Yüzde 4’lük Büyüme Başarılabilir

Dünya Ekonomisi
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, sürdürülebilir büyümenin yakalanması gerektiğini söyledi. Orta vadede programlarda öngörülen yüzde 4’lük büyüm...
EMOJİLE

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, sürdürülebilir büyümenin yakalanması gerektiğini söyledi. Orta vadede programlarda öngörülen yüzde 4’lük büyümenin başarılabilir gibi göründüğünü belirten Durmuş Yılmaz, "Uzun vadede ise büyümenin sürdürülebilirliğin yollarını araştırmak, bulmak zorundayız" dedi. Yılmaz, Türkiye’nin büyümesi için Avrupa’nın toparlanması gerektiğini de vurguladı.
 
Durmuş Yılmaz, Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘2011 Yılının Ekonomi Değerlendirmesi ve 2012 Yılında Ekonomiden Beklentiler’ konulu panele katıldı.
 
Türkiye’nin 2010 yılında yüzde 9, geçen yılın ilk 9 ayında da yüzde 9,6 büyümeyi yakaladığını ifade eden Durmuş Yılmaz, bu oranın, yıllara bölünmesi halinde, yüzde 8,2 oranında büyümeyi yakaladığını kaydetti. Yılmaz, "Bizim büyümemizin dinamikleri iç talepli bir büyüme. Bu iç talebin de alt bileşenlerine baktığımızda özel kesim tüketim talebi ve özel kesim yatırım talebi ön plana çıkıyor. Dolayısıyla bu büyümenin ortaya çıkardığı cari açık gibi sorunların azaltılabilmesi için, yavaşlaması lazım ve özellikle de bir takım düzeltmelerin ekonomimizde olması lazım" dedi.
 
"RAKAMLARA GÜVENMEK ZORUNDAYIZ"

Konuşmasında büyümenin gerçek olup olmadığı konusunda şüpheler olduğuna değinen Durmuş Yılmaz, şunları söyledi:
 
"Ben, bu büyüme gerçek miydi sorusunu çok anlamlı bulmuyorum. Devletin kurumu var, istatistik kurumu ve bir yöntem var. O yönteme göre bu ölçülüyor. Yöntemin yanlış olduğunu, iyileştirilmesi gerektiğini tartışabilirsiniz. Ama ortaya çıkan rakamlara herkes güvenmek zorunda. ‘Bu büyüme istihdam yaratmadı’ diyenler var. Bence bu da yanlış. Eylül 2009’dan Eylül 2011’e kadar aşağı yukarı 2,7 milyon kişiye yeni iş yaratıldı. 73 milyon nüfusumuzda 24 milyon çalışan insanımız var. Katılım oranı da yüzde 40’lı seviyelerden yüzde 50’lere yükselmiş durumda. Dolayısıyla milli gelir de, 10 bin doların üstünde bir rakama ulaştı. ve bu dönemde faiz oranları da hayal edemeyeceğimiz derecede düştü. Dolayısıyla bu büyüme istihdam yarattı. Daha fazla yaratabilirdi."
 
"SÜRDÜRÜLEBİRLİĞE HER HALDE HERKES EVET DER"

Büyümenin sürdürülebilir olmasının asıl konuşulması gereken konu olduğunu ifade eden Durmuş Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Büyüme oranını, yüzde 8’li oranlarda sürdürmek zor. Peki sürdürülmesi gerekir mi? Herhalde toplumun her ferdi ‘evet’ der. Dolayısıyla bize düşen görev toplum olarak uzun vadede sürdürülebilirliğin yollarını araştırıp bulmak zorundayız. Burada dikkate almamız gereken husus şu: Bugün ekonomimizin potansiyel büyüme hızı nedir? Önce onu tespit etmemiz lazım. Ekonominin bugünkü iş gücü eğitim oranını, sermaye birikimi, sermaye verimliliği ve diğer alanlardaki veriler dikkate alındığında gerçekten sorun yaratmadan, işsizliği arttırmadan, enflasyonu yükseltmeden ne oranda büyüyebiliriz? Bu oran herhalde 5 – 6 olabilir. Dolayısıyla şu andaki büyüme oranı bizim potansiyel büyümemizin nerdeyse iki katı. Sürdürülemez olduğu şuradan ortaya çıkıyor. Bu bize cari açık olarak yansıyor. Karşımıza çıkan en önemli sorun da cari açık. Ama biz bunun sürdürülmesinin yollarını araştırmamız gerekiyor."
 
"YÜZDE 4’LÜK BÜYÜME BAŞARILABİLİR"

Bu yıl ekonomide yaşanabilecekler hakkında değerlendirmede de bulunan Yılmaz, "Avrupa batmıyor, euro dağılmıyor. İkincisi resesyon yok. Büyüme IMF ve OECD’nin tahmin ettiği gibi sıfır veya sıfıra yakın" dedi.
 
Türk ekonomisinin yumuşak iniş yaptığını ve sıkı maliye politikasının devam ettiğini anlatan Durmuş Yılmaz, "Bu çerçevede orta vadede programlarda öngörülen yüzde 4’lük büyüme bence başarılabilir gibi görünüyor. Tabi bazı kurumların tahminleri çok daha düşüktü. Bu farklılıkların nedenlerinin başında dış ticaret kanalı var. Eğer Avrupa’da ekonomi büyümez ise biz oralara mal satamayız dolayısıyla da bu mal ve hizmetleri satan şirketlerde de bir takım küçülmeler ortaya çıkabilir" diye konuştu.
 
"2001 KRİZİ BİZE YOL ALDIRDI"

Türkiye’nin, 2001 yılında yaşadığı krizi olumlu bir kriz olarak nitelendiren Yılmaz, "Harplerin son bulduğu gibi geçmişteki krizler son buldu ama arkasında çile çekmiş, acı çekmiş bir nesil bırakacak. Bugün bize düşen görev buraya niçin geldik ve buradan en az hasarla nasıl çıkarabiliriz sorusunun sorulması gerekiyor" dedi.
 
Krizlerin her zaman yıkımla sonuçlanmadığını vurgulayan Durmuş Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Yıkımla sonuçlanan krizler olduğu gibi olumlu sonuç veren krizler de vardır. Bugün 2001 krizimiz, olumlu bir kriz. Bu kriz bize yol aldırdı. Bugün geldiğimiz noktadaki başarı da o krizden aldığımız yola bağlı. Bizim krizimiz 8- 9 ay sürdü. Dibi gördük ve sonra çıktık. O dönemde bir tane hasta vardı. O bizdik. Dünyanın geri kalan kısmı sağlıklıydı. Ekonomimizi toparladık, ihracat yapmaya başladık ama bugün dünyanın önemli kısmı hasta. Herkes ihracatla toparlanma peşinde. Nereye ihracat yapacağız? Aya mı ihracat yapacağız? Bu ülkelerin içinde bulundukları durumdan çıkabilmeleri için büyümeleri şart. Yunanistan iki yıldır büyüyemiyor."

AA