Ocak’tan sonra dershanelere yeni kayıt yok

Eğitim Güncel
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi çalışmalarıyla ilgili olarak yalan yanlış bir takım spekülasyonlar yapıldığını, kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini belirterek...
EMOJİLE

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi çalışmalarıyla ilgili olarak yalan yanlış bir takım spekülasyonlar yapıldığını, kamuoyunun yanlış yönlendirildiğini belirterek, “Bütün bunları önlemek bakımından bu işi bir an önce neticelendirmek en doğrusudur. Uzadıkça bu konunun Başbakanın tabiriyle kokutulması tehlikesi var, onu kokutmamak lazım” dedi.

Bakan Avcı, AK Parti Genel Merkezinde milletvekillerine dershanelerin özel eğitim kurumlarına dönüştürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin yaptığı bilgilendirmenin ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Nabi Avcı, Salı günü dershane sektörünün 3’te 1’ini temsil eden şemsiye kuruluşlar ve dershane sahipleriyle bir toplantı yaptığını, bu toplantıya ilişkin basın açıklaması ya da toplantısı yapmayı duyurmadıklarını ancak toplantıya katılan tarafların onayını aldıktan sonra basın açıklaması yapıldığını anlattı. Basın açıklamasında medya organlarına yönelik bir akreditasyon uygulandığı iddialarının doğru olmadığını vurgulayan Bakan Avcı, toplantı bitiminde tarafların, “burada güzel şeyler konuştuk, biz konuştuklarımızı kamuoyu ile zaten paylaşacağız” ifadeleri üzerine ortak basın açıklaması yapmaya karar verdiklerini söyledi. 

MEB AKREDİTASYON UYGULAMADI, UYGULAMAZ

“Önceden ilan edilmiş, planlanmış bir basın toplantısı veya açıklaması programımızda zaten yoktu” diyen Avcı, şöyle devam etti:

“Hatta o yüzden bazı arkadaşlarınız daha sonra toplantıya gelmişler. Bende, basın açıklaması için masada uzun bir süre geç kalan gazetecilerin gelmesini bekledim. Dolayısıyla herhangi bir akreditasyon olmadı, bugüne kadar hiçbir toplantımızda akreditasyon uygulamadık. Sizlerle bugüne kadar 2 defa kahvaltılı toplantı yaptık, o toplantıya da ulusal yayın yapan bütün televizyon ve gazete temsilcilerini ayrım gözetmeksizin hepsini davet ettik.

Milli Eğitim Bakanlığı akreditasyon uygulamadı, uygulamaz. Hatta 10 gün önce arkadaşlarımız, “gazeteci arkadaşlar Bakanlığa girip çıkarken kimlik göstermek zorunda kalıyorlar, uygun görürseniz Bakanlık personeline verilen serbest giriş kartından basın mensuplarına da verelim” dediler. Bende çok iyi olur, serbest giriş kartı verilmesi talimatını verdim. Serbest giriş kartı almak için fotoğraflarınızı zaten verdiniz. Akreditasyon falan yok, o haberler yanlış. 

Bazılarına haber verilmiş olabilir, gece 01.00’da, basın müşaviri arkadaşımızın gece arayabilecek kadar hukuku olan arkadaşlarınızı aramış olabilir, ama biz resmen sadece TRT ve Anadolu Ajansına (AA) her halükarda haber veririz, ama AA’ya bile ertesi gün saat 09.00’da haber verilmiş, önceden planlanmış, mutlaka yapılacağı ilan edilmiş bir toplantı yoktu.”

Bakan Avcı, dershane temsilcileriyle yaptığı toplantı sonrasında düzenlenen basın açıklamasında da kendisine ilk soruyu akreditasyon uygulandığını iddia eden bir televizyon kanalının temsilcisinin yönelttiğini dile getirdi. 

