Erbakan’dan TÜSİAD’a tarihi cevap!

Finans
RP’yi tehditler ile boğmaya çalışan TÜSİAD’çılara Hocanın cevabı ne oldu? İşte arkadaşımız Aslan Değirmenci’nin kaleminden yaşanan olaylar: “Yürütülen denetim çalışmalarının kamuoyunda bir cezal...
EMOJİLE

RP’yi tehditler ile boğmaya çalışan TÜSİAD’çılara Hocanın cevabı ne oldu? İşte arkadaşımız Aslan Değirmenci’nin kaleminden yaşanan olaylar:

“Yürütülen denetim çalışmalarının kamuoyunda bir cezalandırma algısı yaratması, algının gerçek olması kadar vahim sonuçlar üretme potansiyeline sahiptir. Denetimin kamuda da özel kesimde de itibarı gözeten, şeffaf, adil ve yapıcı bir yaklaşımla icra edilmesi, adaleti sorgulatmadan sonuçlandırılması ülkemizin itibarı ve kurumlarımızın değeri açısından son derece önemlidir” demiş, TÜSİAD… Neden, TÜPRAŞ hakkında başlatılan incelemeye tepki vermek için.

Önce bir soru: TÜPRAŞ operasyonu söz konusu olunca KOÇ’a destek sunan TÜSİAD, 28 Şubat sürecinde ‘Anadolu Sermayesi’ yerle bir edildiğinde neredeydi? Bunu elbette açmak gerekiyor ancak eş zamanlı Hürriyet aracılığıyla servis edilen bir haber: “Capital dergisi, Türkiye’nin en büyük 500 şirketi araştırması ‘Capital500’ü yayınladı. TÜPRAŞ’ın 47 milyar liralık cirosu ile zirveye çıktığı listede OVM Petrol Ofisi ikinci, THY ise 2 basamak yükselişle üçüncü sırada yer aldı.” Bu da Hürriyet’ten alışkın olduğumuz toplum mühendisliği… Oluşturulmak istenen algı, ‘Zirvede olan bir firmaya operasyon yapılmak isteniyor.’ Bunu da biraz genişletmek gerekiyor ama önce TÜSİAD’a dönelim. Hürriyet’ten bize malzeme çok… Özellikle Gezi Kalkışma sürecini masaya yatırsak, haftalarca yazmamız gerekir. Sadece gazetenin site yöneticileri ve editörlerinin atıp ‘haber10’a yakalanınca silmek zorunda kaldıkları tweetleri yazsak, köşemize sığmaz.

Başa dönelim. Türkiye’nin yakasına yapışan lanetli süreci biliyorsunuz; 28 Şubat… Çevresine sıralanan tüccar gazeteciler ile TÜSİAD’ın yaptığı operasyonları bilmeyenimiz yok. Anadolu Sermayesini yok etmek için sergilediği duruşu da unutmuş değiliz. Dahasını ilk kez buradan paylaşalım okuyun:

28 Şubat’ın ön hazırlığı başlamıştır. TÜSİAD başroldedir. Manşetlerde merhum Erbakan Hoca ve kurmayları hedeftedir. Bu operasyon yönetilirken, bir grup TÜSİAD’çı Hoca’yı konutta ziyaret eder. İkna odası kurmaya alışkın ekip, üstü kapalı Erbakan Hoca’yı tehdit etmeye başlar. Sermaye gruplarının isyana hazır olduğunu ifade etmeye başlar TÜSİAD’çılar… Hoca başlar havuz sistemini anlatmaya… Uzun uzun anlatır. Bu sistemden neden rahatsızlık duyduklarını açıklamalarını ister. Oda da soğuk bir rüzgar. TÜSİAD’çılar sessiz kalır. Erbakan Hoca bu kez ağır sanayi hamlelerini ve D-8’i ile yapılacak ekonomik anlaşmaları sunar TÜSİAD’çılara… Rantiyecilerin yüzüne hortumunuzu kesiyorum demeye getirir Hoca… TÜSİAD’çılar sözü askere getirdiğinde, sandığı hatırlatan Erbakan Hoca, tehdidi faiz lobicilerine iade eder.

Ziyaret biter bitmez, Hocanın sözleri faizden beslenen ekonomi dünyasına bomba gibi düşer. Ve o karanlık toplantılar başlar. Önce beşli çete, ardından asker ve tetikçi medya hareketlendirilir. Ve ikna odasında boğamadıkları Anadolu Sermayesine karşı savaş ilan edilir.

Yaşanan mağduriyetlere girmeyeceğim. Ama birazda belgelerden söz ederek; TÜSİAD’ın ikiyüzlülüğünü hatırlatacağım. Biliyorsunuz tüm bu gerçeklere rağmen TÜSİAD, 28 Şubat’ta yer almadığını iddia ediyor. Peki o dönem dindar işadamlarının açıktan fişlendiği, ihalelere girmelerinin engellendiği, gece yarısı operasyonları ile bitirildiği dönemde neden tek bir açıklama yayınlayıp, “İş dünyası olarak linçe karşıyız’ diyemediler. Bu bile sahneye konulan oyunun bir parçası olduklarını gözler önüne sermeye yetmez mi? Hadi diyelim 28 Şubat’tan sonra TÜSİAD değişti. Ama bu da koca bir yalan… AK Parti iktidara gelir. 3. Yılında Jandarma yeniden harekete geçer. Hedef yine Anadolu sermayesidir. İş dünyasında irticai kadrolaşma diye başlar fişlemeye. 28 Şubat sürecinin büyük tepki toplayan uygulamaları arasında yer alan “yeşil sermaye” tanımlamalarını yeniden kullanmaya başlarlar raporlarında. Duymadık diyebilirler TÜSİAD’çılar… Ancak 2010 yılına gelindiğinde söz konusu belge Balyoz soruşturması ile deşifre olur. Gazetelerin birinci sayfasına konu olur. Ama TÜSİAD’çılar yine görmez. (Üç maymun meselesi) Skandal bir linç girişimi deşifre olmuşken TÜSİAD yine sessizliğe gömülür. Mesele bu kadar açık. Siz daha anlamadınız mı?

Haber 10