Osmanlı Emanetinde Tehlikeli Bölünme

Ülkeler
Osmanlı’nın 1878 Berlin Kongresi ile Bosna-Hersek’i Avusturya-Macaristan İmaparatorluğu’na bırakmak zorunda kaldığı dönemde elinde tutmayı başardığı, ancak Balkan Savaşı ile Sırbista...
EMOJİLE

Osmanlı’nın 1878 Berlin Kongresi ile Bosna-Hersek’i Avusturya-Macaristan İmaparatorluğu’na bırakmak zorunda kaldığı dönemde elinde tutmayı başardığı, ancak Balkan Savaşı ile Sırbistan ve Karadağ’a bırakılan Müslüman Boşnak nüfusun yoğun yaşadığı Sancak bölgesinde, son yıllarda dini kurumlar arasında yaşanan gerginlik toplumu derinden etkiliyor.
 
Eski Yugoslavya’nın kuzeydoğusunda, bir bölümü Sırbistan’da, diğer bölümü Karadağ’da yer alan Sancak bölgesinin nüfusunun çoğunluğu Müslüman Boşnaklardan oluşuyor. Yaklaşık 8687 kilometrekare alana sahip 350 bin nüfuslu bölgede, Müslüman nüfus yüzde 70 gibi bir çoğunluğu temsil ediyor.
 
Karadağ’ın 2007 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle Sancak’ın toprakları bölündü. Yeni Pazar (Pazar), Tutin, Priyepolye, Nova Varoş ve Priboy kentleri Sırbistan’ın sınırları içinde, Akova (Bijelo Polje), Berane, Plav, Gusinye ve Taşlıca (Pljevlja) kentleri ise Karadağ’ın sınırları içinde kaldı. Sancak’ın en büyük kenti, Osmanlı döneminden bu yana bölgenin merkezi konumundaki ”Yeni Pazar” olarak biliniyor.
 
Balkanlar’ın adeta ”anahtarı” konumundaki Sancak, stratejik konumunun yanı sıra yemyeşil bitki örtüsü ve zengin sularıyla dikkati çekiyor. Kosova Savaşı’nın (1389) hemen ardından ve İstanbul’dan yıllar önce fethedilen bu bölge yüzyıllarca Osmanlı tarafından Avrupa’ya açılan önemli bir stratejik üs olarak kullanıldı. Osmanlı ile birlikte bu bölgeye Karaman ve Maraş bölgesinden Türkler getirilerek yerleştirildi. Daha sonra bu bölgedeki halkla kaynaşan Türkler, özellikle Bosna-Hersek’in ve Macaristan’ın fethinde önemli roller üstlendi.
 
Osmanlı’nın 1878 Berlin Kongresi ile Bosna-Hersek’i Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bırakmak zorunda kaldığı bir dönemde, Sancak Bosna eyaletinden ayrılarak özel bir bölge haline getirildi ve Batıda kalan en uç nokta olarak yerini korudu. Sancak’ın 21 Nisan 1879 tarihinde yapılan Yeni Pazar ve İstanbul anlaşmalarıyla da Osmanlı’ya bırakılması teyit edildi.
 
Osmanlı’nın Balkan Savaşı ile bölgeden çekilmesiyle birlikte Sırbistan ve Karadağ arasında toprakları paylaşılan, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda Sırp Çetniklerin büyük katliamlarını yaşayan, eski Yugoslavya döneminde de Türkiye’ye göçe zorlanan Sancak halkının önemli bir kesimi Anadolu’ya sığınmak zorunda kaldı.

Eski Yugoslavya döneminde, özellikle yatırımlardan mahrum bırakılan ve bu ülkenin en geri kalmış bölgesi konumuna sokulan Sancak’ın Sırbistan’da kalan bölgeleri, hala geri kalmışlık ve işsizlik gibi sorunların pençesi altında ayakta kalma mücadelesi veriyor.
 
Eski Yugoslavya’nın dağılması sırasında 1991 yılında Sancak’ta yapılan referandumda ise halkın yüzde 98,92’si ”siyasi özerklik” yönünde oy kullandı, bölgede hala yerel yöneticilerin bazıları ”siyasi özerklik” taleplerini zaman zaman dile getiriyor.
 