AK Parti TBMM Grup Toplantısının ardından kapalı oturumda milletvekillerine konuya ilişkin bilgilendirme yaptığını ancak TBMM Genel Kurul çalışmaları nedeniyle sunumunu çok hızlı yapmak zorunda kaldığını anlatan Bakan Avcı, parti grup yönetiminin bugün saat 11.00’da yeni bir bilgilendirme yapılması yönündeki belirlediği saatte milletvekillerine tekrar konuya ilişkin sunum yaptığını ve sorularını yanıtladığını bildirdi.

Milletvekilleriyle çok güzel bir görüşme yaptığını, kendisine yöneltilen sorulara cevap verdiğini aktaran Avcı, “Biz kamuoyunda yanlış bilinen veya yeterince anlatamadığımız konuları milletvekili arkadaşlarımızla paylaştık. İşin doğrusu nedir, biz ne yapıyoruz, ne yapmayı düşünüyoruz, kimlerle görüştük, görüşmelerden ne tür sonuçlar aldık, ne tür tepkiler alıyoruz, ne tür öneriler alıyoruz, onların hepsini arkadaşlarımızla paylaştık. Bence çok verimli, güzel bir toplantı oldu” diye konuştu. 

AKADEMİK LİSEYE DÖNÜŞEBİLİRLER

Milli Eğitim Bakanı Avcı, yapılmak istenen işin mahiyetini, özel okula dönüşme sürecinin nasıl işleyeceği, açık lise veya akademik lise uygulamasının kriterlerini milletvekillerine anlattığını belirterek, şöyle devam etti:

“Bunlara dönüşemeyecek olanlara öngördüğümüz etüt eğitim merkezleri nasıl işleyecek, etüt eğitim merkezlerinin statüsü nedir, okuma salonları iddia edildiği gibi kapatılacak mı? Etüt eğitim merkezleri de kapatılıyormuş doğru mu, sorularına yanıtlar verdim. Arkadaşlarımız bunların doğru cevaplarını biliyorlar, ama bir kısmı kendi seçim bölgelerinde farklı sorulara muhatap oldukları için bir kere daha bunların net bir biçimde konuşulmasını arzu ettiler. Biz de kendilerine bunları izah ettik.

ESNEKLİK SAĞLAYACAĞIZ

Özel okula dönüşme kriterlerimizde bir esneklik sağlayacağız, böylece mevcut dershanelerin muhtemelen 5’te 1’i, belki daha azı bu kriterlerin esnetilmesiyle özel okula dönüşebilme kabiliyetleri var, bunu sağlamaya çalışıyoruz. Özel okula dönüşme kriterlerini sağlayamayanlar için geliştirdiğimiz açık lise veya akademik lise önerisinin içeriğini anlattık. Mevcut dershanelerin, dershane olmak için bugün de yürürlükte olan kriterleri var, bunların da asgari standartları var, MEB tarafından izin verdiğimiz standartlar vardı, dedik ki bu standartlar açık lise veya akademik liseye dönüşmek için yeterlidir. Özel okula dönüşmeyenler mevcut alt yapılarıyla akademik liseye dönüşebilirler. Bu akademik liselere kimler gidecek, kimlerin öğrenci olması uygun görülecek konularla ilgili dershaneci arkadaşların önerilerini paylaştık. “Bu da olmaz, bunu da istemiyoruz, bize başka imkan sağlayın” diyenlere de etüt eğitim merkezi olabilirsiniz, bu öneriyi getiriyoruz. Etüt eğitim merkezleri ücretsiz olmak koşuluyla açılabilir.”

KİMSEYİ MAĞDUR ETMEYECEĞİZ

SODES Projesi kapsamında Kalkınma Bakanlığının finansmanıyla Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bin 200 küsur sayıdaki etüt eğitim merkezlerinin çalışmaya devam edeceğini de anlatan Avcı, dershanelerden özel okula, akademik liseye dönüşemeyenlerin de etüt merkezine dönüşmek istemeleri halinde SODES Projesi kapsamında bu kurumlara da desteklerinin süreceğini dile getirdi.

Bakan Avcı, “Milletvekili arkadaşlarımıza mümkün olduğunca hiç kimseyi mağdur etmeyecek bir geçişle Türkiye’nin bu sorununu çözeceğimizi anlattık” dedi.

