Eğitimciler açık uçlu soruları nasıl buldu?

Eğitim Güncel
Gizem Gül’ün haberi ÖSYM geçtiğimiz günlere açık uçlu sorulardan oluşan deneme sınavının sorularını yayınladı. Lise son sınıfta okuyan ve gönüllü olarak başvuruda bulunan 2 bin 648 adayın katıld...
EMOJİLE

Gizem Gül’ün haberi

ÖSYM geçtiğimiz günlere açık uçlu sorulardan oluşan deneme sınavının sorularını yayınladı. Lise son sınıfta okuyan ve gönüllü olarak başvuruda bulunan 2 bin 648 adayın katıldığı sınavda 30 açık uçlu ve 30 çoktan seçmeli olmak üzere 60 soru yer aldı. Adaylara 120 dakika cevaplama süresinin verildiği deneme sınavında açık uçlu sorular, kısa cevaplı sorular ve cevabı sınırlandırılmış açık uçlu sorular kullanıldı. 

Sınavda Türkçe, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya, felsefe ve din kültürü ile ahlak bilgisi alanlarından soruların yer alırken, içerik olarak YGS konularından soru soruldu.  Açık uçlu soruların hazırlanması ve değerlendirilmesi noktasında kafalarda pek çok soru işareti var.  Peki eğitimciler ÖSYM’nin yaptığı bu açık uçlu sorulardan oluşan deneme sınavını nasıl değerlendirdi? Konuyu Sabah Gazetesi Yazarı ve Eğitim Danışmanı Sait Gürsoy’a, geçtiğimiz şubat ayında açık uçlu deneme sınavı yapan Uğur Dershaneleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Genç’e ve aslında konunun asıl muhatabı olan öğretmenlere sorduk. 

Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy: “ÖSYM’yi kutlamak ve destek vermek gerek”

Açık uçlu deneme sınavları ileriki süreçlerde son derece mükemmel olarak öğrencinin karşısına gelebilir. Bunula ilgili ÖSYM olsun ya da bazı özel dershaneler olsun bazı çalışmalar yapıyorlar ancak bunlar pilot çalışmalar ve az bir öğrenci sayısı ile yapılıyorlar. Örneğin benim bildiğim kadarı ile Uğur Dershaneleri yaklaşık 10 bin öğrenciye, ÖSYM ise 2 bin 800 dolayında öğrenciye bu sınavı uyguladı.. Açık uçlu sorularda bir cevap anahtarı var ve öğrencinin verdiği cevaplar bu cümleler ile karşılaştırılıyor. Cevap kağıtlarının değerlendirmesi iki tip oluyor. Sınav kağıtlarını önce A grubu öğretmenleri okuduktan sonra çapraz olarak B grubu öğretmenleri okuyor ve ona göre değerlendirme yapılıyor. Benim bildiğim kadarı ile değerlendirme yapılırken iki tarafın notları alınıp ikiye bölünerek öğrencinin karşısına çıkarılıyor. Açık uçlu sınav uygulamasının daha az öğrencinin katıldığı sınavlarda uygulanabileceğini düşünüyorum. Aldığım duyumlara göre ÖSYM, daha az sayıda öğrencinin katıldığı sınavlarda açık uçlu sorular soracak. Üniversiteye girişte YGS’ye 1 milyon 200 bin kişi katılıyor. Bu da YGS’de açık uçlu soruların kullanılamayacağını, ileriki süreçlerde LYS ve benzer sınavlarda olabileceğini gösteriyor. Tabi açık uçlu soruların şöyle bir avantajı vardır, öğrencilerin ne anlatmak istediği çok rahatlıkla anlaşılmaktadır. Zaten Avrupa’da da birçok çoktan seçmeli sınav buna çevrilmiştir. Açık uçlu sınav soru uygulaması şu anda bir deneme aşamasında, artıları eksileri ortaya çıkacak ve buna göre değerlendirilip kamuoyuna sunulacak. Bu konunun üstüne bu kadar olumsuz gidilmemesi gerekiyor.  Burada ÖSYM’yi kutlamak lazım böyle bir çalışma yaptığı için. Eğitimcilerin de eksikleri görerek destekler şekilde ÖSYM’ye destek vermek lazım. 

