“Yumurta Atmayın, Tweet Atın”

Eğitim Güncel
Esra Yazdıç’ın haberi   YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, “68’liyim ama oturaklı öğrenciydim, eylemlere karışmadım. Bu yüzden 40-50 kişi beni dövmeye kalktı. Bir kız arkadaş beni ell...
EMOJİLE

Esra Yazdıç’ın haberi

 

YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, “68’liyim ama oturaklı öğrenciydim, eylemlere karışmadım. Bu yüzden 40-50 kişi beni dövmeye kalktı. Bir kız arkadaş beni ellerinden kurtardı. Şimdi nerededir bilmiyorum” dedi.

 

Habertürk’teki kahvaltıya YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Eğitim muhabiri Esra Yazdıç, YÖK Basın Müşaviri Mustafa Oymak, Ankara Temsilci Yardımcısı Ahmet Dirican ve Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya katıldı.

 

Üniversitelerde yaşanan “yumurtalı eylemler”in yankıları sürerken Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, eylemci üniversite öğrencilerine “Yumurta atmayın, tweet atın” çağrısında bulundu. “68 kuşağından olduğunu” anlatan Prof. Dr. Özcan, o yıllarda kendisini dayak yemekten kurtaran kız öğrenciyi arıyor.

 

“GÖLE ÇOK DA HATALI DEĞİL”

HABERTÜRK Ankara Büro’yu ziyaret eden Özcan, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya yapılan yumurtalı eyleme ilişkin açıklamalarda bulundu. SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle’nin, CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum ve Burhan Kuzu’ya “gerekli uyarıları yaptığını” aktaran Özcan, “Göle’nin hocalığı kadar insanlığı da çok değerlidir. Dekanın bir tek hatası, polisin uyarısını bilerek bu konferansa izin vermesi. Yoksa çok da hatalı olduğu söylenemez” dedi. YÖK Başkanlığı’nda görev süresi bir yıl sonra dolacak olan Özcan, devam etmesi teklifi gelirse seve seve kabul edeceğini söyledi.

 

‘Eyleme katılmadım, oturaklı öğrenciydim’

AÜ Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü mezunu olan Özcan, kendisini “68 kuşağından” sözleriyle tanımlarken, o dönemde hiçbir siyasi eyleme katılmadığını belirtti. Özcan, o yıllarda başından geçen bir olayı şöyle anlattı:

 

“Fakültede genç bir çocuk var, parka giyip silah taşıyor. Ben de sınıfın oturaklı öğrencilerindenim. Çünkü biz hem okuyor hem çalışıp para kazanıyorduk. İkide bir ‘hadi yürüyüşe’ deyip çağırıyorlar. ‘Git, yürüyüşe kimi götürüyorsan götür’ dedim. Ağırlarına gitmiş herhalde, bir-iki gün sonra 40-50 kişi toplanıp beni sınıfta sıkıştırdılar. İyi döveceklerdi. Bir kız arkadaş kollarını açıp önüme geçti. ‘Ona bir şey yapmanız için önce beni aşmanız gerekiyor’ dedi. Cesareti müthişti. Adını bile hatırlamıyorum. Şimdi nerededir merak ediyorum.”

 

Özcan, Ulus-Akdere hattında minibüs şoförlüğü sırasında pek çok kez ölümle burun buruna geldiğini anlatırken bir anısını da paylaştı: “Bir gece son seferi atıyorum. Adamın biri bindi. Bıçağı dayadı boğazıma, ‘Şuraya çek, para vermeyeceğim’ dedi. Ver diyemezsin ki. Götürdük adamı istediği yere kadar.”

 

Habertürk