BU KONUYU ÇOK KOKUTMAMAK LAZIM

AK Parti grubu içinde konuya ilişkin farklı sesler olup olmadığı sorusu üzerine de Bakan Avcı, “Zamanlamaya ilişkin, bunun belli bir vadeye yayılması, seçim sonrasında yapılması gibi milletvekillerinin ilettikleri düşünceler var. Sayın Başbakanımız Rusya dönüşünde ‘bu konuyu çok kokutmamak lazım’ dedi. Konuyla ilgili yalan yanlış bir takım spekülasyonlar yapılıyor, olacak şeyler olmayacakmış gibi, olmayacak şeyle olacakmış gibi takdim ediliyor, bütün bunları önlemek bakımından bu işi bir an önce neticelendirmek en doğrusudur. Uzadıkça bu konunun Başbakanın tabiriyle kokutulması tehlikesi var, onu kokutmamak lazım. Bunu arkadaşlarımızla paylaştık, onlar da bunu anlayışla karşıladı” yanıtını verdi. 

ARSA TEŞVİKİ, KREDİ KOLAYLIĞI

Bakan Avcı, özel okula dönüşecek dershanelere de arsa teşviki, kredi kolaylığı ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması gibi kolaylıklar da sağlayacaklarını belirterek, “Ama bunlar sadece Milli Eğitim Bakanlığının karar vereceği konular değil, bunlar en başta Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı dolayısıyla Bakanlar Kurulunda enine boyuna, artılarıyla eksileriyle görüşülmesi, kararlaştırılması gereken konular” dedi. 

Avcı, bir soru üzerine de etüt eğitim merkezlerinin bir üst eğitim kurumunun sınavlarına hazırlama kursları veremeyeceğini söyledi. 

BİRÇOK ARKADAŞ YANI DURUMDA

Bakan Avcı, bazı basın kuruluşlarında, Milli Eğitim Bakanlığının basına akredite uyguladığına yönelik iddialarla ilgili, Samanyolu TV muhabiri olduğunu söyleyen bir gazetecinin, “Orada ilk soruyu onlar sormuştu demiştiniz ama bizim televizyon sizin Bakanılğa çok yakın. Televizyonda görüp yetiştik” şeklindeki sözleri üzerine, “Ama biz resmen duyurmadığımız için birçok arkadaş aynı durumda” dedi. 

Doğan Grubundan bazılarının da toplantıya sonradan geldiğini ifade eden Avcı, “Ben o yüzden sizi bekledim. Masaya oturduktan sonra, ‘Bazı arkadaşlar sonradan haberdar oldular, yoldalarmış’ diye rica ettiler ve ‘biraz bekleyelim’ dediler ve biz de bekledik” diye konuştu.

O BİR EMRİ VAKİ OLUR

Aynı gazetecinin, Bakanlıktan birilerinin aralarının iyi olduğu gazetecileri toplantıyla ilgili bilgilendirdiğini öne sürmesi üzerine Avcı, şunları kaydetti:

“Resmen yapılacağına dair bir açıklamamız yok. Sebebini de açıkladım. Toplantı uzayabilirdi. Ben grup toplantısına geçeceğim için toplantı zaten yapamazdık. Ayrıca içeride görüştüğümüz arkadaşlar da birlikte basın toplantısı yapmayı uygun bulmayabilirdi. Bu nezaket. Uluslararası ilişkilerde de böyledir. Yani bir yabancı heyetle görüştüğünüzde dışarı çıkınca açıklama yapalım mı diye sorarsınız karşınızdakine. Basına kapalı olan toplantıların medya ile nasıl paylaşılıcağı konusu ilgili bütün tarafların anlaşmasıyla kararlaştırılır. O bir emri vaki olur. Önceden arkadaşlara bir basın açıklaması yapacağımızı toplantıdan sonra onları yanımıza alıp, ‘hadi gelin bakalım basına müştereken açıklama yapalım’ dersek onlar zor durumda kalabilirdi.”

