Paris anlaşması’nın uygulamaması ABD’yi Çin ve AB’nin gerisine düşürür”

Olaylar
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Haziran 2017 itibariyle ABD’nin küresel ısınmaya ka...
EMOJİLE

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Haziran 2017 itibariyle ABD’nin küresel ısınmaya karşı hareket etme kararı içeren Paris Anlaşması’ndan çekilme kararını değerlendirdi.

Paris

Prof. Dr. Kurnaz, ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekilmesinin ABD’yi teknolojik açıdan Çin ve AB’nin gerisine düşüreceği gibi, sonuçları itibariyle tüm dünyayı etkileyeceğine dikkat çekti.

Kurnaz, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün Trump’ın kararı ile yeni tartışmaların zirveye çıkacağı bir gün olacağını belirtirken, Paris Anlaşması ve ABD’nin yeni konumunu değerlendirdi. Anlaşmaya taraf olmayan ülkeler açısından ABD’nin çekilmesinin bu ülkelere anlaşmaya direnme yolu açacağını vurgulayan Kurnaz, öte yandan ABD’nin önde gelen enerji devlerinin söz konusu karara tepki gösterdiğini hatırlattı. Kurnaz, ABD’nin bu adımın sonuçlarını iki bağlamda irdelenebileceğini belirterek şöyle devam etti:

‘’Özellikle güneşten elektrik üretme sistemlerinin kuruluş maliyetlerinin her 18 ayda bir yarıya indiği göz önüne alınacak olursa, yenilenebilir enerji kaynaklarının çok kısa vadede daha ucuz enerji üretmeye başlayacağı aşikardır. Bu durumda, Başkan Trump ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çıkartsa da çıkartmasa da ABD bu anlaşmanın şartlarını zaten yerine getirecektir. Çünkü piyasa şartları bunun daha doğru ve akılcı hareket olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, ABD’nin bu anlaşmadan ayrılmış olmasının teknik bir zararı bulunmamaktadır. Ancak diğer açıdan yaklaştığımızda, ABD Paris Anlaşması konusunda ayak sürüyen tüm ülkelere de direnme yolu açmıştır. Bizim gibi bu anlaşmayı kabul etmemiş olan ülkeler ABD’nin de anlaşmayı kabul etmemiş olmasını bir neden olarak ortaya koymaya çekinmeyeceklerdir. Bu açıdan anlaşmanın sağlıklı bir biçimde yürümesi ve diğer ülkelerin sağlayacakları katkıların devamı kısmen tehlikeye girmiştir. Yalnız bu problemin uluslararası politika ve ekonomideki etkileri iklim değişikliğinin fazlasıyla ötesine geçmektedir.

Dünya ülkeleri açısından bakıldığında enerji güvenliği artık gündemin en üst sıralarındadır. Özellikle kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların üreticisi olmayan ülkeler yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminin ne derece önemli olduğunu anlamış durumdadırlar. Teknolojide yapılacak olan bir sonraki sıçrama muhtemelen enerji sistemleri alanında olacaktır. Bu konuda son on senedir yatırımlarını hızlandıran Çin ve buna ayak uydurmaya çalışan AB, Paris Anlaşması’na bağlılıklarını bir kez daha ortaya koyarak başlamakta olan enerji devriminde de dünyadaki öncü rolü üstleneceklerini beyan etmişlerdir. Enerji teknolojileri alanında ABD’deki en önemli isimlerden olan Tesla’nın sahibi Elon Musk Başkan Trump’ın kararının ardından hemen tepkisini ortaya koymuştur. Amerikan ekonomisi açısından seçim sözlerini yerine getirmek bir yere kadar kabul edilebilir ama sırf bu sözleri yerine getirmek için teknolojik olarak ABD’yi Çin ve AB’nin gerisine düşürmeyi ülkedeki ekonomik çıkar çevrelerinin kolayca kabullenmeleri beklenemez. Kaldı ki Exxon-Mobil gibi dev petrol şirketleri bile Başkan Trump’ın bu karasının karşısındadırlar.

Tüm bu noktaları göz önüne aldığımızda ülkemizden bakıldığında basit bir karar gibi görünse de alınan karar, eğer arkasında durulacak olursa ABD açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Eğer kısa vadede bu karardan dönülecek olursa da hepimizin geleceği açısından daha hayırlı bir adım atılmış olur.