Ahmet Hamdi Tanpınar 110 Yaşında

Biyografi
Şair, hikâyeci ve romancı, edebiyat tarihçisi, edebiyat eleştirmeni, edebiyat incelemecisi, gazeteci, siyasetçi, akademisyen, lise ve üniversite hocası, deneme yazarı ve fikir adamı Ahmet Hamdi ...
EMOJİLE

Şair, hikâyeci ve romancı, edebiyat tarihçisi, edebiyat eleştirmeni, edebiyat incelemecisi, gazeteci, siyasetçi, akademisyen, lise ve üniversite hocası, deneme yazarı ve fikir adamı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bugün 110. yaş günü. Yaşadığı dönemde değeri pek anlaşılamasa da bugün eserleriyle Türk edebiyatında bir dönüm noktası oluşturduğu kabul edilen Tanpınar’ın mirası günümüzde Orhan Pamuk ve Selim İleri gibi ünlü yazar tarafından takip ettiriliyor. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden 1923 yılında mezun olan ve uzun yıllar burada hocalık yapan Ahmet Hamdi Tanpınar, doğumunun 110. yılında fakültesinde bir sempozyumla anıldı.

Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul âşığı olan büyük ustanın başyapıtları arasında kabul ediliyor. Tanpınar’ın deyişiyle, "Müesseselerdeki ve manevî insandaki ikilik" izleği üzerine kurulan roman, hiç kuşkusuz Türk edebiyatının en güzel romanları arasında. Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde göründüğünden daha ironik ve derin bir bakışla, zamanı romanın odağına oturtuyor. Eski bir zamandan yeni bir zamana ve böylece aynı zamanda, eski hayattan yeni hayata geçişi; ince, mizahi, şaşırtıcı bir üslupla sorgularken, her iki hayatın kurumları arasındaki geçişe dikkat çekiyor. Saatleri Ayarlama Enstitüsü bilenlerin tekrar tekrar okuduğu, bilmeyenlerin okudukça şaşıracakları bir başyapıt. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ilk baskısı için el yazısıyla hazırladığı özgün maket de Tanpınar okuyucuları için hoş bir sürpriz.

Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901’de İstanbul doğdu. İstanbul’da başladığı öğrenim hayatını, kadılık yapan babasıyla birlikte dolaşırken, Anadolu’nun çeşitli şehir ve kasabalarında sürdürdü.

On üç yaşındayken Musul’da annesini kaybetti. Bu ölüm ve iki yıl sonra babasının tayin edildiği Antalya, Tanpınar’ın iç dünyasında, eserlerine de yansıyacak derin izler bıraktı.

Liseyi Antalya’da bitirdikten sonra üniversite öğrenimi için İstanbul’a gelen Tanpınar 1919’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Burada, başta derinden etkilendiği hocası Yahya Kemal olmak üzere, geniş bir edebiyat çevresine katıldı. İlk şiirleri 1921’de Yahya Kemal ve etrafındaki gençlerin çıkardığı Dergâh dergisinde yayımlandı.

1923’te Şeyhî’nin Husrev ü Şirin mesnevisi üzerine hazırladığı tezle mezun oldu. Aynı yıl Erzurum Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmenliğini (1923-1924) Konya Lisesi (1925-1927), Ankara Lisesi (1927), Gazi Terbiye Enstitüsü (1930-1932) ve İstanbul Kadıköy Lisesi’nde (1932) sürdürdü. 1933’te Ahmet Haşim’in ölümü üzerine boşalan Güzel Sanatlar Akademisi sanat tarihi hocalığına getirildi. 1934’te buna estetik ve mitoloji hocalığı da eklendi. Aynı zamanda Amerikan Koleji’nde Türk edebiyatı dersleri verdi.

15 Kasım 1939’da Tanzimat Fermanı’nın yüzüncü yılı dolayısıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde açılan kürsüye Yeni Türk Edebiyatı profesörü olarak atandı. 1942’de Maraş milletvekili olarak meclise girdi. Milletvekilliğinin 1946’da son bulmasından sonra bir süre MEB müfettişliği ve GSA’da estetik hocalığı yaptı.