BAKANLAR KURULUNA SUNUM YAPACAĞIZ

Bakan Avcı,  dershanelerle ilgili taslağın Bakanlar Kuruluna, önümüzdeki hafta sunulup sunulmayacağının sorulması üzerine “Bakanlar Kuruluna sunum yapacağız” yanıtını verdi.

Taslak üzerinden yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki soruyu da yanıtlayan Avcı, şöyle konuştu:

“Biz hazırladığımız taslağı bütün bu görüşlerle zenginleştirerek Bakanlar Kurulumuza, alternatiflerimizi zenginleştirmiş olarak sunacağız. Yani mesela biz işte açık lise üzerinde çalışıyorduk, ‘akademik lise olsun, araya başka meslek liselerinden, spor liselerinden, güzel sanatlar liselerden onlar da kültür dersleri alsın, hem spor lisesine devam edeyim hem de üniversite sınavına da gireyim diyen, onlar da buradan ders alabilirler, alsalar’ gibi öneri geldi, sektörden. Biz de onu değerlendirelim diye notumuzu aldık.”

Avcı, başka bir gazetecinin, “Pazartesi günü imzaların tamamlanıp bir hükümet tasarısı haline getirilmesini bekleyelim mi” şeklindeki soruya da “Bakanlar Kurulunda bütün bu getireceğimiz konular onaylanır, ‘tamam hemen bunu tasarıya dönüştürün’ derlerse biz hazırlığımızı yaparız” yanıtını verdi.

Avcı, “Maliye ile konuşulması gerektiğini söylemiştiniz. Maliye Bakanlığı ön hazırlığı yapıyor mu” şeklindeki soruya da, “Maliye Bakanlığı da bizim bu konularda ne tür beklentilerle veya önerilerle geleceğimizi biliyor. Onların da tabii ki kendilerine göre hazırlıkları var” karşılığını verdi.

TÜRKİYE’YE MALİYETİ İYİ OLACAK

Bakan Avcı, dershanelerin dönüştürülmesiyle ilgili öngörülen bir maliyetin olup olmadığının sorulması üzerine de, “Yüzde kaçı özel okula dönüşecek, ne kadar akademik liseye dönüşecek, ‘hayır bu işi bırakıyoruz, alın mekanlarımızı siz kendi programınıza göre değerlendirin’ şeklinde kaç kişi diyecek, bunları bilmeden bir maliyet hesabı yapılamaz. Ama Türkiye’ye maliyeti iyi olacak” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Okullarda bugün yapılan 8. sınıf merkezi sınava da değinen Avcı, sınavların Türkiye genelinde sağlıklı bir şekilde yapıldığını belirterek, yarın da başka derslerden sınav düzenleneceğini söyledi.

AİLELERE RİCADA BULUNDU

Ailelerden ve medya kuruluşlarından bugün yapılan sınava ilişkin değerlendirme yapmamaları için ricada bulunan Avcı, şunları söyledi:

“Bugün biliyorsunuz, biz SBS’yi kaldırıp ve yerine 6 temel dersten  yazılı bir sınavın her dönemde bir yazılı sınavın merkezden gönderilen sorularla ve kendi okullarında, kendi sınıflarında yapılmasını sağlayan bir düzenleme yaptık. O düzenlemenin ilk uygulamasını bugün yapıyoruz. Çocuklarımız şimdi sınavlardan çıktılar. Bu yazılılardan çıktılar. Bana gelen bilgilere göre çok şükür Türkiye genelinde çok uygun herhangi bir sorun çıkmadan yazılılarımızı yapmış olduk. Yarın da 2. gurup, yani diğer derslerin yazılıları yarın kontrollü biçimde inşallah yapılacak. Burada özellikle sizlerden, medya çalışanı ve yöneticilerinden bir ricam var; çocuklarımız yarın diğer derslerin sınavlarına girecek. Onun için bugünkü girdikleri sınavlarla ilgili ‘işte doğru cevap şuydu, yanlış cevap böyle olur, filan’ gibi bugünkü sınavı televizyonlarında çocukları meşgul edecek şekilde gündeme getirmezlerse, soru çözmek filan gibi şeylere girmezlerse iyi olur. Çünkü çocuklarımız istiyoruz ki bugün sınava girdiler evlerinde dinlensinler, yarın öteki sınavlarına girsinler. Cuma günü o sınavlar da bittikten sonra siz soruları da paylaşın, cevaplarınızı da paylaşın. O zaman çocuklarını da sizin vasıtanızla neyi doğru yaptık neyi yanlış yaptık, o tür tartışmalara cuma günü yazılılar bittikten sonra girsinler. Şimdi bugün onları bugün sabah girdikleri sınav sonuçlarıyla meşgul edersek yarınki sınava daha psikolojik olarak rahat hazırlanamayabilirler. Çocuklarımız rahat bırakalım. Çok olağanüstü bir sınav olmuş filan gibi havaya sokmayalım.”