Uğur Dershaneleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Genç: “Açık uçlu sorular en fazla 10 bin kişinin katılacağı sınavlarda uygulanabilir”

Uğur Dershaneleri olarak geçtiğimiz şubat ayında hazırladığımız açık uçlu deneme sınavını 10 bin kişiye uyguladık. Biz açık uçlu sorularından oluşan sınavı bir günde, çoktan seçmeli sorulardan oluşan sınavı başka bir günde yapmıştık. Bizim hazırladığımız açık uçlu sorular kısa cevaplı ve sınırlı cevaplı değildi, daha uzundu. Açık uçlu soruların değerlendirmesini farklı öğretmen gruplarının yapması gerekirdi. Ancak böyle bir çalışma yapmak bizim için zor olacağı için tek gruba değerlendirerek yapabildik. 10 bine kadar adayın katıldığı sınavlarda açık uçlu soruların uygulanabileceğini düşünüyorum. 500 bin, 1 milyon ya da 1 milyon 500 bin öğrencinin katıldığı sınavlarda sorulacak açık uçlu soruların değerlendirilmesi çok zor.

Öğretmenler ÖSYM’nin yaptığı açık uçlu deneme sınavını şöyle değerlendiriyor…

Türkçe Öğretmeni Neşet Günel: “ÖSYM uzmanlarının açık uçlu sınav değerlendirebilme kabiliyetlerine nasıl güvenebiliriz?”

ÖSYM’nin yaptığı açık uçlu soruların yer aldığı deneme sınavında 7 tanesi açık uçlu olmak üzere Türkçe’den toplam 14 soru sorulmuş. Açık uçlu Türkçe sorularında genelde “Bu cümle yapısına göre nasıl bir cümledir.” gibi yorum içermeyen bilgiler yoklanmış. Yoruma dayalı sorularda bunun mümkün olamayacağını söyleyebilirim. Açık uçlu sorularla ilgili kafalarda birçok soru işareti var; bunlardan birincisi sınav kağıtları nerede, kimler tarafından, nasıl okunacak; ikincisi öğrencinin yazısının okunmaması durumunda ne yapılacak sorularıdır. Kapalı uçlu sorularda bilgiyi denetleyemeyen/denetleyememiş olan ÖSYM uzmanlarının açık uçlu soruları değerlendirebilme kabiliyetine nasıl güvenebiliriz? Kaldı ki açık uçlu sınav değerlendirmelerinde nesnellikten söz edebilmek mümkün değildir. Bizler okullarda açık uçlu sınav uyguluyoruz. Bazen öğrenci sınav kâğıdının yeniden incelenmesi için başvurur. Bir sonuç alamazsa yargıya başvurur. İlgili mahkeme öğrencinin kâğıdını başka bir öğretmene/öğretmen komisyonuna okutur. Çoğunlukla farklı bir sonuç çıkar. Aynı cevap anahtarıyla incelendiği halde farklı sonuçlar çıkar ortaya. Yeri gelmişken bir iddiada bulunayım: Bir öğretmenin kendi yapıp okuduğu bir sınav kâğıdını arşivden çıkarın ve aynı öğretmene tekrar okutun farklı sonuçlar ortaya çıktığını görürsünüz.

Açı Dershanesi Matematik Öğretmeni Mehmet Selim Hocaoğlu: “Açık uçlu soruların değerlendirilmesi haksızlıklara açık bir alan olarak gözüküyor”

ÖSYM’nin yaptığı deneme sınavında sorulan sorular, şu anda üniversite sınavında sorulan sorulara benziyor. Sadece bazı sorularda seçenek konulmayarak, yazılı sınavlarda olduğu gibi çözüm alanı bırakılmış. Soruların çoğunluğu çoktan seçmeli soru niteliği taşıyor. Açık uçlu soruların değerlendirilmesi noktasında soruları nasıl değerlendirecekler ve adaletli bir puanlama nasıl yapılacak bunlar çok net değil. Bu anlamda itiraz ve haksızlıklara açık boş bir alan gibi gözüküyor. Matematik sorularını matematiksel bir dille açıklamak öğrenci için çok zor bir iştir. Başarısızlık had safhada olacaktır. Bu şekilde dershanelerin bitirileceği düşünülüyor ancak SBS sisteminin değiştiğini MEB ilan edene kadar dershaneler okullar  daha açılmadan kitaplarını bastırıp, öğrencilere ders vermeye başlamışlardı bile.

Coğrafya Öğretmeni Turan Çakmakçı: “Her şeye rağmen iyi bir başlangıç”

Kitapçıktaki 60 sorunun 30 tanesi eskiden olduğu gibi çoktan seçmeli, diğer 30 soru ise açık uçlu olarak sorulmuş açık sorular ile adayın muhakeme gücünün ortaya çıkarılması amaçlanmış ve şans faktörünün ortadan kaldırılması amaçlanmış. Ancak kimya kısmını incelediğimde açık uçlu sorularında eski alışkanlık olsa gerek test mantığından fazlaca farklı olmadığı gördüm. Zaman içerisinde daha sık denemeler yapılarak eski alışkanlıklar aşılırsa daha gerçekçi olabilir diye düşünüyorum. Tanım şeklinde sorulan sorularda kavram ve nesnelerin farklı tanımları yapılabilir. Bu durumda değerlendirme nasıl yapılacak, bunun üzerinde durulması gerekiyor. Her şeye rağmen iyi bir başlangıç, periyodik denemelerle daha ölçücü ve seçici bir sınav sistemine ulaşılabilir diye düşünüyorum.

