İşte o mektup…
“Ben 16 yıldır cezaevindeyim. Dışarıdayken tıp fakültesinde okuyordum. Yarım kalan yükseköğrenimimi cezaevinde de olsam tamamlamak istedim. ÖSS’ye girdim. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Bilgi Yönetimi bölümünü kazandım. Bu bölümün eğitimi internet üzerinden verilmektedir. Bu imkânın bana sağlanması için Adalet Bakanlığı ve Cezaevi idaresine yaptığım başvuru kabul edildi. Teknik anlamda herhangi bir sıkıntı kalmadı. Ancak bundan daha büyük bir zorluk karşıma çıktı. Bölümün yıllık harcı 1600 TL. Bu tutarı ödeyecek güçte değilim. Babam ben cezaevindeyken vefat etti. Annem ise yaşlılık maaşı almaktadır… “
Şehmus Yıldız isimli bir mahkûmun Açık Toplum Vakfı’na yolladığı bu mektup onlarca hükümlünün hayatını değiştirdi. Vakıf, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği irtibata geçti. 2008-2009 eğitim öğretim yılında mektubun sahibiyle birlikte altı kişiye, 2009-2010 eğitim yılında Açıköğretim’i kazanan 20 mahkûma burs sağlandı. Üç yıl önce cezaevine lise eğitimini yarım bırakan bir genç kız olarak giren 22 yaşındaki H.G şimdi parmaklıklar ardından çıktığında mali müşvair olma hayalleri kuruyor. Dışarıdaki iki kardeşi de ablasının azimini örnek alarak yarım bıraktıkları lise eğitimlerine geri döndü. 31 yaşındaki B.K iktisat okuyor, çıkınca mastır yapacak.
En önemli sorun harç
Hükümlüler için eğitim hakkına ulaşmak hiç de kolay değil. Eğitimin önündeki engel sanılanın aksine fiziksel değil maddi. Birkaç yıl öncesine kadar mahkûmlar açık ilköğretim, açık lise kayıtlarından muaftı. Ancak yükseköğretimde olduğu gibi ilköğretim ve ortaöğretimde de mahkûmlardan kayıt parası alınmaya başlandı. Geliri olmayan hükümlülerin kayıt ve harç paralarını, kitap masraflarını ödemeleri ise bir hayli zor. Kredi ve Yurtlar Kurumu ve üniversiteler mahkûmlara burs vermiyor.
MEB ve YÖK’e çağrı
Maddi imkânsızlıkları çözmek, cezaevi idareleri ve birkaç sivil toplum örgütünün çabasına kalıyor. Cezaevi idareleri kayıt paralarını bulmak için kaymakamlıkların, valiliklerin, çeşitli derneklerin kapısını çalıyor. Bir de hükümlülerin eğitim hakkından yararlanmasını sağlayan cezaevlerindeki insan hakkı ihlallerini önlemek için çalışan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği var. Dernek, Açık Toplum Vakfı’nın sağladığı 7 bin 500 TL kaynakla Türkiye’nin farklı cezaevlerinden mahkûmlara burs veriyor. Derneğin amacı MEB ve YÖK ile görüşüp mahkûmların kayıt ücretlerinden muaf olmasını sağlamak.