MESELEYİ ÇARPITMAYIN

Bakan Avcı, dershanelerle ilgili tartışmalara ilişkin, “Kapatma değil dediniz ama etüt merkezinde üniversiteye yönelik hazırlık yapılmaması bir anlamda kapatma anlamına gelmiyor mu” şeklindeki soru üzerine de şöyle konuştu:

“Değil. İlla kapatma dedirtmeye çalıştığınızın farkındayım. Ama yapmayın bunu. Yani meseleyi çarpıtmayın. Çok rica diyorum. Hakikaten meselenin kamuoyu tarafından doğru anlaşılmasında büyük yarar var. Doğru doğruya bu kurumlar açısından yarar var. Bu kurumların daha sonra dönüşecekleri statülerini şimdiden dejenere etmeyelim. Dönüştü ama bu statüyle, bu kurumlara iş yok havasına sokmayalım. Bu kurumlar dönüştükleri statülerde çok güzel hizmetler yapacaklar. Özel okul olanlar çok güzel milli eğitim üzerinden bir yükü almış olacaklar.”

ÇOCUKLAR KURTULMUŞ OLACAK

Bakan Avcı, dünyada özel sektörün eğitime katkı oranının ortalama yüzde 15 olduğuna, Türkiye’de ise yüzde 3 olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bırakın, eğitim alanında çalışacak girişimciler de gerçekten paralel değil eğitimle, milli eğitimle entegre okullaşsınlar, ister özel okul olarak okullaşsınlar, şartları el veriyorsa. Şartları el vermiyorsa akademik lise formülü üzerinden okullaşma yolunda bir adım atmış olsunlar. Böylece hem Milli Eğitim Bakanlığının derslik konusundaki sorunun çözümüne katkıda bulunsunlar hem de böyle atılgan kapasiteyle, 55 bin derslik var dershanelerde yazık günah çocuk hem okula gidiyor hem dershaneye gidiyor, bu 55 bin dershaneyi biz milli sermaye olarak bakalım ve daha verimli değerlendirelim. Buralar okullaştığı zaman çocuklar, bu ikili koşuşturmadan kurtulmuş olacak.”

OCAKTAN İTİBAREN KAYIT YOK

Dershanelerin hangi tarihten itibaren yeni öğrenci alamayacağının sorulması üzerine de Bakan Avcı, şöyle dedi:

“Onu daha önce ilan ettik. Ocak ayından itibaren yeni kayıt alınmayacağını söyledik. Orada dershane işletmecilerinin bir sorunu var. Diyorlar ki biz ocak ayından itibaren kayıt alırız ve aldığımız o kayıtlarla topladığımız paralarla bir sonraki yılı planlarız. Dolayısıyla siz eğer ocak ayından itibaren kayıt almaya müsaade etmezseniz bir sonraki yılı planlayamayabiliriz, finansman bakımından. Bu sorunu da biz nasıl çözeriz onun üzerinde çalışıyoruz. Bu açık liseye ve akademik liseye dönüşenler için nasıl bir ön finansman kolaylığı sağlanabilir, bu durumda olan dershaneler için ne tür ek tedbirler geliştirilebilir, verginin yeniden yapılandırılması gibi seçenekler de bu bağlamda düşündüğümüz konular, bunların hepsini dediğim gibi Bakanlar Kurulu toplantısında da konuşma fırsatını buluruz.”

