“Eyvah, tatil geldi” dememek için…

Çocuk Eğitimi
Mehtap Kayaoğlu’nun haberi Normal şartlarda tatil geliyor diye sevinilmesi gerekirken, okulların kapanma tarihi yaklaştıkça annelerin içini bir telaş kaplıyor. "Eyvahh… Bu çocuklarla ...
EMOJİLE

Mehtap Kayaoğlu’nun haberi

Normal şartlarda tatil geliyor diye sevinilmesi gerekirken, okulların kapanma tarihi yaklaştıkça annelerin içini bir telaş kaplıyor. "Eyvahh… Bu çocuklarla koca tatilde ne yapacağım ben? Tencere tava hepsi ayrı bir hava…!" telaşı. İnsanın kendi evlatlarından ödünün kopması bu olsa gerek! Hâlbuki bazı temel noktalara dikkat ederek, ailelerin bu tatil kaygısından uzaklaşması mümkün…

İnsanın kendi evlatlarından ödünün kopması bu olsa gerek! Hâlbuki bazı temel noktalara dikkat ederek, ailelerin bu tatil kaygısından uzaklaşması mümkün…

Ders ve çalışma dolu kış mevsiminin ardından gelen tatil günleri, çocuklar için rahatlık ve eğlenceye duyulan özlem olarak tarif edilebilir. Günün belirli saatlerinde yatmak, aynı saatlerde okula gitmek, sabah erkenden kalkmak zorunda hissetmeyecekleri tamamen özgür günler! Halbuki öyle değil. Tatil demek, "canın ne istiyorsa ona göre hareket et" demek değildir. Tatil günlerinin, okul ve çalışma günlerinde olduğu gibi kişiyi belirli hedeflere taşıyacak planlarının olması gerekir. Yani okul döneminde saat gece onda yatan bir öğrencinin, yaz tatili nedeniyle her gece iki veya üçte yatmasına müsaade edecek değilsiniz. Tatil olduğu için çocuğunuz her gün okula gitmeyecektir tamam; ancak yaşanan her gün yavrularınızı belirli bir hedefe taşımalıdır. Aksi halde işiniz zorlaşır. Okul döneminde sekiz ay boyunca bazı davranış özellikleri kazandır, sonra tatil gelsin, öğrendiği her şeyi 3 ayda unutsun gitsin! Olur mu öyle şey? Tabii ki olmaz!

Peki ne yapacaksınız?

Hemen anlatayayım…
Öncelikle ailenin tüm bireylerinin tatil için neler hayal ettiklerini, neler düşündüklerini, neler ümit ettiklerini anlamakta fayda var. Çünkü evde anne, baba ve 3 tane çocuk olduğunu düşünün. Üstelik çocuklar birbirinden farklı yaşta olsun. Birisi 5, diğeri 12 ve en büyükleri 17 şeklinde. Kimin tatilden ne istediğini, hangisinin tatille ilgili ne tür beklentiler geliştirdiğini anlamak çok önemli. Anne/babalar, tatil yaklaşırken bu günlerde, çocuklarıyla tatil beklentileri hakkında konuşabilir bence. Sorun çocuklarınıza tek tek bakalım neler istiyorlar sizden. Neler yapmak istiyorlar, nerelere gitmek, ne tür faaliyetlere katılmak…vs.

Anne babanın, çocuklarının tatil hayallerini konuşması demek, çocuklarının istediği her şeyi gerçekleştirecekler demek değildir. Bu nokta son derece önemli. Çocuklarımızın beklentileri hakkında bilgi sahibi olmak istememiz, onların istediği her tatil planını tek tek gerçekleştireceğiz anlamına gelmez. Çünkü çocukların istekleri vardır, ailelerin de zaman/ekonomi ve iş hayatlarıyla ilgili yaşamsal gerçekleri! Aile bireyleri birbirleriyle olmasını istedikleri konuları konuşurken, birbirleri için yapabileceklerini de konuşmalıdır.

