“Değişmeyen Eğitim Sistemi Yoktur”

Eğitim Güncel
Eğitimde 4+4+4 sistemi tartışmalarının yapıldığı gülerde Bilfen Okulları tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenen ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Gazi Üniversitesi Eğitim Fa...
EMOJİLE

Eğitimde 4+4+4 sistemi tartışmalarının yapıldığı gülerde Bilfen Okulları tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenen ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ziya Selçuk, yeni eğitim sisteminin dünyada kişiye özel ders modelini getirdiğini söyledi. Prof. Selçuk, “Bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o öğrenciye özel ders yazılımı yapılacak” dedi.

ÇOKLU ZEKA UYGULAMALARINA İHTİYAÇ VARDI

Dünyada özel eğitim metotlarının hayata geçirilmesi için uzun süredir uygulanan Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modelinin Türkiye’de ilk uygulayacısı olan Bilfen Okulları’nın düzenlediği “Öğrenme Sitilleri Sempozyumu”nda kişiye özel ders yazılımı konusu gündeme geldi. Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ziya Selçuk ile dünyaca ünlü eğitim danışmanları Susan Rundle ve Dr. Louis Favre’in katılımıyla düzenlediği sempozyumda konuşan Prof. Dr. Selçuk, “Harvard Üniversitesi’nde çoklu zeka programını izlerken eksik bir yönü olduğunu gördüm. Çoklu zekanın sınıf içi uygulamalarında bir desteğe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı öğrenim stilleri modeli tamamladı.” dedi.

YENİ EĞİTİM ORTAMI OLUŞTURULACAK

Öğrenme Stilleri Modeli konusunda 27 kitabı, 450’den fazla çalışması olan Prof. Dr. Rita Dunn’ın 2007 yılında Bilfen Okulları’nda eğitim sitilleri modeli çalışması yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Ziya Selçuk, tüm dünyada eğitim modellerinde değişikliklere gidildiğini belirterek, “Şimdiye kadar bireye göre ortam düzenlenirdi, şimdi gelişmiş ülkelerde ortamın bireye göre değiştirilmesi gündeme geldi. Buna semantik öğrenme deniyor. Yani bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o çocuğa özel ders yazılımı yapılacak. Yeni tabletler üzerinde işlem yapılırken çocuğun kas gelişim özelliklerini bile belirleyen, ekranın rengini kişinin özelliklerine göre ayarlayabilen yazılımlar var. Bireye göre özgünleşen bir yapı ortaya çıktı” diye konuştu.

YARATICI ÇOCUKLAR ANLAŞILMIYOR

Yaratıcı çocukların gözde olmayan öğrenciler arasından çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Ziya Selçuk, öğretmenlerin bu çocukları yaramaz, uyumsuz olarak nitelendirdiklerini, bu nedenle yaratıcı çocukların arada kaybolduklarını söyledi. İsveç’te okulların bireysel isteklere göre şekillendiğini anlatan Prof. Dr. Ziya Selçuk, gelecekte derslik ihtiyacını kapattıktan sonra Türkiye’nin de bu tür yapılanmaya gideceğini vurguladı.

Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğunun dokunsal ve kinestetik olduğunu belirten Prof. Dr. Selçuk şunları söyledi:  “Mevcut müfredat yapısı bu çocuklara uygun olmadığı için çocuk başarısız sayılıyor ama aslında bu çocuklarda sorun yok. Sorun ortam ve öğretmenden kaynaklanıyor. İlköğretimde öğrencilerin yüzde 85’i global iken bu öğrencilerin öğretmenlerinin çoğu analitik. Birbirlerini anlamıyorlar. İkili grup çalışmaları eğitim sistemimizde çok az. Oysa dünyada öğretmenden öğrenme oranı yüzde 30’lardayken, akrandan öğrenme oranı yüzde 90’lara çıkıyor. Öğretmenler önce kendi stillerini saptayıp ondan sonra öğrencilere yönelmeliler.”

Bilfen Okulları’nın Öğrenme Stilleri Modelini dünyaya bir vitrin olarak sunmak için ideal bir örnek olduğunu söyleyen Susan Rundle “Bilfen öğrenme stilleri modeline uygun tasarlanan eğitim ortamı sayesinde öğrenciler şanslı kitleyi oluşturuyor. Mesela Filipinler’de 80 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. Sınıfta mobilya olmadığı için öğrenciler yerde oturuyor. Ama ortam nasıl olursa olsun, eldeki imkanları doğru kullanarak öğrenme stilleri uygulandığında başarıya ulaşabiliyor. Biz Filipinler’de iki sınıfı boşaltıp öğrencilerin isteklerine göre boyadık, perdeler diktirip, halılar serdik. Onların tercihlerine göre ışık ayarlaması, oturma düzeni gerçekleştirdik. Çocuklara yeni sınıflarında eğitim almaya başladıktan sonra ne gibi farklılıklar olduğunu, en çok eski sınıfları mı yoksa yeni sınıflarını mı sevdiklerini sorduk. Öğrencilerden biri, ‘öğretmenimiz artık daha mutlu dedi’. Diğerlerinden öğretmenimiz artık daha esnek, eskiden yapmadığımız şeyleri yapmamıza izin veriyor gibi yanıtlar geldi. Sonuçta orada sadece sınıf değil öğretmen ve öğretme biçimi de değişti. Filipinler bu modelle başarıyı yakaladı” dedi. Her yaşın bir biyolojik saati olduğuna ve öğrenmenin bu saate göre yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Rundle “Lise öğrencisini sabah 7’de okula göndermemeliyiz. Çünkü o yaşın vücut saati 10’dan önce pek çalışmaz. Buna dikkat etmek gerekir” uyarısında bulundu.

TEKNOLOJİ BAŞARIYI ARTTIRIYOR

Son dönemde teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrenciler üzerindeki etkisinin araştırıldığını belirten Dr. Louis Favre “Akıllı tahta kullanımının, teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrencilere ne gibi faydalar sağladığı araştırıldı. Bunun sonuçlarına göre teknoloji destekli eğitim daha çok ortaokul öğrencilerinin başarısını arttırıyor. İlkokul öğrencisi de akıllı tahtadan faydalanıyor, teknolojik ürünleri kurcalayıp, öğrenmeye çalışıyor. Teknolojinin öğrenmede başarıya olumlu etkisi var” diye konuştu.

İlköğretim 8’inci sınıfta yapılan Seviye Belirleme Sınavı’nın Türkiye için önemli olduğunu hatırlatan Dr. Louis Favre şunları söyledi:

“Öğrenme stilleri modelini uygulayarak Türkiye’de de öğrencilerin başarılarını arttırmak mümkün. Bilfen Okulları öğrenme stilleri modeliyle bunun en güzel örneğini teşkil ediyor. Öğrenme stilleri modelinin uygulandığı okullarda 1’inci sınıftan 5’inci sınıfa kadar tüm dersleri içeren testlerde puanların 4-10 arasında arttığı, matematik testinde ise 13 puanlık bir artış olduğunu gözlemledik. İlköğretim 6,7 ve 8’inci sınıfa devam eden 11-13 yaş arası öğrencilerde ise genel test başarılarında yüzde 17 oranında bir artış olurken, matematik testinde de yüzde 15-21 arasında bir artış tespit edildi. Şunu unutmamak gerekir: Herkesin öğrenme biçimi farklıdır. Elimizde sihirli değnek yok. Ama öğrencilerin nasıl daha iyi öğrendiklerini tespit edip bunu sınıfta sağlıklı bir biçimde uyguladığınız taktirde sonuçların nasıl değiştiğini göreceksiniz.”