Boşanmak için mezhep kuran Kral

Ülkeler
8. Henry, ülkesini Katolik Kilisesi’nin prangalarından kurtarmış, “ulusal” bir kilise kurmuştu. Şahsi arzuları, daha da özelinde aşkı, nefreti veya erkek bir varis uğruna kurmayı göz...
EMOJİLE

8. Henry, ülkesini Katolik Kilisesi’nin prangalarından kurtarmış, “ulusal” bir kilise kurmuştu. Şahsi arzuları, daha da özelinde aşkı, nefreti veya erkek bir varis uğruna kurmayı göze aldığı Anglikan Kilisesi, mevcudiyetini asırlarca sürdürmeye devam etmiş, günümüz İngiltere’sinin ve İngiliz ulusunun mevcut halini almasına katkı sağlamıştır.

16. asır hem Avrupa hem de Hristiyanlık alemi için mühim hadiselere sahne olmuştu. 1517 senesinde Martin Luther adındaki keşiş, Wittenberg Katedrali’nin duvarına Katolik Kilisesi’nin felsefesini ve fiillerini protesto maksadıyla hazırladığı 95 maddelik manifestoyu asarken kendisi de neleri değiştireceğinin tam olarak farkında değildi. Protestanlık adını alacak olan bu hareket Avrupa tarihinde bir dönüm noktası olacaktı. Fakat bu hareketin ortaya çıkışı, aldığı kitlesel desteği ve kat ettiği mesafeyi göz önüne aldığımızda “birisinin bunu yapması gerekiyordu” şeklinde bir çıkarımda bulunabiliriz. Başka bir ifadeyle, Kilise’ye karşı birisinin bu kıvılcımı başlatması lazımdı.

Avrupa Luther’in çaktığı kıvılcımın başlattığı olaylar silsilesi ile meşgul iken Kıta’nın kuzeybatısında ise Luther’in yaptığının benzerini çok daha farklı ve “pembe” bir nedene dayandırarak yapacak olan bir şahsiyet mevcuttu: 8. Henry…

8. Henry, tahtta kaldığı 38 sene boyunca renkli kişiliği, acımasızlığı ve gerçekleştirdiği evliliklerle tarihte yerini alan dikkat çekici figürlerden birisi olmayı başarmıştı. Ancak kendi saltanatında zuhur eden bir hadise var ki İngiltere tarihinin en önemli kırılma noktalarından birisi olmuştu. Bu kırılma noktasıysa kısaca, Henry’nin ilk karısı Aragonlu Katherine’den boşanmak ve Anne Boleyn ile evlenebilmek için İngiltere’yi Katolik Kilisesi’nden kopartıp yeni bir kilise ve mezhep –Anglikanizm- kurmasıydı. Peki Henry’ i bunu yapmaya iten sebep neydi?

Aragonlu Catherine, Henry’nin ağabeyi Arthur’un karısıydı. Ancak Arthur’un ölümünden sonra, Catherine de Henry ile evlenmek zorunda kalmıştı ki aynı zamanda Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken’in yeğeniydi. Bu bir bakıma rica minnet gelişen bir evlilikti ve Henry de çok mutlu sayılmazdı. Esasında Henry’nin Papalığı bile karşısına alacak kadar gözünün dönmesi oldukça masum bir isteğe dayanıyordu: Catherine ’nin O’na bir erkek çocuk yani bir veliaht doğuramamış olması, Henry’nin de başka arayışlara girmesine imkan tanımıştı.
 
Kral Henry  bu “uzun” arayışın ilk durağı ise güzelliğiyle Henry’nin aklını çelmeyi başarmış olan Anne Boleyn idi. İlk başlarda Kral’ın kendisine karşı ilgisine ve hediyelerine tabiri caizse naz yaparak karşılık veren Anne Boleyn, Henry’ye evlilik şartı ön koşmuştu. Diğer taraftan, Boleyn ‘in çok sevilmediğini, hakkında türlü dedikoduların yayıldığını belirtmek gerekir ki Kral’ın başbakanı Thomas Wolsey dahi onu “cadı” ve “büyücü” olmakla itham etmiş ancak Henry kararından caymamıştı.

Henry, Catherine’ den boşanıp Boleyn ile evlenme arzusunu Papalığa iletmişti. Lakin bir sorun vardı: Ölen ağabeyinin eşi ile evlenmesi zaten yasakken Papa’dan alınan özel bir izinle kıyılmış olan bu nikah ömür boyu devam etme şartı olan Katolik nikahıydı. Bu talep reddedilince, Canterbury Psikoposu Thomas Cranmer devreye girmiş, bu evliliği sonlandırmak için elzem olan tahkikatı başlatmış ve 23 Mayıs 1533’de Kral Catherine’ den boşanabilmişti. Bir süre sonra ise Anne Boleyn kraliçe tacını giymişti.

