İmâm-ı Rabbânî Kimdir?

Biyografi
İmam Rabbani, 1563 yılında Babür İmparatorluğu egemenliği altında Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyaya gelmiştir. Ömer ibn Hattab’ın soyundan geldiği için El Faruk lakabını almıştır. 1624...
EMOJİLE

İmam Rabbani, 1563 yılında Babür İmparatorluğu egemenliği altında Hindistan’ın Serhend şehrinde dünyaya gelmiştir. Ömer ibn Hattab’ın soyundan geldiği için El Faruk lakabını almıştır. 1624 yılında, 63 yaşındayken vefat etmiştir.

Genel olarak Nakşibendi tarikatı mensubudur, fakat kadiriyye, çiştiyye gibi diğer tarikatlar arasında da saygın bir yeri vardır. Nakşibendi tarikatının Müceddidiye kolundandır.

Düşünce Yapısı ve Mücadelesi

İmam Rabbani, babası ve Bakibillah gibi zamanın en büyük bilginlerinden dersler alarak İslami konularda kısa zamanda büyük bir birikime sahip oldu. Temel düşüncesi, tasavvuf merkezlidir. Fakat mektuplarında şeriatsız bir tasavvuf anlayışının olamayacağını sık sık dile getirerek, önce şeriat kurallarının yerine getirilmesini tavsiye etmiştir. Yirmi yaşlarındayken Baki Billah’ın muridi oldu. Baki Billah, İmam Rabbani’nin kendisine rüyasında gösterilen müceddid olduğunu anlayınca ona icazet ve halifelik verdi.

İmam Rabbani, Ekber Şah’ın dini tahrif etme ve yeni bir din oluşturma çabasına karşı mücadele vermiştir. Hiç çekinmeden Ekber Şah’ı eleştirmiştir. Din-i İlahi adlı bu yeni oluşumun çok yaygınlaşmamsı İmam Rabbani’nin başarısı kabul edilir. Ekber Şah’dan sonra, yerine geçen oğlu Cihangir Şah, İmam Rabbani’yi ordu içinde mürit sayısı arttığı için vezirleri tarafından bir tehdit oluşturduğunu söylenmesi üzerine Rabbani’yi hapse attırdı. İmam Rabbani, bir sene hapiste kaldıktan sonra, Cihangir hatasını anladı ve Rabbani’yi hapisten çıkararak onu sohbetine aldı. Cihangir’in tekrar islam kurallarına dönmesi Rabbani ile yaptığı sohbetlerin neticesidir.

Rabbani, onlarca murşit yetiştirerek Hindistan’ın değişik bölgelerine gönderip halkın irşat olmasına vesile oldu. Hayatı boyunca ehlisünnet ekolünün önemini bilerek yaşadı. Tasavvufa da yeni bir soluk getiren Rabbani, yeni kavramlarla Tasavvuf ıstılahını genişletti. Mektuplarında, yaşadığı halleri ve tecrübeleri anlatması, sonraki sufilerin güzel bir ıstılahi kaynağa sahip olmasını sağladı. İbni Arabi ekolünü, yani Vahdet-i vucüt teorisinin hatalarını açıklayıp, yerine vahdet-i şuhut (tevhid-i şuhud) teorisini açıkladı.

İmam Rabbani, ehlisunnet reyince ikinci bin yılın yenileyicisi (müceddid-i elf-i sani) kabul edilmiştir.

1563 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde doğan ve zamanının müceddidi olan (dini bilgileri yenileyen, din ahlakına sonradan dahil edilmiş olan batıl inanış ve uygulamaları kaldıran) İmam Rabbani, yaşadığı devir ve sonrasında, Kuranın doğru anlaşılması için yazdığı eserlerle ve yaptığı sohbetlerle yüzyıllarca sürecek etki bırakmış çok önemli bir İslam alimidir. Küçük yaşta Kuran-ı Kerim’i ezberleyip hafız olmuştur. İlk olarak babası tarafından eğitilmiş ve daha sonra da yaşadığı dönemin büyük alimi Mevlana Kemaleddin Keşmiri, Kadı Behlul-i Bedahşani’den dersler almıştır.
İmam Rabbani, ilminin derinliği, feraseti, basireti ve üslubundaki samimiyeti ve hikmeti ile, materyalist felsefenin etkisiz hale getirilmesinde ve Allahın varlığı ve birliği konusunun geniş kitlelere anlatılmasında çok etkili olmuştur. Yaşadığı zamanda ittifaken İslam alimlerinin en büyüğü olarak kabul edilmiştir. Etkileri halen devam eden İmam Rabbani, Kutlu Peygamberimiz (sav)’den nakledilen hadisleri yorumlayarak aynı zamanda ahir zamana ışık tutmuştur.
Zamanının dinsizliğine, Hindistan bölgesindeki sapkın fikirlere, özellikle dönemin devlet adamlarının ehli sünnet düşmanlığına, Sihizm, Hindu milliyetçiliği, sahte mehdilik akımları neticesinde yaşanan ahlaki çöküntüye karşı Kuran ahlakını ve Peygamber Efendimiz (SAV)’in sünnetlerini savunmuş, din ahlakını hurafelerden arındırmak için büyük bir fikri mücadele vermiştir.
Ahlakı ve yaşantısıyla tüm müminlere örnek olmuş olan değerli İslam alimi İmam Rabbani, dönemin sultanının yanlış ve katı uygulamalarına karşı ayaklanmak isteyen halkı yatıştırmış, birlik ve beraberlik ortamının bozulmasını engellemiştir. Bu uğurda birçok kez hapishanede kalmış, bu ortamda dahi Kuran ahlakını anlatarak birçok tutuklunun Müslüman olmasına vesile olmuştur. Daha sonra fikirlerinin değeri anlaşılarak serbest bırakılan İmam Rabbani, hurafelerle örtülmeye çalışılan din ahlakını, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (SAV)’in sünnetleri doğrultusunda özüne döndürmeyi başarmıştır.
1624 yılında vefat edene kadar yetiştirdiği öğrencileri ve eserleriyle İslam dünyasının aydınlanmasına vesile olmuş, din ahlakına uygun olmayan akımların güçlenmesini engellemiş, günümüze dek gelen değerli fikir ve görüşleriyle İslam dinine en güzel şekilde hizmet etmiştir.

Eserleri

Mektubat: Üç cilt olup, beş yüz yirmi altı mektubunun toplanmasından meydana gelmiştir. Mektubat’taki mektupların birkaçı Arapça, geri kalanların hepsi Farsça’dır.

Redd-i Revafıd

İsbatün-Nübüvve

Mebde ve Me’ad

Adab-ül-Müridin

Ta’lkat-ül-Avâarif

Risale-i Tehliliyye,

Erh-i Rubaıyyat-ı Abd-il-Bâakî

Mearif-i Ledünniye

Mükaşefat-ı Gaybiyye