Direnişin olmamasının sebebi Maliki yönetimi

Ülkeler
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, IŞİD’in ilerleyişinin Şii-Sünni veya Arap-Kürt savaşına yol açabileceği uyarısında bulundu. Musul’un kısa sürede düşmesinin insanın aklına R...
EMOJİLE

AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, IŞİD’in ilerleyişinin Şii-Sünni veya Arap-Kürt savaşına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Musul’un kısa sürede düşmesinin insanın aklına “hükümet pazarlıklı yeni bir siyasi hamle mi” sorusunu getirdiğini belirten uzmanlar, IŞİD’in kente girmesiyle asker ve polisin kentten ayrılmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu Uzmanı Bilgay Dumanlı, Başbakan Nuri el-Maliki’nin şu an hükümeti kurmaya çalışsa da ciddi bir tepkiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek ülkedeki son seçimler öncesinde IŞİD’in Anbar bölgesini elinde tutuğunu ve Ramadi ile Felluce’de seçim öncesinde etkinlik sağladığını hatırlattı. 

Irak seçimleri sonrası böylesi saldırıları beklediklerini belirten Dumanlı, “Musul’un bir anda düşmesi insanın aklına ‘hükümet pazarlıklı yeni bir siyasi hamle mi’ sorusunu getiriyor. Maliki şu an hükümeti kurmaya çalışıyor ama Maliki’ye karşı ciddi bir tepki var ve özellikle IŞİD’in Musul’a girmesiyle orada birliklerinin çekilmesi, asker ve polisin kentten ayrılması dikkat çekici” dedi.

Bölgede yaşayan Sünni halka, merkezi hükümetin güçlü olmaması durumunda böylesi militan saldırılara açık olabileceği mesajının hükümet tarafından verilebileceğini savunan Dumanlı, “Maliki hükümet kurma süreci öncesinde elini güçlendirmek istiyor. Dün itibarıyla olağanüstü hal ilan etti ve bütün yetkileri elinde toplamak istiyordu. Doğrudan kendi vereceği talimatlarla bu süreci yönlendirmek istiyordu” diye konuştu.

Dumanlı, Maliki hükümetinin uzun süredir kendisine direnen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) gelen yardım teklifini kabul etmemesi konusunda, “Böyle bir yardımı kabul etmesi merkezi hükümetin acziyetini ortaya koyabilir ve bu Maliki’nin kendisini zayıf gösterecek bir tutum içine sokacaktır” değerlendirmesini yaptı.

“Geri çekilme, toplanma stratejisi olabilir” 

“Irak askerlerinin geri çekiliyor olması bir toplanma stratejisi olabilir” diyen Dumanlı, “Çünkü merkezi hükümet tekrar toplanıp IŞİD’e güçlü bir cevap verecektir. IŞİD’in hiç durmadan ilerlemesi Irak’ta bir mezhep savaşına da neden olabilir. IŞİD’in özellikle Şii bölgelerde etkinlik sağlaması, Şii milislerin de onlara karşılık vermesi yeniden mezhepsel savaşı gündeme getirebilir” ifadesini kullandı.

ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan ise IŞİD’in Halep’in kuzeyinden başlayıp Rakka, Haseki’nin bir kısmı Irak’ta da Anbar ve Musul’u içeren bir coğrafyada İslami bir devlet kurma stratejisine sahip olduğunu, bu bölgelerde çok önemli saha tecrübeleri bulunan IŞİD’in halkın desteğini de arkasına aldığını söyledi.

Çoğunlukla Sünni nüfusa sahip olan bu bölgelerde Maliki yönetiminin ciddi bir etkisinin olmadığını anlatan Orhan, Irak merkezi hükümetinin uzak kaldığı bu bölgelerdeki güç boşluğundan faydalanan IŞİD’in etkin bir şekilde İslami bir devlet kurma stratejisi yürüttüğünü ifade etti.

Maliki yönetiminin peşmergelerden yardım istemeyeceğini vurgulayan Orhan, “Böyle bir yardım Kürtlere bölgede büyük bir pirim kazandıracaktır. Aynı zamanda Tuzhurmatu’nun da aralarında bulunduğu Musul ve Kerkük meseleleri Kürtler ile hükümet arasında ciddi bir tartışma konusu ve böyle bir talep kendilerinin zafiyet içerisinde olduklarını gösterecektir” dedi.

Irak güvenlik güçlerinin çatışma çıkmadan bölgeden çekilmesi hakkında değerlendirme yapan Orhan, hükümetin geri çekilme emri vermiş olabileceğini, Maliki’nin, etkin olmadığı Tuzhurmatu, Anbar ve Musul bölgelerinde tekrar gücünü toplayarak hakimiyeti sağlaması durumunda Irak’ta çok güçlü bir lider olarak ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Irak seçimleri öncesinde Anbar’da düzenlenen saldırıların dönüm noktası olduğunu söyleyen Orhan, “Maliki’nin IŞİD’in saldırılarına cevap vermesi yeniden Irak’ta güçlü bir lider olarak ortaya çıkmasını sağlamıştı. Maliki’nin tekrar böylesine bir başarı etmesi orta vadede elini güçlendirecektir” şeklinde konuştu.

