“Eğitim siyasi kutuplaşmadan kurtarılmalı”

Eğitim Kurumları
2011 seçimlerinin ardından tüm milletvekilleriyle görüşerek ‘Türkiye Eğitim Sisteminin Öncelikli Sorunları’ dosyasını paylaşan Eğitim Reformu Girişimi, 1 Mart Cumartesi TBMM’de kabul edilen Milli Eğit...
EMOJİLE

2011 seçimlerinin ardından tüm milletvekilleriyle görüşerek ‘Türkiye Eğitim Sisteminin Öncelikli Sorunları’ dosyasını paylaşan Eğitim Reformu Girişimi, 1 Mart Cumartesi TBMM’de kabul edilen Milli Eğitim Bakanlığı yasasını değerlendirdi. ERG, “Artık tüm Türkiye’nin önceliği demokratik, nitelikli ve eşitlikçi bir eğitim olmalıdır” dedi. Ayrıca, eğitimin siyasi kutuplaşmalardan kurtarılması gerektiğini vurguladı.

Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 1 Mart Cumartesi gününün ilk saatlerinde TBMM Genel Kurulu’nda onaylanan Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın ardından başta Bakanlar Kurulu’nda imza için bekleyen Ulusal Öğretmen Stratejisi’nin ivedilikle uygulamaya alınması olmak üzere daha demokratik, nitelikli ve eşitlikçi bir eğitim için atılması gereken adımlara ve bu adımları daha fazla geciktirmenin risklerine dikkat çekti. Eğitimin giderek derinleşen siyasi kutuplaşma girdabından kurtarılması ve ulusal bir uzlaşmanın sağlanması amacıyla girişimlerin başlamasının çok önemli olduğu vurgulandı. ERG şu değerlendirmelerde bulundu:

Değişiklikler nitelik ve eşitliğe odaklanmıyor

– 2012’den bu yana gerçekleştirilen köklü, ancak eğitimde eşitliğe ve niteliğe yeteri kadar odaklanmayan değişikliklerin, başta çocuklar olmak üzere eğitimin paydaşlarının başlıca sorunlarına yanıt verme potansiyeli düşük görünüyor.

– Daha fazla gecikmeden, Türkiye’de herkes için kaliteli eğitim sağlanmasına yönelik eğitim politikalarının orta erimli bir plan içinde ve birbirlerini besleyecek biçimde oluşturulmaları ve uygulanmaları gerekir. Bu politikaların, bütüncül ve katılımcı bir stratejiyle, öğrenci odaklı, eğitimde kaliteyi yükseltici ve eşitsizlikleri azaltmayı hedefleyen biçimde yapılması çok önemli.

– Ayrıca, yeni yasanın halihazırda devam eden birçok proje ve programı aksatmaması ve Bakanlık bünyesinde bilgi ve deneyim birikiminin kayba uğramaması için dikkatli olunmalı.

– Özellikle Kasım 2011’de ilk taslağı tamamlanan Ulusal Öğretmen Stratejisi Belgesi’nin iki yıl sonra hala uygulamaya geçmemiş olması, eğitimin niteliğini arttırma gayretlerini sekteye uğratıyor. Stratejinin, öğretmenlerin ve eğitim fakültelerinin desteği sağlanarak yaşama geçirilmesi eğitim

gündeminin en öncelikli konularından biri olmalı.

Ciddi sosyal ve ekonomik riskler oluşturuyoruz

– Ek olarak, Öğretmen Yeterlikleri, Okul Temelli Mesleki Gelişim ve İlköğretim Kurumları Standartları gibi Türkiye’de eğitimin niteliğinin yükseltilmesine katkı sağlama potansiyeli yüksek proje ve programların hızla tamamlanması ve çocukların öğrenme sürecine somut ve gözlemlenebilir katkı sağlaması kritik önemde.

– Türkiye’de eğitimde herkese daha demokratik bir ortamda nitelikli eğitim sunamadığımız ve eğitimin mevcut eşitsizliklerle mücadele gücünü arttıramadığımız sürece, yalnızca çocukların en temel hak ve ihtiyaçlarına cevap verememekle kalmıyor, geleceğimiz için çok ciddi sosyal ve ekonomik riskler oluşturuyoruz.

Siyasi kutuplaşmadan kurtarılmalı

– Eğitimin giderek derinleşen siyasi kutuplaşma girdabından kurtarılması ve ulusal bir uzlaşmanın sağlanması amacıyla girişimlerin başlaması çok önemli. ERG’nin karar vericilerden beklentisi, eğitimin acil sorunlarına yönelik politikaların veri temelli ve katılımcı süreçlerde geliştirilerek etkili olarak uygulanmasını sağlamasıdır. Kamuoyunun da bu süreçte herkes için kaliteli eğitim talebini sürekli ve daha güçlü bir sesle yenilemesi ve gündemde tutması çok önemli ve gerekli olacak.

Öncelikle sorunlar milletvekillerine anlatıldı

ERG, Haziran 2011 seçimleri sonrasında tüm milletvekilleriyle Türkiye Eğitim Sisteminin Öncelikli Sorunları dosyasını paylaşmış ve bazı bakanlar ve partilerin grup yöneticileri ile görüşmeler yaparak sorunları yüz yüze dile getirmişti. Bu dosyada ERG,

1) Tüm çocukların eğitimde haklarını koruma altına alan demokratik bir eğitim ortamının eksikliğine,

2) Eğitimde eşitsizliklere,

3) Okula giden çocukların öğrenme düzeylerinin düşüklüğüne,

4) Ortaöğretimin gençleri kaybettiğine

5) Eğitime ayrılan kamu kaynaklarının herkese kaliteli eğitim verilmesi için yeterli olmadığına dikkat çekmişti.