Dar Okul Bahçeleri Obezite Yapıyor

Eğitim Güncel
Geçmişte çocuklar ip atlayarak, top oynayarak akranlarıyla sağlıklı iletişim kurmayı öğreniyordu. Onları sosyalleştiren önemli bir ‘sokak kültürü’ vardı. Bugün, özellikle büyük şehirlerde ...
EMOJİLE

Geçmişte çocuklar ip atlayarak, top oynayarak akranlarıyla sağlıklı iletişim kurmayı öğreniyordu. Onları sosyalleştiren önemli bir ‘sokak kültürü’ vardı.

Bugün, özellikle büyük şehirlerde büyüyen çocukların ise böyle bir şansı yok. Aileler, çocuklarının yeterince güvenli olmayan sokaklarda oynamalarını istemiyor. Oyun alanları oluşturma görevi ise okullara düşüyor. Fakat ne yazık ki çocukların rahatça oyun oynayabileceği alana sahip okul sayısı yok denecek kadar az. Koridorlarda koşmaya başladığı anda öğretmeni tarafından uyarılan öğrenciler, hem dar hem de beton kaplı bahçelere hapsolmak zorunda kalıyor.

Sokaklarda, parklarda gönüllerince oynayamayan çocuklar vakitlerinin çoğunu bilgisayar ve televizyon karşısında geçiriyor. Okuldaki alan kısıtlılığı, sosyal aktivitelerin yetersizliği; dershane, ev ödevleri, sınavlara hazırlanma derken hiç hareket etmeyen bir nesil ortaya çıkıyor. Bütün bu sebepler çocuklarda obeziteyi tetikliyor. Giderek daha fazla görmeye başladığımız obez çocuklar, aileleri endişelendiriyor ve akla ‘Acaba çocuklarımız bizim kadar yaşayabilecek mi?’ sorusunu getiriyor.

Beslenme uzmanı ve psikologlara çocuk obezitesinin giderek yaygınlaşmasını nasıl değerlendirdiklerini sorduk. Mimar Kadir Karakoç ise, bir okulun mimari yapısının nasıl olması gerektiğini anlattı. Uzmanların görüşü ortak: Daha enerjik ve sosyal çocukların yetişebilmesinde asıl görev okulların.

‘Dar alanlar çocukların psikolojisini bozuyor’

Aynur Sayın/Psikolog: Okul ortamı çocuğun bilinçsel, sosyal, bedensel gelişimi ve ilgi alanları düşünülerek düzenlenmesi gereken bir ortam. Bu açıdan okula sadece öğrenim yeri olarak bakmamak lazım. Aynı zamanda aktif alanları paylaşabilme, işbirliği yapabilme, sorun çözebilmeyi öğrenme açısından da önemli. Öğrenci sayısı çok ve mekan da dar olduğunda bu ihtiyaçlar karşılanamıyor. Evde ve okulda çocuğun oyun alanı kısıtlıysa ve aile bu durumu telafi etmeye çalışmıyorsa çocuğun sosyal ilişkilerinde sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Duygusal boşalım olmadığı için depresyon, sosyal fobi, agresif davranışlar baş gösterebilir.

‘Enerjisini boşaltamayan çocuk şiddete meyledebiliyor’

Bülent Toruk/Burç Koleji Psikolojik Danışman: Çocuklara ders konusunda aşırı yükleme yapılıyor. İlkokul çağındaki öğrencinin dersle meşgul olması gereken süre okulla birlikte 4-5 saatken bu süre 10 saate kadar çıkıyor. Bir çocuk günde en az 1 saatini oyunla ve sosyal aktiviteyle geçirmeli. Aksi halde enerjisini boşaltamayan çocuk şiddete meyledebiliyor. Geniş bir alan üzerine kurulan okullarla, dar alandaki okullarda disiplin suçu farkı ortaya çıkıyor.

‘Milli Eğitim okullarında sosyal alan diye bir şey yok’

Kadir Karakoç/Mimar: Milli Eğitim okullarında sadece derslik var. Sosyal alan diye bir şey yok. Özel okulların bir bölümü bu konuda daha avantajlı. Özel okulların yüzde 70’i sosyal alan, yüzde 30’u dersliklerden oluşuyor. Bir ilkokul veya anaokulunun binasının öncelikle eğlenceli olması gerekiyor. Ayrıca bir okul binası en fazla 2 ya da 3 katlı olmalı. Sınıfı en üst katta olan çocuğun 10 dakikalık arada bahçeye inip çıkması mümkün değil. Okulun bahçesi için de yeşil alan düzenlemesi, tören alanı, futbol, basketbol, tenis, voleybol sahaları da mutlaka olmalı. Avrupa’da bu konuda güzel örnekler var.

‘Okullarda beslenme dersleri de olmalı’

Yasemin Bradley/Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen: Bizim çocukluğumuzda oyun alanlarımız daha genişti. Dolayısıyla daha zayıf olarak hayatımıza devam ettik. Şimdiki nesil bize göre hareketsiz. Obezite riski oldukça fazla. Okul ve aile bu konuda birlikte çalışmalı. Vakitlerini bilgisayar başında geçiren çocuklara alternatif oyun alanları açılmalı. Okulda spor imkanı sağlanmalı. Aerobik, dans, folklor eğitimi verilebilir. Bunların yanında da okullarda beslenme dersleri verilip bu dersler için diyetisyenler görevlendirilmeli.