Davulu da özleyen var pide kuyruğunu da

Medya
Kiminin Ramazan davulcusu kiminin de pide ve hurmalarla donatılmış iftar sofralarıyla yâd ettiği bu mübarek aydaki ortak düşünceleri aynı: Çok güzel ve özel günlerdi bizim için… Televizyon...
EMOJİLE

Kiminin Ramazan davulcusu kiminin de pide ve hurmalarla donatılmış iftar sofralarıyla yâd ettiği bu mübarek aydaki ortak düşünceleri aynı: Çok güzel ve özel günlerdi bizim için… Televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ’a göre çocukluğunun Ramazanları kendisi için geri gelmesi mümkün olmayan anılarla dolu. Lise yıllarından itibaren ailesiyle ayrı yaşadığına dikkat çeken Aytuğ, "Bu yüzden ailecek oturduğumuz bereketli iftar sofralarını unutamam." diyor. Şarkıcı Kıraç ise kendisi için o zamanlardaki en büyük ve en güzel hediyenin su olduğunu söylüyor. Zira gün boyunca misket oynayıp, mahalledeki arkadaşlarıyla birlikte top koşturduklarını aktarıyor. Samanyolu’nun Kehkeşan dergisinin derlediği ünlülerin Ramazan anılarına hep beraber bakalım.

Davulcumuz ‘Evde yokuz’ numarasını yemezdi

Ata Demirer (Komedyen): İftar sofrasında en sevdiğim şey sucuktur. Daha da üstüne bilmem. Çocukken geçirdiğim Ramazan ayında ise aklıma mahallemizdeki davulcu dayımız geliyor. Bayramda apartmanın içine girer, davulunu çalardı. Bahşiş vermemek için ‘evde yokum’ ayağı yapanları yemezdi. Köşe başında bekler Allah beklerdi. Umudu kesince "Yazıklar olsun bea!" der, mağrur biçimde giderdi. O zamandan beri hastayım müzisyen milletine.

Pide kuyruklarını görmek hoşuma giderdi

Ender Saraç (Diyetisyen): Bir keresinde Ramazan’da yurtdışı ziyaretine gitmiştim. O gün çok iyi hatırlıyorum, oruç hiç bitmemişti. Saatler sürekli geriye gittiği için çok zorlanıyordum. Ondan sonra anladım ki seferi olanlar için verilen kolaylıklar boşuna değilmiş. Onun dışında eski Ramazanlara dair hatırladığım pide kuyrukları çok hoşuma giderdi. O zamanki sofraların ruhu vardı. Hatimler indirilir, şükürler edilirdi. Şimdi bu mübârek ayın ruhundan uzağız.

İftarda ne yediysem, kendimi hastanede buldum

Kadir Çöpdemir (Oyuncu-Sunucu): Yedi yaşımdan beri oruç tutarım. Ekmek Teknesi’nde rol aldığım zaman bir ara Ramazan ayına denk gelmişti. Bütün gün çalıştığım için iftarda da çok yemişim. Ciğer, kokoreç, köfte, tulumba tatlısı ve daha neler yediysem artık. Kalabalık bir sahne çekeceğimiz sırada ben düşüverdim. Kafamı da sehpaya çarpmışım. Hastaneye götürmüşler beni. Gözlerimi bir açtım ki, sedyedeyim.

Ramazan geldi mi ailemin yanına gidiyorum

Buket Dereoğlu (Oyuncu): Kalabalık iftar sofraları, neşe dolu sohbetler ve yemek sonrası çaylar… Ben böyle gördüm. Dinimiz gereğince bu özel günde büyüklerimin bana öğrettiği gibi ailemle bir arada olmayı tercih ediyorum. Oğluma da bu şekilde aktarmaya çalışıyorum. Yalnız olmayı sevmediğim için her fırsatta özellikle Ramazan’da ailemle olmayı seçiyorum. Bir yere kaçma telaşında olan insanlara sinir oluyorum. Tatile çıkmayı sevmiyorum bu ayda.

Ezan sesleri arasında iftar açmak hep heyecanlıydı

Hakan Aysev (Operacı): Çocukken iftardan önce üstü yumurtalı pide almak için pide kuyruğunda beklemek, o pideleri evde en az 8-10 kişilik bir sofraya yetiştirmek vardı. Şimdi insanlar maalesef tek başına yaşıyor. İftarını ve sahurunu tek başına yapıyor. Eskiden daha çok paylaşım vardı. İnsanlar o dönemde tüm güzellikleri paylaşıyorlardı. Ayrıca ezan sesleri arasında televizyonda Semih Sergen’in programıyla iftarları açmak hep heyecandı bizim için.

Zaman