Mesleki Eğitimden İşbaşına…

Eğitim Güncel
Röportaj: Arzu Erdoğral HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, siyasi partilerden beklentilerini, Türkiye’nin temel sorunları arasında yer alan işsizlik ve kayıt dışı ekonomi ile ilgili önerilerini&nb...
EMOJİLE

Röportaj: Arzu Erdoğral

HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, siyasi partilerden beklentilerini, Türkiye’nin temel sorunları arasında yer alan işsizlik ve kayıt dışı ekonomi ile ilgili önerilerini  on5yirmi5’e anlattı.

Gençlerin örgütlülüğü ve sendikal kültür ile tanışması için neler yapılması gerektiği gibi birçok soruya da yanıt veren Uslu, hükümetin gençlik politikalarının sorunlara ne derece cevap verdiği ile ilgili görüşlerini de dile getirdi.

Seçimlerin yapılacağı 2011 yılında HAK-İŞ olarak siyasi partilerden beklentileriniz neler?

Seçimler, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi olarak ifade edebileceğimiz Demokrasi’nin en önemli mekanizmalarından biridir. Seçimler, alternatifler arasından en iyiyi, en doğruyu bulup çıkarmaya yönelik bir eylemdir. Demokrasilerdeki bu seçen-seçilen ayrımı, siyasal iktidarın bir baskı ve bir denetim altında bulunması sonucunu doğurur. Zira seçmen sandık başına giderek, iktidarın toplum yararına faaliyetlerini ödüllendirir, zararına icraatları da cezalandırır. Dolayısıyla seçim iktidarları iş başına getiren, gerektiğinden onlara destek veren bir mekanizma olduğu kadar gerektiğinde değiştiren de bir mekanizmadır.

Seçim dönemleri siyasi partilerin ya da adayların, geleceğe yönelik proje ve politikalarının açıklandığı dönemler olmalıdır. Siyasi partiler, Türkiye’nin bütününe ilişkin program hazırlamalı, sorunlara çözüm üretmeli, teknik liyakatlerini ortaya koymalı, ülkenin ve toplumun bütününü kucaklayan Emek Programını hayata geçirmelidir. Seçmenler de tercihlerini yaparken bu önceliklere göre hareket etmelidir. Bu anlamda biz HAK-İŞ olarak Sosyal Model geliştirdik.  Bu modelin geliştirilerek hayata geçirilmesi temel önceliğimizdir.

HAK-İŞ Konfederasyonu olarak Türkiye’nin değişmesini ve dönüşmesini istiyoruz. Bu nedenle 2011 yılında yapılacak seçimleri sivil anayasa konusunda bir fırsat olarak görüyoruz.  2010 yılında yapılan anayasa değişikliklerini önemsiyoruz, ancak bu değişiklikleri yeterli görmüyoruz Bu nedenle siyasi partilerimizin nasıl bir anayasa istedikleri konusunu seçim beyannamelerinde görmek istiyoruz.  Seçimlerin ardından toplanacak Meclisin ilk iş olarak yeni anayasa konusunu gündemine almasını ve 2011 yılının daha iyi ve ileri bir sivil anayasa talebinin gerçekleştiği yıl olmasını diliyoruz.

Toplumun geniş kesimini kucaklayan çalışanların çıkarlarını ve haklarını muhafaza edip yapılacak yasal düzenlemelerle daha da ileri götürmek için proje ve vizyon sahibi; sivil ve demokratik Anayasa, adil bir sosyal güvenlik ve vergi reformu gibi konularda sivil toplumla birlikte sosyal diyalog anlayışı içerisinde çalışma kültürüne sahip olması en önemli beklentimiz ve istemlerimizdir.

Sandıktan kimin çıkacağı, kimin iktidar kimin muhalefet olacağı milletin takdirindedir. Ancak demokrasilerde milletin seçtiğini beğenip beğenmeme lüksü yoktur. Herkes sandıktan çıkana saygı göstermelidir. 
 
Türkiye’nin temel sorunları arasında yer alan işsizlik ve kayıt dışı ekonomi ile ilgili size göre ilk yapılması gereken nedir?

Türkiye’nin öncelikli sorunları arasında ilk sırada işsizlik ve kayıt dışı istihdamı görmekteyiz. Seçimlerin de yaklaştığı bir dönemde siyasi partilerden özellikle bu iki sorunun çözümüne yönelik politika ve projelerini açıklamalarını beklemekteyiz. Çünkü ülkemizdeki işsizliğin en önemli özelliği; umutsuzların olması, kronik olması, artma eğiliminde olması, işsizlerin hiç korumasız ve açlık boyutunda olmasıdır.

