“Dil Değil, Beyin Sürçer!”

Medya
Röportaj: Sümeyye EZER 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’da meydana gelen depremle birlikte Van’da son 15 yıl içerisinde yer alan büyük depremlerden biri daha yaşandı. Son alınan bilgilere göre ...
EMOJİLE

Röportaj: Sümeyye EZER

17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’da meydana gelen depremle birlikte Van’da son 15 yıl içerisinde yer alan büyük depremlerden biri daha yaşandı. Son alınan bilgilere göre ölü sayısı 461’e yaralı sayısı ise 1352’ye ulaşmış durumda.

Terörün ardından deprem haberi ile yasa boğulan Türkiye’de oynanan kirli oyunlar da bu tabloda yerini aldı. Nitekim önce sosyal ağlarda yapılan dezenformasyonla birlikte provokasyon girişimleri baş gösterdi. Daha sonra ise medyada yapımcı ve programcı statüsündeki isimler ekranlarda nefret söylemlerini dillendirmekten hiç sakınmadılar.

Yaşanan depremi; kimi; terörün ailelerinden ayırdığı 24 şehidimizin intikamı olarak gördü, kimi ise; fırsat avcılığı yapıp, bu hazin karşılaştırmayı tüm Türkiye’ye mâl etmeye çalıştı. Bu da yetmezmiş gibi bazı kimselerde ekrana çıkıp, ırkçılığın ve nefret söyleminin dibine vurdu.

Haber Türk spikeri Duygu Canbaş "Tüm Türkiye, her ne kadar Van’dan da gelse haber, üzüldü…" gafını yaptı. Ardından, ATV’de yayınlanan Tatlı Sert programının sunucusu Müge Anlı "… Canımız istediğinde kuş avlar gibi taş atıyoruz. Dağlarda vuruyoruz. Sonra bir şey olunca da asker gelsin, polis gelsin diyoruz. Dengeleri kuralım. Zor günlerde canım cicim. Kuş avlar gibi avlamayalım bunları. O kadar kolay değil. Herkes haddini bilecek." sözleri ile bilinçaltını ekranlarda meydana çıkardı.

Biz de bu durumda yapılması gerekenleri, gençlerin izlemesi gereken yolları Psikolog & Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu’na sorduk.

"DEPREMİN YA DA HER HANGİ BİR DOĞAL AFETİN IRKÇILIKLA ALAKSI SÖZ KONUSU DEĞİL"

Türkiye Çukurca şehitlerine ağlarken Van’da meydana gelen depremle bir kez daha sarsıldı. Ve ardından ırkçılık söylemler medyada ve sosyal ağlarda baş gösterdi. Sizce bunun sebepleri nelerdir?

"Deprem, yangın, afet ve sel gibi durumların tamamı öncelikle doğal afetler grubuna girer. Ve doğal afetler ırk ayrımı yapmadan insanlara zarar verir. Bulunduğunuz ülkenin alt yapısı doğal afetlere uygun organize edilmemişse insanların zarar görme ihtimalleri çok daha yüksektir. Benzer depremler Japonya’da olduğunda çok sayıda ölen insan sayısına ulaşılmıyor fakat Türkiye’de olduğunda yada dünyanın farklı fakir bölgelerinde, alt yapısı uygun olmayan bölgelerde olduğunda tabi ki zararlarıda o derece büyük oluyor. Bu açıdan düşündüğümüzde depremin ırkçılıkla ne alakası olabilir? Bu tür söylemleri ortaya atan insanların bilinç altında ne tür bir alt yapı olabilir gerçekten bir özel araştırma yapmak lazım.

"IRKÇI SÖYLEMLER İNSANÎ DEĞİL, İNSANLIK DIŞI"

Bu konuda alınacak en öncelikli önlemler nedir?

Sonuçta insanlığın ortak problemidir bunlar ve insanların ortaklaşa, el ele verip üstesinden gelmeleri gereken tabiat ile ilgili süreçlerdir. Bu tür durumlarda ülkenin doğusu, batısı, şuncusu, buncusu, bütün fikir insanlarının bir araya gelerek duruma el atmaları gerektiğine inanıyorum. Ve tabi ki bu noktada ırkçı söylemlerin insani olmadığına inanıyorum ve insanlık dışı bir süreç olduğuna inanıyorum. Bunun üzerinden de ırkçılık yapan insanların, insanlığından şüphe etmek gerekir diye düşünüyorum. Bununla beraber Van’da meydana gelen deprem, terör olayları ve bunların hep üst üste gelmesi sonuç itibariyle talihsizlik."