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Başkanı Doç. Dr. Veysel Ayhan ise “IŞİD’in belli bir stratejisi ve belli bir perspektifi var ve toplumsal desteği sahip. Toplumsal karşılığı var. Toplumsal karşılığı olmayan bir örgütün salt tehdit ve benzeri yöntemlerle Musul ve Rakka gibi birçok bölgeyi kontrol altına alma ihtimali zayıftır” dedi.

“IŞİD’i selefi bir radikal yorumlayıcı bir grup olarak tanımlasak bile bugün Sünni Araplar adına askeri ve siyasal anlamda varlık ortaya koymaya çalışan bir örgüttür” diyen Ayhan, “IŞİD bugün terörist faaliyetler içinde bulunuyor. Sivilleri öldürüyor. Sivil katliamlarına imza atıyor ama nihai aşamada dayandığı toplumsal kesimlere baktığımız vakit Sünni Araplardan ciddi bir destek alıyor. Bölgesel anlamda da Körfez ülkelerinden ciddi bir destek, lojistik, silah ve parasal destek aldığını görmemiz gerekiyor” ifadesini kullandı.

Suriye ve Irak’taki Sünni-Arap kesimlerin ciddi bir hoşnutsuzluğu olduğunu söyleyen Ayhan, bölgedeki Sünni-Arapların Bağdat, Şam ve İran üçlüsüne karşı olduklarını belirterek şunları kaydetti:

“Bu Sünni-Arapların kendilerini sistem içerisinde dışlanmış, onurları kırılmış, şiddete maruz kalmış, öldürülmüş vs. gibi tanımladıkları ve algıladıklarını görmekteyiz. Bunun için de IŞİD bunların sözcülüğünü yapmaya çalışıyor. Her ne kadar IŞİD kültürel olarak bakıldığı vakit bu bölgenin yapısı içinde yer almasa bile – yani bir dönem Baas’ı destekleyen Irak Sünni Araplarını veya Suriye Sünni Araplarını düşünmek lazım. Ama savaş ve çatışma ve yaşanan durum da insanların bu tür radikal grupların da arkasında gitmesini beraberinde getirdi.” 

“Maliki kontrolü kaybetti”

Hükümet kurma çalışmalarına karşın Maliki hükümetinin ülkenin birçok bölgesinde kontrolü kaybettiğini savunan Ayhan “Burada hangi hükümetten bahsediyoruz. Yani Musul’u kontrol edemiyor ki dış merkezlere Baas’a yakın bir yerde. Bir Selahaddin bölgesi ortada. Ambar’da durum ortada. Dolayısıyla Maliki’nin kuracağı hangi hükümetten bahsediyoruz. Bu aşamadan sonra görevde kalması bile Irak’ın güvenliği, istikrarı ve geleceği için büyük bir tehdit olabilir” dedi.

ORSAM Irak uzmanı Dr. Serhat Erkmen de IŞİD’in Irak güvenlik güçlerini bölgelerden tamamen çıkarmayı hedeflediğini, bu çerçevede 2013 Aralık’ta başlayan Anbar-Felluce olaylarının ardından Babil’in kuzeyindeki alan hakimiyeti yaratma çabasıyla bölgede kendilerine ait bir devlet kurmak istediğini belirtti.

Musul’a yönelik saldırıların eylül ayından beri devam ettiğini belirten Erkmen, “Musul her açıdan özel bir öneme sahip. Öte yandan Musul’a yönelik operasyonlar eylül ayından beri devam ediyordu. IŞİD buradaki Irak ordusunun lojistik moralini yıpratma gibi pek çok şey yapmıştı zaten” diye konuştu.

“Yeni hedef Tikrit”

“IŞİD’in bundan sonraki hedefi Tikrit olacaktır” diyen Erkmen, “Büyük şehirleri kontrol altına alarak buralardaki Irak hükümetinin otokrasisini kontrol altına alacaktır. Uzun vadeli olmayacak bu işgalleri Irak ordusunu oraya çekecek ve halkla çatışması sonucu halkın tepkisini çekmesi üzerine IŞİD’e bir taban kazandıracaktır” değerlendirmesini yaptı.

Merkezi hükümetin peşmergelerden gelecek yardımı kabul etmeyeceğini ifade eden Erkmen, “Bir merkezi hükümet kendisine bağlı bir federal hükümetin arasında tartışmalı bölgeler gibi Anayasal sorun olan bir yerde güvenliğini sağlayamadığını kabul eder de peşmergeleri oraya nasıl çağırır. Bu, ‘Orada ben güvenliği sağlayamıyorum. Tartışmalı bölgeler senindir’ demektir” dedi.

IŞİD uzun zamandır orada faaliyet göstermesi ve halkın desteğini de alması sonucu bölgede hızlı bir hakimiyet kazandığını ifade eden Arkmen, “Bundan 10 yıl önce buralar Irak direnişinin kalbiydi. Felluce, Musul, Selahattin ve Tikrit bölgeleri öteden beri direniş geleneğine sahip, merkezi hükümetle sorunlu ve el-Kaide’ye kucak açmış bölgelerdir” diye konuştu.