İstihdam; üretim ve gelir yaratma yanında, sosyal bütünleşmenin de en önemli aracıdır. Sadece geçinebilmek için değil, toplumun bir parçası olabilmek, kendine saygı, güven ve gelecek için “iş” gereklidir. Ancak bu işin “İnsana Yakışır Saygın İş” olması en önemli husustur.

İşsizlikle mücadele ve istihdam stratejisi noktasında Avrupa Birliği bizim için önemli bir referanstır. Türkiye’de Avrupa İstihdam Stratejisi temelinde oluşturulacak ulusal istihdam politikası, hem gerekli kaynakların sağlanması, hem de çok yüksek düzeylere ulaşmış olan işsizlik sorunuyla mücadele için somut bir model sunması bakımından önemlidir.

Avrupa’da işsiz kalmak sadece gelirden mahrum kalmak gibi çok teknik bir anlam taşırken, ülkemizde işsiz kalmak aç kalmak anlamına gelmektedir.  İşsizliğin çözümü ve etkilerini azaltma konusunda birkaç farklı politikayı, eşzamanlı uygulamak gerekmektedir.

İşsizliğin yakıcı etkilerini azaltma konusunda, AB’nin benimsediği sigorta dallarından biri olan aile yardımı sigortasını mutlaka yeni bir sigorta kolu olarak Türkiye’de de uygulamak gerekiyor. Mevcut işsizlik sigortası yeniden tartışılmalı, yararlanma koşulları hafifletilmeli, uygulama kapsamı genişletilmelidir. Avrupa Sosyal şartının 30. maddesinde yer alan ve ülkemizde bulunmayan Asgari Gelir Desteği uygulamasının bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde olduğu gibi bizde de uygulanması gerekmektedir. İşsizlik ve açlık sorununu birbirinden ayırıp işsiz insanları düzenli gelir sistemi ile ekonomiye ve sosyal hayata entegre edip, bu şekilde yeni bir toplumsal dinamizm yaratılabilir.

Alınan bütün önlemlere rağmen işsizlik sorununun rutin politikalar çerçevesinde çözümünün mümkün olmadığı da bir gerçek. Çünkü mevcut işsizlik yönetilebilir bir noktada değil. Stok şeklinde duruyor. Bu nedenle hükümetten en önemli beklentimiz işsizlik konusunda bir seferberlik başlatmasıdır.

Ekonomi politikaları ile sosyal politikaları belirlerken istihdamı, bu politikaların merkezine koymamız gerekiyor. Ulusal istihdam planının yanı sıra yerel ve sektörel düzeyde istihdam ve işgücüne yönelik analiz ve planlamalar yapılmalıdır. Girişimcilik ve iş yaratma özendirilmeli, istihdam maliyetleri makul düzeylere çekilmeli, sosyal teşvik uygulamaları önemsenmelidir.

Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam da Türkiye açısından önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı istihdamın engellenmesi için alınması gereken önlemler şöyle sıralanabilir:

* Kayıt dışı ile mücadele stratejisi geliştirilmelidir. 
* Ekonomik, sosyal ve eğitim gibi tüm mücadele araçları bilinçlendirme için kullanılmalıdır. 
* Diğer taraftan af ihtiyacını doğurmayacak bir vergi ve kesinti sistemi geliştirilmelidir. 
* İşletmelerin ve ekonominin üretim ve rekabet gücünü artırmayı, insan onuruna yakışır istihdamı geliştirmeyi esas alan, bir ücret politikası izlenmeli ve sigortalı çalışma teşvik edilmelidir. 
* Sosyal güvenlik sistemi ile ilgili yeni düzenlemelerin kayıt dışı ya da sistem dışı çalışanların sisteme dahil edilmesini sağlayacak yeterlilikte olması sağlanmalıdır. Bu aktüeryal dengelerin kurulmasını sağlayacağı gibi haksız rekabeti ortadan kaldıracak ve sosyal devletin gerektirdiği yükümlülükte yerine gelmiş olacaktır.

* İl istihdam Kurulları yerelde kayıt dışı istihdamla mücadelede önemli bir işleve sahip olabilir. Ancak, bu yapısıyla İl İstihdam Kurullarının Kayıt dışı İstihdamla Mücadeleye bir katkısı yoktur. İl İstihdam kurullarının yapısının değiştirilmesi ve etkin çalışma ilkelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
* Yereldeki profesyonel sendika temsilcilerine kayıt dışı istihdamı tespit etmek açısından izleme ve ilgili yerlere bildirim yetkisinin verilmesi kayıt dışı istihdamla mücadelede önemli bir aşama sağlayacaktır.
* En önemli konu ise örgütlenmenin önünün açılmasıdır. Haksız rekabetle, kayıt dışıyla, yoksullukla, gelir adaletsizliği ile mücadele etmenin en önemli enstrümanı toplu sözleşme ve sendikal sistemdir. Oysa ülkemizde 2821 ve 2822 sayılı kanunlar örgütlenme, sendikal özgürlük ve toplu iş sözleşme girişimlerinin önünde engel olarak hala  durmaktadır. Türk çalışma hayatının ve sendikal hareketinin AB direktifleri ve ILO norm ve standartlarına göre yeni bir revizyonla geliştirilmesi gerekmektedir. 
 

