Stiglitz:” Enflasyon odaklı yaklaşım absürt”

Dünya Ekonomisi
Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin davetlisi olarak Adana’ya gelen Nobel ödüllü ekonomist Prof. Joseph Stiglitz, dünya ekonomi gündemini meşgul eden birçok konuyu Yeni Şafak için değerlendirdi. ABD ...
EMOJİLE

Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin davetlisi olarak Adana’ya gelen Nobel ödüllü ekonomist Prof. Joseph Stiglitz, dünya ekonomi gündemini meşgul eden birçok konuyu Yeni Şafak için değerlendirdi. ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın ekonomi danışmanlığı ve Dünya Bankası Başekonomistliği gibi kritik noktalarda görev yapmış olan Stiglitz, merkez bankalarının benimsemesi gereken vizyonun altını çizdi. Dünyadaki diğer örnekleri gibi Merkez Bankası’nın faizi enflasyon odaklı ele alan politikasını Stiglitz, “Tamamen enflasyon odaklı yaklaşım bence çok absürt. Tüm merkez bankaları enflasyona kilitlendi ve son 80 yılın en büyük krizini yaşadık” sözleriyle eleştirdi. Stiglitz, Avrupa Merkez Bankası toplantısında açıklanması beklenen tahvil alım programının Avrupa’yı kurtarmaya yetmeyeceğini; FED’in piyasaya sürdüğü likiditenin ise KOBİ’lere asla ulaşmadığını belirtti. İşte Stiglitz’in Yenişafak’a yorumları…

ENFLASYON ODAKLI YAKLAŞIM ABSÜRT

Türkiye Merkez Bankası da dahil olmak üzere birçok para otoritesi enflasyon öncelikli hareket ediyor. Sizce bir merkez bankasının görevi sadece bu mu, başka şeyler de mi olmalı?

Tamamen enflasyon odaklı yaklaşım bence çok absürt. Bazıları sadece enflasyona odaklı yaklaşımla yüksek büyüme ve istikrarın yakalanacağını sanıyor. Kriz bu görüşün tamamen yanlış olduğunu ortaya çıkarttı. Tüm merkez bankaları enflasyona kilitlendi ve son 80 yılın en büyük krizini yaşadık. Ben enflasyon, büyüme, istihdam ve aynı zamanda finansal istikrara aynı anda yoğunlaşan bir yaklaşımı öneriyorum. Şu anda FED’in ana odak noktası istihdam, hatta gelir dağılımı da dahil.

İŞGÜCÜ PİYASASI GÜÇLENMELİ

Çünkü biz şunu fark ettik ki işsizlik rakamlarınız ne kadar düşük olursa olsun bu iş piyasasının ne kadar kırılgan olduğunu ölçmeye yetmiyor. Sıradan vatandaş geliri olmazsa harcama yapamaz. Harcama olmazsa ekonomi zayıflar. Mesela ABD’de iyileşme yaşanıyor ama büyüme sadece yüzde bir artabildi. Büyümeyi bu kadar zayıf kılan da işte bu durum. Bu yüzden FED bugün eşitlikten bahsediyor, istihdam rakamları iyileşse de işgücü piyasasının güçlendiğini görmeden faizleri artırmayacağız diyor. Bu da demek oluyor ki ücretler de iyileşme olması gerekiyor.

Peki FED 2015 ortasında faiz artırımına gidecek mi?

Makul bir ihtimalle o zamana kadar bile faiz artışı olacağını hiç sanmıyorum. Zira küresel büyüme oldukça düşük. Dünya Bankası bu yılki tahminini 3.8’den 3.0’e revize etti. Bu fark dünya ekonomisi için çok ciddi bir daralma. Eğer ABD’nin ticari partnerleri zayıf olursa, bu onun büyümesini çok daha fazla zorlaştıracak. ABD’deki gelir eşitsizliğini göz önüne olursak yüksek büyüme ve tüketimi sürdürmek mümkün olmaz. Zayıf büyüme ve tüketimle ise yatırımları sürdüremezsiniz. Görünen o ki önümüzdeki dönemde ABD’de siyasi problemler de çok olacak. Tüm bu nedenlerle, 2015 ortasına kadar FED’den faiz artışı beklemiyorum.

Düşük petrol fiyatları FED’in kararını etkiler mi?

Küresel ekonomi için petrolün iki taraflı etkisi var. Türkiye gibi petrol ithalatçısı konumundaki ülkelerin faydasına bir gelişme. Petrol ihracatçıları ise zarar görür. Türkiye gibi ülkeler için düşük petrol fiyatlarının pozitif etkisi olsa da özellikle komşu coğrafyada, Ortadoğu’daki ticaret partnerleriniz zarar görürken dolaylı olarak bu Türkiye’ye de yansıyacaktır.  Çok karmaşık bir resim olduğu kesin.  Küresel piyasalarda petrol fiyatlarından ve faiz değişimlerinden ötürü çok büyük dalgalanmalar olacak. Kaldı ki İsviçre Merkez Bankası’nın aldığı karar örneğinde bunu görüyoruz. 2015’te çok daha fazla dalgalanma sözkonusu olacak.

Kendi küçük sarsıntısı büyük İsviçre

İsviçre Merkez Bankası’nın faiz kararını nasıl yorumluyorsunuz?

