Dershanelerden yükselen feryatlar

Eğitim Güncel
Deşifre olan 17 Aralık komplosunun, cemaat evlerinde kalan öğrencileri derinden sarstığı görülüyor. Yeni Akit’in haberine göre paralel yapılanmanın gerçek yüzünü öğrenenler tek tek evlerden ayrı...
EMOJİLE

Deşifre olan 17 Aralık komplosunun, cemaat evlerinde kalan öğrencileri derinden sarstığı görülüyor. Yeni Akit’in haberine göre paralel yapılanmanın gerçek yüzünü öğrenenler tek tek evlerden ayrılıyor. Cemaat mensubu bir şahsın, bir gazeteciye gönderdiği mektup, Allah yolunda hizmet amacı güden masum gençlerin nasıl bir çıkmaza sürüklendiğini gözler önüne seriyor. 

“SOHBET KONULARIMIZ HÜKÜMETİ KARALAMAK” 

İşte o mektuptan çarpıcı bölümler: 

“Üniversite 3. sınıf öğrencisiyim. Cemaat evlerinde vazifeliyim. Ailemin evi aslında okuluma yakın ama Hizmet’le ilk tanıştığımda, programlarına ilk katıldığımda ‘ben burada olmalıyım’ dedim ve çıktım geldim. Davaları ‘Güneşin doğup battığı her yere Allah’ın adını ulaştırmak’ olan bu Hizmet’e gelip bu davayı sahiplenmek istedim. Gel gör ki işin içine girince bunun yanında aslında ufak ufak başka taraflara kaydığımızı fark ettim. Sürekli bir şeyleri sorguluyordum. Bu olaylar da patlak verince bir şeyler dank etti tabiri caizse. Sizin de dediğiniz gibi cemaat tavan ve taban olarak ikiye ayrılıyor. Benim burada bulunma amacım sorumluluğumdaki insanlara Allah’ı anlatmak, Resullulah’ı (S.A.V.) anlatmaktı. Fakat 1 aydır bizden başka şeyleri anlatmamızı istiyorlar. Bir akşam sohbetinin adı ‘dershaneler’ ya da ‘yolsuzluk’ olabilir mi? Oluyormuş. Sohbet konularımız dershaneler, yolsuzluk, Hükümeti karalamak, AKP’nin ihaneti, beddualar…

“ÇIKARLARI İÇİN EMPOZE EDİYORLAR” 

Sürekli bir baskı, inandırma çabası. Üstad Said Nursi ki, Besmele’de ‘şeytanın şerrinden sığındığım gibi siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım’ diyor. Cemaat’ten kimse kalkıp da demesin ki biz Said Nursi’nin şakirtleriyiz. Bu iddiaya ilkokul talebeleri bile gülüyor artık. İnsanlara birey olarak düşünme fırsatı vermiyorlar. Bir olay olduğunda kişi daha bunu araştırıp üzerinde bir fikir sahibi olmadan, üstündeki Abi ya da Abla hemen bir istişare düzenler ve olayları evirip çevirip kendi çıkarları doğrultusunda altındaki gruba empoze eder. Öyle bir üslupla anlatırlar ki; Suriye’de donarak, yanarak, bombalanarak, parçalanarak ölen insanların derdi de neymiş sanki… Heyhat! Bu arada karşı tarafı ikna ederken de iki kelamlarından birinde ‘Allah’ derler ve karşıdaki kişi asla olan biteni sorgulamaz. Takip edeceği kaynaklar da bellidir.

“HİLECİ GAZETEYE NASIL GÜVENELİM?”

Zaman gazetesi ve Samanyolu TV dışında bir şey takip etmeyin diye ısrarla tembih ederler. Kafa karışıklığı olmasın diye biz okumuyoruz siz de okumayın derler. Oysa mantıklı bir insan şunu düşünmez mi? Sırf tirajı yüksek olsun diye bir eve 3 gazete geliyorsa eğer, böyle bir hileye başvuran gazeteye nasıl güvenelim? Omurgasız mı bunlar acaba diye düşünmüyor değilim. 

“HEPSİNİ AK PARTİ’YE BORÇLUYUZ” 

Biz burada Suriye’deki, Mısır’daki, zamanında Arakan’da, Gazze’de katledilen insanlara değil de kapatılacak olan dershanelerin, istifa eden Hakan Şükür’ün, bilmem neredeki emniyet müdürünün yasını tutuyoruz. Asıl ağlanılacaksa bu vaziyete ağlanmalı. Müslüman kardeşlerimiz katledilirken biz burada saçma sapan meselelerle uğraşıyoruz ya buna hep beraber ağlayabiliriz işte.

Bilmiyorum ne zaman gerçeğe gözlerini açacaklar? En yüzeysel olarak yani en tepeden bakınca şunu görüyorum: Eğer örtümle okuluma girip çıkabiliyorsam bunu kime borçlu olduğumu biliyorum. Eğer okullara Kur’an ve Hadis dersleri geldiyse bunu kime borçlu olduğumuzu biliyorum. Eğer bu ülke bu kadar gelişip küresel güçlere karşı söz söyleme hakkına sahip olduysa bunu kime borçlu olduğumuzu biliyorum. Hükümetin kazanacağını ve bu içimizdeki virüslerin ayıklanacağını biliyorum. Allah daima hakkı tutar kaldırır.

“KUR’AN DERSİ BİTİNCE AYRILACAĞIM”

Ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarım hiçbir zaman sorumluluğumuzda olan öğrencilere siyaset yapmıyoruz Elhamdülillah. Ne kadar üstlerimiz bize anlatın deseler de bu çirkinlikleri anlatmak bir Müslümana yakışmaz. Şu an içinde bulunduğum durum araf gibi bir şey. Sen Allah rızası için uğraşıp birkaç bir şey öğretmek istiyorsun talebelerine ama üstündekilerin amacı hükümeti ele geçirmek ya da devirmek gibi kirli işler olunca yaptıklarımızın bir anlamı kalmıyor. Allah’ın rızasını bunlara alet etmemeli, gitmeli buradan en kısa zamanda. Ama şu ara tatile kadar en azından Kur’an derslerimizi, sohbet konularımızı bitirip öyle gitmeli. Yoksa talebelerin haklarına girmiş oluruz Allah korusun. Ve giderken ya da onlar beni atmadan son oyumu Hakk’a oynayacağım inşallah. Belki ciddi bir kitleye ulaşamam ama sorumluluğumdaki öğrencilerime gerçeği anlatırım.”