SANCAK’TA DİNİ LİDERLER ARASINDA BÖLÜNME
 
Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Sancak’taki Müslümanlar, dini otorite olarak İstanbul’u tanıyorlardı. Türkiye ile yaşanan uzun ayrılıklar, bu bölgede yaşayan Müslümanları da bir bakıma yalnız bıraktı. Eski Yugoslavya döneminde ise Belgrad’da da müftülük olmasına rağmen, Sancak’taki Müslümanlar dini merkez olarak Saraybosna’yı kabul etti. Buna göre, Belgrad’daki müftülük, Sırbistan’da Sancak bölgesi dışında yaşayan Roman, Arnavut ve Boşnaklara yönelik hizmet veriyordu.
 
Eski Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte Sırbistan ve Karadağ’da kalan Sancak’taki Müslümanlar, adeta kendilerini bir boşlukta hissetti. Bunun üzerine Sancak’taki din alimleri Tutin Başimamı Adem Zilkiç önderliğinde 1993 yılında bir araya gelerek ”Sancak İslam Birliği Meşihatı”nı kurdu. Zilkiç’in önerisi üzerine Cezayir’de İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan 23 yaşındaki Muamer Zukorliç, Sancak Meşihat Başkanı ve Sancak Müftüsü olarak seçildi.
 
Meşihat’ın oluşmasının ardından Sancak’ta dini hayat yeniden canlanmaya başladı, bu da Sırp yönetiminin tepkisiyle karşılaştı. Belgrad tarafından tanınmayan Sancak Meşihatı, İkinci Dünya Savaşı sırasında kapatılan Gazi İsabey Medresesi’ni yeniden açtı, çeşitli sağlık ve dini eğitim kurumlarını hayata geçirdi.

Sancak’ta 1996 yılında yapılan yerel seçimlerde bazı dini görevlilerin çeşitli partilerden aday olarak gösterilmesiyle, anlaşmazlıklar başgöstermeye başladı ve 2007 yılında bu anlaşmazlıklar bölünmeyle sonuçlandı.
 
SANCAK’TA BÖLÜNME 2007’DE OLDU
 
Sancak’ta 27 Mart 2007 tarihinde "Sırbistan İslam Cemaati" (IZUS) adıyla yeni bir oluşuma gidildi. Bu oluşuma öncülük eden Muamer Zukorliç’e tepki gösteren din adamları ise 3 Ekim 2007’de "Sırbistan İslam Birliği" ‘IZS) adı altında birleşti.

Sırbistan İslam Birliği’nin başına Adem Zilkiç atanırken, Sancak Müftülüğü’ne ise Hasib Sulyeviç seçildi. Bu tarihe kadar Tutin kentinde baş imam olarak görev yapan Adem Zilkiç, İslam Birliği’nin anayasasına göre Başmüftülük görevini Belgrad’dan devraldı. Zilkiç ve taraftarları, Muamer Zukorliç’e de görevini bırakma çağrısında bulundu.
 
Zukorliç’in Sırbistan İslam Birliği’nin kendisine yönelik ”istifa” talebini reddetmesiyle birlikte Sancak’taki İslam kurumları arasında ”derin bölünme” ve ”silahlı çatışmaya” varan kavgalar yaşanmaya başladı. Zukorliç, aynı zamanda akrabası olan Adem Zilkiç’i ve Demokratik Eylem Partisi (SDA) Başkanı Süleyman Uglyanin’i ”İslam Cemaati’ni bölmek” ile itham etmeye başladı. Zilkiç taraftarları ise Zukorliç’i ”aşırılık” ve ”bölgedeki Boşnak halkın geleceğini tehlikeye atmak” ile suçladı.
 
Sancak’taki Müslümanlar arasında bu bölünme derinleşirken, Sırbistan devleti iki cemaatin de resmiyetini kabul ettiğini ve sorunun Müslümanların kendi iç meselesi olduğunu açıkladı.
 
CAMİLERDE ÇATIŞMALAR
 
Sancak’taki dini kurumlar arasında bölünmenin ardından, camilerde kontrolü ele geçirmek amacıyla kıyasıya mücadele başladı. Bu mücadele silahlı çatışmaya, toplum arasında bölünmeye yol açtı.

Bölgede 2007 yılında başlayan ve adeta ”görmezlikten gelinen” olaylardan bazıları ise şöyle:
 
5 Ekim 2007: Sancak’ın Prijepolje merkez camisinde cuma namazı sırasında hutbeyi kimin okuyacağı konusunda Zilkiç ve Zukorliç taraftarları arasında kavga yaşandı. Sırp polisinin duruma müdahale ettiği kavgada, cami halıları altında saklanan tabancalar bulundu ve çok sayıda kişi gözaltına alındı.
 
