“Uranyum zenginleştirmeden vazgeçmeyiz”

Ülkeler
İran’da reformcu kanadın adayı Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanı seçilmesi dış politikada da yeni bir yönelim olacağı beklentilerini getirdi. Ruhani, seçim sonrası yaptığı ilk açıklamada, zaf...
EMOJİLE

İran’da reformcu kanadın adayı Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanı seçilmesi dış politikada da yeni bir yönelim olacağı beklentilerini getirdi.

Ruhani, seçim sonrası yaptığı ilk açıklamada, zaferini “ılımlıların radikallere karşı zaferi” olarak nitelendirmişti. Uluslararası toplum da özellikle nükleer anlaşmazlığın çözüme kavuşturulmasını umut ediyor. Ruhani, seçim kampanyası sırasında yaptırımların kaldırılması için Batı’ya yaklaşmak istediğini belirtmişti.
 
Batı’nın İran’dan özellikle nükleer sorun konusunda beklentilerinin gerçekçi olup olmadığı konusunda İranlı gözlemciler farklı görüşlere sahip. Deutsche Welle’ye demeç veren muhalif yazar Bahman Nirumand, Ruhani’nin seçim vaatlerini yurtiçinde ve yurtdışında yerine getirme çabalarının büyük dirençle karşılaşacağını söylüyor.
 
Hasan Ruhani’nin özellikle İran’ın ruhani lideri Ayetullah Hamaney ve İran Devrim Muhafızları tarafından baskı göreceğini belirten Nirumand, Hamaney ve Devrim Muhafızları’nın geçen sekiz yıl boyunca nükleer sorun konusunda Batı ile uzlaşıya kesinlikle hazır olmadığını gösterdiği kanısında.
 
‘Ruhani sistem adamıdır’
 
Ruhani, 2009 yılından bu yana tutuklu bulunan siyasi mahkûmların serbest bırakılacağı sözünü de vermişti. Ruhani tüm bu beklentileri karşılayabilir ve vaatlerini yerine getirebilir mi? Berlin’de yaşayan yazar Bahman Nirumand, yeni cumhurbaşkanını şöyle tanımlıyor: “Ruhani, sistemin adamıdır. Pek çok önemli pozisyonda bulundu. Uzun yıllar Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başkanıydı. Savaşta yüksek askerî görevlere sahipti. Gerçekten de sistemin adamıdır. Onu bir reformcu olarak nitelendiremezsiniz. Ruhani muhafazakâr ancak çok fazla liberal görüşleri de olan bir muhafazakâr. O bir akılcı, o bir diplomat. Hatemi döneminde nükleer sorunlarla ilgili görüşmelerde baş müzakereci olarak bunu kanıtladı ve uzlaşı yanlısıydı.“
 
Tahran Üniversitesi’nde siyaset bilimci olarak görev yapan Sadık Zibakalam da aşırı iyimserlik konusunda uyarıda bulunuyor. Gerçek iktidar kurumlarının hâlâ muhafazakârların elinde olduğunu belirten Zibakalam, güçlerinin sadece bir kısmını reformcu kanada karşı kaybettiklerini söyledi.
 
Öte yandan Tahran’da yaşayan rejim karşıtı ve yönetmen Muhammed Nurizad, Hamaney ve Devrim Muhafızları liderinin artan uluslararası yaptırımlar nedeniyle açmaza girdiğini, bu nedenle Ruhani gibi birinin kendilerine kapıyı açması için gerekli koşulları sağladığını söylüyor.
 
Ruhani, düzenlediği basın toplantısında nükleer programlarının tamamen şeffaf olduğunu, daha fazla şeffaflığa ve İran’ın adımlarının uluslararası normlara uygun olduğunu tüm dünyaya göstermeye hazır olduklarını söyledi. Ayrıca İran’ın uranyum zenginleştirme programından vazgeçmeyeceğini kaydetti.
 
‘ABD nükleer haklara saygı duymalı’
 
Dünyayla yapıcı iletişimi canlandıracağını kaydeden Ruhani, tüm ülkelerin dostane ilişkiler fırsatını kullanmasını umduğunu söyledi. ABD ile İran ilişkilerinin ise karmaşık ve zorlu bir konu olduğunu, iyileştirilmesi gereken eski bir yara olduğunu söyleyen Ruhani, ABD doğrudan görüşmeler istiyorsa İran’ın nükleer haklarını tanıması gerektiğini ifade etti.
 
Yazar Nirumand ise Batı’nın yaptırımları artık kaldırması gerektiği görüşünde. Nirumand, “Evet, öyle olması gerektiği görüşündeyim. Batı bunu yapmalı. Batı, İran’a şimdi gerçekten bir şans vermeli ki İran’daki sivil toplumun baskısıyla ortaya çıkan bu liberalleşme çabaları gerçekten güçlenebilsin. Batı, 2009’da yapılan hataları yapmamalı. O dönem Ahmedinejad‘ın yeniden seçilmesini hedef alan büyük protestolar sırasında nükleer anlaşmazlık aşırı şekilde abartılarak halkın protestosu göz ardı edildi. Şimdi fevkalade bir şekilde yeniden söz hakkını kullanan sivil toplum gerçek anlamda desteklenmeli” diyor.
 
Peki, hangi yaptırımlar kaldırılmalı? Nirumand, şu yanıtı veriyor: “İran’ın şu anda döviz transferi konusunda büyük sorunları var. Örneğin İran Çin’de petrol satarsa gelirler İran’a transfer edilemiyor. İran bu durumda Çin’den mal almak zorunda kalıyor. Bu ticaret şekli tamamen halkı hedef alıyor. İran’ın ekonomik durumu çok kötü. Halk çok şikâyetçi ve bu da değişimin bir nedeni. Ancak İran’ın hemen yarın demokrasiye kavuşacağını sanmak da hayalperestlik olur. Yeni cumhurbaşkanının gücü de oldukça sınırlı. Halâ yerinde oturan muhafazakâr ve radikaller huzur vermeyeceklerdir.”
 
Deutsche Welle Türkçe