“Özel etüt merkezlerinden ücret alınmaz, bu bugünkü yapılan konuşmada ve hazırlanan taslakta yine aynı şey geçerli mi” şeklindeki soru üzerine Avcı, şunları söyledi:

“Aynı şey geçerli ama yalnız orada bakın üç tip etüt eğitim merkezi oluşmuş. Bunlardan bir tanesi bizim sistemimizde olmayan diğer ikisi ne? Birincisi çalışan anne babaların, küçük yaştaki çocuklarını işe giderken bıraktıkları etüt eğitim merkezleri var. Buralara çocuklarını bırakıyorlar, oralarda o çocuklara bir takım bakım hizmetleri de veriliyor, ayrıca derslerine yardım işte ödevlerine yardım filan gibi işler de yapılıyor ve bunun karşılığında da o etüt merkezlerinde bir ücret alınıyor. Bu anlaşılabilir bir düzenleme, yani netice itibarıyla orada bir bakım hizmeti de veriliyor. Dolayısıyla anne babalar da zaten başka çareleri olmadığı için belki çocuklarını işe giderken buralara güvenli yerler olarak, bir de çocuklarıyla ayrıca pedagojik olarak ilgilenecek kişiler orada görev yaptığı için oralara bırakıyorlar. Bunlar devam ediyor, bu bir.

İkincisi biraz önce söylediğim gibi bizim SODES Sosyal Destek Projeleri, Kalkınma Bakanlığı tarafından yürütülen SODES projeleri kapsamında açılmış olan etüt eğitim merkezileri var. Bunlar özellikle güneydoğuda ve doğuda hizmet veriyorlar. Buralarda finansmanının büyük bir kısmını bin 222, böyle açılmış doğuda ve güneydoğuda açılmış bin 222 etüt eğitim merkezinin finansmanı, doğrudan doğruya Kalkınma Bakanlığı tarafından Valilikler ve Kaymakamlar marifetiyle ya doğrudan açılıyor veya bir sivil toplum kuruluşu gelip, ‘ben şurada şöyle bir etüt merkezi açacağım, şöyle bir alt yapıda hizmet vereceğim, bana destek olun’ dediği zaman da onlara destek veriliyor. Bunların da büyük bir kısmı, bu bin 222 etüt eğitim merkezinin büyük bir kısmı, sivil toplum kuruluşlarına verilen finansman desteğiyle açılmıştır. Yani parasını biz veriyoruz devlet olarak ama işletmeyi ve kuruluşu sivil toplum kuruluşu yapıyor. Bunlarda da ücretsiz. Bunlardan da ücret alınmıyor, ve bunlar da devam ediyor ve devam edecek.”

Etüt merkezlerinde üçüncü bir kategori olarak hiç kimseden izin almadan, özel etüt eğitim merkezi şeklinde tabela asarak, ücret karşılığında dershanecilik yapanlar olduğunu dile getiren Avcı, şöyle devam etti:

“Bu şimdi mevcut dershanecilere de ayıp. Çünkü netice itibarıyla bugünkü dershaneler de bizim kontrolümüzde belli standartlara göre açılıyor ve vergi veriyor filan. Bunlar vergi de vermiyor, güya bir gönüllü kuruluş gibi tabela asıyor ama aslında ücretli bir ticari faaliyet yürütüyor. Bunları kapatıyoruz. Bunların dönüşmesi filan değil, bunlar etüt eğitim merkezi değil bunlar kaçak dershane. Mevcut dershanelere de haksızlık yapan kaçak dershane. Onlar olmayacak ama okuma salonları devam edecek, zaten onlarla ilgili yasal düzenleme yoktu, bundan sonra da olmaz, onlar gönüllü hizmetlerdir.”

