Osman Zeki Oral kimdir?

Biyografi
Hattat Halil Kâzım Efendi’nin oğlu olan Osman Zeki Oral ilk ve orta öğ­reniminden sonra girdiği İstanbul Gü­zel Sanatlar Akademisi’ni Bedri Rah­mi Eyüboğlunun atölyesinde...
EMOJİLE

Hattat Halil Kâzım Efendi’nin oğlu olan Osman Zeki Oral ilk ve orta öğ­reniminden sonra girdiği İstanbul Gü­zel Sanatlar Akademisi’ni Bedri Rah­mi Eyüboğlunun atölyesinde çalıştıktan sonra 1950’de bitirdi. Kısa bir sü­re, Mısır prenseslerinden İffet Hassan’ın özel ressamlığını yaptı. 1953-1966 yılları arasında Bolu Kız ve Erkek Öğretmen Okullarında resim-iş öğretmenliği görevinde bulundu. 1966’da Milli Eğitim Bakanlığı tara­fından, Bolu ili Güzel Sanatlar Galerisi’nin kuruluşu için görevlendirildi. Bir yıl kadar müdürlüğünü yaptığı bu galeride yetenekli öğrencilere resim kursları düzenledi. Daha sonra Anka­ra Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nin müdürlüğüne getirildi. Yetişkinlerin ve özellikle yetişme çağında bulunan çocukların toplu halde çalışmalarına olanak veren resim kurslarını, bu ga­leride de sürdürdü. Başta Devlet Re­sim ve Heykel Sergileri olmak üzere, çeşitli karma sergilere katılan Osman Zeki Oral, üyesi bulunduğu Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği’nin toplu sergilerine resim ver­mektedir.

1966’da Tahran Uluslararası İki yılda bir Sergisi’nde onur ödülü, 1973’te 34. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Alaplı, Taşbaşı adlı yapıtıyla başarı ödülü, 1973’te 50. Yıl Resim ve Heykel Sergisi’nde başarı ödülü, 1985’te 46.Devlet Resim ve Heykel Sergisi’n­de Ereğli-Bozhane Önü adlı yapıtıy­la başarı ödülü kazanan Osman Zeki Oral’ın başlıca resimleri, İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel Müzelerin­de, Ankara’daki Milli Kütüphane ko­leksiyonunda, ayrıca özel ve resmi başka koleksiyonlarda bulun­maktadır.
 
SANATI
 
Osman Zeki Oral’ın, genellikle Kara­deniz yöresinin manzaralarını konu alan büyük boyutlu tabloları, aynı dö­nemde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden yetişmiş öteki ressamlarda da ağır basan yöresellik anlayışına bağ­lıdır. Dış çizgileri kesin hatlarla sınır­lanan, içleri saf, katışıksız ve uçuk tonlarla doldurulan yöresel görünüm­ler, herhangi bir çağdaş akım yada eğilimi izlemek yerine, kendi duyarlığının, doğa sevgisinin, yaşanmış anı­larının kaynaklarını araştırmaya, yansıtmaya yönelik bir çabanın ürünleridir.

Edebiyatsanat