5 Kasım 2007: Zukorliç’i destekleyenler, Yeni Pazar’daki Osmanlı eseri tarihi Altın Alem Camisi’ne girerek Zilkiç taraftarı olan imamın camiye girişini engelledi.
 
6 Ekim 2007: Sancak’ın Sjenica kent merkezindeki tarihi Valide Sultan Camisi’nde namazı kimin kıldıracağı yönünde tartışmalar çıktı. Sırp polisi kavgaya karışanları gözaltına aldı, caminin kontrolü ise Zilkiç’in taraftarlarına verildi.
 
7 Ekim 2007: Kimliği belirlenemeyen yüzü maskeli kişiler Adem Zilkiç’in yayınlarına katıldığı RTV Novi Pazar ve Jedistvo TV’ye silahlı ve sopalı saldırı düzenledi. Saldırıda televizyonların stüdyoları zarar gördü ve bir güvenlik elemanı ağır yaralandı.
 
4 Kasım 2007: Yeni Pazar’daki Altın Alem Camisi’nde Müftü Hasib Sulyeviç’in cuma namazı kıldırması engellendi. Cami, Zukorliç yandaşlarının kontrolu altına geçti. Sulyeviç, ise cemaatine iki hafta boyunca sokakta namaz kıldırdı.
 
7 Kasım 2007: Sırbistan İslam Birliği’nin liderlerinin destekleyen ailelerin çocuklarından 6’sı Gazi İsabey Medresesi’nden (İmam-Hatip Lisesi), ”can güvenlikleri sağlanamadığı” gerekçesiyle atıldı.

16 Kasım 2007: Yeni Pazar’daki tarihi Altın Alem Camisi’nde devam eden kavgalar bu defa silahlı çatışmaya dönüştü. Çıkan çatışmada bir kişi tabancayla ağır yaralandı, çok sayıda polis ve cemaat ise taş ve sopalarla dövülerek yaralandı.
 
19 Kasım 2007: Tutin kentindeki İslam cemaati binası silahlı kişiler tarafından basıldı. Bu merkezin kontrolü daha sonra Zukorliç taraftarlarının yönetimine geçti.
 
5 Aralık 2007: Priyepolye kentinin Zalug bölgesinde bir imam saldırıya uğradı.
 
9 Aralık 2007: Yeni Pazar’ın Selakovac semtindeki cami imamına görevi zorla bıraktırıldı.
 
27 Ocak 2008: Sjenica yerel İslam kurumu binasının ele geçirilmesi için kavga çıktı.
 
24 Şubat 2008: Yeni Pazar kent merkezinde imamlar ve korumalar arasında uzun namlulu silahların da kullanıldığı silahlı çatışma çıktı. Olayda, Zilkiç’i iki koruması yaralandı, çok sayıda kişi gözaltına alındı.
 
09 Mart 2008: Yeni Pazar’da inşaatı başlatılan imam-hatip lisesi binasının ele geçirilmesi amacıyla iki dini kurumun taraftarları arasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmada bir kişi ağır yaralandı, çok sayıda kişi ise hafif yaralandı.
 
26 Mayıs 2008: Yeni Pazar’daki Sırbistan İslam Birliği’nin binası ateşe verildi.
 
14 Temmuz 2008: Yeni Pazar’daki Haci Hurem Camisi’ne silahlı saldırı gerçekleşti.
 
21 Temmuz 2008: Yeni Pazar’da yerel yönetimi tarafından (İ)Stanbul camisinin inşası yasaklandı. Düzenlenen gösteriler üzerine caminin inşaatına yeniden izin verildi.
 
27 Ağustos 2008: Yeni Pazar yakınlarındaki Goşevo köyünde bir mescit ateşe verildi….
 
ÇIKAN KAVGALARIN YOL AÇTIĞI DERİN BÖLÜNME
 
Sancak’ta Müslüman Boşnaklar arasında yaşanan bu sıkıntı, camileri, ardından mahalleleri, sokakları, en son olarak da aileleri bile bölmeye yetti.

