Dershanelerin dönüşümü için tarih belli oldu

Eğitim Güncel
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Arınç’ın, “dershanelerin dönüştürü...
EMOJİLE

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Arınç’ın, “dershanelerin dönüştürülmesi”ne ilişkin açıklamalarından başlıklar şöyle:

“Bugün Sayın Bakanımız bu görüşmelerini takiben kendi bakanlık bürokratlarıyla da yaptığı çalışmaları tekrar Bakanlar Kuruluna getirdi. Bu konu üzerinde de tüm bakan arkadaşlarımızın düşüncesi alınmış oldu”

“Dershanelerin kapatılması diye bir konu gündemde değil. Böyle bir şey iddia etmemek lazım. Yanlışlıkla kullanılmışsa da kullananların tashih etmesi lazım” 

“İnsanların bir ekonomik faaliyet olarak yürüttüğü çalışmayı kapatmaktan bahsetmek mümkün değil, doğru da değil. Anayasa buna karşıdır, kanunlarımız buna karşıdır, Türkiye’nin serbest ekonomik piyasa içerisindeki konumu buna karşıdır. Kapanmalarının da kelime olarak doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu nihayetinde birilerini zorlayarak kapanmaya mecbur etmek gibi bir unsuru içerisinde taşıyabilir. O zaman nedir? Çok açık olarak şunu söylemem gerekir: Biz dershanelerin artık bugünkü eğitim sisteminde ve geldiğimiz noktada öğrencilerimize takviye ders veren veya metot ve usul gösteren birer kurumlar olarak ihtiyaç kalmadığını düşünüyoruz. İhtiyaç olan şey nedir? Yeni okulların açılması, yeni dersliklerin yapılması ve öğrencilerimizin okul içerisinde bütün bilgilere haiz üniversite imtihanlarına hazırlanan birer bireyler olmasını temin etmek. bunu da ancak özendirmeyle yapabiliriz. Zorlayarak, baskı altına alarak değil.”

“Bu projenin adı hukuktaki tabiriyle bir dönüşüm projesidir. Yani dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi projesidir. Bunu da teşvik etmek için pek çok tedbirler öngörülüyor. Yani ‘evet ben özel okula dönüşebilirim, öğretmenim var, arsam var, binam var. Ben sizin vereceğiniz birtakım teşviklerle tedbirlerle aynen 24 derslikli, 30 derslikli bir okul olarak faaliyete başlayabilirim’ bu noktaya geldikleri takdirde onlar özel okul olarak hizmetlerine devam edeceklerdir. Yani bir tabirle kolej bir tabirle de özel öğretim kurumları olarak. Madem ki bu özendirilecektir, teşvik edilecektir ve bir dönüşüm gerçekleştirilecektir, bunun içerisinde baskı unsurlarının olmaması gerekir. Esasen Sayın Başbakanımızın ta başından beri ifade ettiği: buralarda çalışan öğretmenlerin hakkı korunacaktır. Buralarda çalışan elemanların, ister gece bekçisi isterseniz oradaki personelle ilgili bir memur olsun, onlar muhafaza edilecektir. Onlara arsası yoksa arsa verilecektir, hatta inşaatlarını yaparken ek teşvikler de gösterilebilecektir. Şimdi böyle bir dönüşüm projesine karşı şunu düşünmemiz lazım: Dershanelerden buna uyan kararlar alanlar olabilir veya ‘ben özel okul olamam, böyle bir kararım da yok’ diyenler, süreç içerisinde bu dershane faaliyetlerinden vazgeçmiş olurlar.”

“Bugün itibarıyla üniversitelerin kontenjanları, açık kalan kontenjanları fevkalade düşüktür. Unutmayalım AK parti hükümeti işbaşına geldiğinde 85 civarında Türkiye’de üniversite vardı. Şu anda 180 hemen hemen sayısı olan üniversitemiz var. Bu sayı birkaç yıl içerisinde daha da artacak olursa emin olun üniversite sınavlarında her sınava giren istediği fakülteye girebilecek bir noktaya gelecek. Bütün bunları kapsamlı olarak düşünüyoruz hükümet olarak.”

“Şimdi bu kadar öğretmen 8 yıl, 12 yıl boyunca, 4+4+4 ‘ü düşünürsek, ders öğretmiyor, öğrencilerimize faydalı olmuyor, onların branşları konusunda kendilerine hiç faydaları olmuyor da sadece arada bir gittikleri dershaneler onlara üniversiteyi kazandırıyor veya fen liselerini kazandırıyor gözüyle bakarsak bu mevcut okullarımızı da o okullarımızın fedakar öğretmenlerine de yapılabilecek en büyük haksızlık olur”

“Okullarımız var, öğretmenlerimiz var kaliteyi artıracağız ve çocuklarımız birer yarış atı gibi sınavdan sınava koşmayacak, o sınavlar için ek dershane hizmetlerine ihtiyaç duymayacak bir noktaya geliyoruz ve geleceğiz”

“Bir dönüşüm projesini gerçekleştirmek istiyoruz” 

