Mısır’da kemikleşmiş bir laik taban yok

Olaylar
Engin Dinç’in röportajı Mısır’da haftalardır gündemi meşgul eden anayasa referandumunun ilk etabı hafta sonu yapıldı. Katılım çok yoğun olmamasına ve daha çok muhaliflerin ağırlıkta olduğu...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

Mısır’da haftalardır gündemi meşgul eden anayasa referandumunun ilk etabı hafta sonu yapıldı. Katılım çok yoğun olmamasına ve daha çok muhaliflerin ağırlıkta olduğu kesimlerde gerçekleşse bile “evet” oyları, “hayır” oylarından çok çıktı. Bu durumda Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin elini kuvvetlendirdi. Mısır’da anayasa referandumunun olası sonuçlarını ve sonrasını Yazar Cevat Özkaya’ya sorduk.

KATILIM YÜKSEK OLSAYDI “EVET”LERİN ORANI DAHA YÜKSEK OLURDU

Mısır’daki seçimlerin ilk ayağında yüzde 56.5 “evet”, yüzde 43.5 “hayır” çıktı. Bu sonuç bekleniyor muydu?
Doğrusu böyle bir sonuç çok sürpriz olmadı, beklenen bir sonuç. Hatta bu kadar yüksek de beklenmiyordu desem yanlış olmaz. Fakat beklenmeyen bir şey yüzde 38-40’lık bir oranla seçime katılım olması. Bu çok beklenmeyen bir şeydi. Biraz daha yüksek bir katılım bekleniyordu. Benim kanaatimce katılım yüksek olsaydı “evet”lerin oranı daha yüksek olurdu.

Katılım neden düşüktü sizce?
Tabi bununla ilgili bir bilgiye sahip değiliz ama bir yorum yapılabilir. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden sonra ilk defa serbest bir seçim yapılıyor. Yani seçim alışkanlığı olmayan bir ülke. Ayrıca, nasıl olsa evet sayıları daha fazla çıkar, bizim kendimizi yormamıza gerek yok diye de düşünülmüş olabilir. Türkiye’yi düşündüğünüz zaman seçimlere katılım düşük olduğu zaman daha çok kimler gitmez bir bakın. Cumhuriyet Halk Partili seçmen mutlaka seçime gider. Ama seçime gitmeyen genel anlamda sağ ve muhafazakar seçmendir. Kanaatimce Mısır’da olan da böyle bir şey diye düşünüyorum. Ekstra bir bilgiye sahip değilim ama böyle olmuştur diye düşünüyorum. Ama şu kesin, seçim alışkanlığı olmayan bir ülke, evet orada da seçim yapılıyordu ama yüzde 90-99 Hüsnü Mübarek’in kazandığı seçimler oluyordu. O anlamda, gerçek anlamda 1-1,5 yıldır seçim yapılıyor oluşu seçmenin çok da böyle bir alışkanlığının olmadığını gösteriyor. Katılım süreç içinde sağlanabilir diye düşünüyorum.

Seçimlere katılım daha çok olsaydı, “evet” oylarının oranı artacaktı sanırım…
Kanaatimce kesinlikle artacaktı. Çünkü hayır diyenler belli ölçüde kitlelerini mobilize eden gruplar. Mısır’daki siyasi ve sosyal iklimi bilebildiğim kadarıyla “hayır” diyenler, alabildikleri oyun azamisini aldılar. Ve katılım yüksek olsaydı bunların oy oranı düşecekti. Yaklaşık 20’lere, 30’lara düşen bir oy oranı olurdu. Çünkü hatırlayacaksınız parlamento seçimlerinde Mursi’ye destek veren kesimin oyu yüzde 71 civarındaydı. Denge yüzde 70-30 dengesidir büyük ölçüde.

MISIR’DA YARGI KENDİ KASTININ YAŞAMASI İÇİN DİRENÇ GÖSTERİYOR

Mısır’da yargı Mursi’ye neden bu kadar direndi?
Mısır’da Türkiye’yle çok benzer şeyler oluyor. Askeri vesayetin geriletilmesi noktasında, askerler geri çekildikleri zaman yargının devreye girdiğini görüyoruz. Yani Türkiye’de bir 367 hikayesi yaşadık. Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısının 367’ye çıktığı bir süreci yaşadık. Bu yargı marifetiyle yapılmış bir şeydir. Diğer 10 cumhurbaşkanının hiçbirinde olmayan bir şey 11. Cumhurbaşkanı’nda yargı marifetiyle ortaya kondu ve 367 yeter sayısı arandı. Yargı bu tür yerlerde bir kuvvetler ayrılığı prensibiyle insanlara adalet dağıtan, hukukun gereklerini icra eden makam olmaktan ziyade sistemi ve sistemin hakimlerini koruyan bir şey haline geliyor tabii olarak. Mısır’da da buna benzer bir şey var. Kaldı ki Mısır’da bütün yargıçlar değil ama yüksek yargı mensuplarının çok ciddi maaşlar aldıkları ve ayda 1 hafta çalıştıkları, bu 1 haftanın dışındaki zamanlarını Körfez ülkelerine gidip, o Körfez ülkelerinde hakimlik yaparak çok ciddi miktarda imkan kazandıkları biliniyor. Tabi ki bu bütün yargıçlar için geçerli değil ama yüksek yargı mensupları böyle bir hakka sahip. Zaten Mısır’da ve Türkiye’de yapılan şeyleri yüksek yargı mensupları yapıyor. Dolayısıyla kendi sınıflarının, kendi kastlarının ve bu kastın yaşamasına imkan veren siyasal ve sosyal ortamın hayatiyetini devam ettirmesi için yargı, ciddi bir direnç gösteriyor.