* Bir başka önemli konu ise geliri olmayan bütün vatandaşlara düzenli gelir yardımı sisteminin kurulmasıdır. Bu sistem için ülkemiz bir çok kaynağa sahiptir. Ülkemizin herkesi içine alacak bir ekonomik ve sosyal modeli acilen kurması gerekmektedir.
*Kayıt dışına karşı denetim ve yaptırımlar etkinlikle uygulanmalı, eğitim sistemi işletme ihtiyaçları tarafından yönlendirilmeli, teşvik sistemi istihdam bazlı, tüm işletmeleri kapsayacak şekilde, ülke genelinde ve sürekli olmalı, esnek çalışma modelleri sosyal güvenlik yönünden düzenlenmelidir.

Ülkemizde grev hakkından asgari ücrete kadar herkesi kapsayan sosyal haklar meselesi ile ilgili tatmin edici bir gelişme sağlamadı. Bu konunun çözümü için önerdiğiniz bir model var mı?

Çalışma hayatına ilişkin sorunların çözümü, eksikliklerin giderilmesi için bütüncül bir yaklaşımla etkin politikalar ve araçların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Başta kayıt dışı ekonomi ve işsizlik olmak üzere, yoksullukla mücadelede daha iyi mesafelerin alınması, herkesi kapsayan sosyal korumanın geliştirilerek, gelir adaletsizliğinin giderilmesi, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi yapısal reformların harekete geçirilmesi gerekmektedir.

Biz HAK-İŞ olarak bu bütünselliği ortaya koyan sosyal model oluşturduk ve bu kapsamda sorun, beklenti ve muhtemel çözüm önerilerimizi ortaya koyduk.  Çalışma hayatına ilişkin olaylara artık el yordamıyla değil, bu model penceresinden bakıyoruz. Bu şekilde sadece beklenti ve taleplerimizi ortaya koymuyor, aynı zamanda bu alandaki gelişmeleri somut olarak takip etme imkanı da buluyoruz. Bir anlamda çalışma hayatının ilerleme raporunu da ortaya koyuyoruz. Ancak bu şekilde Türkiye demokratik, katılımcı, çağdaş, sosyal adalete, sosyal diyaloga ve refaha dayanan güçlü bir toplum modelini gerçekleştirebilir.

Bu model, temel sosyal haklar, sendika özgürlüğü, grev hakkı, insan onuruna yakışır düzgün işlerin artırılması, asgari gelir desteği ve vergilendirmenin iyileştirilmesi, sosyal diyalogun kurumsallaştırılması, sağlık, güvenlik, eğitim, ekonomik ve sosyal çıkarların korumasında kamunun sorumluluğunun artırılması ve sosyal koruma sistemlerinin güçlendirilmesi gibi temel unsurları içeren, ülkemizin kendi gerçeklerine dayanan bir “sosyal model” olmalıdır. Bunun için başta 2821 ve 2822 sayılı Yasalar ve İş Kanunu olmak üzere, işgücü piyasası ve endüstri ilişkiler sistemi ile ilgili düzenlemeler, uluslararası normlar ve standartlar doğrultusunda, bütünsel bir anlayışla ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme hedefleri ile istihdam bağı gözetilerek, sosyal koruma konseptleri ve Anayasada yerini bulan Sosyal Devlet olmanın gereği dikkate alınarak bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Sosyal model geliştirilmesi gayretiyle çalışma hayatının temel sorunlarını ve çözüm önerilerini şöyle sıralayabiliriz.

