İhvan’ın direnişi İran devrimine benziyor

Olaylar
Engin Dinç’in röportajı  Mısır’da darbeci yönetimin yaptığı katliamdan 2 binin üzerinde ölü ve binlerce yaralı olduğu haberleri geliyor. Abdulfettah El Sisi tarafından yapılan darbenin ardından d...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı 

Mısır’da darbeci yönetimin yaptığı katliamdan 2 binin üzerinde ölü ve binlerce yaralı olduğu haberleri geliyor. Abdulfettah El Sisi tarafından yapılan darbenin ardından darbeci yönetim, bu müdahaleyi gerçekleştirerek Müslüman Kardeşler’in ve Muhammed Mursi’ye verilen desteği kırmayı amaçladı. Katliamın ardından ilan sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal yasası da bu müdahalenin etki alanını genişletmeyi amaçlıyordu. Mısır’da darbecilerin katliamının ardından neler yaşandığını Ortadoğu Uzmanı Mustafa Özcan’la konuştuk. 

Bu katliama nasıl karar verildi? Neden böyle bir katliam yapıldı? 

Bu katliamın asıl nedeni şu; darbe başarısızlığa uğradı. Bu başarısızlık hanesini başarıya çevirmek için müdahale ettiler ve katliamı da göze aldılar. Yani Müslüman Kardeşleri nasıl dağıtırız, sokaklardaki, meydanlardakileri nasıl dağıtırız hesabının bir sonucu. Dolayısıyla katliamı bir sindirme hareketi olarak yaptılar. Bu Mısır ordusunun Takrir-i Sükun politikası. Takrir-i Sükun biliyorsunuz Türkiye’de de Cumhuriyetten sonra doğuda uygulanan bir yöntem. Dolayısıyla Mısır Takrir-i Sükun sürecini yaşıyor ama bu yeterli olacak mı? Gerçekten heveslendikleri veya niyetlendikleri gibi halk sinecek mi? Hiç zannetmiyorum yangını daha da büyütüyorlar, öfkeyi daha da tetikliyorlar. Dolayısıyla darbeciler son hamlesini yaptı. Ama bu son hamle de boşa çıkacak. Katliam da, tarihlerine, sicillerine bir lanet olarak geçecek. 

Mısır halkı direniyor sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal ilan edildi. Mısır halkı darbecilerin bu yasaklarına uyuyor mu? Bir de bu direniş nasıl gerçekleşiyor. Korkulduğu gibi şiddet içeren bir direniş söz konusu mu? 

Kahire’de Adevviye Meydanı’nın yerini Mustafa Mahmut Meydanı alıyor. Halk yine oralarda toplanıyor ve onun dışında oturma eylemi ve yürüyüşler yapıyor. Yani spontane şekilde yürüyüşler yapıyorlar Kahire’de. Mısır’ın diğer şehirlerinde Süveyş, İsmailiye ve kentlerde olağanüstü hale veya sokma çıkma yasağına uyma yok. Gösteriler devam ediyor. O da gösteriyor ki direniş devam ediyor. Direniş silahlı hale gelebilir mi? Yani Cezayirleşme sürecinden bahsediliyor. Mesela İsmailiye kentinde göstericiler, eylemciler bir tankı ele geçirmişler. Tankla birlikte fotoğraf veriyorlardı veya tankla birlikte gösteri meydanına bir şekilde avdet etmişler. Oturma eylemi yapılan yerlere avdet etmişler. Böyle eğilimler var ama Müslüman Kardeşler şiddet eğilimli değil. Ne felsefelerinde ne de uygulamalarında var böyle bir şey. Bu ortam kargaşayı artırabilir. Ondan dolayı Sina bölgesinde olaylar olabilir. Şiddet olayları artabilir. Müslüman Kardeşler değil de kabileler şiddet uygulayabilir.  Yukarı Mısır bölgesinde Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki -ki Müslüman Kardeşler ile alakalı değil bu- gerginlik darbe sürecinde artırabilir. Dolayısıyla Müslüman-Hristiyan çatışması da olabilir. Bu ihtimaller var ama netice itibarıyla darbeyle ilgili ilk üç çıkış yolu var. Onlardan bir tanesi uzlaşmaydı. Fakat darbecileri hem haksızlar, hem pazarlık sürecini profil olarak çok düşük tuttular. Ondan dolayı tam bir uzlaşma kalmadı, arabulucu girişimler oldu. Darbeciler cevap bile vermediler. İsrail’in Filistinlilere yaklaşımına benziyor.  Ondan dolayı bu formül uzlaşma ortadan kalktı. Şimdi formül darbenin başarıya ulaşması, dünkü katliam da bu amaca matuf olarak gerçekleştirildi. Yani sindirme ve darbeyi başarılı kılmak amaçlanıyor. Ben bu darbenin başarılı olma şıkkına hiç ihtimal vermiyorum. Üçüncüsü de Cezayirleşme veya Suriye gibi olma durumu. Ben Cezayir’deki bir çatışma ortamının olabileceğine de pek fazla ihtimal vermiyorum. Müslüman Kardeşler çatışmacı değiller. Ancak Asyud, Mina, Sina bölgelerinde düşük yoğunlukta çatışma olabilir. Kısmen var zaten, özellikle Sina’da. 

