Gençlerin Rol Modeli Hollywood

Biyografi
Röportaj: Arzu Erdoğral Geleneksel değerlerimizle batı kültürünün değerleri arasında kimlik kargaşası yaşayan genç nesilin sorunlarını ve çözüm yollarını Prof Dr. Nevzat Tarhan ile konuştuk. Günümüz g...
EMOJİLE

Röportaj: Arzu Erdoğral

Geleneksel değerlerimizle batı kültürünün değerleri arasında kimlik kargaşası yaşayan genç nesilin sorunlarını ve çözüm yollarını Prof Dr. Nevzat Tarhan ile konuştuk.

Günümüz gençliğinin profili çizilse nasıl bir sonuçla karşılaşacağınızı merak ediyor musunuz? İşte yanıtı…

Günümüz gençliğinin profilini çizmenizi istesem nasıl bir tablo ile karşılaşırız?
Günümüz gençliği, geleneksel değerlerimizle batı kültürünün değerleri arasında kimlik kargaşası içerisinde. Özellikle de kendi kültüründen kopmak istemeyen ama aynı zamanda da batı değerlerinin yüceltildiği popüler kültürün propagandası var. Yani gençler Hollywood kültürünün etkisi altında. Bunun sonucunda da; eski Yunan heykelleri var. Vücudu boğa başı aslan işte böyle garip bir gençlik profili ile karşı karşıyayız şu anda. Örneğin, düğünler batı müziği ile başlar sonu çiftetelli ile biter. Bu örnekten yola çıkarsak aynı burada olduğu gibi iki kültürün karmaşasını yaşayan gençlik var. Bunu artık kültürel kimlik olarak gençliğe hangi kültürel kimliği vermemiz gerektiği ile ilgili Türkiye’de maalesef nesnel bir söylemde yok. Toplum farklı bir kültürel kimliği öneriyor, Milli Eğitim sistemi farklı bir kültür kimliği öneriyor. Bunun sonucunda da bu tablo ortaya çıkıyor. Biz kendi milli değerlerimizi ve kültürümüzü yansıtamıyoruz gençlere. Gençlerimiz milli yetişmiyor.

Bu gençlik profilinde hiç olumlu bir taraf yok mu?
Böyle bir nesil yetişirken, Hollywood kültürünün etkisi altında kalma riski taşırken bir taraftan da bizi geçmişle gelecek arasında köprü yapma özelliği de var bu gençlerin. Aynı zamanda batı değerleri ile doğu değerleri arasında köprü yapması söz konusu. Bunun için gençlerin rol modellere ihtiyacı var. Doğru rol modeller gençlerin önüne çıkarsa hem doğu coğrafyasına; İslami geleneğin olduğu coğrafya ile batı coğrafyası arasında kendi geçmişteki manevi değerlerini yaşatan ama kendi kazanımlarını kaybetmeyen bir kuşak ortaya çıkabilir. Bu bir şans oluşturabilir.

Türkiye’de gençlere kimlik politikası üretenlerin ailenin ve gençlerin bilgilendirmesine yönelik çalışmalara daha fazla ağırlık vermesi gerekiyor.

Ülkemizde gençlere örnek olan rol modellerden kimse memnun gözükmüyor. Aileler bu konuda çaresiz olduğunu düşünüyor. Doğru modeli gençler nasıl bulacaklar?
Gerçek manada bir çaresizlik varmış gibi gözüküyor. Popüler kültürün sunduğu rol modeller Hollywood ve sanat dünyasından… Burada örnek bir rol model sunulma kaygısı yok. Medyada da yok. Dahası Milli Eğitim sistemimizde de yeteri düzeyde bir bilinç yok. Gençler arasında şu an en popüler olan isim kimdir diye baktığımızda mesela Tarkan. Tarkan gençlere rol model olarak sunuluyor. Bu ne derece bizim gençliğimizi temsil ediyor. Askerlikten kaçan birisi rol model olabilir mi? Ama bakıyorsunuz onun sanattaki başarısını kullanarak davranışlarını, yaşam biçimini rol model olarak sunuyorlar. Hatta Hollywood’un beşinci kol faaliyeti bile denilebilinir bu duruma. Bilindiği gibi beşinci kol; savaşta bir yer dört koldan kuşatılır, beşinci kol sessizce içeriden çalışır. O bölge bu şekilde ele geçirilir. Şu anda bizim gençlerimizi beşinci kol faaliyeti tarzında; kendi kimliğimizi, değerlerimizi, kıyafet ve yiyecek zevklerimizi değiştirmek isteyen popüler kültür propagandası var. Kendi vatanını değil de çıkarını düşünen bir kuşak ve yüksek değerler olarak para ve seksin yüceltildiği bir kültür var. Filmlerde sunulan örnekler gibi insan olmak yerine zengin ve güçlü olmanın önemli olduğu değerler ortaya çıkarılıyor.