*Düzenli Gelir Yardımı Sistemi Kurulmalıdır.  
* Aile Yardımı İvedilikle Modern Bir Sosyal Güvenlik Sigortası Olarak Ülkemizde Uygulamaya Sokulmalıdır. 
* Asgari Ücret Yeni Bir Konseptle Belirlenmelidir. 
* Ulusal İstihdam Stratejisi Oluşturulmalıdır. 
* İşsizlik Sigortasından Yararlanma Koşulları İyileştirilmeli, İşsizlik Sigortası Amacı Dışında Kullanılmamalıdır. 
* Kayıt dışı Sorunu İle Mücadelede Her Türlü İmkan Seferber Edilmelidir. 
* Kanuni süreleri aşan fazla çalışmanın önüne geçilmelidir. 
* Gençlerin İstihdam İmkânları Geliştirilmelidir. 
* Kadınların İşgücü Piyasasına Girişini Kolaylaştıracak Çalışmalar Yapılmalıdır.
* Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurumu Kurulmalıdır. 
* 4857 Sayılı İş Kanunu Revize Edilmelidir. 
* 2821 ve 2822 Sayılı Sendikal Mevzuata İlişkin Tasarılar Kanunlaşmalıdır.
* Kıdem Tazminatı Fonuna İlişkin Çalışmalar Başlatılmalıdır. 
* Mesleki eğitime olan talep artırılmalıdır. 
* Üçlü Sosyal Diyalog Sürecindeki Sosyal Kabul Sorunu Aşılmalıdır. 
* Sektörel Sosyal Diyalog Komiteleri Kurulmalıdır. 
* İşyeri Bilgilendirme Ve Danışma Konseyleri Çalışma Hayatımıza Kazandırılmalıdır. 
* Anayasal Güvence Kazanan ESK İşlevsel Hale Getirilmeli. 
* İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu çıkartılmalıdır. 
* Türkiye İş Kurumu’nun Personel Sayısı Artırılmalıdır. 
* İş Teftiş Kurulu’nun Kapasitesi Geliştirilmelidir.

Hükümetin gençlik politikalarını düşündüğümüzde sorunlara cevap verecek nitelikte olduğunu söyleyebilir miyiz?

Son yıllarda gençlere yönelik aktif istihdam tedbirleri, mesleki eğitim reformu, çeşitli teşvikler, girişimciliğin özendirilmesi, eğitimlerini tamamlamış gençlere yeniden eğitim ve işgücü uyum hizmetleri verilmesi, mesleki bilgi rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması başta olmak üzere oldukça önemli adımlar atılmıştır. Ancak tüm bu çabalar her yıl yaklaşık 800 bin kişinin işgücü piyasasına girdiği ülkemizde geçmişten miras kalan ve stok halde duran işsizlik ve genç işsizlik sorununa merhem olamamıştır. Kuşkusuz yapılan çalışmaların meyveleri gelecek dönemlerde alınabilecektir. Ancak sürekli değişimin ve dönüşümün yaşandığı çok dinamik bir süreçten geçiyoruz. Son aylarda yaşadığımız kriz bunun en önemli göstergesidir. Bu yüzden her boyutuyla işsizlik ve beraberinde getirdiği sorunlara yönelik sürekli bir mücadele halinde olunması, çabaların sürekli ve değişen koşullara uyumlu olması gerekmektedir. Bu çabalara, tüm kurum ve kuruluşların gerçekleştireceği çalışmalarla destek vermesi daha hızlı sonuç alınmasına katkı sağlayacaktır.

HAK-İŞ, genç istihdam stratejisi geliştirmiştir. Bu stratejiye göre, gençlere daha etkin beşeri sermaye yatırımı yapılarak işgücü piyasasına girişlerinin desteklenmesi, istihdamlarının artırılması ve işsizlik oranlarının düşürülmesi; sosyal diyalog yoluyla işçi-işveren-eğitim kurumu işbirliği ile yerel ve sektörel ihtiyaçlar, işgücü arz ve talebi göz önünde bulundurularak istihdam odaklı mesleki eğitim modelleri geliştirilmesi ve uygulanması temel bir öncelik olarak görülmektedir.

Bu nedenle kapsamlı ve bütüncül bir gençlik politikası oluşturulmalıdır. Gençlik politikasının temel unsurlarını; hızlı teknolojik değişim, uluslararası bütünleşme, artan rekabet ve bilgi ekonomisinin gelecek ihtiyaçlarını dikkate alan bir eğitim sisteminin organize edilmesi,  mesleki eğitime olan talebin artırılması, mesleki bilgi, rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi, okul-işletme işbirliğinde staj imkânlarının geliştirilerek, gençlerin çalışma hayatı ile tanışmasının sağlanması, genç girişimciliğinin daha etkin politikalarla geliştirilmesi, tarımsal faaliyetlerdeki istihdam olanaklarının gençler açısından cazibesinin artırılması oluşturulmalıdır.

Gençliğin istihdamının Türkiye’nin önemli ve öncelikli konusu olduğuna inanan bir sendika olarak genç nüfusu avantaja dönüştürebilen bir ülke olduğumuza inanıyor musunuz? Gençlerin emek piyasasına ekonomik ve psikolojik olarak hazır hale gelmesi nasıl sağlanmalıdır?

