Türk Üniversitesine ‘Kemik’ Ödülü

Eğitim Güncel
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı‘nda gerçekleştirilen ve Avrupa Periodontoloji Kongresi’nde sunulan ”yapay kemik” çalışması, ”As...
EMOJİLE

Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı‘nda gerçekleştirilen ve Avrupa Periodontoloji Kongresi’nde sunulan ”yapay kemik” çalışması, ”Astra Tech En İyi Klinik Araştırma Ödülü”ne layık görüldü.

Periodontoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yılmaz başkanlığında, Prof. Dr. Kemal Şençift, Prof. Dr. Ender Kazazoğlu, Prof. Dr. Bahar Kuru, Prof. Dr. Sedat Çöloğlu, Yrd. Doç. Dr. Gökser Çakar, Dr. Ebru Özkan‘dan oluşan ekip, bugüne kadar 80 hasta üzerinde uyguladıkları implant diş yapımı için sığır ve insan kemiği ile insan kanının karışımından elde ettikleri ”yapay kemik” çalışmasıyla ödülü almaya hak kazandı.

Yılmaz, Astra Tech implant firmasının her yıl dünya çapında ümit vaat eden araştırmalara destek verdiğini, destek verilen bu araştırmaların değişik kongrelerde ”klinik bilimler” ve ”teknik bilimler” alanlarında sunulduğunu söyledi.

Araştırmaların Prof. Dr. Jan Lindhe ve Prof. Dr. Karl-Erik Kahnberg tarafından değerlendirildiğini ve yaptıkları ”Sinüs Ogmentasyonunda Trombositten Zengin Plazma ve Sığır Kaynaklı Kemik Grefti Uygulaması” çalışmasına ”En İyi Klinik Araştırma Ödülü” verildiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

”İmplant yerleştirilmesi için üst çenelerinde yetersiz kemik miktarına sahip bireylerde implant destekli sabit protezlerin yapılabilmesi için uygulanan sinüs ogmentasyonu (genişletme) günümüzde yaygın olarak kullanılan bir cerrahi tekniktir. Bu amaçla kullanılan kemik greftlerinden sığır kaynaklı kemik grefti (SKKG) ve trombositten zengin plazmanın (TZP)(yoğunlaştırılmış kan) kombine kullanımının klinik, redyografik ve histolojik etkinliğinin değerlendirilmesi amacıyla planlanan bu araştırmada hastalara bilateral (iki taraflı) olarak sinüs ogmentasyonu yapıldı. Bir tarafa SKKG ve TZP, diğer tarafa SKKG ve kollajen membran uygulandı. 8 aylık bekleme süresi sonunda ogmente edilen bölgelere implantlar yerleştirildi. İmplant yerleştirilmesi sırasında kemik biyopsileri alınarak oluşan kemik, histolojik olarak incelendi.”

Araştırma sonunda yapılan klinik ve radyografik değerlendirmeler sonucunda, her iki uygulama arasında radyografik kemik yüksekliği ve kemik mineral yoğunluğu açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farkın bulunmadığını ifade eden Yılmaz, ancak histolojik olarak SKKG TZP uygulanan grupta kemik yapısının daha fazla gerçek konak kemiğini yansıttığının tespit edildiğini söyledi.

Yılmaz, dünyada 10, Türkiye’de 8 yıldır uygulanan bu çalışma üzerinde ilk klinik araştırmayı gerçekleştirdikleri için ödüle layık görüldüklerini belirtti.

PROTEZ YERİNE İMPLANT

Selçuk Yılmaz, bazen istenildiği gibi olmaması nedeniyle insanların protez diş kullanmaktan mutlu olmadıklarını, bu nedenle son yıllarda yeni bir uygulama olarak protez yerine implantların yerleştirildiğini ifade etti.

Hastanın çenesinde implatın konulacağı bir mesafe olmadığı zaman yapay kemik uygulamasını gerçekleştirdiklerini anlatan Yılmaz, uygulamaya ilişkin şu bilgileri verdi:

”Önce hastanın ağzının içindeki eti sonra da kemiği kaldırıyoruz. Sinüz boşluk ortaya çıkıyor, zarı itiyoruz. Hastadan aldığımız kanı işlemden geçirerek içindeki büyüme hücrelerini yoğunlaştırıyoruz. Yoğunlaştırdığımız kanı hastanın kemiği ve sığır kemiğiyle karıştırıyoruz. Kemik materyallerini veya kemiğe benzer materyalleri, hangisi daha başarılı oluyor hangisi hastaya ve bilime daha iyi hizmet ediyor diye araştırdığımızda, dışarıdan elde edilen materyal ile insanın kendi kemiğini karıştırınca daha sert, daha çabuk iyileşen bir dokunun elde edildiğini gördük.”

Yapay kemiğin çene kemiğine dönüşmesi için 8 ayın geçmesi gerektiğini, 8-9 ayda implantı rahatlıkla koyabilecekleri bir kemik yapısının oluştuğunu anlatan Yılmaz, implantı koyduktan sonra üzerine protez yapmak için de 4-5 ay beklemek gerektiğini ama hastanın damağı kullanmaya devam ettiğini söyledi.

Türkiye’de, klinikte bu işi yapan çok sayıda olmamakla birlikte araştırmacıların bulunduğunu ifade eden Yılmaz, ”Bizim buradaki farkımız, kliniği yapmakla birlikte klinik esnasında araştırma da yapmak” dedi.

İNSAN KEMİĞİ AMERİKA, SIĞIR KEMİĞİ AVRUPA’DAN

İnsan kemiğinin daha çok Amerika‘dan, sığır kemiğinin ise Avrupa‘dan geldiğini ifade eden Yılmaz, değişik hastalıkların geçme riski olabileceği ihtimali nedeniyle bütün dünyanın insan kemiğinden biraz korktuğunu söyledi.

İnsanın kendi kemiği kadar başarılı uygulanan bir başka maddenin olmadığını, ancak yeteri kadar bulunamadığını ifade eden Yılmaz, bu nedenle kemiğin hastanın kalçasından, kaburgasından, çenesinin dişleri olmayan belli bölgelerinden alındığını belirtti.

Bu uygulamanın damak kullanan bütün hastalara yapılabileceğini anlatan Yılmaz, ”İmplant olması nedeniyle bu uygulamanın maliyeti oldukça yüksek. En ucuzu hastanın dişini koruması. İnsanlar dişlerini koruyabilse, bunların hiç birine ihtiyaç olmayacak” dedi.

Yılmaz ayrıca bu yıl Avrupa Ortadoğu Afrika Ağız Sağlığı Danışma Kurulu‘na seçilen ilk Türk olduğunu sözlerine ekledi.