Üç kuşak bir arada

Örnekleyelim dilerseniz;
Tarık 5 yaşında… Her gün abla ve ağabeyiyle birlikte oyun oynamak istiyor. Bir de geçen yıl gittikleri yazlığa gidip, orda bol bol yüzmek…
Selin 12 yaşında… Derslerden bıkmış… Kesinlikle kitap yüzü görmek istemiyor, yazlığa gidip yüzmek istiyor… Ve bol bol face/msn sohbetleri hayali kuruyor.
Buğra 17 yaşında… O artık bir delikanlı… Okul/ders stresi olmadığı için bol bol gezmek, arkadaşlarıyla geç saatlere kadar sokaklara takılmak istiyor. Geçen yılki tatili sevmedi, yüzmek umurunda bile değil. Arkadaşlarıyla rahatça dolaşmak ve dershane lafı duymak istemiyor. Mümkün olsa, uyumak için bile eve girmeyecek.
Bunlar çocukların kendilerince geliştirdiği tatil beklentileri. Bir de anne/babanın yaşamsal gerçekleri var.
Anne 38 yaşında… Ev hanımı… hergün çocukları okula yetiştirmekten ve okul maratonundan bıkmış. Rahatça tatil yapmak istiyor. Ama çocuklar hergün evde olduklarında internet ve televizyon kavgası yaptıkları için canı sıkılıyor. Oğlunun evde olmaması işine yarıyor, fakat dışarıda kimlere takıldığını bilmediği için de merak ediyor. Kızıyla arası idare eder. Ufaklık onu yoruyor.

Baba 43 yaşında… Yazın da çalışmaya devam ediyor. İş yerinden sadece 15 gün tatil izni alabilir. Okulların tatili normal şartlarda onu ilgilendirmiyor. Sadece akşamları çocuklara erken yatmaları için zorlama yapmayacağı için memnun. Çünkü her akşam aynı senaryodan sıkılmış durumda. Bütçe nedeniyle ailesini uzun bir tatile gönderemez. Sadece köydeki ailesinin yanına gönderebilir o kadar. Birlikte 10 günlük deniz tatili de ekleyebilir belki.

Ne kadar tipik bir aile değil mi? Tencere tava herkes bir hava gerçekten.

Öncelikle bilinçli/aklı başında her anne/baba hem bilmelidir hem de çocuklarına şu mesajı vermelidir ki; çocuklarımızın tatil günleri öncelikle çocuğumuzun dinlenme ihtiyacını karşılamalı, ardından onların akademik başarı ve sosyal becerilerini destekleyecek biçimde düzenlenmelidir. Yani okullar kapandıktan sonra ortalama iki hafta kadar çocuklarımızı ders ve okuma etkinlikleri dışında eğlenmelerine fırsat verebiliriz. Ancak bu sürenin geçmesinin ardından ders yok, defter yok, kitap yok, okul/eğitim etkinliği yok şeklinde geçen günlerin yerine, geçmiş ders yılının tekrarlanacağı, gelecek yıl için hazırlıkların tatlı tatlı gün içine serpiştirileceği bir sistem devreye girmek zorundadır.

Çocuklarımız, geçen yıldan yeterince başarılı olamadıkları dersleri varsa onlara takviye yapabilirler; gün içinde dergi/kitap/yazı/gazete/mecmua okuyabilirler; 20 kadar soru cevaplayabilirler…vb. gibi.
Böylece siz sevgili aileler; çocuklarınızın yaz aylarını, kendilerini geliştirebilmelerine yönelik fırsata dönüştürebilmelerine zemin hazırlamış olursunuz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta çocuğu sıkmadan, bazı çalışmaları oyun şekline getirerek fakat her gün düzenli bir şekilde, süresi ve miktarı çocuğa göre ayarlanarak mutlaka çalışılması gerektiğidir. Yaz tatili sadece bilgisayar, internet kafe, deniz, güneş veya sokakta uzun saatler oyun oynamak demek değildir. Başıboş ve çok serbest kalan çocuklar, yaz tatilinden kendilerine bir kazanç çıkaramadıkları gibi bazı öğrenilmiş davranışlarını da unutabilmektedir. Onun gelişiminin sürekli olduğu, bazı kuralların, ilkelerin tatilde de uygulanması gerektiği çocuğa anlatılmalı, onu sıkmadan ve mutlu olabileceği şekilde bir program hazırlanmalıdır. Gün içinde oyuna ve eğlenceye zaman ayırırken, okunması gereken kitaplar, çalışılması gereken dersler de oyuna çevrilmelidir. Hatta çocuğunuz güzel bir kitabı bitirdiğinde birlikte eğlence merkezlerine gitmeyi veya çok istediği bir faaliyeti, okuduğu kitabın ödülü olarak ona hediye edebilirsiniz. "Heeyyy aferin sana… koca kitabı bir haftada bitirdin. Böyle kitapkurdu bir delikanlıyla yarın sinemaya gitmeye ne dersin?" gibi.

