WSJ’den Bret Stephens W. Post’un Pakistan temsilcisi Tim Craig’in yazısını paylaşmış. Yazıyı anafikrine katılmasak da, ilginç bilgiler içerdiği için paylaşıyoruz. Yazarın düştüğü ironik durumu (eleştirdiği çifte standarda kendisinin de düşmesini) ise takdirlerinize bırakıyoruz.
“Pakistan ordusu 30 Haziran pazartesi günü ülkenin kuzeybatısında büyük bir kara operasyonu başlattı. Ordu komutanları, ev ev terörist liderler ve diğer militanların aranacağını söyledi.
“Operasyon Kuzey Vaziristan’da iki haftadır devam eden hava saldırılarının ardından başlatıldı…
“Pakistan ordusu yaptığı açıklamada askerlerin, operasyonun ilk saatlerinde ‘yeraltı tünelleri’ ve patlayıcı fabrikaları bulduğunu söyledi…
“Ordu, askerlerin, topçu birliği ve tankların desteğiyle pazartesi günü 17 teröristi öldürdüğünü bildirdi. Pakistan ordusu, 16 Haziran’da başlayan hava saldırılarından bu yana 376 teröristin hayatını kaybettiğini açıkladı…
“Kara operasyonunun öncesinde Kuzey Vaziristan’dan kaçanların sayısı 500 bini aştı. Yaklaşık 600 bin nüfuslu bölge, operasyonda sivillerin zarar görmesinin önlenmesi için boşaltıldı. Ordu, militanları yakalamak için bölgede kontrol merkezleri oluşturdu.”
***
Yeraltı tünelleri, patlayıcı fabrikaları, haftalardır devam eden hava saldırıları, top bombardımanı, sivillerin kitlesel olarak yerinden edilmesi… Bunları ilk kez duyduğunuz ihtimali dışarıda bırakılırsa, size bir şey hatırlatıyor mu? Eğer hatırlatıyorsa, o zaman belki de İsrail elçiliği önünde protesto yapan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi ve kendini savaş karşıtı olarak tanımlayan diğer gruplar, Pakistan elçiliği önünde de eylem düzenleyebilir. Artık ABD’den İslamabad’a yardım yok. Pakistan ürünlerine boykot! Pakistanlı şirketlere yapılmış yatırımlardan çıkın!
Hayal kuruyorum. Geçtiğimiz hafta sonu boyunca haberlerde İsrail’in Birleşmiş Milletler okulunun yakınına yaptığı ve üçü Hamas üyesi olan 10 kişinin ölümüne neden olan saldırısı vardı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, saldırıyı “ahlaki bir taarruz ve suç” olduğunu ve bir an önce incelenmesi gerektiğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı “dehşete düştüğünü” açıkladı. BM Genel Sekreteri, Dışişleri Bakanı ve diğer uluslararası ahlak belirleyicisi kişiler benzer açıklamaları Pakistan ordusunun operasyonu için de yaptıysa, ben kaçırmış olmalıyım. Hükümetin Haziran’ın ortasında operasyona başladığından bu yana 1,500 Pakistanlı sivil vatandaş hayatını kaybetti.
Medya Gazze haberleri ile doluyken kaçırmış olabileceğiniz diğer haberlerse şöyle:
Irak’ta Temmuz ayında bin 600 kişi öldürüldü. AFP’ye konuşan Birleşmiş Milletler elçisi Nickolay Mladenov, Irak’ta ölü ve yaralı sayısındaki artıştan ötürü “endişe duyduğunu” belirterek, “En çok etkilenenler de kadınlar ve çocuklar” dedi.
Fiile dikkat edin. Öfke duymak ya da dehşete düşmek filan değil; endişe.
Suriye’de geçtiğimiz 10 günde 1,800 kişi öldürüldü. Londra’daki Suriye İnsan Hakları Ağı pazartesi günü, Beşar Esad’ın ordularının yedisi çocuk ve 10’u kadın olmak üzere en az 130 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Dışişleri Bakanlığı, pazartesi günü Suriye ile ilgili yayınladığı tek basın açıklamasında, “Suriye’deki kültürel mirasların mevcut durumunun belirlenmesi ve gelecekte yapılacak restorasyon, koruma ihtiyaçlarının değerlendirilmesi için planlanan bir projeyi finanse ettiğini bildirdi.
Libya’da geçtiğimiz ay rakip milisler arasındaki çatışmalarda yaklaşık 200 kişi öldürüldü. İslamcı grupların Trablus havaalanına hafta sonu yaptığı saldırıda 22 kişi daha yaşamını yitirdi.
Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere ve ABD hükümetlerinin yaptığı ortak açıklamada, “Barış içinde bir geçişi sabote eden ve Libyalıların hayatı üzerinde büyük etkisi olan bu şiddeti kınıyoruz” denildi.
Nijerya’da Boko Haram, cihatçı gruba karşı saldırıda bulunmaya çalışan Müslümanlara öfke saçtı. Bu yıl yaklaşık 3 bin kişi öldürüldü ve 500 bin kişide mülteci olmak zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un sözcüsü, onun adına, Boko’nun saldırılarını kınayan bir açıklama yayınladı.
***
Gazze’deki savaşın yaklaşık bir ay önce başlamasından bu yana, görüşlerim yüzünden “ırkçı” ilan edildiğim ve Gazze’de yaşamayı isteyip istemediğimi soran öfkeli mektuplar ve twitler alıyorum.
İkinci soruya yanıtım; hayır, haksız savaşlar başlatan, sivilleri kalkan olarak kullanan, siyasi muhalefeti ölümle tehdit eden ve kendi liderleri hastane örtüleri ardına gizlenirken, başkalarını ölüme gönderen hiçbir fanatik diktatörlüğün idaresi altında yaşamak istemeyeceğim gibi, Hamas yönetimi altında da yaşamak istemem.
Irkçılığa gelince… İnsanlar sık sık İsrail’in, alışılmadık bir şekilde, başka hiçbir yerde olmadığı kadar kınama aldığına dikkat çekiyor. Ancak belki de asıl ırkçılık, dünyanın, ölenin de öldürülenin de Müslüman olduğu durumlara kayıtsızlığıdır.
İsrail’i suçlama fetişi olan dünya, aynı zamanda Müslümanların hayatını da ucuz gören bir dünya.