10 soruda Yemen krizi

Olaylar
Tımetürk’ten Tugçe Koska’nın haberi.. Yemen’de İran destekli Husi güçlerinin başkent Sana’dan sonra geçici hükümetin bulunduğu Aden’e yönlenmesi bölgedeki dengeleri değiş...
EMOJİLE

Tımetürk’ten Tugçe Koska’nın haberi..

Yemen’de İran destekli Husi güçlerinin başkent Sana’dan sonra geçici hükümetin bulunduğu Aden’e yönlenmesi bölgedeki dengeleri değiştirdi.Husileri, Ali Abdullah Salih’in oğlu Ahmed Salih aracılığı ile dün uyaran Suudi Arabistan bugün Husilere ait hedefleri havadan vurdu. Yemen hava sahasında büyük oranda kontrolü sağlayan Suudi Arabistan ve başını çektiği Koalisyona ait uçaklar saldırılarını sürdürüyor. Yemen’e yönelik Suudi Arabistan müdahalesini, bu noktaya nasıl gelindiğini ve bundan sonra olabilecekleri Ortadoğu uzmanlarıyla konuştuk. 

1) Yemen’de, bölgedeki diğer çatışma bölgeleri farklı olarak ne yaşandığı için Suudi Arabistan’ın başını çektiği Koalisyon ‘Kararlı Fırtına’ operasyonunu başlattı? Yemen’in önemi nedir?

Yemen bütün bölgeleri için önemli. Haliç ülkelerinin tamamı, Suudi Arabistan, İran ve hatta Mısır için de önemli. Bab’ul Mendeb Boğazı, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’i birbirine bağlayan, oradan Süveyş Kanalı’na kadar uzanan bir noktada bulunuyor. Aden özelinde bunu söylemek mümkün. Doğalgaz ve petrol noktasında da enerji kavşağı olan bu bölge doğal olarak Avrupa için de önemli. Bölge ülkeleri kadar onların da dikkati burada. Diğer taraftan Suudi Arabistan, Yemen’le sınır komşusu. Orada hem El Kaide var hem de Zeydi mezhebine bağlı gruplar var ki bunların başını Husiler çekiyor. Dolayısıyla Suudiler için Yemen, sınır güvenliği anlamında da önem arz ediyor.

2) Husiler, Yemen’de nasıl bu kadar güçlendi? Bölge ülkeleri Husilerin güç kazanmasını neden izledi?

Öncelikle Husilerin geçen yılın ortalarından itibaren İran tarafından silahlandırıldıkları ve desteklendikleri yönünde bir takım iddialar vardı. Hatta İran’a ait silah yüklü bir geminin Yemen Hükümeti tarafından yakalandığı da resmi kaynaklar tarafından açıklanmıştı. Bununla birlikte Husiler özellikle Yemen’in başkenti Sana’da gösteriler düzenlemeye başladılar. Bu gösteriler genelde Yemen’deki ‘Fesat’, ‘Ekonomik sıkıntılar’ üzerinden düzenleniyordu ve Husiler genelde halkın taleplerini dile getiriyormuş gibi göründüler. Başlarda benzin fiyatlarının indirilmesini talep eden gösterilerdi bunlar. Ancak daha sonra Husiler bu gösterileri başkent Sana’nın çevresine taşıdılar. Sana’nın çevresine kurulan protesto çadırlarında bulunan Husiler silahlıydı ve Husilere bağlı güçler de yavaş yavaş bölgeye kayıyordu. Geçtiğimiz yılın Eylül ayında da Husiler başkent Sana’ya ağır silahlarla saldırdı. Bu saldırıya Islah Partisi’ne bağlı birlikler karşı durmaya çalıştılarsa da pek başarılı olamadılar. Kısa süreli bir çatışma sonrası Husiler, resmi otoriteyi hiçe sayarak başkenti ele geçirdiler. Bunu ‘Askeri darbe’ olarak isimlendirenler de oldu.

3) Husiler Yemen’in başkentini ele geçirdikten sonra neler yaşandı?

Husiler Sana’dan sonra da durmadılar. Hudeyde limanı, Taiz kenti, İd kenti gibi Sünnilerin yoğun olarak bulunduğu bölgeye doğru ilerlemeye devam ettiler. Nitekim Aden’e kadar ulaştılar. Bu ilerleyiş bölgede en çok Suudi Arabistan’ı endişelendiriyordu ki zaten pek çok kez Husilerin başkent Sana’dan çekilmesini istediler. Hatta anlaşma için bunu şart olarak ortaya koydu Suudi Arabistan. Bu yılın hemen başında ise Husiler, Sana’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ve Cumhurbaşkanı Hadi’nin evini ele geçirdiler. O zamana kadar Cumhurbaşkanı Hadi’ye ve resmi merkezlere dokunmamışlardı. Sarayı ve evi ele geçirdikten sonra Cumhurbaşkanı Hadi bizzat Şii milisler tarafından göz hapsine alındı. Cumhurbaşkanı Hadi ise bir süre sonra fırsatını bulup Aden’e kaçtı ve kabilelerle birlikte Husilere karşı yeni bir oluşum üzerinde çalışmaya başladı. Husiler de eski rejimin lideri Ali Abdullah Salih’e bağlı milislerle birlikte Aden’e doğru bir saldırı hamlesi yaptılar. Neticede Suudi Arabistan, Babul Mendeb Boğazı tehlikeye girdiği için Haliç ülkeleri ve Mısır’ın bulunduğu bir Koalisyon aracılığı ile Husilere ait stratejik noktaları havadan vurmaya başladı.