Bir ülkenin uzun vadeli ekonomik kalkınma potansiyelini belirleyen en önemli zenginliğini iyi eğitilmiş ve istihdama kazandırılmış genç insan kaynağı oluşturmaktadır. Çünkü insan kaynaklarına nitelik kazandıran, istihdamını kolaylaştırıp, teşvik eden ve bilgi düzeyi ve donanımını artıran bir projeksiyon ile hem istihdam, üretim, verimlilik ve kaliteyi sağlamış, hem sosyal güvenlik siteminin aktüeryal dengesi kurulmuş ve hem de sosyo-ekonomik, sosyo-politik bir sorun alanını ortadan kaldırılmış olacaktır.

Türkiye genç ve dinamik insan kaynağı yönünden oldukça avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Ancak bu avantaj tedbir alınmadığı takdirde büyük bir tehdide dönüşme riskiyle de karşı karşıyadır. Bu risklerin başında da işsizlik en ön sırada gelmektedir. Genel olarak gençler arasındaki işsizlik oranının yüksek olmasını üç başlık altında açıklayabiliriz. Birincisi eğitim durumu yüksek olan gençler işgücüne daha fazla katılmaktadır ve yeterli düzeyde yeni iş yaratılmadığında işsiz kalmaktadırlar. İkinci olarak, eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki bağlantı zayıftır ve okuldan istihdama geçiş etkili biçimde gerçekleşmemektedir. Üçüncü olarak, işgücünün sahip olduğu niteliklerle işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan niteliklerin örtüşmemesi sorunu gençlerin durumunda da geçerlidir.

Ancak bilinmelidir ki iş bulamayan gençler, sadece bir gelirden yoksun kalmamakta, çalışma hayatının ve iş tecrübesinin kendisine kazandıracağı sosyalleşme sürecinden de dışlanmaktadır. Mali bakımdan bağımsızlığını sağlayamayan gençler, gelecek planı konusunda da bir belirsizliğe hapsedilmektedir. Bu nedenle işsizlik, gençler için bir başarısızlık ve yenilgi anlamına gelmekte ve toplumdan uzaklaşmalarına neden olmaktadır.

Türkiye, genç nüfusunu geleceğin yüksek getirili iş pozisyonlarına hazırlayacak bir eğitim sistemini ve iyi/düzgün işler yaratan bir işgücü piyasasını geliştirebildiği takdirde, tarihi bir fırsatı etkin şekilde değerlendirmiş olacaktır. HAK-İŞ olarak Strateji, Eylem Planı gibi belgeler çerçevesinde hedefe dayalı planlı bir çalışma kültürünü esas alan bütüncül bir çalışma konseptine geçilmesini oldukça önemsiyoruz. Böyle bir çalışma kültürüne geçilerek ülkemiz çalışma hayatının önemli bir eksikliğinin giderilmiş olacağına inanıyor, sorunların çözümünde daha hızlı mesafe alınacağını düşünüyoruz.

Kapsamlı bir gençlik politikasıyla, ülkemiz gençlerinin daha donanımlı hale getirilerek geleceğe daha güvenle adım atması sağlanacaktır. Söz konusu gençlik politikasının ana unsurlarını ise şunlar oluşturmalıdır:

* Gençliğin gerek ulusal ve gerek yerel düzeyde karar mekanizmalarına katılımları sağlanmalıdır. 
* Gençlerin, karar mekanizmalarına katılımı yoluyla hem kendilerini daha iyi ifade etmeleri ve hem de istihdam fırsatlarını bilmeleri ve elde etmeleri sağlanmış olacaktır.
* Düzenli Gelir Yardımı Sisteminin kurularak, ailelerin ve gençlerin emek piyasasına ekonomik ve psikolojik olarak hazır hale gelmesi sağlanmalıdır.
* Hızlı teknolojik değişim, uluslararası bütünleşme, artan rekabet ve bilgi ekonomisinin gelecek ihtiyaçlarını dikkate alan bir eğitim sistemini organize edilmesi sağlanmalıdır. 
* Öğrenci merkezli ve taleplere duyarlı bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır.
* Mesleki Eğitime ve meslek edindirmeye olan talep artırılmalıdır. Meslek edindirme kurslarında istihdam ilişkisi kurulmalıdır. Meslek okulları ilin sanayi, tarım ve hizmet sektörü olma özelliğine göre geliştirilmelidir. Mesleki eğitimdeki isteksizliklerin giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
* Mesleki bilgi, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri geliştirilmelidir. 
* Okul-İşletme işbirliğinde staj imkânları geliştirilerek, gençlerin çalışma hayatı ile tanışması  sağlanmalıdır. Staj imkanları süre, nitel ve nicel olarak artırılmalıdır.
* Staj olgusunun “çalışan” statüsü ile karıştırılmaması yönünde önlemler alınmalıdır. Staj sözleşmesi ve şartları geliştirilmelidir.
* Genç Girişimciliği daha etkin politikalarla geliştirilmelidir.
* Tarımsal faaliyetlerdeki istihdam olanaklarının gençler açısından cazibesi artırılmalıdır. Köylerden kente yönelik göçün nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar geliştirilmelidir.