Bir de şunu bilmekte yarar var, şu anda Mısır’ın parlamentosu yok, yargı tarafından feshedilmiş. Anayasa komisyonu feshedilmiş. Bir tek seçilmiş bir makam ve mevki olarak cumhurbaşkanlığı bulunuyor. Fakat cumhurbaşkanının kullanacağı, idare ederken değerlendireceği bütün mekanizmalar eski döneme ait mekanizmalar. Bunu yargı sağlıyor. Bu şu demektir, cumhurbaşkanı halkı tatmin edecek hiçbir işi yapabilme imkanına sahip değil. Hatırlayın Türkiye’de 12 Eylül 2010 anayasa referandumundan sonra siyasi iktidar kendini biraz daha serbest hissedebilmiştir. Kitlenin oy vermesi yetmiyor, bu oyu devlet katında tescil ettirecek ve bu oyun gücünün gereğini yapabilecek bir siyasi iklimin meydana gelmesi lazım ki, Mısır’daki bu anayasa referandumu böyle bir iklimi meydana getirebilir diye düşünüyorum. Ayrıca referandumun bu birinci etabı, İskenderiye gibi şehir merkezlerinde yapıldı. 26 milyon kişinin bulunduğu kesimde. Bir de 22 Aralık’ta daha çok kırsal kesimde, 25 milyon kişinin daha bulunduğu, oy oranının daha büyük olduğu bir zeminde yapılacak. Sanıyorum oy oranı ülke çapında ortalama en az yüzde 60 olur diye bir kanaatim var.

MISIR’DA KEMİKLEŞMİŞ BİR LAİK TABAN YOK
Mısır’da muhalefeti oluşturan kesim kimlerdir? Muhalefet arasında da sanırım çok sıkı ilişkiler yok…
Hayır, yok. Bir, muhalefeti Nasırcılar var yani Mısır milliyetçileri var, Hamdin Sabahi gibi.  Liberal denen bir kesim var, tabanları çok fazla olmayan ama sesleri çok fazla çıkan bir kesim. Mübarek rejiminden kalmış bürokratik elit ve o mekanizmalardan beslenen bir grup, insan topluluğu var. Bir de tabi Kıpti Hristiyanların bir kısmı bu koalisyonun içinde. Bu koalisyonda bir de Mısır’da Müslüman Kardeşler geldiğinde menfaatleri zedelenecek, şu ana kadar Mısır yönetimine dışardan destek veren AB’nin bazı ülkeleri, Amerika gibi ülkeleri kattığımız zaman Mısır’da, Türkiye’deki gibi kemikleşmiş bir yüzde 20-30’luk bir laik taban olmadığını görürsünüz. Mısır’da bu muhalefetin sonucunda laik tabanı kemikleştirmek ve o taban üzerinden ülkenin siyasetine hakim olmak isteyen dış güçlerin katkılarını da ciddi bir biçimde hesaba katarak hadiseleri değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.

Referandumda “evet” çıkması durumunda neler değişir? Hem Mısır, hem de Ortadoğu açısından…
Mısır’da evet çıkması durumunda 3 ay içerisinde parlamento seçimleri yapılacak. Bu parlamento seçimleri muhalefetin bütün engellemelerine rağmen yapılacak ve devam edecektir. Bu netice itibariyle, Mısır’ın itibari bir seçimden, doğrudan doğruya, reel bir seçimli sürece geçtiğini göstermesi açısından önemlidir. Fakat hadiselerin hemen biteceğini beklemek yanlıştır. Mısır’ın içinde menfaatleri bulunan dış güçler de dahil olmak üzere, birtakım menfaat kesimlerinin bu menfaatlerini kolay terk edeceklerini düşünmek yanlış. Türkiye’ye bakın, 2002’den 2012’ye geldiğimiz halde hala daha Silivri davalarında nelerin olduğuna, nasıl bir tepkinin ortaya konduğuna, nasıl bir azgın saldırganlığının yapıldığına bakın. Mısır’da da bu süreçler yaşanacaktır ama seçim vasıtasıyla kitleden oy alarak halka kendi meşruiyetini tasdik ettirmiş bir siyasal iktidar bundan 1-1, 5 sene önce olduğundan çok daha fazla kendini güçlü hissedecek. Bugüne kadar kaçmaktan kovalamaya vakit bulamayan, kendi varlığını korumaya çalışan siyasi iktidar, bir taraftan varlığını koruma gücünü elde edecek, bir taraftan da o bölgenin ahalisine hizmet götürmeye başlayacak ki bu hizmeti götürebildiği süre içerisinde kamuoyu neznindeki itibarının artacağını varsaymak lazım. Umarım böyle olur diye düşünüyorum.

on5yirmi5.com