Birey Dershanesi Biyoloji Öğretmeni Levent Dökme: “Objektif değerlendirmede sıkıntılar oluşabilir”

Açık uçlu sorulara örnek olarak verilen soruların yarısı çoktan seçmeli soru tipi, diğer yarısı ise kısa cevaplı soru tipinden oluşuyor. Kısa cevaplı soru tipinin her ne kadar şansa bağlı cevaplama durumunu ortadan kaldırsa da öğrencilerin yazı güzelliği, eşanlamlı farklı kelimeler kullanması ve yazım kuralı hataları gibi durumlarda cevapların objektif değerlendirilmesinde sıkıntılar oluşturabilir. Bu sıkıntıyı giderebilmek için cevabı net fakat öğrencinin analiz ve sentez düzeyini yeterince ölçecek soruların sorulmaması da ayrı bir sıkıntı oluşturabilir.

Birey Dershanesi Coğrafya Öğretmeni Şahika Kaya: “Açık uçlu olarak tanımlanan sorular aslında açık uçlu değil”

Açık uçlu sorular öğrencileri daha yoğun bilgi birikimine yönlendirmesi açısından olumlu ancak bazı noktalarda öğrenciler için sıkıntı oluşturabileceğini düşünüyorum. Örneğin, tam tanım gerektiren sorular öğrenciye zorluk yaratabilir, sorunun cevabı için hazırlanan boşluk doldurmalarda öğrencinin soruya birçok kez bakması öğrencinin dikkatinin dağılmasına ve hata yapma olasılığının yükselmesine neden olabilir. Bir de değerlendirme noktasında sıkıntıların yaşanabilecek olması da olayın bir başka yönünü oluşturuyor. Açık uçlu diye tanımlanan bu soruların açık uçlu olduğuna katılmamakla birlikte daha çok sıkıntı yaşanacağı kanaatindeyim.

Birey Dershanesi Fizik Öğretmeni Deniz Öngel: “Açık uçlu sorularda öğrenci ne biliyorsa yazmak istiyor”

Şu andaki test mantığında öğrencinin bildiği sorunun cevabını direkt olarak işaretlemesi gerekiyor. Oysa açık uçlu sorularda öğrenciler sorulan soruyla ilgili konuda ne biliyorsa yazmak istiyor. Yıllardır okullarda yapılan yazılılarda da bu böyle oluyor. Bizden ne istediğini düşünmeden öğrenci ne biliyorsa ezberlemiş gibi bütün bilgilerini yazıyor. Sorunun değerlendirilmesinde, değerlendirmeyi yapacak kişinin yazılanlar içinden cevabı net olarak seçip alması gerekiyor. Bu anlamda açık uçlu soruların değerlendirilmesi ne kadar doğru olur, tartışılır. Bence açık uçlu sorularla ilgili en büyük problem budur. Fizik sorularında açık uçlu sorulardan ziyade çoktan seçmeli soruların sorulmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. 

Birey Dershanesi Tarih Öğretmeni Serdar Yılmaz: “Öğrencilerin aleyhine bir durum söz konusu değil”

ÖSYM uyguladığı bu deneme sınavında iki farklı türü içeren bir sınav ile öğrencilerin başarı durumlarını değerlendirmek istediğini görüyoruz. Bu türlerden birinin öğrencilerimizin çok iyi tanıdığı çoktan seçmeli test şeklinde hazırlanmış, yeni olarak belirtilen açık uçlu sorular ise hali hazırda birçok farklı branştaki öğretmenlerin özellikle ikinci dörtte (5.-8. sınıflar) öğrencilerine uyguladığı bir sınav türü olarak karşımıza çıkıyor. Açık uçlu sorular ile öğrencilerin öğrenme bilgileri daha doğru olarak yoklanabiliyor ve şansa bağlı doğru cevap vermenin önüne geçilebilir. Bu yeni tür sınav ile sonuçları bakımından bilgi ile başarı arasında daha kuvvetli bir bağ kurulabilir. Öğrencilerin yabancı olmadıkları bu tür,  MEB kitaplarındaki “etkinlik” adlı açık uçlu soruları da düşünürsek öğrencilerin aleyhine gözükmediği söylenebilir.

On5yirmi5