Dini ve siyasi liderler arasında yaşanan sorunlardan dolayı, bölgeye gelecek yatırımlar sürekli gecikiyor. Aileler arasında başlayan ”Zukorliç” ve ”Zilkiç” taraftarlığı sevinçte ve hüzünde de bölünmeye yol açıyor. Çünkü düğünler ve cenazelerde bile bu bölünmüşlük gün yüzüne çıkıyor. Bazen cenazelerin ortada kaldığı bile oluyor.
 
Yeni Pazar’ın Banya semtinde 24 Aralık 2009 tarihinde silahlı kişiler bir köprüyü kapatarak cenazenin karşı grubun imamının görev yaptığı bölgedeki camiye gitmesini engelledi. Cenaze ise mezarlığa götürülerek, burada kılınan namazın ardından toprağa verildi.

Sancak’taki cenaze ve düğünlerde iki grubun taraftarları bir araya gelmiyor. Hatta aileler bile ”Zilkiç” ve ”Zukorliç” taraftarlığı yüzünden bölünüyor.
 
Bölge halkı, bu sorunun artık çözülmesi gerektiğini ve yaşanan gerginliklerden, kavgalardan büyük zarar gördüklerini ifade ediyor. Türkiye’ye bu konuda büyük görev düştüğünü belirten Sancaklılar, şunları dile getirdi:
 
”Bu sorunu ancak Türkiye çözebilir, çünkü iki tarafın da Türkiye’ye karşı büyük saygısı ve sevgisi bulunuyor. Dış mihrakların oyunuyla oluşan bu bölünmenin artık sona erdirilmesini istiyoruz.”
 
DİNİ LİDERLERİN GÖRÜŞLERİ
 
Sancak Müftüsü Muamer Zukorliç, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin Sancak’ta Boşnak nüfusun onurunu korumak için mücadele verdiğini ve Sırbistan’ın asimilasyon politikalarına karşı çaba harcadığını belirtti.
 
Bosna-Hersek’in Reis-ul Uleması Dr. Mustafa Ceriç’i dini otorite olarak tanıdıklarını ifade eden Zukorliç, Sırbistan’ın Boşnak nüfusu bölmek ve bölgedeki Müslümanları kendi iç meseleleriyle baş başa bırakmak için İslam birliğini ikiye böldüğünü savundu.
 
”Bu oyuna gelenlerle bir araya gelmesinin mümkün olmadığını” söyleyen Zukorliç, şunları kaydetti:
 
”Ben davamda haklı olduğuma inanıyorum. Boşnak halkının onuru için mücadele ediyorum. Türkiye’ye, Türk yetkililerine ve Türk halkına her zaman için saygım ve sevgim sonsuzdur. Türkiye, buraya objektif davranacak bir heyet göndersin, bu heyet burada çalışma yapsın. Bu heyetin yapacağı çalışmanın ardından kim haksız çıkarsa o görevi bıraksın.”
 
Sırbistan Başmüftüsü Adem Zilkiç ise Zukorliç’in İslam cemaatini ”şirketleştirdiğini, siyasete bulaştırdığını, çeşitli yolsuzlukların içine girdiğini ve şiddetin tarafı olduğunu” öne sürdü.
 
Sirbistan’dan Boşnaklardan başka da diğer etnik kökenlere mensup Müslümanlar bulunduğunu ifade eden Zilkiç, ”Bu nedenle buradaki İslam cemaatinin örgütlenmesi Sırbistan sınırları içerisinde özerk olarak kalmalıdır. Eğer bir merkezimiz olacaksa orası da Saraybosna değil, Türkiye Diyaneti olmalıdır. Çünkü Balkanlardaki tüm Müslüman halkların merkezi Türkiye Diyaneti’dir” dedi.
 
2009 YILINDA SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN GİRİŞİMDE BULUNULMUŞTU
 
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 26 Temmuz 2009 yılında Sırbistan’ı ziyaretinde Sancak’a da gelerek, aralarında sorun bulunan siyasi liderler Sancak Demokratik Partisi Başkanı Rasim Lyayiç ve Sancak Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Süleyman Uglyanin’i barıştırdı. Lyayiç ve Uglyanin, Sırbistan hükümetine girerek, bakanlık görevi aldı ve Sırbistan’da kurulamayan AB yanlısı hükümet de bu uzlaşmayla birlikte kuruldu.
 
Davutoğlu ile birlikte o tarihte Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Mehmet Görmez de geldiği Sancak’ta Muamer Zukorliç ve Adem Zilkiç arasında yaşanan sorunu çözmek için girişimde bulundu. Ancak bu çabadan bir sonuç alınamadı.