınların en az yer aldığı haberler siyaset ve ekonomi… Gazetelerin kadın ekleri ve sayfaları da el işi, ev işi, yemek tarifi gibi pratik bilgiler vermektedir. Verebilir de! Bunda hiçbir sorun yok! Sorun olan kadını metalaştıran medyanın, metalaştırdığı kadını nereye ne şekilde koyduğudur.

Yani ben senin boy boy resimlerini basarım ama sen sadece benim sana biçtiğim rol kadar varsın. Hayır! Gerçek bu değil… Kadın ne cinsel bir obje, ne de bir yandan dizilerle kötülediğin ev hanımlığını sadece gazetelerden öğrenecek bir yerde, ne de 3. Sayfalarını süslediğin kadına yönelik şiddetin, şiddetli bir şekilde patladığı yerde. Öte yandan; Aile içi şiddetin önlenmesine yönelik politikalar/eylemler üzerine kurulan haber oranı çok düşük olmakla birlikte, adli vakalar ve kadına yönelik şiddet oranı çok yüksektir. Şiddete uğrayan kadınların fotoğraflarını yayınlamak ve bunu savunmakta artık mümkün… Manisalı 2 çocuk annesi Ş. E, 19 yıllık dayakçı kocasını terkedip sığınma evine yerleştikten sonra tekrar zorla eve getirilmiş ve cinnet geçiren kocanın bıçak darbeleri ile yaşamını yitirmişti. Habertürk gazetesi ise tepkiler ile ilgili bir özeleştiride bulunmamış, habere konu olan resmi sadece internet sitesinden kaldırmak ile yetinmişti. Toplum geldiğimiz noktada şiddet karşısında tepkisizleştirilmektedir.  Komedi dizilerinde bile kadın erkek tarafından dövülmekte bu durum mizah olarak işlenmektedir.  Türkiye’deki kadın örgütleri; Televizyon haberlerindeki özensiz dil kullanımı veya canlandırmalara dikkat çekerek, söz konusu haberlerin çözüm arayışının bir parçası olarak değil, tiraj ve reyting kaygısının bir ürünü olarak haberleştirildiğine vurgu yapmıştır. Olayların münferit olarak ve izleyici merakını tatmin etmek üzere araçsallaştırıldığı, medyanın bu haberlere reality şov tadı verdiği ve yine bu haberlerin günlük olarak tüketilmek üzere servis edildiği noktasına dikkat çekilmiştir. Bu şekilde sunulan haberler ise içerisinde barındırdığı acıya rağmen, merak nesnesi halinde sunulduğu için gerekli cevapların alınması ile gösterilmesi gereken ilgiyi merak duygusunun giderilmesine kadar devam ettiriyor. Görerek yok sayılan sorunlara çözüm üretecek nitelikte yayınlar içinse verilen haberlerin yanlışlıkların sonucunun bir mercie ulaşacağı yerleri işaret etmesi gerekiyor.

MEDYA KADININ YAŞADIĞI ACIDAN ÇOK REYTİNG İLE İLGİLENİYOR

Tüm bunlar ile birlikte kadınların ulusal düzeyde gerektiği biçimi ile temsil edilememesi önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Medya sektöründe kadın istihdamına ilişkin yapılan bir araştırmaya göre sektörde çalışan kadın oranı erkeklerin dörtte biri oranında. Şimdi de sizler ile çok bilindik bir gerçeği paylaşacağım. Kadınların yarıdan fazlası televizyonda en çok yerli dizileri izliyor. En az izlenen programlar arasında ise eğitici programlar yer alıyor. Ama gel gör ki istatistikleri yine kadınlara yönelik yapılan anketler yalanlıyor. Şöyle ki kadınlar TV’lerde en çok ne yayınlanmasını istiyorsunuz? Sorusuna eğitici bilgilendirici programlar ile haber olduğunu söylüyor. Dizi ise en son sırada yer alıyor. Sonuç itibarı ile;  Üzülerek söylüyorum ki artık medya gerektiği gibi etik gazetecilik kurallarının geçerli olduğu, topluma doğru bilgi, doğru haber ve doğru mesaj veren bir alan değildir. Kadının yaşadığı trajik olaylar ana haber bültenlerinin en önemli konusu daha doğrusu reytingi haline dönüşmüştür. Medya kadının yaşadığı acıdan çok aldığı reytingle ilgilenmektedir.
Kadın bu balamda;

Temel hak ve özgürlüklere, özel hayat ve mahremiyete saygılı olunulmasını mı istiyor?

Yayınlarda ırk, renk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığına, aşağılama ve önyargılara son verilmesini, şiddetin teşvik edilmemesini ve meşrulaştırmaması mı arzu ediyor? Kadınların nesneleştirilmesinden şiddetle kaçınılmasını mı gerekli görüyor?

O zaman Kadının; gerçeğin takipçisi olması

Medya sektöründe var olmak isteyen kadınların ise: Ne için burada varım sorusu karşısında "karar alma noktalarında nasıl bir temsiliyet için varım" sorusunu önce kendi kendine sorması lazım geliyor.

Medya’nın kadın bedenini ve acılarını reyting malzemesi olarak kullanmasına ve haberler ile düşünme biçiminin tahrip edilmesine hayır diyorsak, unutmamalıyız ki her nerede olursak olalım dezenformosyonun karşısında enformasyonu kullanarak, her birimizin doğruya şahitlik etmesi gerekiyor. Ve yine unutmamalıyız ki; Öğrenmek ve bilmek insanı aydınlatır. Yeryüzünde olup biteni başkasının gözünden değil gerçeğin gözünden gönül ve mantık çerçevesinde izleyebileceğim günlere hep birlikte ulaşmak dileği ile…

On5yirmi5.com