"DİL SÜRÇMEZ, BEYİN SÜRÇER"

Medyada bazı yapımcı ve programcılar ırkçılığı ön plana çıkaran olmayacak sözler sarf etti. Bunlar medya etiği açısından nasıl değerlendirebilir?

"Bildiğim kadarıyla medya da "PKK’ya yardım ediyorlardı, şimdi kendileri yardıma muhtaç", "Van’da da olsa üzüldük" gibi söylemler gündeme geldi medyada. Bir kere bunlar hakikaten gaf ama hep söylüyorum, dil sürçmez, beyin sürçer, bu çok önemli bir nokta. İnsanların bilinçaltlarında o kadar riskli duygular var ki bu ve benzeri olaylar meydana geldiğinde onlarında bilinçaltlarındaki facia türü duyguları da maalesef ortaya çıkıyor. Yani, "Dil sürçmez, Beyin sürçer." Varsayalım ki orada ki insanlar PKK’ya yardım ediyorlardı. Bir mağduriyet yaşadıklarında onlara el uzatılmayacağı anlamına gelmez. Sonuçta bu Allah’tan gelen ve doğanın ortaya çıkardığı bir süreçtir ve bu kimin başına ne şekilde gelirse gelsin mutlaka oraya gidilip o insanlara el uzatılması gereken bir insanlık sorunudur. Siz orada ki problemi halledersiniz daha sonra düşünce ve fikir ayrılıklarını da ayrıyeten oturur konuşursunuz. İnsana yakışan budur."

"TÜRKİYE’DE OYLAR MANTIKLA DEĞİL TEPKİSEL VERİLİYOR"

Son olarak bu olaylar bize neleri gösterdi?

"Ben bir sosyal bilimci değilim ama Türkiye’nin bu dönemlere ihtiyacı varmış gibi geliyor bana. Puzzle’ın taşlarını tek tek yerlerine koyduğumuzda görüyoruz ki kafası bomboş olan, hayatı hamburger, kola ve danstan ibaret olan gençliğin düşüncelerini çaktırmadan, alttan alta Türkçülüğe, Irkçılığa doğru götürmeye başlanmış. Bu da bundan sonra ki iktidarın kim olacağına da işaret ediyor. Çünkü Türkiye’de oylar biliyorsunuz ki, mantıkla ve bilinçle verilmiyor, insanlar hep tepkisel oy veriyor. Şimdi de alt tarafta bir anti tepki oluşturuyorlar ki, tepki oyları Türkçülüğe doğru kaysın. Tarih boyunca baktığımızda her milletin, her devletin değişik sosyal yaşam algısına ihtiyacı olduğunu görürüz. Ülkelerde bazen demokrasi, bazen sağcılık, bazen solculuk, bazen ise milliyetçilik öne çıkar. Türkiye’de de biraz daha milliyetçi düşünmenin zamanı gelmiştir gibi bir duygu gelişti, o tarafa doğru bir çalışma yapılıyor. Gençlerin hayatını kaybetmesi gerçekten çok korkunç bir şey. Bakmaya kıyamadığımız, pırıl pırıl gençleri kaybetmemiz çok acı ve ben bu kayıpları vermek zorunda olmadığımızı düşünüyorum. Bir de kafamı karıştıran bir konu var; Bu cenazeler mesela niye Nişantaşı’ndan çıkmıyor? Neden bir milletvekili ya da bir Bakanın evinin önünden cenaze niye kalkmıyor? Bu cenazeler dikkat ederseniz yine Anadolu’daki ailelerin ve hatta terörü beslediği iddia edilen insanların evlerindeki çocuklardan çıkıyor. Niye Teşvikiye Cami’sinde bir şehit cenazesi kılmıyoruz? Çok homojen, hiç heterojen bir dağılım değil."

on5yirmi5.com