İsviçre Merkez Bankası’nın neden böyle bir karar aldığına dair tahmin yürütmeyeceğim ama görece daha küçük bir ekonominin küresel finans piyasasında inanılmaz bir dalgalanmaya sebep olabildiğini kanıtladı. Ayrıca İsviçre’de turizm, saat endüstrileri gibi bazı sektörleri de çok zor günlerin beklediğini ortaya koydu. Döviz kurlarının öneminin altını belirgin bir şekilde çizdi. Döviz kuru sadece bir fiyat gibi algılanır ama çok önemli olan bir tek fiyat. Küresel piyasalar şu an çok istikrarsız.

PİYASANIN ‘GÖRÜNMEZ EL’ YALANI

1970’lerden önce sabit kura dayalı Bretton Woods Sistemi vardı. Bazı ekonomistler dalgalı kura geçilmesini, piyasaların kurları hükümetlerden daha iyi dengelediğini iddia etmişlerdi. Şimdi bu teorinin yanlış olduğunu görüyorsunuz. İsviçre’nin kuru piyasalara bırakması ise oldukça tehlikeli bir tercih. Maliyeti yüksek olacak. İsviçre ekonomisi bu taşıyabilecek güçte ama gelişmekte olan ekonomilerde bu tip tercihlerin yıkıcı etkileri olur.

‘Transatlantik’ refaha tehdit

AB Bakanı Volkan Bozkır ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması’na yönelik Türkiye’nin Gümrük Birliği tam üyeliğinden çıkabileceği sinyalini verdi. Nasıl değerlendirirsiniz?

Öncelikle hem Avrupa, hem de ABD tarafından bu Transatlantik işbirliğine çok ciddi tepki var.

Çoğuna göre bunun serbest ticaretle bir ilgisi yok. Eğer ABD serbest ticarete inanmış olsaydı pamuk ve benzeri tarım ürünlerine yönelik teşvikleri kaldırırdı mesela. Bunların Türkiye’ye maliyeti büyük. Tekstil endüstrisine koruma koymazdı. Büyük oranla Avrupalı ve Amerikalı şirketlerin, tüketiciyi, çevreyi ve işçiyi koruyan kanunlardan kurtulmak adına kurumsal bir menfaat girişimi bu.

Sizce Euro bölgesi çökecek mi?

Ekonomik olduğu kadar siyasi bir mesele bu aynı zamanda. Eğer Euro bölgesi benim ve benim gibi birçok uzmanın da önerdiği yapısal değişikliklere giderse o zaman Euro hayatta kalabilir. Eğer yapmazsa uzun vadede çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak.Büyük ihtimalle hemen bir anda dağılmaz tabi. Ama yüksek ihtimalle Euro bu keyifsizlik, kırılganlık ve durgunlukla devam eder. Bugün de, yarın da bu hatalar yüzünden büyük bedel öder.

‘Avrupa çamura batmış durumda’

Avrupa Birliği ekonomilerini nasıl değerlendirirsiniz?

Şu ana kadar Almanya’nın ısrarcı olduğu politikalar doğru çıkmadığı anlaşıldı. Kriz ABD’de başladı ama biz krizden çıkmaya başladık. Avrupa ise çamura batmış durumda. Bazı ülkelerde durgunluk ve depresyon var. Bazı ülkelerde ise gençlerde işsizlik oranı ortalama yüzde 25’i buldu, kimisinde yüzde 50’yi. Bu ülkelerin gelecekleri de şu an risk altında. O zaman yanlış olan ne?

Yanlış giden şey Euro’nın kökten tahrip olması, yıkıma uğraması. Eğer tek bir ülkede sıkıntılar yaşansaydı o zaman sorun bizzat o ülke derdik ancak peş peşe sıkıntıya düşen ülkeler gösteriyor ki bu sistemin yani Avrupa’nın sorunu.

Temel problem Euro bölgesinin tasarımı ile ilgili. Bu nedenle ilk olarak Euro bölgesi sisteminin tamamının değişmesi lazım. Bankacılık sisteminin düzenlenmesi lazım. Bankalar birliğine ihtiyaç var, Eurobond’un değişmesi lazım. İkinci olarak politikaların değişmesi gerekiyor. Kemer sıkma politikası. AB ülkelerini birbirine düştü.

Küresel salgın kaçınılmaz

Peki Avrupa’daki bu keyifsizlik ve durgunluğun ABD ve diğer dünya ekonomilerine etkisi ne olur?

Avrupa, dünyadaki en büyük iki ekonomiden biri. Bu denli büyük bir ekonominin yakalandığı hastalığın diğerlerine bulaşması da elbette ki kaçınılmaz. Eğer ABD ekonomisi gerekli tedbirleri alır ve Avrupa ekonomisine olan bağımlılığını azaltabilirse o zaman başa çıkabilir. Ancak Amerikan ekonomisinin bizzat kendisi çok kırılgan ve ABD alması gereken güçlü tedbirleri henüz alamadı. Bu nedenle Avrupa’daki durum Amerikan ekonomisinin de toparlanmasını zorlaştırıyor.

EURO’DA DÜŞÜŞ YAŞANACAK

Türk ihracatçı Euro bazlı satış yapıyor ve  Euro’da ne bekliyorsunuz?

Aslında bu FED’in vereceği cevaba bağlı.  2009 ve 2010’da Avrupa Merkez Bankası enflasyon korkusu ile hatta faizleri bile yükseltti. Tabii ki faiz orada yüksek olunca Euro da doğal olarak Amerikan Doları’ndan daha güçlüydü. Eskisine göre Euro’nun daha düşük olmasını bekliyorum.