Gençlerin, emek piyasasına girerek hayatlarının başında sosyalleşme sürecinden yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu sayede gençlerin, gelecek planı konusunda da belirsizliği giderilmiş olacaktır.

Sizce Meslek edindirme kursları ile istihdam ilişkisi nasıl kurulmalıdır?

Türkiye’de kronik hale gelen işsizlik sorunun çözülememesinin ve özellikle de gençler arasındaki işsizliğin her geçen gün artmasının en önemli nedenlerinden birisini kalifiye işgücü açığı oluşturmaktadır. Mesleki eğitim ile istihdam arasında da doğrudan ve dolaylı bir bağ bulunmaktadır. Mesleki eğitim, doğrudan sanayinin, bilginin, teknolojinin, hizmetlerin ve tarımın bir çağrışımıdır. Bu sektörler, hem mesleki eğitime ihtiyaç duymakta ve hem de mesleki eğitim doğurmaktadır. Bu haliyle, mesleki eğitim yolu ile istihdam imkanları artırılmış olur. Dünyadaki trend de bu şekildedir. Avrupa Birliği’nin son yıllarda bilgi ekonomisi ile istihdam yaratmayı hedeflemektedir. Bunun pratik bir ayağını mesleki eğitim oluşturmaktadır. AB yolunda bir ülke olarak en önemli fırsat penceremiz olan gençlerimizi yetiştirmek zorundayız.

Ülke olarak mesleki eğitim reformu yapmamız, eğitimin önündeki engelleri ve haksızlıkları ortadan kaldırmamız gerekirken sorunu, ‘İmam Hatip Liselerine’ indirgeyerek mesleki eğitimin önünün tıkanması ve binlerce öğrencinin mağdur edilmesinin hiçbir haklı ve hukuki gerekçesi olamaz. Mesleki eğitime olan ihtiyaç ortadayken meseleye ideolojik vehim ve kaygılarla yaklaşmak, konuyu sadece “bir çeşit liseye” indirgemek, olayı bilimsel gerçeklere ve rasyonaliteye karşı bir inat savaşı haline getirmek ve kimi takıntılarla eğitimde ‘fırsat eşitliğini’ ıskalamak Türkiye için stratejik bir kayıp olacaktır. Türkiye’nin böyle bir kayba tahammülü olamaz.

Son dönemde iş piyasasının ihtiyacı olan nitelikte iş gücü yetiştirmek ve istihdamı arttırmak maksadıyla Avrupa Birliği tarafından desteklenen mesleki eğitimin güçlendirilmesi projeleri önemli kazanımlar sağlarken ve çalışma hayatının tüm aktörleri bu reform projelerine destek verirken, katsayı konusunda, mesleki eğitimi düzenleyici ve özendirici düzenlemelerin çeşitli ideolojik kaygılarla yapılamaması, iş piyasasının kalitesini ve gelecekte küresel rekabetimizi olumsuz yönde etkileyecektir.

HAK-İŞ olarak, mesleki eğitim ve hayat boyu eğitim sorununu, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olarak görüyor, bu konuda gerekli reform adımlarının hiçbir engele takılmaksızın biran önce atılmasını istiyoruz. Mesleki eğitim konusunun, insan gücümüzün kalifikasyonu, sanayinin ihtiyacı, iş güvencesi, gelir güvencesi, toplumun beklentisi ve ekonomimizin rekabet gücü dikkate alınarak, hayat boyu öğrenme yaklaşımı içinde yeniden yapılandırılmasını talep ediyoruz.

HAK-İŞ olarak, model-modül ve istihdama dayanan mesleki eğitim projelerini Türkiye’nin her tarafında hayata geçiriyoruz.

Biz ülke olarak, bir an önce önümüzdeki 10 – 20 yıl içerisinde Türkiye’nin hangi mesleklerde, hangi nitelikte, ne kadar insana ihtiyacı olduğunun bir profilini çıkarmak zorundayız. Bunu yaparken aynı zamanda önümüzdeki 10 – 20 yıl içerisinde Avrupa’da yükselen meslekler ve sektörleri de dikkate almak zorundayız. Planlama, ulusal strateji, politika ve önceliklerin tespiti, yeterliliklerin, eğitim modüllerinin ve eğitim programlarının oluşturulması, okul yönetimi; eğitimin verilmesi ve denetim gibi sistemin oluşturulmasına yönelik her aşamada iş dünyasının tarafları da karar süreçlerinde söz sahibi olmalıdır.

