Bingöl Hakkında Genel Bilgiler

Türkiye'nin İlleri
Bingöl hakkında genel bilgiler; İLİN COĞRAFİ DURUMU Bingöl İli Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alır. Doğusu Muş, kuzeyi Erzurum ve Erzincan, Batısı Tunceli ve Elazığ, Güneyi ise Diyarb...
EMOJİLE

Bingöl hakkında genel bilgiler;

İLİN COĞRAFİ DURUMU

Bingöl İli Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alır. Doğusu Muş, kuzeyi Erzurum ve Erzincan, Batısı Tunceli ve Elazığ, Güneyi ise Diyarbakır İlleri ile çevrilidir. Bingöl İli 41º 20 ve 39º – 56º doğu boylamları ile 39º – 31 ve 36º – 28º kuzey enlemleri arasında yer alır.

İlin Merkez dışında Adaklı, Genç, Karlıova, Kiğı, Solhan, Yayladere ve Yedisu olmak üzere 7 İlçesi bulunmaktadır. İl Merkezi denizden 1151 metre yükseklikte Çapakçur ovasının kuzeybatı köşesinde Murat suyuna Genç İlçesi civarında kavuşan Göynük suyunun bir koluna hakim düzlük üzerinde kurulmuştur. Elazığ – Tatvan yolu üzerindeki Bingöl, daha önceleri burada vadi içinde kurulu iken şehrin 1950’lerden sonra hızla gelişmesi sonucunda hakim olan düzlüğe taşınır.

-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-

BİNGL İLİNİN FİZİKİ COĞRAFYASI

EOLOJİK VE JEORFOLOJİK ZELİKLERİ

İl sınırları içinde arazi oldukça engebeli ve yüksek olup, denizden yüksekliği 1250 metreyi aşar Dağlar ve tepelik alanlar çok geniş bir yer kaplar. Yükseklikleri 2000 metreyi aşan dağlık alanlar ise 1500-2000 metre arasında yükseltiye sahip olan tepelik alanların 3. jeolojik zaman (meozoik Tersiyer) da tektonik hareketler sonucunda meydana geldiği tespit edilmiştir. Bingöl dağlarının yapısında genellikle bazalt ve andezitler bulunur. Kuzey-Batı Güney-Doğu yönünde uzanan Bingöl dağlarının kuzey yamaçları hafif eğimli olduğu halde güney kesimleri oldukça sarptır.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

DAĞLAR

Bingöl arazisi çok dağlıktır. Yükseklikleri 3000 metreyi aşan dağlar bulunur. Dağlar üzerindeki yaylalar ve düzlüklerin yükseklikleri 2000 metreden aşağı düşmez. Ova niteliğindeki yerler bile 1000 metrenin üzerinde bulunmaktadır. Bingöl ovasının dört tarafı tarafı dağlarla çevirilidir.Dağların Yüksek kısımlarını doruklar, buzul gölleri, etek kısımlarını ise moren kalıntıları kaplar. Dağlar genellikle seyrek ormanlık olup, güney bölümlerinin bazı kısımları çıplaktır.

Meşe ormanları dağların 1200möetreden aşağı kısımlarında görülür. Volkanik sahaların en çok rastlandığı yer Göynük suyu ile Peri suyu arasındaki bölgedir.

Volkanik olan bu bölge çukurluk ve yükseltileriyle dağların genel durumunu bozacak niteliktedir. Ayrıca buradaki dağların bünyesinde kısmen bezalt türünde akıcı, kısmen andezit tipinde kıvamlı lavlar büyük yer tutar. Üçüncü zaman sonlarındaki tektonik olaylar neticesinde kırılmalardan sonra yeryüzüne çıkan lavlar bir örtü gibi etrafa yayılmıştır. Bu arada bazı kırılmalar sonucunda bu örtünün bazı kütleleri çökmüş, bazıları ise yükselmiştir. Bingöl İline adını veren Dağları bu zamanda oluşmuştur.

BAŞLICA DAĞ VE TEPELER

DAĞIN ADI YÜKSEKLİK

Bingöl Dağı 3250

Genç Dağı 2940

Şeytan Dağı 2906

Şerafettin Dağı 2554

OVALAR

Bingöl’de dağlar orta kısımlarda birbirinde uzaklaşarak genişlemiş ve bu genişleyen yerde Bingöl ovası meydana gelmiştir. Bu ovayı bir çok akarsular çeşitli yönlerde parçalanmıştır. Ovanın yüzölçümü 80 km² olup deniz seviyesinden yüksekliği 1150 metredir. Bingöl Ovası’ndan; Genç, Karlıova ve Sancak Ovaları gibi küçük ovalar da mevcuttur.

AKARSULAR

Peri suyu : İl sınırları içindeki uzunluğu ilin en önemli Peri Suyu’dur. Toplam 258 Km. uzunluğa sahip Peri suyu’nun İl sınırları içindeki uzunluğu 112 km’dir. Karagöl ve Bingöl Dağları’ndaki kaynaklardan çıkan sular Karlıova İlçesinin kuzeybatısında Elmalı dersi ve Çerme’de Kalmas deresi ile birleşerek Peri Suyu’nu meydana getirirler. Peri suyu buradan itibaren güneydoğu yönünde akıp Kiğı sınırları içinde çorik dağı’ndan Fas deresini, daha güneyden Çobi Suyu ve kalman deresini alarak il sınırlarından çıkar. Tunceli il sınırları içinde geçerek Muzur suyu ile birleşir. Elazığ’da yeşildere civarında Fırat’a karışır.

Murat Nehri : İlin en önemli akarsularından biridir. Aynı zamanda Fırat’ın en büyük kollarından biridir. Nehir kaynağını Van Gölünün kuzeybatı ucundaki Aladağdan ve Bingöl dağlarından aldıktan sonra Malazgirt, Muş, Bulanık ve Bingöl gibi yer yer yüksek ovaları ve dağları doğu-batı doğrultusunda aşarak Elazığ İli sınırlarına girer.

Keban ilçesinin kuzeydoğusunda karasu ile birleşerek Fırat Nehrini meydana getirir. Murat Nehri’nin Bingöl İli içindeki toplam uzunluğu 96 km.dir.

Göynük Suyu : Murat Nehri’nin bir kolu olan Göynük suyunun  başlangıç ve bitiş noktaları İl sınırları içinde kalmaktadır.Bingöl dağları’nın batı yamaçlarındaki Karkapazarı Köyünden doğup çoriş dağlarından bazı dereleri alarak Ekinyolu Köyü yakınındaki Mendo Suyu ile birleşir. Bundan sonra Genç İlçesi yakınındaki Murat Nehri’ne karışır.

GÖLLER

Bingöl İli sınırları İçerisinde büyüklük açısından önemli sayılabilecek herjangi bir göl yoktur. Fakat çok sayıda buzullar tarafından açılmış sirk adı verilen küçük göl vardır. Bu göllerin en önemlileri şunlardır : Gölbahri, Kerkis Gölü, Zırlır Gölü, Sar Gölü, Kuş Gölü, Harem Gölü, Er Gölü, Kıllı Göl, Manastır Gölü, Belli Göl, Karlı Göl, Çili Göl ve İçme Gölüdür.

BASINÇ VE RÜZGAR

İlkbaharla birlikte hava ısınmaya başlasa da çevredeki dağların yüksekliği sebebiyle dağlık kısımların nisbetten soğuk olur. Ova ve dağlar arasında görülen basınç farkından ötürü ovaya doğru bir hava akımı görülür. Sonbahar ve kış mevsiminde ise Sibirya’daki yüksek basınç merkezi Bingöl’üde etkisi altına alır. İlde hakim olan rüzgarlar genellikle batı –kuzeybatı istikametinden eserler.

İklim

Kuzeyden sokulan nemli-serin hava kütlelerine açık olması ve yükselti faktörü sebebiyle Bingöl ve çevresi yazları sıcak,kışları soğuk geçmektedir. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre Bingöl’de yıllık ortalama sıcaklık 12.1 derecedir. Yıllık yağış tutarı 873.7 mm. kadar olup, kar yağışlıgün sayısı 24.5 gün, donlu gün sayısı ise 94.1 gün kadardır.İlimizde belli başlı yaylalar ise; Bingöl Yaylası, Şerafettin Yaylaları, Genç’te Çötele (Çotla) Yaylası, Karlıova’da Hırhal ve Çavreş Yaylası, Kiğı’da Kiğı Yaylası ve Dağın Düzü Yaylaları, Adaklı’da Karer Yaylası’dır. Hayvancılık için de çok elverişli olan bu yaylalar, Beritan aşireti (Bertyan) ve çevre köyler için vazgeçilmez özelliklere sahiptir. Yine bu yaylalarda yapılan arıcılıktan elde edilen bal yurdun her tarafından aranır duruma gelmiştir.

SICAKLIK

Bingöl’de karasal iklimin özelliğine bağlı olarak gece ile gündüz en sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki farkı fazla olmaktadır. En sıcak ay Ağustos, en soğuk ay ise Ocaktır. İlin sıcaklık şartları üzerinde başta enlem durumu olmak üzere (38º kuzey enlemi), deniz seviyesinden ortalama yüksekliğin fazla olması etkenleri rol oynamaktadır. Uzun yılların sıcaklık ortalamalarına göre en yüksek sıcaklık değeri 42º en düşük sıcaklık değeri 22º yıllık sıcaklık ortalaması da 12.1º dir.

ORMANCILIK

İklim ve arazi yapısı yönünden ormancılık için ideal bir yapıya sahip olan Bingöl, Doğu Anadolu Bölgesinin orman alanı en zengin olan illerinden biridir. Ancak ormanların, uzun zamandan beri yakacak ihtiyacının giderilmesinde kullanılması ve hayvancılıkta yararlanılması, bozuk baltalık duruma gelmesi sonucunu doğurmuştur. Tablo-41’de İşletme Şefliklerine göre ildeki orman alanlarının dağılımı verilmektedir. İşletme Şefliklerine göre İldeki Orman Alanları   Orman İşletme Şefliği Ormanlık Alan Ormansız Alan Toplam Merkez 43 138.5 93 387.5 136 526 Ilıca 38 323 156 662.5 203 985.5 Genç 46 046 104 079.5 150 125.5 Kiğı 70 917 142 840 213 757 Solhan 28 417.5 69 722.5 98 140 Toplam 226 842 575 692 802 53

TARIM

Toplam arazi varlığı içinde 2.797 hektar dere yatağı, 5.252 hektar kayalık, 1.543 su yüzeyi, 1.155 hektar yerleşim yeri toplamları 23.547 hektar olarak diğer yerlerin içinde ifade edilmektedir.

İlimiz tarım arazisinin 27.300 hektarı Sulanabilmektedir. Bunun 8.000 hektarı D.S.İ’ ince 9.300 hektarı Köy Hizmetleri tesisleri ile sulanmakta olup. 10.000 hektar kadar da halkın kendi imkanlarıyla yaptığı sulamalardır.  Bütün sulanabilir arazi, tarım arazisi varlığının % 46,16′ sı dır. Önümüzdeki yıllarda sulanabilir arazi nispetinin % 20’lere kadar arttırılması için çeşitli projeler uygulanacaktır. Sulu ve kuru şartlarda tarla arazilerinin yüzde dağılımları şöyledir. Son yıllarda yem bitkisi üretimini arttırmak için çiftçilerimize yönelik yayım çalışmaları arttırılmış, bu konuda kayda değer ilerlemeler sağlanmıştır. Bu çalışmalarda yonca ,korunga, fiğ gibi yem bitkilerinin dışında triticale ve silajlık mısır ekimi konusunda yayım ve demonstrasyon çalışmaları yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu çalışmaların olumlu etkileri çiftçilerimize yansımış, çiftçilerimizin kendi istekleriyle silajlık mısır ekimi yapılmaya başlanmıştır.