4) Yemen Ordusu’nun ismi bile bu süreçte aktörler arasında geçmiyor. Neden?

Bununla ilgili Yemen’de yapılan yorumlar, Ali Abdullah Salih ve oğlu Ahmet Ali’ye bağlı birliklerin bir şekilde anlaştığı yönünde. Ali Abdullah Salih ve oğlunun Ordu’ya bağlı özel birlikler aracılığı ile darbe yapıp tekrar yönetimi ele almak istediği uzun süredir konuşuluyordu. Ali Abdullah Salih’in ve ona bağlı güçlerin Husilerle yakınlığı artık gizlenmiyor. Zaten dün Suudi Arabistan, Ali Abdullah Salih’in oğlu Ahmed Salih’e ‘Aden’e ilerlemeyin’ uyarısında bulunmuştu.

5) İran, Koalisyon’un müdahalesinin ardından bölgede bir savaşa kalkışabilir mi?

Sahada yaşanan zaten şu anda Suudi Arabistan – İran savaşıdır. Suudi Arabistan ileri bir hamle daha yaptı. Suudi Arabistan Sünni kabileleri desteklerken İran da Şii kabileleri destekliyor. Ancak şu anda Irak, Suriye ve Lübnan’da durum ortadayken İran’ın Haliç ülkeleri ve Suudi Arabistan’la bir savaşa gireceğini sanmıyorum. Daha çok milis güçlere destek vereceği kanaatindeyim ben. İran açıkçası Yemen’de azınlık konumunda olan Şii kabileleri ateşe atmış ve uzaktan izliyormuş gibi görünüyor. Şu süreçte de görünen o ki Şii kabileleri koruyabilecek ya da kurtarabilecek bir konumda değil. İran’ın böyle bir savaşa kalkışacağını sanmıyorum. Zaten Körfez ülkeleri de çok keskin şekilde girdiler. Böyle bir savaşı bölge de kaldırmaz.

6) Türkiye, Koalisyon’un Yemen operasyonunu destekliyor mu?

Türkiye, Yemen’de her zaman meşru hükümeti destekledi. Geçici Hükümeti de destekledi. Cumhurbaşkanı Hadi’nin otoritesinin de meşru olduğunu hep deklare etti. Dolayısıyla Türkiye’nin tavrında bir değişiklik yok. Türkiye şu anda operasyonda yer almıyor.

7) Husilerin havadan müdahale neticesinde yenilmesi mümkün mü?

Şimdilik sadece havadan müdahaleyle Husilerin ilerleyişinin durdurulması mümkün görünmüyor. Nitekim hava saldırıları başladıktan sonra da Husiler stratejik Babul Mendeb körfezine doğru ilerlemeyi sürdürdüler?

8) Yemen’e yönelik saldırının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından İran’a karşı yapılan açıklamalar ne anlama geliyor?

İran’ın bölgede bir süredir yürüttüğü yayılmacı politikanın artık Türkiye’nin bütün bölgesel çıkarlarıyla çatışmaya başladığını ve dolayısıyla bu çatışmanın artık birinci ağızdan ifade edilebilecek boyutta olduğunu anlayabiliriz. Türkiye’nin yeni Suudi yönetimi ile kurduğu ilişki aynı zamanda Yemen başta olmak üzere Arap yarımadasının genelinde Riyad’la stratejik işbirliğini de içeriyor.

9) Türkiye’nin fiilen Koalisyon güçlerine dahil olarak Yemen’de savaşa katılması ihtimal dahilinde mi?

Askeri seçeneğin de masada olduğu Ankara kulislerinde konuşulan senaryolardan birisi ancak Türkiye’nin Yemen’in ardından Suriye’de de benzeri bir çözüm planı sunabileceği ve Arap devletleriyle birlikte Suriye’nin kuzeyinde bir çözüm hedeflediği Ankara kaynaklarınca belirtiliyor. Hatta daha önce Türkiye ve Suudi Arabistan’ın birlikte Suriye’ye müdahale edebileceği ihtimali basının gündemine gelmişti.

10) Yemen krizinin kısa vadede kalıcı çözüme ulaşması mümkün mü?

Esasen Suudi Arabistan ve İran arasında bir mücadele olan Yemen krizinin, Tahran ve Riyad arasındaki bölgesel çatışma alanlarının tümünde bir çözüme ulaşılmadan çözülmesi mümkün görünmüyor.