Sendikanızca gençlerin örgütlülüğü ve sendikal kültür ile tanışması için neler yapılıyor?

HAK-İŞ olarak proje bazlı çalışma kültürü doğrultusunda, sendikal mücadelemizle birlikte, ülkemiz çalışma hayatının bugünkü ve gelecekteki sorunlarına ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek özgün ve örnek proje çalışmalarına imza atarak birçok ilki gerçekleştiriyoruz. “Kendimiz için, Geleceğimiz için, Mesleki Eğitimden İşbaşına…” sloganıyla hayata geçirdiğimiz projeler kapsamında, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, Konya, Şanlıurfa, Bursa, Erzurum, İzmir, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Karabük ve Sakarya başta olmak üzere yurdun pek çok ilinde gerçekleştirilen eğitimlere çok sayıda genç katıldı. Sadece gençlere odaklanan benzer çalışmaları halen Sinop ve Çorum’da da yürütüyoruz.

HAK-İŞ olarak gençlerin sorunlarını önemsiyor ve önceliyoruz. İşsizliği önlemenin en önemli yolunun mesleki eğitimin artırılmasından geçtiğini biliyoruz ve bunun için de elimizi taşın altına koyuyoruz. Sadece merkezi düzeyde değil, yerel düzeyde tüm teşkilatımız nezdinde farkındalık artırma çalışmaları yapıyoruz. Çözüm için yeni modelleri ve fikirleri ortaya çıkaracak ortam ve imkan yaratıyoruz. Konunun ilgili tüm taraflarını bir araya getirip, birlikte çalışma kültürünü geliştirmeye çalışıyoruz. Bunun en güzel örneğini de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın katılımıyla ve Gençlik İstihdam Derneği işbirliğiyle, 28-29 Aralık 2009 tarihlerinde Gaziantep’te “Gençlik İçin Yeni Fırsatlar: İşçi-İşveren-Gençlik Temsilcileri Birarada” temasıyla gerçekleştirdiğimiz Yerel İstihdam Zirvesi oluşturmaktadır. İşçi-işveren-gençlik buluşması ile uluslararası, ulusal ve yerel işbirliği, yerelin konuya sahiplenmesi şeklinde yeni bir çalışma kültürünün de temellerini atmış bulunmaktayız.

HAK-İŞ olarak gençlerle ilgili fırsatlara ilişkin bir tanıtım kampanyasının genç işsizliğinin çözümünde önemli bir işlev göreceğini düşünmekteyiz. Bu amaçlarla kayıtlı genç istihdamının artırılması için kolaylıkların getirilmesi, genç girişimciliğin geliştirilmesi için desteklerin artırılması, öğrenme olanaklarının iyileştirilmesi, eğitim ve istihdam olanaklarına erişimde fırsat eşitliğinin sağlanması, öğrenme-istihdam bağlantısının kurulması ve gençlerin işgücü piyasasına uyumunun artırılması gibi temel alanlarda ileri adımların atılması gerekmektedir.

Önümüzdeki dönemde hayata geçeceğini düşündüğümüz kapsamlı ve bütüncül bir gençlik politikasıyla ülkemiz gençlerinin daha donanımlı hale getirilerek geleceğe daha güvenle adım atmasının sağlanacağını düşünüyoruz.

Gençlerin, emek piyasasına girerek hayatlarının başında sosyalleşme sürecinden yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu sayede gençlerin, gelecek planı konusunda da belirsizliği giderilmiş olacaktır. Gençlerin eğitim ve çalışma motivasyonlarını sağlamak amacıyla ülkenin maddi olduğu kadar Çanakkale Zaferi gibi milli ve manevi ruhundan da yararlanılmalıdır. Gençliğin enerjisine ve yeteneğine güvenilmeli ve gençliğin eğitimi bunlara uygun şekilde benliğini ve güvenini artırıcı formatta olmalıdır. Gençliğin bilinçli yetiştiğinden hareketle, kendilerine artan bir sorumluluk verilmelidir.