“Bunu doğrudan dershanelere karşı bir husumet gibi lütfen hiç kimse algılamasın. İkincisi: Bu dershanelerin sayısı şu kadar bin, buradaki öğrencilerin sayısı on binlerce. Peki bu dershanelerin sahipleri sadece ‘hizmet hareketi’ diye bildiğimiz, sizin gazetelerde ‘cemaat’ diye yazdığınız, ‘cemaatle hükümet arasında kavga da var canım’ diyerek söylemek istediğiniz şeyleri bu kapsama koyamazsınız. Bin birimlik dershane varsa hizmet hareketi bunlardan sadece yüzde 22’sine sahiptir, geriye kalanlar yine hür teşebbüsün bir araya gelerek kurdukları insani ve ekonomik faaliyetlerdir. Her birisinin, dershanecilik yaparak bu konuda branşlaşma içerisinde olduklarını ve öğrencilerimizden aldıkları ücret karşılığında da onlara hizmet sunduklarını düşünmeliyiz. Yani bu dershanelerin sahiplerinin arasında farklı düşünceler var, farklı siyasi görüşler var, farklı inanç grupları var ve bu çok da doğaldır. ‘Dershaneler kapatılıyor, yandık, bittik, öldük’ diyenler sadece bunların şu kadarıdır ama diğerleriyle yapılan temaslarda, onlar da Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.”

“Sayın Bakanımızın temas ettiği, bizim de temas ettiğimiz pek çok insan bu dershanelerin özel okullara dönüşme veya akademik liselere dönüşme konusundaki teşviklerini ve tedbirlerini benimsiyor sadece bunun için bir geçiş sürecine ihtiyaçları olduğunu da kabul ediyorlar. Şimdi bu kadar sözü niçin söylüyorum? İki şey için: Biz meseleye rasyonel bakıyoruz, bir tarafın penceresinden bakmıyoruz. O pencereden bakanlar da yanlış yapıyorlar. Meseleye akılcı bir yaklaşımla ulaşmamız gerekir, çocuk benim çocuğum, bu milletin evladı.”

“16 milyon genç eğitim sistemi içinde. Bu bizim bir zenginliğimiz. Biz buna karşı nitelikli eğitim vereceğiz çocuklarımızı geleceğe hazırlayacağız. Bunun için dershanelerin konumu nerede olmalıdır? Meseleye buradan bakıyoruz. Meseleye buradan bakınca da dershaneler konusunda, artık fonksiyonlarını giderek yitirdiğini bunlara ihtiyaç kalmadığını, ikinci bir hamle olarak bunların okullaşma sürecinin başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Buna karşı sürekli, adeta tehdit noktasına gelen, başka birtakım yeni çıkmalarla da hükümet aleyhtarı bir gösteriye dönüşen, bir güç gösterisi haline gelen davranışları yadırgadığımızı söylemek istiyorum. Yakınlıklarımızı herkes bilir ama hükümeti hedef tahtasına koyarak, yapmak istemediğimiz, hatta aklımızın ucundan bile geçmeyen bir konuyu bizimle bir kavga meselesi haline getirmek çok doğru bir davranış değildir.”

Mesele halledilecektir

“Bugün geldiğimiz nokta şudur: Evet bu mesele halledilecektir”

“Bunun için taslak son şeklini alacak ve biz ocak ayında bunu, Meclis gündeminin mümkün olması halinde yasalaşması için hükümet olarak sevk edeceğiz. Yani dershanelerin dönüşümü konusu ocak ayı içerisinde mümkün olursa Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelecek ve bu yasanın arkasında duracağız. En son noktasını söyleyerek merakınızı tatmin edeyim: Bu dönüşüm sürecinin sağlıklı olabilmesi için de iki yıllık bir süre öngörüyoruz yani Eylül 2015 demek 2015-2016 yeni eğitim öğretim yılının başladığı tarih. O tarihte dershanelerin okullaşma sürecindeki son noktaya gelmesini arzu ediyoruz. Böylelikle ocak ayından itibaren kendini hazır eden dershaneler için daha avantajlı imkanlar teklif etmeyi ama sonrasında ‘ben henüz hazır değilim bu hazırlığı ancak iki yıla kadar yapabilirim’ diyenlere de yine teşvikler vererek ama bu kadar süreyi de kendilerine tanıyarak bu meselenin çözülmesinde fayda gördüğümüzü Sayın Başbakanımızla birlikte bütün bakan arkadaşlarımız kabul ettiler. Belki önümüzdeki günlerde detayları konusunda Sayın Milli Eğitim Bakanımız da sizlere bilgiler sunabilir.”