Peki, siyasilerin ve Milli Eğitim’in bu konuda üzerine düşen görevler nedir?
Milli Eğitimin politikalarını belirleyen Talim, Terbiye Kurulu’nun değerler eğitimini öne çıkarması gerekiyor.
Bilimsel olarak da şu anda korucu ruh sağlığı değerleri var. Kendini tanımak, empatik bakış açısı, kendini harekete geçirme, uzlaşmacı olmak, öfke kontrolü, stres yönetimi, sorun çözme yönetimi gibi insanı insan yapan değerlerin okullarda öğretilmesi gerekiyor. Okullarda “yaşam koçluğu aktivitesine” ihtiyaç var. Nasıl yaşarsam mutlu ve başarılı olurum? tarzında değerler eğitimi programı uygulanırsa, genç birçok şeyi öğrenebilir. Genç bunların % 20- 30’unu bile uygulasa insanlara güveni, sorun çözme gibi hayatta deneme yanılma yöntemi ile kaybedeceği birçok şeyi kaybetmemiş olur. Batıyı ve popüler kültürü suçlamak yerine kendi değerlerimizi bilimsel olarak da gençlere aktarmak gerekiyor.

Son olarak bugün Öğretmenler günü olması dolayısı ile okullarda gençlerin öğretmenlerine karşı nasıl davranması gerektiği hakkında ne gibi bir tavsiyede bulunabileceğinizi sormak istiyorum.
Çocuklara değerler eğitimi verilirken saygı ve sorumluluk bilincinin de öğretilmesi gerekir. Bu sözle değil davranışlarla ortaya çıkar. Öğretmenler gençlere saygılı davranırsa gençlerde öğretmenlerine saygılı davranıyorlar. Zaten ergenlik dönemi terbiyede protesto dönemidir, çete- çeteleşme dönemidir. Gençlerin bu dönemde yaşının gereği bazı sıra dışı aykırı davranışları olacaktır. Burada öğretmenler onların bütün hatalarına rağmen sevgisini, şefkatini, hoşgörüsü gösterip, bu yanlışını onaylamıyorum ama seni seviyorum mesajını verebilirse, bu öğretmenlik yaklaşımı çocukta en çok saygı uyandıran yaklaşımdır. Büyüklerin bunu göstermesi çocukların ve gençlerinde onu dinlemesine sebep oluyor. Günde bin defa saygı konferansı verilerek saygılı olunmuyor. Saygı yaşanarak öğreniliyor. Bir olay oluyor, burada gençlere saygı duyarsanız gençte bir müddet sonra size saygı duyuyor. Hz. Ali’nin çok güzel bir sözü var. 0-5 yaş arası çocuklarla oynayınız 5-10 yaş arası onunla arkadaş olunuz 15 yaşından sonra da ona danışın, istişare ediniz diyor. 15 yaşını geçmiş bir gençle istişare edildiği zaman kendine değer verildiğini, güvenildiğini hisseder ve o da kendisine değer verene, saygı duyana o da saygı duyar. Bu nedenle sadece gençler ile birlikte büyüklerinde davranışları önemli.

Bilgi Notu: Ali Fuad Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” adlı çalışmasından kendi döneminde çok istifade etmiş olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, bu kitabın modern versiyonu olan “Var mı Beni Anlamak İsteyen” kitabı Timaş yayınlarından çıkmış bir eser. Yaşama amacım ne olmalı? Nasıl yaşarsam mutlu olurum? Soyut değerler ile somut değerler arasındaki hiyerarşiyi nasıl oluştururum? Televizyon ve internet kullanımının artıları eksileri gibi birçok günlük yaşantı da gerekli olan bilgiler hakkında bir destek isterseniz, “Var mı Beni Anlamak” kitabını mutlaka okuyun.