1949’da İstanbul Üniversitesi’ndeki kürsüsüne döndü. 1953’te Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İspanya ve İtalya’yı kapsayan altı aylık bir Avrupa gezisi yaptı; 1955’te Filmoloji Kongresi azası olarak üç hafta için Paris’e gitti; 1957’de Münih’te yapılan 14. Müsteşrikler Kongresi’ne bir bildiri sundu; 1959’da Fransa, İngiltere, İsviçre ve Portekiz’de bir yıl kaldı. Kalp krizinden ölünceye kadar İstanbul Üniversitesi’ndeki görevini sürdürdü.

Hece Dergisi’nin hazırladığı özel sayıda, yazarların Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında söyledikleri;

Tanpınar’ı her okuyuşumda şu dikkatimi çekiyor: Şiir, roman, hikâye gibi doğrudan doğruya edebi eserlerinde yazarın varlığı ve ne dereceye kadar friksiyona uğramış olduğu münakaşa götürür. Fakat bunların dışında, yani edebiyat tarihi, tenkit ve denmelerinde, asıl anlattığı konunun ötesinde duygu ve düşünceleriyle, hülyalarıyla hep kendisinin varlığı muhakkaktır. O, tıpkı hocalık hayatındaki derslerinde olduğu gibi, asıl konudan çok kolay uzaklaşıp mizacının sevk ettiği sularda dolaşmasını seven bir insan. Bunu belki başka ilim adamlarında bir zaaf olarak düşünebiliriz. Fakat Tanpınar gibi sanatkar mizaçlı bir insan için kaymalar, bana göre sanatının zenginliğini teşkil etmektedir. (M. Orhan Okay – Kaderin Eşiğinde Tanpınar)

Tanpınar, kültür, din, toplum, millet, medeniyet, estetik, gelenek, aydın vb. konulara ait düşüncelerini, hülasa ideolojik yönünü ve tezlerini edebi açıdan zirve kabul edebileceğimiz romanlarına ustaca yerleştirmiş7yedirmiş, edebiyatçı kimliğini ve edebiyatı öncelemeyi ideolojik tutumuna harcatmamıştır. İdeolojik tercihleri ve tezlerini roman sanatı içinde verebilme ustalığı gösteren ender sanatçılar içinde yer almıştır. (Köksal Alver – Edebiyat ve İdeoloji: A. H. Tanpınar’ın romanlarında İdeolojik Örgü)

Tanpınar’ın romanlarında dile getirdiği düşünceleriyle, apaçık ya da gizli serdetmeye çalıştığı belirlemeleriyle Türk muhafazakarlığının çok önemli entelektüellerinden biri olduğunu ve muhafazakarlığın kendince çerçevesine katkıda bulunmaya çalıştığını söyleyebiliriz. (Köksal Alver – Edebiyat ve İdeoloji: A. H. Tanpınar’ın romanlarında İdeolojik Örgü)

Tanpınar kendi deyişiyle "masalı olan adamdır." Hiçbir ürpermesi olmayan gözlere yaşamı boyunca dayanmamıştır. (Hüseyin Su – Rüya Gören Öyküler)

Tanpınar’ın şiirinde metafizik ürperti vardır. Fakat o, Allah’a inandığını söylüyorsa da: ("Allah’a inanıyorum. Fakat tam Müslüman mıyım bilmem") dini anlamda metafizik imana bağlı bir tavır ortaya koymaz. Tasavvufi mistisizme yer vermeyen şair, batılı anlamda idealist felsefe ve spritüalist düşünceye daha yatkındır. Onda mistik dünya motifi belirgindir, ancak bu dini verilere dayalı olarak kurulmuş mistik bir dünya değil, tamamen bireysel, kendi ruhuna, duygularına bağlı, prafan bir mistisizmdir. (Nurullah Çetin – Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Şiiri)

Hangi ustalardan el almış olursa olsun Tanpınar’ı da en başta kendisi kılan üslubudur. Şehir yazılarında, o kadar ilgili gördüğümüz Yahya Kemal’den çok farklı dikkatleri ve yazış stili vardır; sanki ustasına göre ayarları daha ince yapılmış bir nesirdir onunki. Cümleleri uzun ve karmaşıktır… (Alim Kahraman – Tanpınar’ın Denemeciliği Üzerine)

