El-Kazvini kimdir? El-Kazvini kısaca hayatı

Biyografi
Astronomi ve jeoloji alimi El-Kazvini kimdir? El-Kazvini kimdir kısaca… El-Kazvini biyografi… El-Kazvini kısaca hayatı… El-Kazvini’nin bilime katkıları… Tahran’a 15...
EMOJİLE

Astronomi ve jeoloji alimi El-Kazvini kimdir? El-Kazvini kimdir kısaca… El-Kazvini biyografi… El-Kazvini kısaca hayatı… El-Kazvini’nin bilime katkıları…

Tahran’a 150 km uzaklıktaki Kazvin’de doğan Zekeriya bin Muhammed çok kısa zamanda tarih, astronomi ve jeolojide söz sahibi oldu. Orta çağda jeolojide otorite olarak kabul edilen isimlerden biriydi. Batı El-Kazvini’yi “Müslümanların Pilinus’u” olarak tanımıştır. Acaibul Mahlukat ve Acaibul Buldan (Tuhaf Yaratıklar ve Acayip Varlıklar) isimli eseri, Türkçe ve Farsça’ya da tercüme edilmiş olan Arapça astronomi eseri, Asar-ül Bilad ve Ahbar-ül İbad, isimli coğrafya eseri vardır.

Ahbar-ül İbad, Dünya’nın küre şeklinde olduğunu belirtmiş, hava, su, bitki, hayvan ve madenlerden detaylı olarak bahsetmiş, dağ, dere, ada, deniz ve nehirlerin oluşumu hakkında görüşler belirtmiştir. Batıda ancak 1920’de inceleme konusu olan kaya manyetizması ve fosil manyetizma, yedi asır önce Kazvini tarafından ele alınmış, modern jeolojinin keşiflerinden sayılan Reversal Manyetizma (ters dönümlü manyetik alan) daha o zaman El-Kazvini tarafından ortaya konulmuştur.

Eserinde, dağların oluşumunu ve sebeplerini de inceleyen Kazvini “…Her 36.000 yılda, yıldızlar dolaşımlarını tamamlarlar ve yeryüzünde büyük değişiklikler olur; karalar denizlere dönüşür, denizler kurur, dağlar ova, ovalar dağ olur. Kuzey güney olur…” gibi modern bilimlerin vardığı neticelere uygun görüşlerini dile getirmektedir. Ayrışma, aşınma, birikim alanına taşınma ve depolanmayı “Dağlar güneş ısısıyla toprağa ve kuma dönüşür ki, rüzgarların tesiriyle nehirlere, buradan da denizlere taşınır ve zamanın geçmesiyle aralarda tepeler meydana gelir; böylece denizlerde çıkıntılar görürüz” şeklinde ifade eder. Depremleri volkanizma ve magmatizmaya bağlayan El-Kazvini, yer altındaki basınç için buharı örnek vererek şunları yazmaktadır: Buğular ve buharlar yeraltı çukurlarında su halinde yoğunlaşmadığı veya sıcaklık sebebiyle dağıtmadığı zaman çıkış bulamazlarsa, bir kimsenin vücudunu ateşin titretmesi gibi, onlar da yeryüzünü titretirler.