Bu sevindirici gelişme karşısında çiftçilerimizin sürekli sıkıntı çektikleri kışlık yem ihtiyaçlarını bir ölçüde karşıladıkları görülmektedir. Bu gibi gelişmeler arazi kullanım profilini olumlu yönde değiştirmektedir. Yem bitkileri tarımı yapılan alanın büyüklüğü de, buna bağlı olarak artmaya devam edecektir. Hububat tarımında yine Müdürlüğümüzce yapılan demonstrasyon çalışmaları sonucu yöreye uyum sağlayan, yüksek verimli sertifikalı tohumluk kullanımı yaygınlaşarak özellikle buğday ve arpa tarımında oldukça iyi sonuçlar alınmıştır. Bunun yanında kimyevi gübre kullanımı yaygınlaştırılmış, münavebeli ekim metotlarının kullanılmasıyla da nadas alanlarının daraldığı görülmüştür. Böylece arazi kullanım sınıflandırılmasında nadas alanı yüzdesi süratle düşecektir.


Bitki Örtüsü

TABİ-İ BİTKİ RTÜSÜ Doğu Anadolu’nun en zengin orman alanlarına sahip olan İllerden biri olan Bingöl’de ağaç türü olarak meşenin meydana getirdiği ormanlar yaygındır. Bu ormanlar 1900 m. Yüksekliğe kadar yayılış gösterir. Ancak ormanların uzun süre tahrip edilmesi sonucunda ve ormanların tam anlamıyla yok edildiği yerlerde bozkır (Step) bitki örtüsü görülür. İlin toplam arazisi 812.537 hektar olup bu arazinin kullanım durumu şöyledir; %7.28’i tarım arazisi, %27.92’si orman, % 10.25’i ağaçlandırma alanı, % 51’i mera, % 2.2’si çayır ve % 1.3’ü diğerleridir.


Flora

İran-Turan elementi 139, Akdeniz elementi 45, Avrupa-Sibirya elementi 37, Öksin elementi 6, çok bölgeli veya fitocoğrafik bölgesi bilinmeyenler 308’dir. İçerdikleri takson sayılarına göre alanda en büyük ilk 10 familya sırasıyla; Asteraceae 69 (% 12,92), Poaceae 58 (% 10,84), Fabaceae 44 (% 8,22), Brassicaceae 31 (% 5,79), Lamiaceae 31 (% 5,79), Caryophyllaceae 27 (% 5,05), Scrophulariaceae 27 (% 5,05), Boraginaceae 26 (% 4,86), Liliaceae 23 (% 4,30) ve Rosaceae 19 (% 3,55)’ dir. İçerdikleri takson sayılarına göre en büyük 10 cins sırasıyla; Veronica 13, Astragalus 12, Trifolium 10, Myosotis 8, Polygonum 8, Vicia 7, Epilobium 7, Alyssum 7, Poa 6, Allium 6’ dur.


Fauna

Bingöl ili, yaban hayvan hayatı bakımından oldukça zengindir. Özellikle Kiğı, Yedisu, Yayladere ve Adaklı çevresi yaban hayvanları için elverişli bir ortam sunmaktadır. yaban keçisi, yazın orman sınırının üzerindeki kayalık yerlerde, kışın ormanın içindeki sarp yerlerde yaşamaktadır. İlde sansar, kokarca, porsuk, tavşan, dağ keçisi, dağ koyunu, tilki, boz ayı, domuz, kurt, sincap ve kirpi yaban hayatının yaygın türlerini oluşturmaktadır.

Mağaralarda ve kaya kovuklarında yaşayan boz ayı da Bingöl yaban hayatının önemli büyük memelilerinden biridir. Bölgenin diğer büyük memelileri, yaban domuzu ve bozkurt’tur. İlde yırtıcı kuşlardan kartal, akbaba, doğan, şahin, atmaca, kerkenez, tellice ve çaylaklar bulunmaktadır. Gece yırtıcılarından puhu kuşu, baykuş ve yarasa da yaygın türlerdendir. Yörede yaşayan diğer kuş türleri arasında keklik, çil keklik, toy, mezgeldek, turna, bıldırcın, çulluk, üveyik, tahtalı ve kaya güvercinleri, bazı ördek türleri ve ender olarak da kaz bulunmaktadır.


Ekonomik Yapı

Bingöl’ün ekonomisi hayvancılık, tarım ve ormancılığa dayanır. Bu sektörlerde çalışanlar nüfusun çoğunluğunu kapsamaktadır. İmalat ve inşaat sanayiinde çalışanlar faal nüfusun %3’nü oluşturmaktadır. Şehirde önemli bir sanayi tesisi bulunmamaktadır.
Şehir ekonomisinde önemli bir yer kaplayan hayvancılık en önemli geçim kaynağıdır. Köylülerin büyük çoğunluğu geçimini bu sektörden karşılamaktadır. Arıcılık ve kümes hayvanı yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Canlı hayvan ve süt ürünleri satışından önemli bir gelir elde edilmektedir.
Yeraltı kaynakları açısından yeterli rezerve ve zenginliğe sahip olmayan Bingöl de Geç ilçesinde demir, Karlıova ilçesinde ise linyit yatakları mevcuttur. Yeni Açılan Organize Sanayi ile bir çok fabrika kurulmuş olup ve hava yolu ulaşımının bitmesiyle daha da fazla fabrikalar açılarak Bingöl iline büyük oranda ekonomik güç katılacaktır.

Ticaret

Bingöl İlinin Ticaretini; yağ, keçi kılı, ham deri, av derisi gibi hayvan ürünleri ile her cins hayvan alım ve satımı teşkil eder. Bunlardan başlıca ceviz, kitre ve çiriş de ticaret maddeleri arasında sayılabilir.

Bingöl’de her yıl koyun, keçi ve sığır gibi kasaplık hayvanlar Elazığ, Diyarbakır, Urfa ve Gaziantep gibi büyük merkezlere sürüler halinde gönderilir. Yapağı ve kıl genellikle kırkılmadan hayvanların üzerinde gönderilmekte ise de, bir kısmı da kırkılmış olarak sevk edilmektedir.Eskiden bu bölgelerden Suriye’ye de hayvan ihraç edilmekte idi. Piyasada Urfa yağı adıyla tanınan yağların önemli bir kısmı Bingöl ilinin muhtelif bölgelerinden elde edilen yağlardır. Bunlar eskiden Urfa’da toplatıldıktan sonra bu ad altında büyük merkezlerde biriktirilmekte idi. Bu iş ile meşgul olan tüccarlar asıl nefis yağların buralardan toplandığını öğrenmişlerdir. Büyük tüccarların adamları yayla ve köylere kadar giderek yağ toplayıp Elazığ ve diğer merkezlere sevk etmektedirler. Av ve hayvan derileri ile bal sevkiyatı daha çok Erzurum’a, kitre, çiriş gibi maddeler İstanbul’a, ceviz de bilhassa Elazığ’a gönderilir.

Dokumacılık ev kadınlarının özel olarak çalıştıkları ayrı bir iş kolu olmaktadır. Halkın yüzde 80’i kendi dokumalarını kullanmaktadır. Erkekler çuha kalınlığında kuzu yününden el tezgahlarında dokunarak meydana getirilen kumaşlardan yapılmış elbiseler giyerler, kadınlar ise kendileri için genellikle kahverenginde pamuklu bez dokurlar.

Etrafındaki meşeliklerden şehrin odun ve kereste ihtiyacı karşılanmakta, un ise Bingöl suyunun akıntısından faydalanan değirmenlerde üretilmektedir.Şehrin kenarında her Cuma günü pazar kurulmakta, burada her çeşit maddenin alışverişi yapılmaktadır. Bilhassa Bingöl yağları pazarın en önde gelen bir maddesidir. Başta Elazığ olmak üzere Diyarbakır, Gaziantep, Urfa ve Adana’ya satılan hayvan ve hayvansal ürünler arasında Bingöl yağının ticari değeri çok yüksektir. Bingöl, yağını bu iller üzerinden İstanbul’a ve Ankara’ya göndermekte ve ihtiyacı olan maddeleri de buralardan almaktadır.


Sarıçiçek Gölü

Bingöl İlçeleri

Solhan :

SOLHAN İLÇESİNİN COĞRAFİ YAPISI

Solhan’ın yüzölçümü 1114 km2 dir. Bunun il yüzölçümüne oranı % 13,71’dir. İlçemiz, İstanbul-İran transit yolu üzerinde olup Bingöl’e 60 km. uzaklıktadır. Doğusunda Muş, batısında Bingöl, kuzeyinde Karlıova ve Varto, güneyinde Diyarbakır ve Genç bulunmaktadır. İlçemiz Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüksek yayları üzerinde bulunmaktadır. Deniz seviyesi yüksekliği 1395 m.dir. Topraklarının % 93’ünü engebeli alanlar ve meralar oluşturmaktadır. Güneydoğu Torosların devamı niteliğindeki dağlar ilçenin güney sınırlarından geçmekte olup sarp bir görünüm arz eder dağların yüksekliği 2000 m. yi geçer. Murat Irmağı vadisi küçük düzlükler ile ilçe merkezinin yerleştiği küçük ova dışında, hemen hemen her yerde tarıma müsait arazi bulunmaktadır. İlçe topraklarının bir bölümü lav örtüsüyle kaplıdır.

Bu engebeli arazi üzerinde bulunan dağların en önemlileri Şerafettin Dağlarıdır. İlçenin kuzeyini tamamı ile kaplayan Şerafettin Dağlarının yüksek noktaları 2388.m yüksekliğindeki Esen Tepe ve 2675.m yükseklikteki Şahin Tepedir. Bu dağlar arasında geniş meralar yer almaktadır. Zengin bitki örtüsüyle kaplıdır. İlçenin 2 belediyesi, 27 köyü mevcuttur. Köyaltı yerleşim birimi (mezra) sayısı 133’tür. Belediye sınırları içinde 7 mahalle muhtarlığı vardır. Bunların 4 tanesi ilçe belediyesi, 3 tanesi de Arakonak Belediye sınırları içindedir. Önemli akarsuları Murat nehridir. Önemli yaylaları Şerafettin, Ağmasi Çevkani, Kuçekan, Kandil ve Kabak yaylalarıdır. Düzlük alanı tarihi Şeref Meydanıdır. İlçe dışında Buğlan çayı, Bazmana deresi ve Masala deresi önemli akarsularıdır. Murat Irmağı vadisindeki ve çevresindeki düzlükler ile ilçe merkezinin yerleştiği alanlarda tarıma elverişli araziler bulunmaktadır. İlçe topraklarının bir bölümü lav örtüsü ile örtülüdür. Yaylaları oldukça zengin bitki örtüsü ile kaplıdır. İlçenin orman yapısı genellikle ilçenin güney kısımlarını yoğun bir şekilde teşkil eden meşenin yanında yer yer Ardıç, Sakız, Yabani Kavak, Alıç, Elma ağaçları bulunmaktadır.