Şehmus Yıldız’ın mektubu sayesinde bursa kavuşan Bakırköy Kadın Kapılı Ceza İnfaz Kurumu’nda dokuz kadın var. Parmaklıkların ardında kendilerine bir gelecek kurmaya çalışıyorlar. Onları hayata bağlayan, geleceklerinin garantisi ders kitaplarına sıkı sıkı sarılmışlar. Üç yıl önce cezaevine giren 22 yaşındaki H.G, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme bölümünde okuyor. “Eğitimsizlik beni buraya sürükledi” diyen H.G eğitimin onda dönüştürdüklerini ve planlarını şöyle anlatıyor:
Özgür kardeşlerine örnek
“Lise terktim. Burada daha iyi anladım eğitimsizliğin bana yaptıklarını. Açık liseye kaydoldum ve yarım kalan eğitimimi tamamladım. Sonra üniverite sınavına girdim. Dört yıllık işletme kazandım. Geleceğe umutla bakıyorum. Kötü bir süreçten sonra üniversiteyi kazandım. Kazanmasaydım hayatım çok boş olacaktı. Şimdi çıktığım zaman mesleğim olacak. Ailemde ünversiteyi kazandığıma çok sevindi. Yedi kardeşiz. Ben sürekli derslerimden bahsediyorum onlara. İki kardeşim bana ‘Bizde karnemizi getireceğiz’ sana dediler. Şaşırdım. İkisi de lise terkti. Açık liseye yazılmışlar, çok sevindim. Üniversiteyi bitirdikten sonra iki yıl staj görüp mali müşavir olmak istiyorum. Aynı zamanda cezaevinin sağladığı imkanlar da var. Dikiş atölyesine gidiyorum, folklor ekibindeyim. Eğer üniversiteyi bitirmeden tahliye olursam, burada öğrendiklerimden yola çıkıp dikiş atölyesinde çalışacağım, harç paramı çıkaracağım. Kendimizi dışarı hazırlamaya çalışıyoruz.”
‘Ya iş vermezlerse’
Çıktıktan sonra aynı noktada takılıp kalmak istemiyorum diyen H.G’nin en büyük kaygısı ise bu çabasına karşın önyargılar nedeniyle iş bulamaması. H.G bir de mahkûmların eğitim hakkı için çağrıda bulunuyor: “Dışarıda insanlar kız çocuklarının okuması için çaba harcıyor. Cezaevlerinde de okumak için çırpınan insanlar var. Cezaevi idaresinin ve STK’ların yardımı bir yere kadar. Eğitim bizlere ücretsiz olmalı.”
Sabıka eğitimle kapanıyor
Sekiz senedir cezaevinde olan 31 yaşındaki B.K ise ders çalıştıkça hayata bağlandığını anlatıyor. Cezaevindeki hayatları anlattığı bir kitap yazdığını söyleyen B.K planlarını şöyle anlatıyor:
“İki yıllık turizm otelcilik mezunuyum. Açıköğretim fakültesinde direkt geçiş yapabileceğim bölümler vardı. İktisatı seçtim. Cezaevinde bir şeyler başarmak dışarıdakinden daha önemli. Sabıkam olduğu gerçeğini bu şekilde kapatabilirim. Çıktıktan sonra radyo televizyon bölümünde mastır yapmak istiyorum.
Devlet bize ayrıcalık tanımalı. Cezamızı çektikten sonra toplum içine girecek insanlarız. En çok bizim eğitime ihtiyacımız var. Eğitim hakkımız ücretsiz olmalı.”
Ailesi onunla gurur duyuyor
Eğitimin B.K için bir başka anlamı daha var: “Her telefonda babam ‘Gurur duyuyorum seninle. Başarmalısın’ diyor. Ailelerimiz için burada olmamız hoş değil. Ama gurur duyacakları bir şey yapmak önemli.”
Sigortalı çalışıyorlar
Sekiz yıldır cezaevinde olan B.K. iktisat öğrencisi aynı zamanda dikiş yapıyor .
Bakırköy Kadın Kapılı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Hulusi Sağır, eğitimin mahkûmlar için çok önemli olduğunu vurgulayarak, eğitim seviyesi artıkça suç oranın düştüğünü söylüyor.
Hulusi Sağır, mahkûmların ilk, orta ve yükseköğretimlerini devam ettirmelerinin yanı sıra cezaevinin sunduğu pek çok kursta da eğitim alabildiğini anlatıyor. Yaklaşık 1000 hükümlünün kaldığı cezaevinde bilgisayardan, kuaförlüğe, aşçılıktan, dikişten takı tasarımına ve halk oyunlarına kadar kurslar veriliyor. Yaklaşık 400 mahkûm iş, meslek, kültürel ve hobi kurslarından yararlanıyor. Kurslardan alınan sertifikalarla meslek sahibi olmak mümkün. Öte yandan Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ndeki tekstil ve lastik yamama atölyesinde kadınlar haftanın beş günü sigortalı işçi olarak çalışıyor.