“Bakın ben bir Hadis-i Şerif’e çok önem veririm. Ebu Hureyre’den rivayet edildiğini göre, Rasulullah Aleyhisselatüvesselam şöyle bir hikmet buyurmuş: ‘Yakında büyük fitneler olacak. O fitnelerde yerinde oturanlar, ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan daha hayırlı olacaktır. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri bir sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.’ Sahih-i Buhari’de zikrediliyor. Hükümet sözcüsü sıfatıyla bunu yapmamış olayım. Bu Bülent Arınç olarak benim duyduğum ızdırabın karşısında söylemek istediğim bir konudur. Şimdi tam bir fitne zamanıdır. Bu fitneyi çıkaranlar, büyütmek isteyenler, bu ateşin içerisinden büyük zararlı sonuçlar çıkarmaya çalışanlar için inançları olduğuna emin olduğumdan böyle bir Hadis-i Şerifi okumak istedim.”

“Peygamberimiz şöyle buyuruyor ki ‘fitne çıktığı zaman ayaktaysanız oturacaksınız, yürüyorsanız ayakta duracaksınız, koşuyorsanız yürüyeceksiniz.’ Yani fitneyi uyandırmadan veya fitneyi büyütmeden ne doğruysa onu yapacaksınız. Bu sözüm kime? Önce kendimize kabul edelim. Yani asla bir fitnenin unsuru olmak istemeyiz. Böyle bir şeyi de kabul etmemiz mümkün değil ama her gün televizyonlarından gazetelerinden kalemlerinden hükümeti hedef tahtasına oturtarak, küçücük bir meseleyi cihanşümul bir mesele haline getirerek, güzel insanların arasını açmaya çalışan, birbirlerini Allah rızası için sevenlerin arasına fitne koymaya gayret edenlere buradan istirham ediyorum: Fitnenin aleti olmayalım. Ne biz ne de siz.

Bundan sonraki yazacaklarınız söyleyecekleriniz bu ateşi büyütmeye yaramasın bu ateşin söndürülmesi için herkes elindeki bir bardak suyu döküversin. Sözümün nereye gittiğini herkes çok iyi bilir. Ben kendimi çok kusurlu kabul ederim ama şu ana kadar yapılan yayınlara baktığım zaman okumakta ve dinlemekte zorlanıyorum. bu yazdıkları çizdikleri yetmiyormuş gibi başka başka yerlerden ta on yıl öncesine ait birtakım şeyleri çıkartmak suretiyle ‘haa aslında bunlar da vardı’ diyerek daha heybelerimizi açmadık deve yükü elimizde şunlar da var demenin fitneyi büyütmeden fazla faydası yoktur. Büyüklerimiz bu işi bizden çok daha iyi bilirler.”

“Artık Türkiye’nin 16 milyon genci, üniversitelerdeki 3-5 milyon gencimiz en iyi eğitim kurumlarında, en fedakar öğretmenlerimizle inşallah birtakım eğitim araç ve gereçleriyle daha iyi bir eğitim alacaklardır. Ocakta yasayı çıkartıyoruz Allah kısmet ederse. Eylül 2015’e kadar da dönüşümü tamamlamak için bir süre veriyoruz”

Allah bizi muhafaza etsin

“Bu konuları siz zaten yazıyorsunuz biz de okuyoruz. Yani sizin tabii hakkınız  bu. Yaptığınız görev itibarıyla. Kesinlikle serzenişte bulunmuyorum, bizi uyarmanız lazım. Çünkü biz de yıllardan beri devam eden bu sistemden istifade etmiş insanlarız. Bunlara karşı bir tutumumuz yok ama kategorik olarak bakmıyoruz. Şunlar yüzde 22’sidir geriye kalan yüzde 75’tir, 80’dir gözüyle bakmıyoruz. Ama bu meseleyi olmazsa olmaz noktasına getirerek yayınlarının, eleştirilerinin, hakaretlerinin dozunu artıranlar için söylüyorum ki dershane sadece siz değilsiniz, başkaları da var. Onlarla da görüştüğümüzde onların da farklı görüşleri var. Yani dershaneler ve hizmet hareketiyle hükümet karşı karşıya gelmiş değil. Böyle bir karşı karşıya gelmekten Allah bizi muhafaza etsin. Çünkü bu çok, Türkiye için kötü olur, hepimiz için kötü olur. Bunlar güzel insanlardır, güzel bir hükümet var, 11 yıldır milletin desteğini almış birisiyle karşı karşıyayız.

 Ocak ayında, çünkü bütçe geldiği için ‘aralık’ diyemiyorum, bunu Meclis’in gündemi müsait olduğunda inşallah yasalaştıracağız. İçinde ayrıntılı hükümler olacaktır, belki 20 maddelik zannediyorum, 5580 Sayılı Kanun içinde zannediyorum düşünüyoruz ama Eylül 2015’e kadar bir dönüşüm süreci de dershaneler için tanınmış olacaktır.”

“Bu sürecin başında hareket edenler daha avantajlı olacak. Ortasında sonunda hareket edenler ama en son 2015 Eylül’ünde bitmek üzere, onlar belki ikinci derecede teşvikten, avantajdan istifade edecekler. Bunda da haksız değiliz. Dolayısıyla ocak ayında elbette öğrenci alabilirler çünkü sınav sistemlerinde özellikle üniversite sınavlarında henüz bir değişiklik olmadı” 

AA