ÖĞRETMEN ÖZEL DERS VEREMEZ

Avcı, çalışan anne babaların çocuklarını emanet ettikleri etüt eğitim merkezleriyle de ilgili bir çalışmaları olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Oralar da yalnız bir yaş sınırı getirmeyi düşünüyoruz. Oraların da bir tür kaçak dershaneye dönüşmemesi için 12 yaş sınırını getirmek istiyoruz. Yani gerçekten bakıma muhtaç, çalışan anne babaların çocuklarını bırakabilecekleri, bıraktıkları zaman emniyet içinde olacakları, belki derslerine ödevlerine de yardımcı olunacak eğitim kurumları olarak özel eğitim etüt eğitim merkezleri bu anlamda devam edecek. Diğerleri de SODES kapsamında bizim desteklediğimiz türden olanlar ve ücretsiz olan etüt eğitim merkezleri devam edecek.

Bir de bütün bunlar olduktan sonra, olurken, ‘ben her şeye rağmen takviyeye ihtiyaç duyuyorum ama özel okula gidemiyorum, akademik liseye gitmiyorum, gidemiyorum veya gitmek istemiyorum, kendi okulumda okumaya devam etmek istiyorum ama takviyeye de ihtiyacım var’ diyenler için de biz Milli Eğitim Bakanlığına bağlı halk eğitim kurslarında ve kendi okullarımızda takviye dersleri vereceğiz. Yani takviye dersi nasıl, çocuk kendi öğretmeninden diyelim alamadığını belki başka bir öğretmenden alabilir. O yüzden hiçbir öğretmen kendi öğrencisine özel ders veremez, zaten etik de değildir, bugünkü uygulamada da yoktu zaten, yani resmen yok.”

Dönüşüm sonrası mevcut dershane öğretmenlerinin istihdamıyla ilgili de Avcı şunları söyledi:

“Dolayısıyla okullarımızda açacağımız takviye kurslarında da öğrenciler, muhtemelen diyelim çok az sayıda da olsa dershanesi dönüşememiş veya dönüşmüş ve kendisine orada görev verilmemiş olan dershane çalışanı eğitimciler de işte bu özel etüt merkezlerinde, bizim açtığımız etüt eğitim merkezlerinde, bizim açtığımız halk eğitim merkezlerinde ve bizim açtığımız okullardaki kurslarda görevlendirilebilecekler. Yani onların şeylerle rakip gibi gösterilmesi şu anda bir şekilde ileride atanmayı düşünen öğretmen adaylarına rakip, sanki onların kontenjanından bir şeyler yiyeceklermiş gibi takdim edilmesi çok doğru değil. Onlar daha çok en tecrübeli oldukları bu alanda yani takviye kursları alanında, yani halk eğitim merkezlerinde, bizim açtığımız kurslarda ve tabii dönüşebildilerse etüt eğitim merkezlerinde veya akademik liselerde veya eğer o da olduysa özel eğitim, özel okullarda görevlerine devam edecekler.  

Hatta biz bu akademik lise uygulamasıyla birçok kurumun buna dönüşecek dershanenin akademik liseye dönüşecek birçok dershanenin akademik liseye dönüştükten sonra ayrıca öğretmen ihtiyacı duyacaklarını, çünkü 15 saat yüz yüze eğitim zorunluluğu getiriyoruz, 15 veya 20 saat. Dershane sektöründen bir grup ’20 saat bizim için uygun’ derken bir grup, biraz daha ’15 saat, yüz yüze 15 saat de uzaktan eğitim olsa biz işimizi daha kolay yaparız, bu dönüşüm daha rahat gerçekleşir’ diyorlar. Onu çalışıyoruz. Ama her halükarda 15 saat de olsa 20 saat de olsa akademik liselerde yüz yüze eğitimi getirdiğimiz zaman ayrıca bir öğretmen ihtiyacı da doğabilir o kurumlarda. Dolayısıyla belki oraya öğretmen takviye etmek gerekir.”

“Etüt merkezilerinde üniversiteye hazırlık kursları olmayacak ama normal okul müfredat dersleri verilebilecek mi” şeklindeki soruya ise Avcı, “Takviye dersler verilebilir tabii” şeklinde karşılık verdi. 