Orduyla Müslüman Kardeşler arasındaki mücadele bize İran devrimini hatırlatıyor. İran’da da öyle olmuştu. Şah gittikten sonra askerler halkla karşı karşıya gelmişlerdi ve orada da halk barışçıl olarak davrandı, yani silahlı değil.  Karşılıklı mücadelenin sonunda ölenler ölmüş çok sayıda insan hayatını kaybetmişti ama ardından askeri yönetim bütün İran halkını öldüremeyeceğinden dolayı cunta çökmüştü. Devrim başarıya ulaşmıştı. Burada da Mısır’da da askerlerin arasında bir saflaşma olabilir. Sisi ve özellikle Suphi onun yardımcı bir şekilde bu süreç içinde azledilebilir. Yani en büyük ihtimal bu. Yani darbenin başarılı olma ihtimali yok. Bunu da herkes görüyor. Baradai’nin istifası bunun ilk işareti. 

İhvan’a karşı gerçekleştirilen bu müdahale ABD’den habersiz mi yapılmıştır? Ayrıca bu müdahale yapılırken Suudi Arabistan ve İsrail’in rolü nedir?

Amerika darbenin içinde. General Martin Dempsey ve Dışişleri Bakanı John Kerry’nin bir ifadesi var, Amerika’nın müttefiklerinin ordu olduğunu söylüyorlar. Tıpkı bizim 28Şubat sürecindeki gibi. Erbakan Hoca Amerika ve İsrail ile sureta ilişki içindeydi fakat bu ilişkiyi gerçekte askerler yönetiyordu. Mısır da o durumda. Dolayısıyla Amerika darbenin tam ortasında. İsrail ve Arapların durumuna bakacak olursak eski savunma bakanı Ehud Barak CNN International’a, “Sisi’yi ve Baradai’yi desteklememiz lazım” şeklinde bir yorum yaptı. Daha önce Şimon Peres aynısını söylemişti. Darbenin yıkılması, darbecilerin el çekmesi, İsrail açısından hayati olarak bir sonuç doğuracaktır demişti. Çünkü ondan sonra Camp David antlaşması vesaire bütün anlaşmalar askıya alınabilir. Mısır’ın Batı’yla, İsrail ile ilişkileri sıfır noktasına kadar olmasa bile çok alt seviyeye düşebilir. Bu da İsrail’in varlığına bir tehdit olabilir. Dolayısıyla İsrail, ABD darbecilerin arkasındadır. 

Suudi Arabistan da darbenin, darbecilerin taşeronu. Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte darbecilere destek konusunda tazı gibi hareket ediyorlar. Onlarda tabii darbeyi destekliyorlar.

İhvan’ın yöneticileri tutuklanıyor. Bu açıdan bakınca İhvan bu süreçte kendi yandaşları nı ne derece kontrol altında tutabilir? Provokasyon olabilir mi?

Yani her türü provokasyon olabilir. Darbecilerin yapmak istedikleri şey şu; uluslararası basını bir şekilde dağıtmak, yabancı bir şekilde basını uzak tutarak, karanlıkta katliam yapmak. Meydanları kanıtsız ve şahitsiz bırakmak. Kendi kanalları ile istediği görüntüyü vermek, istediği algıyı oluşturmak. Yani algı yönetimi deniliyor, bunu yapmak istiyor darbeciler. İkinci olarak devrimi lidersiz bırakmak istiyorlar. Onu da İhvan liderlerini tutuklayarak yapmak istiyorlar. 

Türkiye’nin ve diğer İslam ülkelerinin tavrı için ne söyleyeceksiniz? Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekmeleddin İhsanoğlu’na yönelik eleştiriler vardı. Türkiye en sert tepki veren ülke oldu? 

İslami ülkelerin tepkileri cılız. Değerlendirme dışı aslında, nesini değerlendireceğiz ortada bir şey yok. Ekmeleddin İhsanoğlu ise ayıp etti. Mursi’ye nasihatte bulunduğunu söyledi acaba o nasihatleri askerlere yapıyor mu? Ekmeleddin İhsanoğlu’nun çok fazla yetkisi yok netice itibariyle ama vicdanı da herhalde yeteri kadar yok, olaylar onu da gösteriyor.  

Türkiye’ye gelecek olursak, Türkiye tabi çapı ve imkanları nispetinde darbecileri eleştiriyor. Olması gereken tavrı ortaya koyuyor. Dediğimiz gibi meşru haklı tarafa destek çıkıyor. Haksız tarafı da eleştiriyor. Herkesin yapması gereken bu herkes bunu yapsa darbecilere hayat imkanı kalmaz. 

on5yirmi5.com