HAK-İŞ olarak gençlerle ilgili fırsatlara ilişkin bir tanıtım kampanyasının yapılmasını istiyoruz. Bu amaçlarla şu temel alanlarda ileri adımların atılması gerekmektedir;

*Kayıtlı genç istihdamının artırılması için kolaylıkların getirilmesi,
* Genç girişimciliğin geliştirilmesi için desteklerin artırılması,
* Öğrenme olanaklarının iyileştirilmesi, eğitim ve istihdam olanaklarına erişimde fırsat eşitliğinin sağlanması,
* Öğrenme-istihdam bağlantısının kurulması ve
* Gençlerin işgücü piyasasına uyumunun artırılmasıdır.
Yerel bazda ise şu adımların atılması gerekmektedir;
* Tüm kentlerin gençlik için vizyonlarını oluşturması,
* İl bazında kariyer günlerinin yapılması,
* Mesleklerin tanıtılması,
* Gençlik merkezlerinin istihdam konusunda bilgilendirilmesi,
* Meslek edinme konusunda gençlerin bilgilendirilmesi,
* İş arama teknikleri konusunda gençlerin bilgilendirilmesi,
* Modül meslek edinme programlarının geliştirilmesi,
* Gençlerin kayıtlı çalışma konusunda bilgilendirilmesi ve özendirilmesi,
* Staj seferberliğinin başlatılması,
* Gençlerin İŞKUR İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurullarının toplantılarını izlemeleridir.
Bu önerilerimizi HAK-İŞ olarak her platformda dile getiriyoruz. Bu çerçevede önerilerimiz doğrultusunda kriz döneminde uygulamaya konulan istihdam paketi ile staj ve istihdam odaklı mesleki eğitim modelimiz ve teşvik sisteminin hayata geçmesinden memnuniyet duyuyoruz.

HAK-İŞ olarak uluslar arası arenadaki sendika ve konfederasyonlarla aynı dili konuşuyoruz. Bu nedenle Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC)’un ortaklaşa kurdukları ve İngiltere’den Kazakistan’a kadar 50 ülkenin sendikasını içine alan PAN Avrupa Bölgesel Konseyi (PERC) gençlik komitesine HAK-İŞ Gençlik Kolları Başkanı ve HAK-İŞ Uzmanı Tuba BALCI Başkan Yardımcısı olarak seçildi.
Çeşitli ülkelerden 16 adayın yarıştığı başkan yardımcılığı seçimlerinde HAK-İŞ Gençlik Kolları Başkanı 2. en büyük oyu alarak 3 başkan yardımcısından biri oldu. BALCI’nın PERC Başkan Yardımcılığına seçilmesi HAK-İŞ’in uluslararası sendikal alandaki itibarını, etkinliğini ve gücünü ortaya koymuştur.

Genç kadın ve erkekler sendikal hareketin geleceğidir. Ancak işsizlikten, eğitimsizlikten, sömürüden ve işyerinde ayrımcılıktan en fazla etkilenen kesimi de onlar oluşturmaktadır. Gençlerin endişeleri ile beklentileriyle ilgilenmek, onların sendikalara katılımlarını sağlamak aynı zamanda sendikal hareketin geleceğini oluşturmak ve güçlendirmektir. Gençliğin örgütlülüğünün artırılması için sendikal kültür ile tanıştırılmaları gerekmektedir. Sendikaların ve STK’ların gençleri özendirici destekte bulunmaları gerekmektedir. Bu politika önerilerinin gençlerle birlikte tartışılması, bu konularda aksayan hususların onların gözünden değerlendirilmesi ve önerilerinin alınması yol haritasına daha güçlü bir belge özelliği kazandıracaktır. Türkiye, genç nüfusunu geleceğin insan onuruna yaraşır iş pozisyonlarına hazırlayacak bir eğitim sistemini ve iyi/düzgün işler yaratan bir işgücü piyasasını geliştirebildiği takdirde, tarihi bir fırsatı etkin şekilde değerlendirmiş olacaktır.

Bir sendikacı olarak düşünürsek, odaklanmamız gereken 6 nokta bulunmakta ve bunlar üzerinde pratik olarak çalışmamız gerekmektedir;
* Sendikanızın gençlere ve genç üyelerinize yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar nelerdir?
* Sendikanız Ana Tüzüğünde genç odaklı hangi düzenlemeler yer alıyor?
* Genç üyelerinizin çalışma hayatında karşılaştığı 5 Temel sorun alanı nedir?
* Toplu İş Sözleşmesi müzakerelerine genç üye katılımı nasıl arttırılabilir?
* Gençlerin sendikalara kazandırılması için neler yapılmalıdır? 
* Sendikanızdaki genç üyeler sendikal faaliyetlerde aktif bir görevde yer alıyorlar mı? Genç üyelerin daha aktif görevlerde yer alması için neler yapılmalıdır?

HAK-İŞ, gündelik çalışmalarını bu çerçevede yoğunlaştırmakta ve sürdürmektedir.