Tanpınar Türk nesrinin zengin, göz alıcı, derin ve sağlam bir örneğini ortaya koymakla, yeni Türk edebi dilinin oluşmasına en büyük katkıları yapan yazarların arasına katılmıştır. (Alim Kahraman – Tanpınar’ın Denemeciliği Üzerine)

Şiiri bir yaşam biçimi olarak seçen ve öncelikle şair olarak anılmak isteyen Tanpınar kurgusal metinlerinde matematiksel kesinliği sağlayabilmek için bu tutku ve tutumunu gizlemeye çalışsa da şiire ve bunu açığa çıkaracak araçlara( başta şiirsel söyleme) fazlasıyla başvurmuş, roman ve öykülerine "bir susma işi" olarak tanımladığı şiirinin susma anının ürünleri, kapalı bir alem şiirinin anahtarları olma kıymetini yüklemiştir. (Ömer Lekesiz – Tanpınar Nereden ve Nasıl Bakar?)

Belirli şartlar altında yetişen istisnai kişiler, o şartlar içinde kendilerine bir çıkış yolu ararlar. Genellikle bulurlar da. Buldukları yolda ilerlerken, söz konusu şartları kimi zaman sorgulayarak, kimi zaman da zorlayarak kendilerine ortamlar oluşturabilirler. Oluşturulan bu yeni ortamlar, ne eski şartların tıpatıp aynıdır, ne de o şartlardan tamamen ayrıdır. Bu süreç bir bakıma Tanpınar’ın "devam ederken değişmek, değişirken devam etmek" dediği şeydir. (Şaban Sağlık, Bir Şahsi Nizamın Peşinde Estetiği ve Felsefeyi Arayan Adam: Ahmet Hamdi Tanpınar)

Ahmet Hamdi nasıl yazdığını anlatırken " Güç ve yavaş yazarım. Yazarken çok değiştiririm." Diyor. Burada bir tatminsizlik görülmektedir. Tanpınar buradaki tatminsizliği ve düzeltme yapmayı sanatkarın kendi kendini tenkidi olarak görür. Bu güç ve yavaş yazma ile tatminsizlik Ahmet Hamdi açısından olumsuz bir şey değildir; aksine yazarın estet kişiliğini yansıtan önemli bir davranış özelliğidir. (Şaban Sağlık, Bir Şahsi Nizamın Peşinde Estetiği ve Felsefeyi Arayan Adam: Ahmet Hamdi Tanpınar)

Ahmet Hamdi Tanpınar, tarih ve zaman kavramlarını değişik yön, biçim, boyut, ve suretle analiz eder ve edebiyat metinlerine taşıyarak yorumlar. Onun, ruh ve reel dünyasında geniş ve arka planlı bir hakimiyet oluşturan tarih ve zaman, yüksek frekans ve iç’e dönük anlatımlarla kendini gösterir. (Ertuğrul Aydın – Ahmet Hamdi Tanpınar’da Tarih ve Zaman)

Eserleri: Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiir ve Eserlerinden Parçalar (1937), Namık Kemal Antolojisi (1942), Abdullah Efendi’nin Rüyaları (hikâye, 1942), Beş Şehir (deneme, 1945; 2000, YKY), 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949), Huzur (roman, 1949), Yaz Yağmuru (hikâye, 1956), Şiirler (1961; 1999, YKY), Saatleri Ayarlama Enstitüsü (roman, 1961; 2000, YKY), Yahya Kemal (monografi, 1962; 2001, YKY), Sahnenin Dışındakiler (roman 1973, tefrika 1950), Mahur Beste (roman 1975, tefrika 1944; 2001, YKY), Aydaki Kadın (roman, 1987), İki Ateş Arasında (senaryo, 1999), Mücevherlerin Sırrı (deneme-söyleşi, 2002, YKY), Edebiyat Dersleri (ders notları, 2002, YKY).