İhtişamdan sefalete: Ahvaz

Olaylar
Önceden İran’ın su miktarı bakımından en büyük nehirlerini barındıran coğrafya, susuzluk ve toz fırtınalarına karşı protestoların sembolü haline geldi. 30 yıl önce İran’ın tatlı sularının üçte ikisi, ...
EMOJİLE

Önceden İran’ın su miktarı bakımından en büyük nehirlerini barındıran coğrafya, susuzluk ve toz fırtınalarına karşı protestoların sembolü haline geldi. 30 yıl önce İran’ın tatlı sularının üçte ikisi, nüfusun çoğunluğunu Arapların oluşturduğu güneybatı bölgesinde akıyordu. Karun, Kerha, Marun, Cerrahi, Zühre, Dez ve Şavur nehirleri, bereketli Ahvaz topraklarına yoğun yağışlı yıllarda 60 milyar metreküp, kurak yıllarda ise 40 milyar metreküp su taşıyordu. Bol su kaynakları nedeniyle Ahvaz, bir tahıl ambarı gibiydi ve 10 milyon palmiye ağacının yanı sıra İran’ın balık servetinin yarısına sahipti.

Geçtiğimiz 30 yılda Ahvaz, büyük ve küçük 67 adet barajın ve 6 adet su transferi projesinin uygulanışına şahit oldu. Bu çalışmalarla birlikte Ahvaz’daki barajların depolarının hacmi, 45 milyar metreküp suya düştü. Su nakletme projeleri, İran’ın merkez eyaletlerine ve Kum Eyaleti’ne yıllık 8 milyar metreküp su transfer edilmesi için tasarlandı.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bir çevre uzmanı, “Ahvaz’daki baraj tesisi ve su transferi projelerinin çoğu, bu tür projelerin uygulanması için temel bir şart olan çevre ruhsatına sahip değiller. Fakat şartların ihlaline rağmen söz konusu projeler hala uygulanmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Bir zamanlar palmiye ağaçlarının yoğunluğu sebebiyle Müslüman seyyahları şaşırtan ve hayran bırakan Ahvaz toprakları, İran’ın en büyük toz fırtınalarının kaynağı haline geldi. Son 20 yılda, su kıtlığı nedeniyle milyonlarca palmiye ağacı yok oldu. Resmi kaynaklara göre, Ahvaz şehrinde 4 milyondan fazla palmiye ağacı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Öte yandan balıkçılıktaki verim yaklaşık yüzde 30 azaldı ve giderek azalmaya devam ediyor. Yüz binlerce çiftlik ve meyve bahçesinin durumu da aynı. Yıllar önce altın gibi değerli görülen bereketli topraklar, bugün kurak bir çöl haline geldi.

Tarım arazilerinin veriminin düşmesi, bazı arazilere el konulması ve köyden kente göçler sebebiyle gecekondu ahalisinin büyük bir kısmının toplandığı Ahvaz’da şiddetli krizler başladı. Şehirde bağımlılık en yüksek seviyesine ulaştı ve işsizlik krizi büyüdü. Ahvaz Doktorları Derneği kanser ve solunum yolu hastalıkları salgının başladığından söz ederken, bazı raporlara göre, Ahvaz kentindeki kanser oranı İran’daki diğer bölgelere göre 4 kat daha fazla.

Şehir, su krizine ve çevre kirliliğine karşı en önemli protestoların daimi yurdu haline geldi. Söz konusu çevre uzmanı, “Araştırma merkezleri ve resmi raporların çoğu, krizin büyümesi ve kötüleşmesi konusunda uyardı. Ayrıca çevre ile ilgili krizlerin büyümesine sebep olmalarından dolayı barajların ve su transferi projelerinin uygulanmasının mutlaka durdurulması gerektiğini ifade ettiler. Ancak bütün bu uyarılar aslı olmayan açıklamalar olarak kaldı, çünkü yetkililer bu eylemleri durdurmak için herhangi bir adım atmadı. Herkes, Ahvaz’da tabiatın yok olması ve büyük çaplı bir soykırım ve etnik temizlik için proje yürütüyormuş gibi” açıklamasında bulundu.