Avcı bir gazetecinin dün “Dün Sayın Maliye Bakanı’nın açıklamaları oldu. Öğretmen alımlarıyla ilgili bu yılki bütçede bu kadar öğretmen alımının görülmediğini ya bütün memur alımlarının öğretmenler için kullanılacağını ya da vergilerin artırılacağını söyledi. Uzun yıllar üzerinde tartışılan, 10 yıldır üzerinde tartışılan bir dershane düzenlemesi neden böyle bir boşluk taşıyor” şeklindeki sorusu üzerine, “Boşluk taşımıyor. Sadece zamanlama ile ilgili belki yanlış anlama olmuş olabilir, onları Bakanlar Kurulunda görüşürüz artık. Onda bir sorun yok” karşılığını verdi. 

Bir gazetecinin, öğretmenlerin mülakatla alınmasının fırsat eşitsizliği doğurup doğurmayacağına yönelik sorusu üzerine Avcı, “Onların nerede nasıl alınacağını söyledim şimdi. Biraz önce verdiğim cevabı tekrar bana, tekrar ettiriyorsunuz” dedi.

Avcı, bugün yapılan sınavda öğrencilere yönelik bir arama yapılmadığının anımsatılması üzerine, şunları söyledi:

“Bunlar zaten normal olarak çocuklarımızın gireceği yazılılardı. Yani biz söyleye söyleye hani ‘dilimizde tüy bitti’ denir ama bir kere daha söyleyelim, yeni bir sınav icat etmedik. çocuklarımız zaten yazılılara giriyorlar. Bu yazılılardan her dönemde birer tanesini kontrollü yapalım. Kontrollü ne demek, soruları buradan gönderelim, cevapları burada değerlendirelim her çocuk kendi sınıfında girsin, ama başındaki öğretmen başka bir okulun veya başka bir sınıfın öğretmeni olsun ki çocuklarla, kendi sınıfının öğrencileriyle bir arada olmasınlar. Böylece öğretmenlerimiz de bir takım psikolojik baskılara maruz kalmasınlar, diye böyle bir düzenleme. Ama bunu olabildiğince sıradan gündelik hatta velilerimizden rica ettik, ‘bakın bugün çocuklar, bu yazılılara girecekler çok böyle hayat memat meselesiymiş gibi çocukları elinden tutup hergünkinden farklı olarak okula filan götürmeye kalkmayın, çocukları böyle gerilime sokmayın’ normal okullarına gitsinler, sıınıflarına sınavlarına girsinler’.”

EMNİYETE VE ÖĞRETMENLERE TEŞEKKÜR

Sınav nedeniyle emniyet görevlilerine çok teşekkür ettiğini belirten Avcı, soruların ulaştırılması ve merkeze alınmasında kendilerine çok yardımcı olduklarını söyledi. Sınavlarda gözetmenlik yapan tüm öğretmenlere de teşekkür eden Avcı, “Gerçekten çok başarılı bir uygulama oldu. Gelen haberler öyle. hatta bazı öğretmenlerimizden de böyle bir düzenleme yapıldığı için uygulamadabunu gördükten sonra ayrıca teşekkür mesajları geliyor. Ben de onlara teşekkür ediyorum. Gerçekten güzel, sakin bir sınav yapyoruz. Bunu böyle olağanüstülüklerle filan şey yapmamak lazım. O yüzden arama, marama olmaz. Normal yazılıya giriyor çocuklar işte. Buna rağmen kopya çekenler varsa onları buluruz” diye konuştu. 

Avcı, soruların ardından gazetecilere, “Tekrar hatırlatıyorum, Milli Eğitim Bakanlığımızın kapısı hepinize açık, akreditasyon, makreditasyon yok. Ne zaman, tabii gece 1’de de gelmeyin ama her zaman kapımız açık. Yani ‘gece 1’de gelmeyin’ deyişimin sebebi şu, biz gece 1’de de çalışıyoruz. ‘Nasıl olsa çalışıyor, bir gidelim hocaya’ demeyin, normal mesai saatlerinde bekleriz. Akreditasyon yok” dedi.

AA