Önemli dağlar: Şerafettin Dağları, Haçiçe Dağı,Dıcar Dağları, Şeyh Yusuf Dağları Göller : Arzenk gölü , Turna gölü (Yüzenada ), Gelintepe gölü, Harsevank gölü

Akarsu ve ırmaklar : İlçe sınırları içinde en önemli akarsu Murat Irmağıdır. Van gölünün kuzeyindeki Aladağ’dan doğar, Muş il merkezinde Kurt istasyonu yakınlarında Karasu nehri ile birleşerek Bingöl Muş Diyarbakır il sınırlarının kavşak noktasının kuzeyinden Bingöl il sınırlarına girerek il sınırları içinde birçok dere ve çay ile birleşerek Genç ilçesinden geçerek Elazığ il sınırına girer. Bingöl ili içinde toplam uzunluğu 96 km dir. Canut çayı, Kafik çayı, Amasi çayı, Elmasırtı çayı, Kale çayı, Masala deresi, Kerenger deresi, Haraba çayı, Bebin suyu diğer önemli akarsularındandır.

İKLİM YAPISI

Solhan ilçesinde karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve set geçer. Yağışlar kışın kar halinde ilkbahar ve sonbaharda yağmur halinde görülür. İlçemizde yılın bir kısmı don halinde geçer bu da ulaşımı ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkiler. Yurdumuz ortalamasına göre ilçemizde yaz günü ortalaması oldukça düşüktür.

Adaklı :

Adaklı İlçesinin Coğrafi Konumu Adaklı İlçesinin Coğrafi Konumu : Adaklı; Güney bölümünde Bingöl İli, kuzeyinde Yedisu İlçesi, batısında Kiğı İlçesi, doğusunda Karlıova İlçesi bulunmaktadır. Bingöl İl merkezine 74 Km. mesafede olup, yolun zemini stabilizedir. Bu nedenle ulaşım olumsuz yönde etkilenmektedir. Elazığ İl merkezine ise 198 Km. mesafede olup yol asfalttır. Coğrafi yönden Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat Bölümünde, Bingöl İlinin kuzeybatı bölümünde yer almaktadır. Rakım 1500 metredir. Yüz ölçümü 841 Kilometre kare olup, büyük bölümü meşe ormanları ile kaplı engebeli ve dağlık arazi yapısına sahiptir, İklim yapısı olarak karasal iklim kuşağında kışları çok sert ve uzun yazları ise sıcak ve kurak geçmektedir.

Ekonomik değer taşıyabilecek büyük bir akarsu olmamakla birlikte küçük çapta su kaynakları oldukça fazladır. Adaklı 1. derecede deprem bölgesinde bulunmakta olup, zaman zaman toprak kayması, sel ve çığ afetleri meydana gelmektedir. En son olarak 1995 yılında Hasbağlar Köyünde meydana gelen toprak kaymasında bir çok ev yıkılmış ve arazi önemli ölçüde tahribata uğramıştır. Ekonomik Durum : İlçe ekonomisi genellikle tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretim pazarlanabilecek düzeyde olmayıp, tüketime de yetmemektedir. Buğday ve arpa gibi tahılların yanında fasulye, patates, ceviz ve elma üretilmektedir. Hayvancılık genellikle ilkel yöntemlerle yapıldığı için, sayıca fazla görünen hayvanların ekonomik hayata katkıları çok azdır. Arazi yapısı itibariyle yöre özellikle küçükbaş hayvancılığa elverişlidir.

Adaklı’da Kaymakamlığın girişimleriyle tarımsal alanda seracılık başlamış, sebze ve meyve bahçe sayısında büyük artış görülmüştür. İlçe merkezi ve köylerde ceviz üretimi, kavak yetiştiriciliği ve arıcılık yapılmaktadır. Adaklı’da endüstriyel faaliyet yoktur. Basit marangoz atölyesi ve günlük ihtiyaçları karşılayabilen küçük dükkanlar vardır. Ticaret, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik esnaf faaliyetlerinden ibarettir. İlçede Pazar kurulmamaktadır. Festival ve panayır etkinlikleri de yoktur.

Yayladere :

YAYLADERE İLÇESİNİN TARİHÇESİ

Habip Yayladere bölgesinde M.Ö. 2100 yıllarında Komukların, Horrilerin M.Ö. 1360 yıllarında Hititler’ in egemenliği görülmektedir. M.Ö. 900 yıllarında ise Urartular M.Ö. 550 yıllarında Perslerin daha sonra İskender İmparatorluğunun himayesine giren ilçe toprakları M.Ö. 75 yıllarında Ermenistan Krallığının M.Ö. 50 yıllarında da Roma İmparatorluğunun himayesine girmiştir. 1073 yılında yapılan Malazgirt savaşına kadar Bizans İmparatorluğu hakimiyetinde bulunan bu bölge bu önemli Türk zaferinden sonra Selçuklu devletine dahil olmuştur. 1080-1201 yılları arasında Saltukoğulları’nın,1473 tarihine kadar Uzun Hasan’ın elinde bulunan ilçe toprakları bu tarihte yapılan Otlukbeli savaşından sonra ise tamamen Osmanlı İmparatorluğunun himayesine girmiştir. 1514 yılına kadar İran Safevi devletinin saldırılarına uğrayan bu bölge Çaldıran savaşından sora Yavuz Sultan Selim tarafından tamamen Osmanlı topraklarına katılır. İlçede bu İmparatorluklar kalıntı olarak biraktikları tek şey yüksek bir kayalığın kale olarak kullanılması ve kale üzerindeki yerleşik hayata dair izler görülmektedir.

Yayladere halkı ilçenin kuruluşuyla ilgili kesin bir bilgiye sahip degildir. Yalnız anlatılanlara göre “ Yayladere de 3 aile yaşamaktadir. Daha sonra Sade aşiretinin kümsür kolundan bir çok aile gelir ve Yayladere’ ye yerleşirler. Böylelikle Yayladere tam bir yerleşim merkezi haline gelir.” Yayladere ilçesinin ilk adı Holhol’ dur. Cumhuriyetin ilk yıllarında Holhol Köyü olarak Sarıtosun bucağına bağlı bir köy olan Yayladere 1936 yılında bucak merkezinin Sarıtosun’dan Holhol’a olan eski adı 1959 yılında Yayladere olarak değiştirilmiştir. 04 Temmuz 1987 tarihinde 3392 sayılı yasasıyla Bingöl iline bağlı bir ilçe haline dönüşmüştür.

Karlıova :

Coğrafi Yapısı Karlıova ilçesi, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümü’nde, Bingöl ilinin kuzeydoğusunda, Bingöl ve Şeytan Dağları’nın arasındaki ovada kurulmuştur. Güneyinde Şerafettin Ve Karaboğa Dağları, kuzeyinde Erzurum-Çat, kuzeydoğusunda Erzurum-Tekman, güneyinde Bingöl-Solhan, güneydoğusunda Muş-Varto, batısında Bingöl-Kığı ilçeleri ile güneybatısında Bingöl il merkezi ile çevrilmiştir. Karlıova ilçesi 41 derece 02 dakika doğu boylamı ile 39 derece 21 dakika kuzey enleminin kesiştiği noktada yer alır. Karlıova 1392 km yüzölçümüne sahip olup Bingöl ilinin % 16,6’sını kapsar. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1940 metredir. Dağlar ve engebeli araziler büyük bir alan kaplamaktadır. Düzlük alanlar ancak %7,5 civarındadır.

Dağları: İlçe topraklarının %83’ü dağlarla kaplıdır. Bu dağların yüksekliği şöyledir: Bingöl Dağı: 3250 m Şerafettin Dağı:2544 m Şeytan Dağı: 2906 m Çavreşi Dağı: 2793 m Bu dağların dışında Kartal ve Hırhal gibi dağlar da bulunmaktadır.

Ovaları: Şerafettin dağı ile Çavreşi Dağı’nın birbirinden uzaklaşarak genişlediği alanda Karlıova Ovası meydana gelmiştir. Göynük Suyu ve Peri Suyu bu ovayı çeşitli yönlerde bölmüştür. Ayrıca ilçe topraklarının büyük bir kısmı yayla ve platolarla kaplıdır. Bu yaylaların en önemlileri şunlardır: Çavreşi yaylası, Kandil yaylası, Hırhal yaylası, Tavla yaylası(Bingöl Dağı), Mirgemir yaylası (Şerafettin Dağı)

Akarsuları: Peri suyu Bingöl dağlarından doğan en büyük su olup, Geçitli ve Kaynarpınar köylerini takip ederek Kiğı sınırından Fırat’a dökülür. Göynük suyu, Bingöl Dağları’ nın batı yamacındaki Kargapazar köyünden doğar. Çavreşi Dağları’ndan Kaynak Ve Derinçay derelerini de içine katarak Genç ilçesi yakınlarında Murat Nehri’ne karışır.

Gölleri: İlçemizde birkaç göl bulunmaktadır. Bu göllerden en büyüğü ise Kargapazar Köyüm yakınındaki Gölbahri Gölü’dür.

İKLİMİ

Karlıova ilçesi karasal iklim tipinin egemen olduğu bir bölgede yer almaktadır. Denizden yüksekliğinin fazla olması nedeniyle hava sıcaklığı çok düşüktür. İlçede kış mevsimi uzun, oldukça soğuk ve karlı geçmektedir. En yüksek sıcaklık temmuz-ağustos aylarında, en düşük sıcaklık ise ocak ve şubat aylarında görülmektedir. İlçede en soğuk ay ortalaması –35 derece; en sıcak ay ortalaması da 25 derecedir. İlçede mevsimlere göre düzenli bir dağılım göstermeyen yağışlar, çoğunlukla kış ve ilkbahar aylarında görülür. Yaz ve sonbahar dönemlerinde ise iklim nispeten kuraktır. Esen rüzgarlar genellikle kuzey yönlü olduğundan iklimi daha da soğutmaktadır.

Kiğı :

İLÇENİN TARİHÇESİ

Mevcut bilgilere göre, İlçenin tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Sırasıyla Hititler, Urartular ve Persler bölgede yerleşmişlerdir. Bölge daha sonra Mekadonya, Roma, Sasani ve Bizanslıların egemenlikleri altına girmiştir. Halit Bin Velit tarafından ilk defa İslam topraklarına kazandırılan Kiğı 1071 tarihinden sonra Selçuklu Türklerinin eline geçmiştir. İlçenin adını Bizanslılar zamanında bölge komutanının Kiğan ismindeki kızından veya Kiğa ismindeki Komutandan aldığı söylenmektedir. Erzincan tarihinde Kiğı, dağlar memleketi anlamına geldiği ifade edilmektedir. Hayat ansiklopedisinin altıncı cildinde ise Kiğı kelimesini Kayağa’ dan aramak icap ettiği ve Key’ in Prens manasına geldiği ve Kiğı’nın da bir Türk prensi namına izafe edildiği belirtilmektedir.