Bunun üzerine hem Henry hem de zamanında sahip olduğu güce Papa’nın yardımlarıyla ulaşan Cranmer aforoz edilmişlerdi. Henry de karşı bir hamlede bulunmuş, Katolik Kilisesi adına ülkede vergi toplanmasının yasaklanmasına ve Kilise’nin tüm malvarlığına el koyulmasına hükmetmiştir. Öyle ki bazı tarihçiler bu evliliğin Papalığın ülkedeki nüfuzunu yok etmek için bir bahane olduğunu öne sürseler de Henry’nin altı kez evlenmeyi göze alması bu tezi pek desteklememektedir.
Katolik Kilisesi’nin malvarlığına cebren el koyulmasıyla da yetinilmemiş, 1534’de Parlamento, 8. Henry’ i İngiliz Kilisesi’nin Lideri olarak kabul eden yasayı onaylamıştır. Hatta Parlamento Papa’yı da bundan sonra sadece “Roma Piskopos” u (Bishop of Rome) olarak muhattab alacağını deklare etmiştir. Böylece, İngiltere’nin Roma veya Katolik Kilisesi ile olan tüm bağları sona ermiş, Kral’ın bazı hevesleri hasebiyle temeli atılan Anglikan Kilisesi ise Henry’den sonraki az sayıdaki karşı teşebbüsler hariç, yıkılmadan ayakta durmayı başararak günümüze kadar gelmiştir. Hatta İngilizlerin birçok şeyde zuhur eden “farklı olma” merakı dinde de kendini göstermiştir diyebiliriz!

Ne var ki Henry’nin Katolik Kilisesi’nden kopma pahasına evlendiği Anne Boleyn, Kral’a bir erkek çocuk verememişti. Gönlünü bu sefer Jane Seymour isminde bir nedimeye kaptıran Henry, yeni kraliçesini bulmuştu ama önce Boleyn’ den kurtulması gerekiyordu. Artık Papa’ya danışmak gibi bir yükümlülüğü olmayan Kral için boşanmak zor bir zanaat değildi ki Boleyn’ i başından savması için üretilen dedikodular yeterli olmuş, zina suçlamasıyla yargılanan Boleyn idama mahkum edilmişti.
 
Anne of Cleves 
Tarihi kaynaklar, Henry’nin eşleri arasında en çok Seymour’ u sevdiğini bildirmektedir. Bu evlilik, Henry’nin uzun zamandır hayalini kurduğu bir erkek evlada kavuşmasını sağlamıştır. Bununla birlikte, veliaht 6. Edward’ ı dünyaya getirdikten iki hafta sonra Seymour vefat etmiştir. Henry, kendisine bir erkek evlat bahşetmiş olan bu kadının ailesine büyük değer atfetmiş, onları şereflendirmiştir.

Kral’a yeni bir eş bulma ihalesi ise Wolsey’ in halefi olan Thomas Cromwell’in başına kalmıştı. Politik bazı sebeplerden ötürü, Cromwell Cleveli Anne (Anne of Cleves) üzerinde karar kıldı ve Kral’a Anne’ yi olduğundan daha güzel gösteren bir resimle Henry’nin kalbini çalmayı başardı. Ancak Anne ile İngiltere’ye geldikten sonra karşı karşıya gelen Henry’nin tüm hayalleri suya düşmüş, yeni Kraliçe adayı beklediğinden daha çirkin çıkmıştı. Bunun üzerine evlilikten çok kısa bir süre sonra Anglikan Kilisesi evliliği fesh ettiğini duyurdu. Alman Prenslikler’ in desteğini alabilme düşüncesiyle hareket edip bu fiyaskoya sebep olan Cromwell’in ise kellesi vuruldu.

Sağlığında Cromwell’in rakibi konumunda olan bazı kişiler beşinci eş adayı olarak Kral’a kendisinden 38 yaş küçük olan Katolik Norfolk Dükü’nün 18 yaşındaki kızı Catherine Howard ’ı tavsiye ettiler. Evlilik gerçekleşti ancak dedikoduların ortaya çıkması da gecikmedi. Howard ’ın evlilik dışı ilişkilerinin olduğu ve zina yaptığı iddia edildi. Yargılanmasına bile gerek görülmeden 1542 Şubat’ında Londra Kulesi’nde idam edildi.

Kral’ın son eşi ise diğerlerine kıyasla daha şanslıydı. Zira dört yıl süren evlilik Kral’ın 28 Ocak 1547’deki ölümü ile sonuçlanınca, son eş Catherine Parr da diğer eşler gibi dışlanmadan ya da öldürülmeden paçayı kurtarmıştı.

Böylesine renkli bir hayatla tarihteki yerini alan 8. Henry, ülkesini Katolik Kilisesi’nin prangalarından kurtarmış, “ulusal” bir kilise kurmuştu. Şahsi arzuları, daha da özelinde aşkı, nefreti veya erkek bir varis uğruna kurmayı göze aldığı Anglikan Kilisesi, mevcudiyetini asırlarca sürdürmeye devam etmiş, günümüz İngiltere’sinin ve İngiliz ulusunun mevcut halini almasına katkı sağlamıştır. Belki de İngiltere’nin Kıta Avrupası’ndan daha evvel iyi kötü siyasi ve dini bir istikrar sağlamasında da müessir olmuştur.

Daniell, Christopher. England. Massachusetts: Interlink Books: 2006