İletişimi artırın

Yaz tatilinin önemli işlevlerinden birisinin de, tatil günlerinin aile bireyleri arasındaki iletişimi, sevgi ve muhabbeti artırması; ortak hedefler ve ortak faaliyetler bulmaya vesile olması olmalıdır. Okullar açıkken koşturmacaydı, dersti derken aile bireyleri birbirlerine yeterince zaman ayıramayabiliyor. Hazır tatil olmuşken anne mutfakta kızıyla sohbet edebilir, ikindi çayının yanına güzel bir kek yapması için kızını cesaretlendirebilir. Bunun dışında birlikte yürüyüş yapmak, spor yapmak, plates yapmak, özellikle zor hareketlerde gülmekten kırılıp ortamı şenlendirmek, çocuklarımızın sevdiği filmleri onlarla birlikte sinema salonu keyfi oluşturarak izlemek, bilgisayarda zeka oyunları oynamak…vs. saymakla bitmez faaliyet!

Normal şartlarda zamansızlık nedeniyle çocuklarının birçok isteğini yerine getiremiyor anneler. Tatiller, geniş zaman olanağı sağladığı için, buna benzer faaliyetlerin yapılmasına imkan tanır. Böylece kardeşler arası işbirliği, hep birlikte eğlenceli konulardan sohbet vb. gibi aktivitelerle vakit çok verimli kullanılabilir. Anne-babalar ve çocuklar arasındaki iletişimin artması, ilişkilerin daha sağlam temellere oturtulması, birbirlerini daha iyi tanıma ve değişik yönlerini keşfetme, bu tarz aktivitelerle mümkün olmaktadır.

Özetle söylemek gerekirse tatiller aile içi ilişkilerin geliştirildiği, çocukların yaşlarına uygun faaliyetlerle zenginleştirildiği güzel günlere çevrilmelidir. Açık havada hareketli oyunlar oynasınlar. Bilgisayar, tv karşısında oturmaktan kurtarılsınlar. Yaşıtlarıyla sokakta koşa zıplaya eğlensinler.
Bunun yanında evde eğlenmenin mümkün olabileceğini de hissettirin onlara. Oyun demek, eğlence demek mutlaka dışarıya çıkmayı gerektirmez! İnsanların evlerinde de çeşitli şekillerde eğlenebileceğini göstermek gerekir. Birlikte yemekler yapmak, bulmacalar çözmek, spor yapmak, resim yapmak, film izlemek, müzik dinlemek, kahkahalar atıp gülmek gibi.

Okul öncesi çocuklarınız yeni şeyler görmek, sorular sormak, soruna cevaplar bulmak ister. Onları bol bol gezdirmek, gezdirirken de anlatmak lazım. Hayvanat bahçesine gidip hayvanlar hakkında bilgi vermek, arabada giderken etrafta gördüğünüz binalar ve nesneleri tanıtıp ne işe yaradıklarını anlatmak gibi.

İlköğretim dönemi çocuklarınız da yeni şeyler öğrenmekten, koşup zıplamaktan hoşlanır. Onlarla da gezi planları yapın. Sokakta arkadaşlarıyla iyi vakit geçirmelerini sağlayın. Müze ziyaretleri, hayvanat bahçesi, sinema/tiyatro gezileri çok hoşlarına gider.

Ergenlere gelince… ergenler ah ergenler! Onlar yüksek ihtimalle arkadaşlarıyla gezip dolaşmak, bilgisayar başında sosyal paylaşım sohbetleri yapmak isteyecekler. Elinizden geldiğince onlarla eleştirmeden gezmeye, sözlerini kesmeden sohbet etmeye, nasihat etmeden dinlemeye çalışın.
Üç nesil aynı anda sizin evladınızsa eğer aradaki dengeyi sağlamanız gerekiyor. Ergen o gün bilgisayar başından kalkmak istemiyorsa, ufaklığı alır parka götürür bir güzel oynatırsınız. Ardından evdeki çocukları arayıp, oyununuzun bittiğini, onlarla bir çay bahçesi keyfinin fena olmayacağını söylersiniz gibi…

Evlatlar sizin… ve bizim… nasıl yönlendirirsek o şekilde büyüyorlar. Herhangi biri için herşeyi mükemmel yapmamız mümkün değil! Ancak elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı bilmeleri fena olmaz…

Moral Dünyası dergisi

Moral Dünyası dergisine göz atmak için tıklayın!