İlçe geçmişte Erzurum-Harput (Elazığ) kervan yolu üzerinde bulunduğundan oldukça gelişme göstermiş ve belgelere göre yüzlerce yıl Sancaklık statüsü içerisinde çeşitli yerlere bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. İlçe 1071 tarihinden sonra Selçuklular, Akkoyunlular ve Sefevi hakimiyeti altında kalmış, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran zaferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmış, değerli hizmetlerinden dolayı Bıyıklı Mehmet Paşa ya mükafat olarak verilmiştir. 1663 yılından itibaren Diyarbakır’a bağlı bir sancak iken 1926 da ilçe statüsünde Erzincan’a, Bingöl’ün il olmasıyla da 1936 da Bingöl’e bağlanarak günümüze kadar gelmiştir. Birinci dünya savaşı yıllarındaki Rus işgali 20 kasım 1916’da Ordu-Halk birliğiyle sona erdirilmiş, halkın daha sonraları gösterdiği olumlu davranışları Büyük Önder Atatürk’ün takdirlerine mazhar olmuştur. 20 Kasım günü İlçenin kurtuluş bayramı olarak her yıl kutlanmaktadır.

CUMHURİYET ÖNCESİ KİĞI

Kiğı,tarihi MÖ. 3000’lere dayanan bir yerleşim merkezidir. Doğuda Bingöl,batıda Tunceli, kuzeyde Erzurum ve Erzincan, güneyde Elazığ ve Diyarbakır illeri vardır. Bingöl, Tunceli ve Erzurum’a 150,Elazığ’a 200,Diyarbakır’a 250 km mesafede çanak bir çanak şeklindedir. Kiğı’nın adı konusunda bir çok rivayet vardır. Bunların gerçeğe yakın olanlarım şöyle sıralayabiliriz: Kiğı’nın Türkçe Sözlükte anlamı yoktur. Erzincan tarihinde Kiğı’nın “Dağlar Memleketi” anlamına geldiği ifade edilmektedir. Kiğı,Romalılar zamanında Roma hanedanı Kiga’nın oğlu Talon’un hakimiyeti altında kalmıştır. Talon’un oturduğu bu kaleye Kiga ismini koyduğu, Kiga’nın Kiğı’ya dönüştüğü de söylenenler arasındadır.

Genç :

Genç İlçesinin Tarihi İlçenin eski adı kelime anlamı olarak çeşme ağacı anlamına gelen “Dara hini”dir. Ancak bu ad bir efsaneye göre, simdi ki Genç ilçesi yakınında günümüzde Kral Kızı Kalesi olarak bilinen ve Pers hükümdarı Dara tarafından yaptırılmış olup, o günler Dara Hini olarak adlandırılan kaleden gelmektedir. Cumhuriyet döneminde bu ad Genç olarak değiştirilmiştir. Genç ilçesi il olmadan önce komşu sancak ve eyaletlere bağlı kalmış eski bir ilçe merkezidir. Osmanlı Devletinde 1878 yılında yapılan idari teşkilatlanma sonucunda kurulan Bitlis vilayetine bağlanan Genç ilçesi 1924-1927 yılları arasında Genç vilayeti haline getirilmiştir. 1927 yılında ilçe haline getirilerek Elazığ’a bağlanmıştır. 1936 yılında Bingöl vilayeti kurulunca Genç ilçesi bu vilayete bağlanmıştır. İl merkezine uzaklığı 20 km’ dir.

Osmanlılar Döneminde Genç İlçesi:

ilçenin adı her ne kadar Genç ise de çok eski bir tarihe sahiptir 1071 Malazgirt Zaferiyle Selçuklu Türklerinin ve 1514 yılında da Yavuz Sultan Selimin Çaldıran Zaferi sonucu Osmanlı hakimiyetine geçerek Diyarbakır eyaletine bağlanmış ve yine 1848’de yine Diyarbakır’a bağlı bir kaza olmuştur. 1868’de de eyaletler vilayete dönüştürüldüğünde bucak olarak Lice kazasına bağlanmıştır. Daha sonra 1878’de Bitlis vilayet olunca ilçe de Bitlis’e bağlı sancak olmuştur. Cumhuriyet Döneminde Genç İlçesi: 1924’de yenilenen idari teşkilat ile bütün sancaklar il haline getirilirken Genç’te Çapakçur (iki ayrı ilçe) Elazığ iline bağlanmıştır. 1936 yılında Bingöl’ün il olmasıyla Genç ilçe olarak Bingöl’e bağlanmıştır.

Yedisu :

Yesdisu İlçesinin Coğrafi Konum : Yedi su ilçe merkezi peri suyu vadisinin en geniş yerinde kurulmuş olup ilçeye bağlı köyler bu vadinin içinde yer almaktadır coğrafi yönden ilginç bir konuma sahip Bingöl ilinin kuzeyinde Erzurum, Erzincan, Tunceli il sınırlarının kesiştiği noktada yer almaktadır. Erzurum ili Çat ilçesi Tunceli Pülümür ilçesi Erzincan ili Tercan ilçesi Karlı ova adaklı Kığı ilçeleri ile sınır durumundadır. Karasal iklimin hüküm sürdüğü tarıma elverişli arazisi az olan ilçemiz tamamıyla dağlık sarp bir arazi yapısına sahiptir. Doğuda çavuşlu dağı Güneyde şeytan dağı 2650 m. Batıda Bağıl dağı Kuzeyde koşan dağı 3078 m. ile çevrilidir. Kaynağını Erzurum illinden alan peri suyu Fıratın büyük kolarından biri olup bu dağlar arasında ilçeye doğudan batıya doğru baştan başa geçmektedir. Arazi meşe ormanları ile kaplıdır.

Yayladere :

COĞRAFİ YAPI

Yayladere doğuda Kiğı ilçesi, Kuzey batıda Tunceli’ye bağlı Pülümür ilçesi, Günaybatıda Tunceli’nin Nazimiye ilçesi ve güneyden ise Elezığ’ın Karakoçan ilçesiyle sınırlı ve komşudur. İlçenin güneyinden geçen ve Keban Baraj gölüne dökülen Perisuyu Elezığ ili ile Bingöl ili topraklarını birbirinden ayırır. Bu akarsu üzerinde kurulmakta olan Özlüce Barajının yapımıda yıllardır devam etmekte, günümüzde önemli bir bölümü tamamlanmış sayılmaktadır. Yaklaşık 1650 metre yükseklikte yer alan Yayladere, çevresindeki dağların güney eteklerinde kurulmuştur. Her yanı dağlarla çevrili bulunan ilçenin etrafındaki yükseltisi 2500 metreyi aşmaktadır.

Bu bölgede jeolojik geçmişte güney Pontid Okyanusunun etkisi vardır. Bu okyanusun kuzeyden ve güneyden gelen kıtasal levhalarla kapanması sonucu yer kabuğunun bu zayıf kuşakları boyunca yer altındaki mağmanın yükselmesi nedeniyle bu bölgelerde volkanik röliyef oluşmuş ve arazi bu röliyefe bağlı olarak bugünkü görünümünü almıştır. Tarihte çok şiddetli depremlerin oluştuğu, içinde bulunduğumuz bölgede, günümüzde de önemli yer kabuğu hareketleri yaşanmaktadır. Bu deprem kuşağında Amik Ovasından Karlıova’ya kadr uzanan kırık boyunca, özellikle VIII. ve X. yüzyıllarda önemli depremler olmuştur. Günümüzde de etkinliği sürdüren bu deprem kuşağı son olarak 1970’teki Bingöl depremi de büyük zarara yol açmıştır. Burada yer alan önemli tepeler, Taru ve Sülbüs tepeleridir. Yayladere’nin kuzeyinde ve Deşt Düzü’nün batısında yer alan Sülbüs dağı (2884 m.) çok yüksek volkanik bir dağdır. Bulunduğu sıradağın ortasından birden bire yükselmektedir.

Karları en geç eriyen yerlerdendir. Sülbüs’ün üstü ve etekleri yayla olarak kullanılır. Uzaktan sivri bir koni şeklinde görünse de üstü düzlüktür. Tepesine kadar yol olduğu bilinmektedir. Dağa adını veren Sülbüs Ziyareti dağın tepesindedir. Yayladere ilçesine bağlı Taru (Yavuztaşı) köyünde Taru taşı adında bir sap kayalık vardır. Bu kayalığın güneyinde bulunan Hasköy’e yakın bir yerde de şifalı bir kaplıca vardır. Birçok romatizmal hastalık için sayısız yararı olduğu bilinmektedir. Ancak bu kaplıca içinde bilimsel çalışmalar yapıldığı söylenemez. Karakoçan – Yayladere yolu kenarında Meydan Gölü ise önemli bir mesire yeri olarak bilinmektedir Ekonomi Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır

Solhan :

Solhan´ın Tarihçesi Solhan, İlçenin 2 km batısında yer alan Mezgeft adı ile anılan yerde, “Beglon” adında bir beyin yönetiminde kaldığı için bu ismi almıştır. Zamanla bu sözcük halk dilinde değişime uğramış, Boglon olarak anılmaya başlanmış, 1932 yılında da Solhan adını almıştır. Solhan zengin bir tarihi geçmişe sahiptir. Hititler, Huriler ,Urartular devrinde çeşitli olaylara sahne olan Solhan zamanımıza kadar olan tarihini kısaca şöyle açıklaya biliriz. M.Ö 2000 yıllarında Fırat nehri kıyısında Vasukani şehrini kurup bütün Anadolu´ya yayılan tarihte Mitaniler olarak bilinen Huriler M.Ö 1360 ta Hitit´lerin Torosları aşıp kendilerini sıkıştırması ve yeni krallık devrinde Şuppililuma Mitani prensini kendisine damat edinip himayesi altına almasından dolayı Harput,Bingöl ve Muş dolaylarında hakimiyetlerini kaybettiler. M.Ö 1200 yıllarında Hitit devletinin yıkılması ile Van bölgesinde yerleşen Urartular batıya doğru genişleyerek Bitlis,Muş ve Bingöl´ü alıp Murat ırmağı vadisine ilerlediler.

M.Ö 745 yıllarında Asurluların hakimiyetine geçen bölge M.Ö 612 yılında Med, Babil ve Urartuların saldırısıyla Medlerin hakimiyetine geçmiş. M.Ö 550 yılında Kurs Medleri yenerek Pers devletini kurması batıya akınlara başlamasıyla İskender imparatorluğu sınırları içerisinde kalan bölge İskenderin ölümünden sonra Selef Kürslerin eline geçmiştir.M.Ö 200-189 yıllarında yeniden canlanıp Adıyaman´ın güneybatısında Komojen krallığını kurdular. Doğuya doğru ilerleyerek Vana kadar uzanan bölgeyi ele geçirmişlerdir. 1071 tarihine kadar Roma hakimiyetinde kalan bölge Selçukluların egemenliğine geçmiş bir süre sonra Selçuklularda iktidar savaşı ve iç karışıklar başladıktan sonra Moğollar Anadolu´ya saldırdılar 1245 Köse dağ savaşında Selçukluların yenilmesi bölgeyle birlikte tüm Anadolu´ya hakim oldular.Yeni beyliklerin ortaya çıktıklarını görüyoruz.

