Gazze ilaç bekliyor

Ülkeler
Yeryüzü Doktorları Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kerem Kınık ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Orhan Alimoğlu’ndan oluşan heyet, Es-Selame Vakfı’yla ortak kullandıkları ilaç deposunda incel...
EMOJİLE

Yeryüzü Doktorları Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kerem Kınık ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Orhan Alimoğlu’ndan oluşan heyet, Es-Selame Vakfı’yla ortak kullandıkları ilaç deposunda incelemelerde bulundu. Heyet, Gazze’de ilaç ve tıbbi sarf malzesi ihtiyacının gün geçtikçe arttığını vurguladı.

Dr. Kınık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze’de gerçekleştirdikleri ilaç ve tıbbi malzeme yardımıyla ilgili bilgi verdi. Dağıtımı iki şekilde gerçekleştirdiklerini aktaran Kınık, “Birincisi doğrudan hastanelerin depolarına tıbbi malzeme ve ilaç sevk etmek, ikincisi eczaneden reçeteyle ilaç alamayacak fakir hastalara ve özellikle savaşta yaralananlar ve özürlüler ile yakınlarına buradaki eczanemizden ücretsiz ilaç gönderiyoruz” dedi.

Sadece ilaç yardımı yapmadıklarını ihtiyaç sahiplerine tekerlekli sandalye ve koltuk değneği gibi sağlık malzemesi desteğinde bulunduklarını ifade eden Kınık, “Bu depomuz aracılığıyla şimdiye kadar yaklaşık 400 bin liralık ilaç ve tıbbi sarf malzemesi sevkiyatı yaptık. Nasip olursa önümüzdeki hafta İsrail üzerinden bir kargo uçağı ilaç ve tıbbi sarf malzememiz Gazze’ye girmiş olacak” diye konuştu.

Abluka nedeniyle serbest piyasadan ilaç ve malzemelerin Gazze’ye girişinin mümkün olmadığını belirten Kınık, Mısır ve İsrail tarafındaki kapıların kapalı olması nedeniyle “kara market”lerin devreye girdiğini, bu durumun maliyetleri yükselttiğini ve kaliteyi düşürdüğünü kaydetti.

Dr. Kınık, “Serbest eczane ve hastanelerde de aradığımız ilaçların tümü bulunamayabiliyor. Eskiden bu ilaçların Mısır tarafından girişi mümkün olabiliyordu. 2 bin civarında tünel vardı ve bu malzemeler oradan geçirilebiliyordu. Fakat maalesef bu tünellerin çoğu kapatıldı. Resmi kapılar da kapatıldığı için ilaç giriş çıkışlarında ciddi sıkıntılar var” şeklinde konuştu.

Saldırılar nedeniyle ilaç ve tıbbi malzemeye olan ihtiyacın arttığını ifade eden Kınık, yardımların kesintisiz devam etmesinin önemini vurguladı. Hayırseverlerin bağışlarını ayni ya da nakdi olarak yapabileceklerini aktaran Kınık, yardımseverlerin Yeryüzü Doktorlarının “www.yyd.org.tr” internet sitesi ve “00 90 212 586 1212” numaralı telefondan kendilerine ulaşabileceklerini hatırlattı.

YDD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kerem Kınık ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Orhan Alimoğlu, Türkiye’ye getirilecek yaralıların tespitine Gazze’nin Han Yunus şehrinde bulunan Avrupa Hastanesi’nde devam etti.

İncelemelerini sürdüren heyet, Gazze’nin Karara bölgesinde yaşayan yedi kişilik Ebu Haddef ailesinin aynı hastanede tedavi gören üç çocuğunu muayene etti.

AA muhabirine aile ile ilgili bilgi veren Kınık, Ebu Haddef ailesinin yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “İsrail’in kara saldırılarını başlatıp mahalleyi vurmasının ardından Baba Salih Ebu Haddef ailesini alıp Han Yunus’taki UNRWA okuluna sığınıyor. Aile daha sonra ramazan bayramında ilan edilen ateşkesten istifade edip, evlerinin vurulup vurulmadığını görmek ve giysilerini almak için okuldan ayrılıyorlar.

Sokaklarına vardıklarında evlerinin yerle bir olduğunu görüyorlar. Tekrar BM’nin okuluna dönerken yolda Gazze’lilerin çıkardığı rahatsız edici sesten dolayı Zennane dedikleri insansız hava aracının üzerlerine bıraktığı drone bombasının sesini duyuyorlar. Baba Salih Ebu Haddef, yedi kişilik ailesini sesten uzaklaştırmak koşuyor ama bomba ailenin üzerine düşüyor. Ailenin Üsame haricindeki tüm fertleri yaralanıyor. Baba Salih kendisi de yaralı olmasına rağmen en ağır durumda olan Üsame’nin ikizi Muhammed’i kucaklayıp Nasser Hastanesine koşuyor. Diğer yaralıları da olay yerine yetişen ambulans farklı hastanelere taşıyor. 6 yaşındaki Muhammed iki kere şoka giriyor, kalbi duruyor ve tekrar hayata döndürülüyor ama halen yoğun bakımda ve hayati tehlikesi devam ediyor. Beş yaşındaki Aiş ise karnına ve beline isabet eden şarapnel parçaları ile yaralanıyor ameliyat ile hayati tehlikeyi atlatıyor ama belden aşağısı felç oluyor. 4 yaşındaki kız çocuğu Rimez ise kafasına, kol ve bacaklarına isabet eden şarapnellerle ağır yaralanıyor, çok sayıda kırığı ve beyin kanaması olmasına rağmen durumu iyiye gidiyor. 8 yaşındaki en büyük abla Ragıt ise karnına isabet eden şarapnelle yaralanıyor ve ağır bir ameliyat geçiriyor, hayati tehlikeyi atlatıyor ve iyileşme döneminde.”

