Abdullah Gül ifade verdi

Hukuk
Cumhurbaşkanlığı dönemi bittikten sonra kayıp trilyon davası kapsamında savcılığa ifade vereceğini belirten Abdullah Gül, görevi sona erdikten sonra avukatı vasıtasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı&...
EMOJİLE

Cumhurbaşkanlığı dönemi bittikten sonra kayıp trilyon davası kapsamında savcılığa ifade vereceğini belirten Abdullah Gül, görevi sona erdikten sonra avukatı vasıtasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, ifade vermesi için gün tayin edilmesini istedi. Dün Ankara’ya gelen Gül akşam saatlerinde başsavcıya ifade verdi.

“Hukuk devleti budur. Kimse imtiyazlı değildir, herkes gider ifade verir. Suç var mı, yok mu diye karar verme yetkisi yargıya aittir” ifadelerini kullanan Gül, “Olay tarihi itibariyle Refah Partisi’nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı sıfatını taşıdığını, esasen parasal hiçbir konuda hak, yetki ve sorumluluğu bulunmadığını; bununla birlikte davada adı geçen herkesin ifadesinin alınmış olması ve hukuka duyduğu saygı çerçevesinde ifade vermeye geldiğini” kaydetti.

Gül internet sitesinden duyurdu

Aljazeera’nın haberine göre,Gül’ün resmi internet sitesinde konuya ilişkin yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“11. Cumhurbaşkanı Gül, görev süresinin bitmesini takiben Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlıkları nedeniyle işlem görmeyen hakkındaki davanın sonuçlandırılması için gerekli muamelenin yapılmasını istemişti. Başsavcılığın ilgili dosyayı tekemmül ettirmek maksadıyla hukuki usuller çerçevesinde ifadeye davet etmesi neticesinde 11. Cumhurbaşkanı Gül dün savcılığa giderek ifadesini vermiştir.”

‘Kayıp trilyon’ davasına bakan Ağır Ceza Mahkemesi’nin, kendisi gibi ilgisiz bütün parti yetkilileri hakkında ve özellikle de Refah Partisi’nin bu konularla ilgili genel muhasibi hakkında bile beraat kararı verdiğini hatırlatan Gül, ‘Hukukun tüm koşullarıyla eksiksiz ve kusursuz olarak işlemesi, hiçbir konuda en küçük bir kuşkunun hiçbir taraf için kalmaması maksadıyla bizzat ifade verdiğini’ belirterek, bu işlemin tamamlanmasından ötürü duyduğu memnuniyeti ifade etmiştir.”

Cumhurbaşkanlığı döneminde de gündemdeydi

Gül cumhurbaşkanı seçildikten sonra hakkında ”özel evrakta sahtecilik” ve ”2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na aykırılık” iddialarından soruşturma yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı vermişti. Emekli Yargıtay üyesi Cahit Nalbantoğlu bu karara itiraz etmişti. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Abdullah Gül’den beş kez “şüpheli” diye bahseden kararında takipsizliği kaldırmıştı.

Bunun üzerine o dönem Cumhurbaşkanı olan Gül, Nisan 2009’da Ankara Savcılığı’na Çankaya Köşkü’nden bir yetkiliyi gönderdi. Davada ifade vereceğini, bunun için kendisine gün bildirilmesini istedi.

Fakat hem savcılık, hem Köşk hukukçuları, bunun “Cumhurbaşkanı” için uygun olmayacağı görüşündeydi. Cumhurbaşkanlarının devletin başı olduğu, kendisinin Ankara Savcılığı’nda ifade vermeye gitmesi halinde “devlet hayatında olmaması gereken protokol sorunları”nın ortaya çıkacağını anlattılar. Savcı da Gül’ün ifadeye gelmesinin uygun olmayacağını bildirdi. Bunun üzerine Gül, görevi devam ettiği müddetçe ifadeye gitmekten vazgeçti.

Gül’ün yargılanması kararı kaldırıldı

İtiraz üzerine verilen kararlar kesin nitelik taşıdığından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Sincan Mahkemesi’nin kararının “kanun yararına bozulması” istemiyle Yargıtay’a götürülmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık da bunu haklı görerek kararı “kanun yararına bozulması” istemiyle Yargıtay’a götürdü.

Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi de Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını kanun yararına bozdu. Daire, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararına itiraz eden Cahit Nalbantoğlu’nun itiraz hakkı bulunmadığına da hükmederek, Sincan Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Gül’ün yargılanmasına yönelik verdiği kararı kaldırdı.

Davanın avukatlarında Şeref Malkoç, Yargıtay’ın kararından sonra Gül hakkındaki dosyanın kapandığını söyleyerek, “Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili hukuki süreç tamamlandı. Dolayısıyla bu dosyanın açılması diye bir şey söz konusu değil. Hukuki süreç tamamlandı. Gül’ün olayla ilgisi olmadığı için takipsizlik kararı verildi” dedi.

Yani Gül önce milletvekilliği dokunulmazlığı, ardından da cumhurbaşkanı olduğı için yargılanamadı.

Kayıp trilyon davası neydi?

Anayasa Mahkemesi 1998’de, Refah Partisi (RP) hakkında “laiklik karşıtı odak haline geldiği” gerekçesiyle verdiği kapatma kararının ardından, yöneticilerden ellerindeki Hazine yardımını devlete iade etmelerini istedi. Ancak RP paranın örgütlere gönderilerek harcandığını söyleyerek Hazine yardımını iade etmedi.

Müfettişlerin incelemelerinde paranın yaklaşık 1 trilyonluk kısmının gerçekte harcanmadığı, “sahte belgelerle harcanmış” gibi gösterildiği tespit edildi. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, aralarında dönemin RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın da olduğu parti yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da dava açtı.

Erbakan’ı affetmişti

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi Erbakan hakkında “özel belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezası verirken, 68 RP yöneticisi 1 yıl ile 1 yıl 2 ay arası hapis cezası aldı. Yargıtay bu kişiler hakkındaki kararı onadı. Erbakan cezası kesinleştikten sonra sağlık sorunlarını gösteren rapor aldı ve cezasının infazı dört kez ertelendi. Aynı mahkeme daha sonra, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da yapılan değişikliğe dayandırarak, Erbakan’ın cezasını 11 ay 2 güne indirdi ve cezasını evinde çekmesini kararlaştırdı.

Erbakan Balıkesir’deki evinde cezasını çekerken sağlık sorunlarını gerekçe gösterip af için Cumhurbaşkanı Gül’e başvurdu. Gül de kendisini affetti.