Diyarbakır,ı kendilerine yurt edinen Akkoyunlular 1394 yıllarında Bingöl, Erzurum, Erzincan´da hakimiyet kurmuşlardır. 1473 yılında Otlukbeli savaşında Uzun Hasan´ın yenilmesi Solhan ilçemizin de içinde bulunduğu bölge Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Bundan sonra yörede İran hakimiyeti görülse de Şah İsmail´in 1514 Çaldıran savaşında Osmanlılara yenilmesiyle Yavuz Sultan Selim tarafından Doğu Anadolu´da birlik tesisi görevini vezir Bıyıklı Mehmet Paşa ile İdrisi Bitlisi´ne vermiştir.Vilayet nizamnamesi gereğince teşkilatlanmada Solhan ve Muş yöresi 1864 yıllarında Erzurum eyaletine bağlandı. 1.Dünya savaşı yıllarında kısa bir süre Rus işgali altında kalan Solhan 1929 yılında nahiye olarak Muş iline 25 aralık 1935 tarihinde 2555 sayılı kanunla il olan Bingöl´e 4 ocak 1936 tarihinde ilçe olarak bağlanmıştır.

Karlıova :

KARLIOVA İLÇESİNİN TARİHÇESİ

Karlıova İlçesi Hitit ve hurri egemenliğinden sonra MÖ 40’da Bizanslıların eline geçer. Hz. Ömer zamanında İslam devletleri topraklarına katılıyor. 1071’den sonra Selçuklu hakimiyetine girdikten sonra Mengüçoğulları, İlhanlılar, Celayirler, Akkoyunlar ile Safarilerin hakimiyetine girip çıkarlar. 1514’de Çaldıran Zaferi ile Osmanlıların sınırlarına dahil olur. Cumhuriyetin ilanından sonra 1936 yılına kadar Muş İline bağlı bir yerleşim yeri iken, 1936 yılında İl olan Bingöl’e ilçe olarak bağlanmıştır.

Karlıova İlçesi daha önceleri Muş iline bağlı ve Bingöl adını taşıyan bir ilçe merkezi iken, 1936 yılında il haline getirilen Çapakçur’a (Bingöl) bağlanmıştır. 1938 yılında yürürlüğe giren kanun ile ismi Karlıova olarak değiştirilmiştir. Adının Kaynağı: 1936 yılında Çapakçur İl merkezi olmadan önce İlçenin adı Bingöl olarak geçmekte idi. Bingöl ismini efsanelere konu olan Bingöl dağlarından almakta idi. Bakanlar Kurulunun 27.07.1938 tarihli kararı ile Bingöl vilayetine bağlı olan İlçenin adi ”Karlıova” olarak değiştirilmiştir Bingöl vilayetinin İlçesine başka bir ad vermek için toplanan heyet ad bulmakta güçlük çeker. Müzakere ve münakaşalardan bir netice alınamadığını gören posta eri kapıyı çalarak içeri girer. Selam verdikten sonra ”Müsaade ederseniz ben bir ad vereyim” der.

Kendisine müsaade verilir: ‘Efendim dışarıya baksanıza ova karla kaplı, bu ovanın adi ”Karlıova” olsun der. İsim hoşa gider Bingöl isminin Karlıova olarak değiştirilmesi Kaymakamlıkça kararlaştırılır. 1392 km² yüzölçümüne sahip olup il yüzölçümünün %16,6 ‘sını kapsar. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1940 m. dir. Dağlar ve engebeli araziler büyük bir alan kaplamakta olup düzlük alanlar ancak %7,5 civarındadır. İlçenin başlıca akarsuları peri suyu, göynük ve derin çaylardır. İlçenin 47 köyü 2 bucağı mevcuttur. 1997 Genel Nüfus Tespitine göre, İlçenin nüfusu 29 868’dir. Nüfusun yüzde 32.23’ü ilçe merkezinde, geriye kalan yüzde 67.77’si kırsal kesimde yaşamaktadır.

Yedisu :

YEDİSU İLÇESİNİN TARİHÇESİ

Yedisu tarihi çok eskilere dayanır. Eski kayıtlarda (1839) Yedisu Çerme olarak geçmektedir. Çerme kelimesi Çermik’ten gelmektedir.İlçe girişinde alttan kaynar bir havuz bulunmaktadır ve adını buradan aldığı düşünülmektedir. Kuruluşundan bu yana Çerme Köyü Bucak Merkezidir.1839 tarihinde kurulan Kiğı Kazasına bağlı 18 Köy ile Çerme Nahiyesi olarak kurulmuştur. 1914 tarihinde fahri müdürlerle idare edilen bucaklar kaldırılmış, Çerme Nahiyesi 52 köyü ile birlikte yeniden, Kiğı Kazasına ve Erzurum Vilayeti bağlanmıştır.

Yedisu(Kiğı İlçesi) 1839 tarihinden 1926 tarihine kadar Erzurum Vilayetine, 1926 yılında 877 sayılı Teşkilatı Mülkiye Kanunu ile Erzincan İli’ ne ve 1936 yılında 2885 Sayılı Kanunla kurulan Bingöl İli’ne bağlanmış ve Çerme Bucağı 22 köy olarak yeniden kurulmuştur. Çerme Bucağı’nın 7 köyü 1964 yılında Erzurum İli Çat İlçesi’ne bağlanmıştır. Yedisu ismini ise 1970 yılında YSE Müdürlüğünce Yedisu Merkezinde yaptırılan ve “7 musluk” ihtiva eden çeşmeden alarak bu tarihte isim değişikliği yapılmıştır.Yedisu; 20 Mayıs 1990 tarih ve 20523 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3644 Sayılı Kanunla Kiğı İlçesinden ayrılarak Bingöl İli’nin 7. İlçesi olmuştur.

Kiğı :

KİĞI İLÇESİNİN COĞRAFİ YAPISI

Coğrafi yönden ilginç bir konuma sahip olan İlçe Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alan Bingöl ilinin Kuzey kesiminde yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nin ortalarında yer alan ilçenin rakımı 1430 Metredir. Doğuda Adaklı, kuzeydoğuda Yedisu, kuzeyde Tunceli ilinin Pülümür ilçesi, batıda Yayladere, güneyde Elazığ ilinin Karakoçan İlçesi ile komşudur. Bölge tamamıyla engebeli, bir bölümü meşe ormanlarıyla kapalı bir arazi yapısına sahiptir. Karasal iklimin sürdüğü İlçenin tarıma elverişli arazisi azdır, en yüksek yeri Şeytan Dağları 2650 metredir. Kaynağını Erzurum’dan alan Peri Çayı Fırat’ın büyük kollarından biri olup, en önemli akarsuyudur. Bu akarsu üzerinde özlüce barajı inşaatı tamamlanmış olup, şuan Kiğı HES barajı ve Kiğı Yedisu barajı inşaatları devam etmektedir.

İlçenin İl merkezine uzaklığı sancak üzerinden 76 km ve Karakocan üzerinden İl merkezine olan uzaklığı ise 145 km dir. Kiğı İlçesinin doğusunda Adaklı ilçesi kuzeyinde Yedisu ilçesi, batısında Tunceli ili ve Bingöl’ün Yayladere ilçesi, güneyinde ise Elazığ ve Bingöl illeri bulunur. Kiğı, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümü’nde olup , bu bölümün yeryüzü şekillerinin özelliklerini gösterir. Çok engebelidir. Dağ sıraları platolar ve tek tek volkanik dağlar çoktur. Dağ sıraları 3 zamanın kıvrımları sırasında meydana gelmiş bazı kıvrımlar yükselirken diğerleri alçalmış, bu hareketler esnasında şiddetli volkanizma meydana gelmiş ,volkanizmadan çıkan lavlar etrafa yayılarak yaylaları meydana getirmiştir . Genç kıvrımlı ve volkanik dağların çokluğundan dolayı 1. derecede deprem bölgesine girer. Bu sebepten her yıl deprem hareketleri görülür. Kiğı’nın doğusunda Şeytan Sıra Dağları ( 2650 m. ),kuzeyinde Kızılmescit Dağları, batısında Altın Hüseyin Dağları, güneybatısında Sülbüs Dağı, güney ve güney doğusunda Sancak Dağları ve yaylası bulunur.

İç kısımlarda Kiğı’nın eteğinde kurulduğu Seyit Kasım ve Şenker Dağları ile tam karşısındaki Sivri Dağı diğer önemli dağlardır.Kiğı’nın en önemli akarsuyu Peri Suyu’dur.Bu su üzerinde halen çalışmaları devam eden Kiğı HES Barajı ile 2000 yılında elektrik üretimine başlayan Özlüce Barajı vardır.Peri Suyu, şeytan Dağları’nı yandan yararak güneye doğru akmaya başlar. Kiğı yakınlarına kadar devam eden bu gayet dar ve derin , haşin boğaza Kelhaç deresi veya Kelhaç boğazı denir. Bu boğazın yanlarında oturmaya , ziraat ve hayvancılık yapmaya elverişli yerler azdır Kelhaç Deresi’nden sonra Peri Suyu, genel olarak güney batı yönünü takip eder. Vadisi dar ve derindir. Peri Suyu, yer yer menderesler çizerek Keban Barajı’na kadar ulaşır.Tap düzünün güneybatısında bulunan Gökçeli çayı , gökçeli köyünden sonra , Hacı Halil köprüsü denilen yerde Peri Suyuna katılır. Peri Suyu tarafında çok sayıda kaynak suları mevcuttur .

Kaynak sularının ağzından güz aylarında bol miktarda balık çıkar. Çıkan balıklar, Peri Suyu’ndaki balıklardan farklıdır . alabalığa benzeyip yörede bu balığa Ziyaret Balığı denir. Kaynakların aktığı yerin arkasında 20 Dönüme yakın düzlük bulunur Balıkların bu düzlüğün altında bulunan bir yeraltı gölünden geldiği tahmin edilmektedir.Burada bulunan tepenin ardında bir mezar bulunmaktadır ve Hz. Halit Bin Velit’ in askeri olduğu söylenmektedir . Bu ziyaret ve kaynak suları çokça ziyaret edilir ve kurbanlar kesilir, murat istenir. Ancak bu ziyaret yeri, bugün Özlüce Baraj Suyu altında kaldığı için taşınarak Kiğı-Adaklı yol ayrımına getirilmiştir.Peri Suyu boyunca Yedisu’ya gidip gelirken yolculuk hem korkulu hem de çok ilginçtir. İlkbaharda yapılan yolculuklarda vadide, bir taraftan yolda dizili olarak yürüyen koyun sürülerini ve yeşilliği diğer taraftan üst kısımlarda karları görmek mümkündür.

Adaklı :

ADAKLI İLÇENİN TARİHÇESİ

İlçedeki ilk insan topluluklarının yerleşim tarihleri bilinmemekle birlikte, tarihi eserlerin varlığı ve durumları yerleşimin Kiğı İlçesiyle beraber başladığı kanaati uyandırmakla bu da yaklaşık M.O. 3000 yıllarına uzanmaktadır. İlçe 1839’da Kiğı İlçesiyle Erzurum’a bağlı bir köy iken 1926’da Erzincan’a 1936 yılında Bingöl iline bağlanmış ve Nahiye statüsüne kavuşmuştur. 04.07.1987 tarihinde 3392 sayılı Yasayla ilçe statüsüne kavuşmuş bu tarihten itibaren Bingöl İlinin beşinci ilçesi yapılarak 1988 yılı basında ilk Kaymakam ataması yapılıp. idari teşkilatlanması başlamıştır. Coğrafi yönden Doğu Anadolu Bölgesi yukarı Fırat bölümünde. Bingöl İlinin Kuzeydoğu kesiminde yer almaktadır. Rakımı 1500 metredir. Yüzölçümü 841 Km karedir.