Hastanedeki yaralı tespit incelemelerini bitiren heyet, ailenin sekiz yaşındaki kızı Raghat’ı muayene etmek için Karara’da bir yakınlarının evinde kalan Ebu Haddef ailesini ziyaret etti. Aileye çocukların sağlık durumları ile ilgili bilgi veren Kınık ve Alimoğlu, anne Nesrin Ebu Haddef’in isteği üzerine çocuklarının hastanede çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Ağlamaya başlayan anneyi teselli etmeye çalışan Kınık ve Alimoğlu, çocukların tedavisinin en iyi şekilde yapmak için Gazze’de olduklarını söyledi. Çocukları hastaneden çıktıktan sonra artık gidecekleri bir evleri olmadığını, saldırılarda her şeylerini kaybettiklerini belirten Baba Abu Haddef, çocuklarının Türkiye’de tedavi görmesini istediğini belirterek “Kira verecek imkanim bile yok, yardıma çok ihtiyacımız var” dedi.

Ailenin saldırıda yara almayan altı yaşındaki oğlu Üsame ise ikizi Muhammed’i ve diğer iki kardeşini çok özlediğini, en kısa zamanda eve gelmelerini istediğini söyledi.

Gazze’deki yaralıların tespiti, tıbbi tedavilerinin planlanması ve Türkiye’ye sevk edilmesiyle ilgili Sağlık Bakanlığı ile yürüttüğü çalışmalarına devam eden YDD heyeti, Gazze’de genel durumu AA muhabirine değerlendirdi.

Filistinli insanların askeri bir hedef olmadığını vurgulayan Kerem Kınık, “Bu çalışmalarımız sırasında gerek hastanelerde, gerekse evlerinde yaralı hale gelmiş pek çok insanla karşı karşıya geldik. Bugün istatistiklerde bir rakam olarak on bin kişi yaralandı, iki bin kişi hayatını kaybetti diye geçen istatistik rakamlarının aslında her birisinin sessiz sedasız çok acı, çok derin hikayeleri var. Bunlardan birisi Ebu Haddef ailesi. Gördüğümüz manzara karşısında, içinde kalp taşıyan, vicdan taşıyan herhangi bir insanın isyan etmemesi mümkün değil. Bu insanlar bir askeri hedef değil, bu insanların evleri askeri bir hedef değil. Bu insanlar köylerinde, tarlalarında çalışan kendi halinde Filistinli insanlar. Ateşkes sırasında yol üzerinde insanların saatinin kaç olduğunu gördüğünü iddia eden insansız hava araçları tarafından hunharca, sivil hedef olduğu bilinmesine rağmen vuruluyor. Bunun kabul edilebilir, izah edilebilir hiçbir yanı yok. Filistinde binlerce dilsiz acı var. Dünyanın bu drama artık bir dur demesi gerekiyor. Bütün insanlığa sesleniyorum: Elinde hukuki gücü olan, askeri gücü olan, ekonomik gücü olan, bu acıyı durdurabilecek gücü olan uluslararası kurulaşlara, devletlere, siyasi gruplara, her kim varsa sesleniyorum, bu acıyı durdurun. Bu insanlar insan olarak doğmuş, insanca ölmek isteyen, insanca yaşamayı hak eden insanlar” dedi.

İsrail saldırılarının ilk başlarında Gazze’ye girip, meslektaşlarıyla omuz omuza çalışmak istediğini ancak İsrail ve Mısır makamlarının izin vermemesinden dolayı bu isteği gerçekleşemeyen Orhan Alimoğlu ise Gazze’nin “ tüm sınırları dünyaya kapatılmış, havadan 24 saat gözetlenen, ağır bir ambargonun uygulandığı ve yalnız bırakıldığı bir yer. Yalnızlığının yanı sıra dünyanın en gelişmiş silahlarıyla bombardımana tutulan bir yer” olduğunu söyledi.

Yeryüzü Doktorları olarak 8 Temmuz’da bir ekip hazırlayarak Gazze’ye girmek istediklerini ifade eden Alimoğlu, “Başvurduğumuz Mısır ve İsrail makamları maalesef bu izni bizlere vermedi. Sağlık Bakanlığımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın uzun uğraşları sonunda Sağlık Bakanlığı ekipleriyle Gazze’ye girebildik” dedi.

Sağlık Bakanlığı ve Yeryüzü Doktorları’nın buraya gelen ikinci ekip olduğunu söyleyen Alimoğlu, 2008 yılındaki saldırılarla karşılaştırıldığında o dönemde buraya yüzlerce sağlık ekibinin geldiğini  ancak bu dönemde Türkiye’den önce gelen yalnızca  Sudan ekibinin olduğunu belirtti.