Bölgenin büyük bölümü Meşe ormanlarıyla kaplı engebeli bir arazi yapışma sahiptir. Adaklı İlçesi: Elazığ İli Karakoçan ilçesi. Kiğı. Yedisu. Karlıova ve Bingöl merkez İlçeyle çevrilidir. İklimin Kışın çok sert ve uzun sürmesi İlçenin Ekonomik ve Sosyal yaşantısını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Ekonomik değer oluşturabilecek büyüklükte Akarsu olmamakla birlikte çok sayıda küçük su kaynaklarına sahip olmasından dolayı zaman, zaman toprak kayması. sel ve çığ aleti olmaktadır. 1995 yılında Hasbağlar Köyünde meydana gelen toprak kaymasında bir çok ev yıkılmış köy arazisi önemli ölçüde tahribata uğramıştır. 04.07.1987 tarihinde 3392 sayılı yasa ile ilçe statüsüne alınmış ve bu tarihten itibaren Bingöl ilinin ( 5 ) beşinci ilçesi olmuştur. 1988 yılı başında ilk Kaymakam ataması yapılarak, idari teşkilatlanması tamamlanmıştır.

Yüzen Ada

Bingöl Ulaşımı

Karayolu : Bingöl, batıdan D300 ve D885 karayolu ile diğer illere Otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır. Bingöl’ün Ankara’ya olan uzaklığı 899 km, İstanbul’a olan uzaklığı ise 1.353 km’dir. Doğu Anadolu’yu batıya bağlayan yolların bir kavşak noktası konumundadır. Bingöl’den Türkiye’nin Çeşitli bölgelerine karayolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Bingöl Otobüs Terminalinin iletişim bilgileri Adres : İnönü Mahallesi Şehirlerarası Oto Gar Telefon:+90 0 426 2131761 – 2131532 Bingöl’den Karayolu İle Direk Ulaşım Sağlanan İller. Bingöl > Adana, Afyon, Ağrı, Aksaray, Alanya, Ankara, Antalya, Ardahan, Bayburt, Bolu, Bursa, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hatay, Iğdır, İstanbul, İzmir, İzmit, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Malatya, Mersin, Nevşehir, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Trabzon, Uşak’a seferler düzenlenmektedir. Bingöl Otobüs Terminalinin iletişim bilgileri Adres : İnönü Mahallesi Şehirlerarası Oto Gar Telefon:+90 0 426 2131761 – 2131532

Demiryolu : Devlet Yolları Bingöl ilinde Devlet karayolları 227 km.dir. Bu 227 km.lik Devlet Karayolları ağı iki ana arterden diğer illere geçiş imkanı vermektedir. Bu ana arterlerden biri batıdan Malatya ve Elazığ’dan gelerek Bingöl’e ulaşan Devlet yoludur. Bu yol, Bingöl’den doğuya doğru uzanır ve doğudan Van Gölü’nün güney kıyılarını izleyerek İran’a ulaşır. Bingöl’den geçen en önemli Devlet yolu budur. Bu yol, Solhan ilçe merkezinden de geçmektedir. Bu yolun il sınırları içindeki uzunluğu 92 km’dir. İkinci ana arter, Erzurum-Bingöl-Diyarbakır Devlet karayoludur. Bu yol, Bingöl için özel bir önem taşımaktadır. Merkez ilçeden başka Genç ve Karlıova ilçeleri de bu yolun üzerindedir. Bu yolun il sınırları içindeki uzunluğu 135 km.’dir. Bingöl Genç İlçesi : Tren garının Adı Genç İstasyonu : Şehir Merkezine uzaklığı 20 Km., Tren Garına ulaşım Münibüs ve özel araçlarla ulaşım sağlanmaktadır. Devlet Demir Yolu hangi İllere doğrudan bağlantısı oldu 109 Doğu Muş, 143 Batı Elazığ’a ulaşım yapılmaktadır. İletişim Bilgileri : Genç İlçesi Murat cad.. Gar Şefliği PK:12500 – Tel 426 213 30 27

Havayolu : Bingöl Hava Limanı, Ulsulararasına Kapalı Olup, Şehir Merkezine uzaklığı 20 Km., Hava Limanına ulaşım Havaş ve özel araçlarla ulaşım sağlanmaktadır. İstanbul ve Ankara’ya belirli günlerde uçuşlar düzenli olarak yapılmaktadır. Adres : Genç Yolu çeltiksuyu Köyü Tel : 426 215 00 67-0073-76 87 Faks : 426 215 04 02

Denizyolu : Bingöl’de Deniz Olmadığından Dolayı İstenilen Bilgiler Doldurulmamıştır

Bingöl Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

Şerafettin Dağı : [Dağ] , Şerafettin Dağlarının en yüksek noktası (2544 m), Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

Özlüce Barajı : [Baraj Gölü] , Özlüce Barajı’nın gövde hacmi 15.000.000 metreküptür. Baraj enerji üretimi amacıyla yapılmıştır. 200 MW kurulu güce sahip olan barajın yıllık toplam enerji üretim kapasitesi 600 GWh’tir. Yapımı 1999 y

Zağ Mağarası : [Mağara] , .Murat nehrine bakan tarafı yerden 200-300 m. yükseklikte olup, 17 adet odası bulunmaktadır. Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

Gayt Barajı : [Baraj Gölü] , Gayt Barajı, Bingöl’da, Gayt Çayı üzerinde, sulama amacıyla 1986-1998 yılları arasında Süleyman Yalçın Kağıt tarafından inşa edilmiş bir barajdır. Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 44 K

Murat Nehri : [Nehir] , Murat Nehride İlin önemli akarsularından biridir. Vangolunun kuzeyindeki Aladagdan doğar.Bingöl içindeki toplam uzunluğu 96 km.dir. Fırat nehrine karışır. Murat nehrinin bir kolu olan Göynük suyunun b

Kiğı Barajı : [Baraj Gölü] , Kiğı Barajı’nın, gövde hacmi 23.000.000 metreküptür. Toplam 180 MW kurulu güce sahip olan Kiğı Barajı ve HES’in tamamlandığında yıllık toplam enerji üretim kapasitesinin 650 GWh olması planlanmıştır K

Şeytan Dağı : [Dağ] , 39° 02 dk, 27 sn. KUZEY 41° 11 dk. 54 sn. DOĞU Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

Peri Suyu : [Nehir] , İl sınırları içindeki uzunluğu bakımından en önemli akarsu peri suyudur. Toplam 258 km. uzunluğa sahip peri suyunun il içindeki uzunluğu ise 112 km. dır . Elazığ’da yeşildere civarında Fırat nehrine k

Peri Suyu : [Göl] , Peri Suyu Çayı 38.924976 enlem ve 39.750977 boylamda yer almaktadır. Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1211 metredir Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

GölBahri Gölü : [Göl] , Göller: Gölbahri Gölü:Karlıova’nın Kargapazarı yakınında olup, yüzölçümü 7 kilometrekaredir. Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

Sülbüs Dağı : [Dağ] , Bingöl Yayladere İlçesi’nde, ilçenin Kuzeybatısında yer almaktadır. Volkanik bir dağ olan Sülbüs 2500 metre yüksekliğe sahiptir. Kaynak: Alay, O. (1996). Kültür Dünyamızda Bingöl. Ankara: Meg Ajans.

Gülbahar Barajı : [Baraj Gölü] , Gülbahar Barajı, Bingöl’de, Koçan Deresi üzerinde, sulama amacıyla 1996-2003 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Bingöl tarihçesi

BİNGÖL ADININ KAYNAĞI

Doğu Anadolu Bölgesi’nin yukarı Fırat Bölümü’nde yer alan Bingöl, adına ilişkin pek çok efsane ile tanınır. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin egemenliğinde kalan il, daha önce “ÇEVLIK” ya da halk dilinde. “ÇOLİG” adıyla Palu ilçesine bağlı bir bucaktı. 1872 yılında ise “ÇAPAKÇUR” adıyla ilçe; 1936 yılında (yine aynı isimle 04.01.1936 tarihli 3197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2885 sayılı kanunla) il haline getirilir. İl Merkezi “Çapakçur” adı altında 1945’e kadar bu isimle anıldı. 1945 yılında “BİNGÖL” adı verilir. Ve bu isimle anıla gelir.

İlin eski adı olan “ÇEVLİK” Anadolu halk ağızlarında; yöre konuşma dilinde; dere kenarında bulunan bağlık-bahçelik yer. anlamına gelir. Gerçekten de Bingöl’ün eski yerleşim alanı olan Çevlik; Çapakçur Suyu’nun kenarında bağlık bahçelik yeşil bir ovada kurulmuş olup, ismiyle tenasüp içindedir. “ÇEVLİK” kelimesi halk dilinde hala “ÇOLİG’ olarak varlığını muhafaza etmektedir. Bugün bir çok kişi Bingöl isminin yanında “Çolig” ismini kullanmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde il merkezi bu isimle anılır.

“Günümüzdeki Bingöl’ün yerinde kurulmuş olan ve 1945 yılına kadar Çapakçur adıyla bilinen yerinin adına ise ilk defa ortaçağ İslam kaynaklarında Cebelü Cur (Yakut, iİ, 102) şeklinde rastlanmaktadır.” Çapakçur adının tam olarak ne zamandan beri kullanıldığı bilinmemektedir. Ancak Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Çapakçur’un Büyük İskender tarafından kurulduğunu ve bu ismi de onun koyduğunu rivayetlere dayanarak belirtir.

Seyahatnamede Büyük İskender’in ağrılarına şifa bulmak ve başındaki iki boynuzdan kurtulmak için nice doktorlara başvurduğu halde bir türlü derdine çare bulamadığı için sonıında ab-ı hayat’ı aramaya kalkıştığı anlatılır. Ab-ı hayat bulmak için epeyce uğraşan İskender sonunda kaynağın kendisi olmasa da ondan beslenen bir pınardan içip ağrılarından ve boynuzlarından kurtulmuş, faydasını gördüğü suya “Makdis Lisanı” üzere “Cennet Suyu” anlamına gelen Çapakçur adını verir. Hekimlerinden Filkos’u yanına çağırıp demiş ki; “ Bu kadar zamandan beri benimle uğraştınız ve ağrıma bir ilaç bulmaya kadir olmadınız. İlacını Cenab-ı Allah Cennet nehirlerinden verdi. Burada benim için bir kale inşa edip, ismini “ Çapakçur” verin. Bu emir üzerine Murat Nehri kenarında 315 günde Çapakçur Kalesi inşa edilmiştir…”

Bu tarihten itibaren 1945 yılına kadar Çapakçur, il merkezi’nin ismi olarak kullanılır. 1945 yılında Bingöl adı verildi. Bingöl adını, bu adla anılan dağdan aldı. Dağ ise adını, üzerindeki irili-ufaklı yüzlerce, belki de binlerce buzul gölden almıştır. Böylece başı pare pare dumanlı doruğu süt beyaz olan karlı dağın üzerindeki buzul göller bir kente ve bir İle isim olmakla onun bağrında ebedileşiverdiler.
Bingöl adına ilişkin pek çok efsaneden en çok bilinenleri şu ikisidir.

1- Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şöyle hikaye etmiştir. “ Bir avcı, bir kuş vurmuş, oııu gölde temizlerken, kuş canlanmış ve göle dalıp kaybolmuş. Gölün ab-ı hayat kaynağı olduğu meydana çıkmıştır. Bu sır meydana çıkınca Allah’ın emriyle bin parçaya bölünmüş ve hangisinin ab-ı hayat kaynağı olduğu bilinmez olmuş.

2- “Bu bölgede savaşmakta olan iki ordudan birinde su sıkıntısı başlar. Bir kolu su bulmak için dağlara çıkar.Nitekim güzel bir su bulup içerler. Fakat bir dahaki sefere kolay bulunması için de suyun yanına bezden bir işaret koyarlar. Birliklerine dönen askerlerin yerine diğer bir kol su içmek için dağlara tırmanmaya başlar. Başlarındaki komutan bir tepeye çıkıp ta yüzlerce gölü aynı anda görünce, hayretini şöyle ifade eder. Burası bir göl değil, bin göl ve böylece o savaşın yapıldığı bölgedeki şehrin adı “BİNGÖL” olarak söylenilmeye başlar. Işte Bingöl adı bu ve benzeri ifadelerle bilinmektedir.

İLİN TARİHİ

İlimiz Anadolu’nun düşman istilası görmeyen bölgelerinden birisidir. Bingöl’ün tarihi daha çok komşu illerin tarihi incelenerek çıkarılmıştır. Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Bitlis, Ahlat, Van ve Tunceli şehirleri eski devirlerde bir beyliğe veya hükümdara başşehir olmuştur. Bingöl daha çok bu beyliklere bağlı otlak olarak tutulmuştur. Şimdiye kadar Bingöl ili sınırları içinde bir şelıir kalıntısına rastlanmaması bunu doğrular.

Tarihçi Heredot bir eserinde Anadolu’yu bir takım bölgelere ayırarak bugünkü Muş, Diyarbakır ve Bingöl illerinin bulunduğu bölgeye “ KOMOJEN” ismini vermiştir. Bingöl ili Osmanlı Devleti zamanında komşu illere bağlı olarak idare edilmiş, ancak Cumhuriyet devrinde bir il haline gelmiştir.

CUMHURİYETİN ,İLANINA KADAR TARİHİ DEVRE VE OLAYLAR
HİTİT VE HURİ DEVRİNDE BİNGÖL

Huriler M.Ö. 2000 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesine gelip Fırat kenarında Urfa, Mardin, dolaylarında “VASUK.ANI” şehrini kurdular. Mitaniler Devleti diye tarihe geçen bir kavimdir. Doğu Anadolu’da tam bir hiikümdarlık kuran Mitaniler Hititler ile ilişkilerde bulundular. Hitit Kralı Telepinuşun ölümünden sonra Hititlerin Mitani himayesine girdiği sanılmaktadır. Hititler yeni krallık devrinde Torosları aşarak Mitani Devletini sıkıştırmaya başladılar Şuppilihiuma Mitani Prensini kendisine damat edinerek onları himayesine aldı. MÖ. 1 360 yıllarında Harput, Biııgöl ve Muş dolayları Hititlerin eline geçti.

URARTU DEVRİNDE BİNGÖL

Van Bölgesinde oturan Urartular hititlerin MÖ. 1200 yıllarında yıkılmasıyla batıya doğru genişleyerek Bitlis, Muş ve Bingöl’ü alarak Murat Vadisinde ilerlediler. Urartu Kralı Menuas Bingöl Yaylalarını koruyabilmek için Sebiterias, Bağın ve Mazgirt Kalelerini yaptırmıştır. MÖ. 745 yıllarından sonra Asur Kralı Tiglat Pileser’le Urartu Kralı 111. Sardur arasında yapılan savaşta Urartular yenildiler. Iran’da kurulan Medyalılar, l3 abiliter ile birleştiler. Urartuların’da yardımını alarak Asurluları yenerek tarihten sildiler. (M .0.612)

M.O. 550 Yıllarında Iran’dan Ansan Kabilesinden Kurus Medleri yenerek Pers Devletini kurdıı. Üç yıl sonra batıya akınlara başladı. Bingöl, Elazığ ve Tunceli dolaylarını aldı. MÖ. 546 yılında Lidya üzerine yürüdü. Lidyalıları da yenerek bütün Anadolu’ya sahip oldu. Gavgamela Savaşında yenilen Persler ellerindeki toprakları çıkardılar. Iskender imparatorluğu bu topraklara sahip oldu. İskender’in ölümünden sonra bölgeyi Selefidisler ele geçirdi. Arsak adında bir Türk Hükümdarı bölgeyi kurtarmak için hem Selefküsler, hem de Sasaniler ile mücadele ettiyse de başarı gösteremedi.

M.O. 200-189 yılları arasında komuk Türkleri tekrar canlandılar. Komojen Krallığını kurdular. Nemrut Dağının (Adıyaman Bölgesinde) güney batısında, bugünkü Samsat ilçesini (Samaysat-Samosata) başkent yaptılar. Doğuda ilerleyen Zaiadres bütün Sophone denilen Bingöl, Elazığ, Tunceli ve çevresini ele geçirerek Van’a kadar uzandı.

ROMA DEVRİNDE BİNGÖL

MÖ. 75 Yıllarında yukarı Aras havzasında kurulan Ermenistan Krallığı M.S.50 yıllarında varlığını göstermeye başladı.
Ermenistan Kralı TİGRANUS’ un Romalılar ile arası bozulunca Roma Generali LUCULLUS Ermeni Krallığı üzerine yürüdü; POPPEIUS Ergani geçidini aşarak Diyarbakır’da TIGRANA-KERTA Kalasine sığınmiş olan Ermenistan Kralı TIGRANUS’u yendi. Böylece Bütün Sophene bölgesini eline geçirdi. Roma Generali GUREGIO da Ermenistan’ın başşehri olan ARTAXATA’yı alarak Ermenistan Krallığı Romalılara bağladıktan sonra Ermeniler bundan sonra pek varlık gösteremediler.

MÜSLÜMANLIĞIN YAYILIŞINDAN SONRA BİNGÖL

Hz.Ömer zamanında Suriye ve Irak Arapların eline geçti. İslam Komandanlarından Halit İbn-i Velid; Arned (Diyarbakır), Maden ve Palu Kalelerini aldı. Bingöl’ün Azakpert Kalesini de aldı. Erzincan Bölgesine kadar uzandı.

Bundan sonra Anadolu’da yer yer karışıklıklar meydana geldi. Bu karışıklıklar devam ederken; 1040 yılında Oğuz Boyları birleşerek, Selçuklu Devletini kurdular. Kısa bir zaman içinde teşkilatlandılar. Kurtuluş’un Oğlu Süleyman Anadolu’yu Urartılardan kurtarmak için sefere çıkmaya karar verdi. Önce Antalya ve civarını aldı. Çubuy Bey de Komojen, Sopene, Hını Ziyad isimleri anılan bölgeleri ele geçirdi. Böylece Selçuklular Anadolu’yu ele geçirmek için çeşitli yollardan harekete geçtiler Anadolu’nun alınması işini Tuğrul Bey özerkliğine aldı. Uç koldan harekele geçti. Emir Dinar Malatya’dan dönünce Bingöl’ü aldı. Muş ve Sasona bölgesine gelince Bizans askerlerinin hücumuna uğradı. Çok kayıp verdi. Kış bastığı için Ilenesan’a döndü. Alparslan hükümdar olunca Malazgirt’i aldı. Daha sonra Muş, Bingöl, Silvan ve Diyarbakır’ı ele geçirdi. Selçuklular da taht kavgası ve iç huzursuzluklar başlayınca Moğollar Anadolu’ya saldırdı. Baycu Noyan , Erzurum’u kuşattı. Bingöl Moğolların eline geçti.

UZUN HASAN DEVRİNDE BINGOL

Ilk olarak Diyarbakır’ı kendilerine yurt edinen Ak koyunlular Bingöl ve Erzurum’u aldılar. 1394 yılında Erzincan üzerine yürüdüler. Kadı Burhanettin ile anlaşarak Erzincan’ı da aldılar. Uzun Hasan, Trabzon Lum İmparatorunun kızı Despina ile evlenince Bingöl’ün Genç kazasında Despina için bir saray yaptırdı. Uzun Hasan’ınFatih Sultan Mehmet ile arası açılınca Oluk beli denilen yerde savaş yapılmıştır. 1473 yılında yapılan savaşta Uzun Hasan yenildi. Bu suretle bölge, Osmanlıların eline geçti.

SAFEVİLER DEVRİNDE BİNGÖL

Ak koyunlular devrinde Muş, Kiğı, Solhan, Pasinler eyalet merkezi iken Genç küçük memurlar tarafından idare ediliyordu. 1473 yılında Ak koyunlular idaresine son verilince; Iran Hükümdarı Şah İsmail doğuya saldırılara başladı. Bingöl Bölgesini ele geçirdi.
Yavuz Sultan Selim, İran’a sefer yapmaya karar verdi. İki ordu Çaldıranda karşılaştı. Çaldıran Savaşında Şah lsmail’i yendi. Doğu Anadolu’nun bütünlüğünü sağlama işini Vezir Bıyıklı Mehmet Paşa ile Tarihçi Idris Bitlisi’ye verdi.

OSMANLI DÖNEMİNDE BİNGÖL

1514’de Yavuz Sultan Selim Bingöl’ün kuzeyini, Erzincan, Tercan ve Erzurum’u Osmanlıların hakimiyetine sokmuştu.
Çapakçur beylerinden Süleyman Bey, Osmanlıların egemenliğini kabul ederek, Çapakçur(Bingöl) Osmanlılara geçti.

“Çapakçur ve havalisi Süleyman Beye, diğer kaleler de Ahmet beye düşmüştü. Osmanlı himayesinde yaşayan bu kardeşler ilk zamanlarda iyi geçindilerse de sonraları araları açıldı. Ahmet Beyin teşebbüsü ile Bab-ı Ali Süleyman Beyi itirham etti ve hatta bir fermanla Süleyman Bey,Çapakçur’da idam edildi. Süleyman Beyin idamından sonra oğlu Maksut Bey Osmanlı hizmetine girerek ve Kanuni ile Nehçivan seferine çıkıp Arap çayı önünde büyük yararlıklar gösterdiğinden kanuni pederlerinden Mevrus Çapakçur kalesini Maksut Beye,ocaklık namıyla tefviz eyledi.” (45)

Kanuni Sultan Süleyman Diyarbakır eyaletini teşkil ettiğinde Çapakçur’u Sancak olarak buraya bağlamış. Bingöl Osmanlılar için önemli bir yere sahipti. Çünkü Bingöl Osmanlıların İran’a karşı yürüttüğü mücadelelerde bir üs olarak kullanıldığı gibi ekonomik bakımdan da önem arz etmektedir.

“23 Mayıs 1554’te Kanuni Sultan Süleyman Bingöl yöresinde idi.Göynük suyu boyundaki Hokhzik denilen yerde yeniçeriler Sultanı büyük bir törenle karşıladılar.

Çapakçur 1578 Şirvan’a asker gönderdi. Safeviler’e karşı bu şehir ve kaleyi korudu.

“19.yüzyılın ikinci yarısında eyaletlerin kaldırılmasından sonra Çapakçur Bitlis Vilayetinin Genç sancağı içerisinde yer alan ve aynı adı taşıyan Kaza’nın merkezi oldu. V.Cuinet’e göre 19. Yüzyılların sonlarında Çapakçur 450 haneli 8 dükkanlı bir fırını olan meyve bahçeleri ve üzüm bağlarıyla çevrili küçük bir yerleşme yeri idi ve nüfusu da 1075 kadardı. Ayrıca burada Şayak adı verilen kaba bir dokuma üretiliyor ve çevredeki yerlere gönderiliyordu.”(48)

Selçuklu Dönemi 1243 Selçukların Kösedağ savaşını kaybetmesiyle Anadolu’da Moğol istilası başlamış ve Bingöl Moğolların istilasına uğramıştır. “Doğudan gelen Moğol taarruzu karşısında Harzemlilerden Bereket, Sarıhan aşiretleri, Cebellibereket’e Solhan aşireti de aynı ismi taşıyan mıntıkaya gelmişlerdir.Rivayete göre ordusu dağılan Harzemşah civar köylerden birine saklandığı bir sırada hariç bir köylü şahı görmüş ve yanına yaklaşarak Ahlat’ta kardeşimi öldüren (Harzemşah) budur diye Onu kargısıyla öldürmüştür. Zazalar bundan sonra Şah’ın yattığı bu yeri türbe ittihaz eylemişler ve Solhan aşiretinin meskun olduğu köye de Harzemşah köyü denilmiştir.”(26)

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat bölümünde yer alan Bingöl ili, 38 27′ ve 40°27’doğu boylamlarıyla, 41°20′ ve 39°54′ kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. Bingöl, doğuda Muş, kuzeyde Erzincan ve Erzurum, batıda Tunceli ve Elazığ, güneyde ise Diyarbakır ili ile komşudur.
Bingöl’ün ilçeler itibariyle yüzölçümü ve ilçe merkezlerinin deniz seviyesinden yükseklikleri Tablo-1’de görülmektedir.Bingöl’ün yüzölçümünün yüzde 22.82’si merkez ilçeye aittir. Merkez ilçeden sonra sırasıyla Genç, Karlıova ve Solhan gelmektedir.

Rakımı en düşük ilçeler İl merkez ve Genç ilçe merkezidir.Rakımı en yüksek ilçe ise Karlıova’dır. İlimizde belli başlı yaylalar ise; Bingöl Yaylası, Şerafettin Yaylaları, Genç’te Çötele (Çotla) Yaylası, Karlıova’da Hırhal ve Çavreş Yaylası, Kiğı’da Kiğı Yaylası ve Dağın Düzü Yaylaları, Adaklı’da Karer Yaylası’dır.Hayvancılık için de çok elverişli olan bu yaylalar, Beritan aşireti (Bertyan) ve çevre köyler için vazgeçilmez özelliklere sahiptir. Yine bu yaylalarda yapılan arıcılıktan elde edilen bal yurdun her tarafından aranır duruma gelmiştir.

Birinci Cihan Harbi başlayınca Osmanlı Devleti de harbe girdi.1915 yılında Ruslar taarruza geçerek Eleşkirt,Malazgirt ve Pasin’lere kadar ilerledi.

Bunun üzerine halk,Bingölleri aşarak Varto ve Karlıova’ya doğru göç etmeye başladı.Ermeniler Türk Ordusundan kaçarak Rus Ordusuna geçti.Ruslar 16 Şubat 1916’da Erzurum’a girdiler.Bunun üzerine,Karerli Küçük Ağanın önderliği ile;Karer Dağları Sığı Boğazı ve Eşek Meydanında (sonradan Şeref Meydanı),Milli Kuvvetler cephe almaya başladı.Çapakçur’a yetişen iki tümen askerimiz de bu Milli Kuvvetlere katıldı.Ruslar Mart ayı sonlarına doğru bu cephelere saldırmaya başladı.15 günlük bir çarpışma sonunda büyük kayıplar vererek Şerafettin ve Çafreş Dağlarına doğru kaçmaya başladılar.

15 Mayıs 1916’da Ruslar Şeref Meydanından Erzincan’a kadar bütün cephelerde tekrar saldırıya geçtiler.Fakat bu sırada Çanakkale Zaferinden dönen Türk Ordusu Rus Cephesine yığınak yapmaya başlamıştı.Bu orduya Ahmet İzzet Paşa kumanda ediyordu.Çapakçurun Gazik (Kuruca) köyünde karargahını kurdu.2.Kolorduya kumanda eden Faik Paşa da Sancak Bucağının Simsor köyünde karargahını kurdu.Ordu birlikleri Karer Dağı ve Şeref Meydanında mevzilendiler. Ruslar 5 Haziran 1916 da bir çok cephede taarruza geçtiler.Fakat bu taarruzda da başarı gösteremediler. Bir çok ölü bırakarak geri çekilmeye başladılar.

8 Haziran 1916 da Ruslar Çapakçur Cephesine taarruza geçtiler. Muğla Müfrezeleri buna karşı koydular. 9 Haziranda iki piyade taburu ile takviye edilen Rus Süvarileri Oğnut Müfrezelerini Sığı istikametinde geri çekilmeye mecbur etti. 11 Haziranda Masla Deresine taarruza geçtiler. Buğlan Müfrezeleri Melekhan’a doğru uzanan sırtları tutmaya başladılar.

13 Haziranda Masalla (Balıklı Çay) deresi ve Sığı boğazındaki Oğnut Müfrezesine taarruz eden Ruslar, bir netice elde edemediler. 26 Haziranda 3. Kolordu Masalla deresinin batı kısmına geçti. Sazani kuzeybatısında bulunan Rusları, Masalla Dersinin doğusuna attı. Ruslar, Temmuz Ayının başlarında tekrar saldırıya geçtiler. Bu taarruzda Birliklerimizde bir gerileme görüldü. 9 Temmuzda buraya 7. Tümen’e ait bazı birlikler ile Milis kuvvetleri gönderildi. Ruslar 12 Temmuz 1916 da Muş cephesinden taarruza geçtiler. Çok kanlı bir çarpışmadan sonra Ruslar büyük kayıplarla geri çekilmeye başladılar.

13-14 Temmuz gecesi 66. Tümen’e mensup 261. Alayın yaptığı bir gece baskını ile 8.Tümenin cephesi yarıldı. Tümen, Şen Mevziine çekildi. Ruslar 8. Tümeni takip ederek taarruzlarına da deva ettiler. 8. Tümen Malam’da köyündeki mevzilerine çekildi. 25 Temmuz 1916 da Erzincan Rusların eline geçti.

27 Temmuz da hafif Rus Kuvvetleri Celigöl tepesi ve Oğnut İstikametinde taarruza geçmişlerse de geri püskürtüldü. 29 Temmuz da tekrar Celigöl tepesine taarruza geçtiler.

Fakat bin’e yakın Rus askeri öldürülerek bu taarruzda durduruldu. 1 Ağustos günü Ruslar çok üstün kuvvetlerle Celigöl tepesine yeni bir saldırıya geçtiler. Topçu ateşininde desteğini gören Rus kuvvetleri burada da tutunamayarak Arçük ve Karer dağı hattına çekilmeye mecbur oldular. 3 ve 6 Ağustos’ta taarruza geçen Türk Kuvvetleri karşısında Ruslar tutunamadılar. Nazerbeyof komutasındaki Rus kuvvetleri Bitlis’in güney mevzilerine çekildi. 6 Ağustos’ta Muş, Rus kuvvetlerinden temizlendi. Böylece Ruslar perişan bir halde Murat vadisinin kuzeyine atılmış oldular.

Yine 8 Ağustos günü 7.Tümen, Buğlan geldiğini, 53. Tümen Melikan yaylasını , 14. Tümen Celigöl Tepesini ve 1. Tümen’de Halifan – Çatak hattını Azakpert ve Termen Hatlarını elde etmişlerdi . Rus kuvvetleri 17 ve 19 Ağustos 1919 da yedi taburluk bir kuvvetle taarruza geçtilerse de yine başarı elde edemediler. 20 Ağustos 7. Tümen’in sol kanadında çok miktarda kuvvetlerle saldırdılar. 1. Kolordu Masalla deresindeki mevzilerine çekildi. 22 Ağustosta Ruslar elde ettikleri arazileri tahkim etmeye başladılar.23 Ağustos’ta Bitlis ve Muş’a taarruz ettiler. 28 Ağustos akşamı şiddetli çarpışmalar oldu. 29 Ağustos’ta karşı taarruza geçen 16.ve 3. Kolordu kuvvetleri düşmanı geri püskürttüler.

Melikhan köyünün doğu ve kuzeybatısını ele geçirdiler.Kolordu Komutanı Faik Paşa 47. tümen’in gözetleme yerinde harekatı takip ederken şehit oldu. 2. Kolordu düşman taarruzunu kırarak karşı taarruza geçti, 31 Ağustos’ta Ordu Komutanı kıtalara istirahat verdiği sırada Ruslar bunu fırsat bilerek 16. Kolorduya taarruz etti ve bunları Masalla deresinin gerisine attı.9 Eylül’de Kara-Baba Tepesini elde etmek isteyen Ruslar taarruza geçti.Demlek,Tümük Ovasındaki mevzilerimizi elde ederek Karababa’nın kuzeyine geldiler.Fakat 34.Alayın taarruzu ile Ruslar tamamen geri çekilmeye mecbur edildi.

7 Aralık 1917’de Rusya’da çıkan ihtilal üzerine Erzincan’da Ruslarla barış anlaşması imzalanarak doğu illerimizden çekilmeleri sağlanmıştır.

CUMHURİYET DEVRİNDE BİNGÖL

Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ 1929 yılında da Muş illerine bağlanan Bingöl, 1936 yılında Vilayet olmuştur.1945 yılında da İl Merkezi olan Çapakçur’un adı Bingöl olarak değiştirilmiştir.

İl sınırları içinde arazi oldukça engebeli ve yüksektir.Denizden ortalama yüksekliği 1250 metreyi aşar.Dağlar çok geniş bir alan kaplar.Bingöl dağlarının yapısında genellikle bazalt ve andezitler bulunur.Bu püskürük kütle tabandaki tortul tabakaları örtmüştür.

Dolayısıyla püskürük kütleler tortul kütlelerden daha gençtir.Kuzey-batı,güney-doğu yönünde uzanan Bingöl dağlarının kuzey yamaçları hafif eğimli olduğu halde,güney kesimleri oldukça diktir.Güney yamaçta sıcak su kaynaklarına rastlanması bu yamaç yüzeyinin fay çizgisi tarafından dikleştirildiği,dolayısıyla buradan bir çayın geçtiği açıkça anlaşılmaktadır.Türkiye’nin deprem zonları incelendiğinde ilimizin bulunduğu yerden kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan bariz fay hatlarının geçtiği görülür.Bölgede çeşitli istikametlere doğru uzanan fay çizgilerine rastlanır.Fay çizgilerinin,farklı yüzey seviyeleri meydana getirmeden tortul tabakaların altında gizlendiği yer yer satıha çıktığı bu yerlerden de sıcak su kaynaklarının çıktığı gözlenince belirsiz fay çizgilerinin bilgenin her yerinde olabileceği kanaati oluşmaktadır.