ARIBA 6 bu gençlerin tutkusu!

Otomobil
Zuhal Erkek’in röportajı İTÜ Arıba ekibi 18 kişilik bir öğrenci grubundan oluşuyor. Bu ekipte elektrik-elektronik, makine, telekom ve işletme mühendisliği olmak üzere birçok mühendislik fakültes...
EMOJİLE

Zuhal Erkek’in röportajı

İTÜ Arıba ekibi 18 kişilik bir öğrenci grubundan oluşuyor. Bu ekipte elektrik-elektronik, makine, telekom ve işletme mühendisliği olmak üzere birçok mühendislik fakültesi öğrencisi mevcut. 2004 yılında TUBİTAK’ın çağrısıyla başlamışlar bu işe. Arıba 1, 2, 3, 4, 5, 6 olmak üzere tam 6 seriden oluşuyor… Bir arabanın maliyeti 350 bin TL ve İTÜ’de üretilen bu arabanın yüzde 80’i yerli üretim… 

Bizler de İTÜ’de atölyelerinde, Arıba 6’nın etrafında çalışırken buluyoruz bu önemli ekibi. Önümüzdeki günlerde Avustralya’da düzenlenecek World Solar Challenge yarışması için hazırlanıyorlar. Oldukça da hırslılar. Röportajı gerçekleştirdiğimiz 30 Ağustos tarihinde bile Zafer Bayramı falan dememişler; tutku haline gelen projelerinin başında çalışmaya devam ediyorlar. Koca İTÜ’de güvenlik görevlileri, boya yapan işçiler ve sadece ARIBA 6 ekibini bulabilirsiniz. Tam isimlerine yakışır bir durumda arı gibi çalışıyorlar. Tutkuyla peşine düşmüşler bu işin… Zaten Arıba 6’nın pilotu Taygun Uzunlar’a göre bu işi yapmak için bir tutku olması gerekiyor, yoksa bu iş parayla yapılacak bir iş değil. “Gece 3’te test sürüşü için kalkarsın, sürüş sabah 8 gibi biter. Sabah 10’da atölyeyi açarsın. Bir bakarsın bu atölye, bu ekip evin ailen olmuş” diyerek bu iş için nasıl bir çaba gösterilmesi gerektiğini kısaca özetleyiveriyor bizlere…

 Bu çalışkan ekibin Halkla İlişkiler ve Medya sorumlusu Duygu Nurcan ve Organizasyon Grup Sorumlusu Deniz Altınok ile Üretim Sorumlusu ve aynı zamanda ARIBA 6’nın pilotu Taygun Uzunlar ile ARIBA 6’nın serüvenini, amaçlarını ve hedeflerini konuştuk. 

Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor? Kısaca kendinizden ve ekibinizden bahseder misiniz?

Duygu Nurcan:

İTÜ Güneş arabası 2004 yılında üniversite bünyesinde kurulmuş.  İlk kurulduğunda Elektronik mühendisliğine bağlı olarak kurulmuş ama şimdi Makine Mühendisliğine bağlı olarak çalışılmalarına devam ediyor. Ekipte 18 kişi var, 4 ana gruba bağlı olarak faaliyet gösteriyoruz. Malzeme, mekanik, elektrik-elektronik, organizasyon şeklinde çalışıyoruz. Herkes kendine yakın ve daha fazla katkı sunabileceği bölümde faaliyet gösteriyor. Genel olarak böyle bir iç yapılanmaya sahibiz. 

2004’ten beri 6 çeşit araç, yani Arıba 6 gibi 6 tane araç ürettik. Bu araçlar Türkiye’de ve dünyada yarışlara katıldı. İlk 3 aracımız Türkiye’de yarışa katılan araçlar. Bu araçlar 2006-2007-2008 senelerinden hem birincilik, hem ikincilik alındı. Aynı zamanda iyi tasarım ödülleri var bu araçların. Böyle üst üste başarılar alınca ekip rotasını yurt dışına çevirmiş. 2009 yılında World Solar Challenge yarışına ilk defa katıldık, Arıba 4’le. O sene en iyi katılımcı ödülünü aldık. Bu güzel bir referans oldu bizim için. İki senede bir olan bir yarış World Solar Challenge. 2011 için Arıba 5 tasarlandı. Lojistik maliyetlerini karşılayamadığımız için yarışa gidemedik. Şimdiyse 2013’te bu yarışlara katılmak için hazırlanıyoruz. Muhtemelen önümüzdeki hafta içinde aracımızı göndereceğiz. 

Sürücününüz kim peki?

Duygu Nurcan:

Asıl sürücümüz Taygun Uzunlar. 

18 kişide gidecek mi Avustralya’ya? 

Duygu Nurcan:

Şuan gitmesi için çalışıyoruz. Bütçemizde tamamlanmamış açıklarımız var. Şuan arabayı yapmak için bütçemiz yeterli. 

ARIBA 6 PROJESİ TEK BİR MÜHENDİSLİK PROJESİ DEĞİL

Bu projede çalışan öğrenciler hangi bölümlerde okuyor?

Duygu Nurcan:

8 farklı bölümden arkadaşlar var. Ben İşletme mühendisliği okuyorum.  Birçok bölümden arkadaşımız var. Elektrik-elektronik, kontrol, makine, telekom mühendisliğinde arkadaşlarımızda mevcut. Bir bölümün yapabileceği iş değil. 4 ayrı ana grup var. Elektrik, makine, malzeme ve organize. Hepsinin kendi içinde görevleri var. Bu 4 ekibin birleşip yaptığı işlerle bu araç ortaya çıkıyor. 

Böyle bir projeye başlama fikri nasıl ortaya çıktı? Bu proje için çalışmalara ne zaman başladınız? Bu konudaki amaç ve hedefleriniz neler?

TÜBİTAK’ın çağrısıyla ortaya çıktı bu proje. TÜBİTAK Formula G yarışı 2004’te yapılıyor ve “Güneş arabasıyla ilgili bir yarışma yapacağız, böyle bir araç tasarlayın” diye üniversitelere çağrıda bulunuluyor. İTÜ’de bununla başlıyor. 

ARIBA 6, ARIBA 5’TEN DAHA İYİ YAPMAK İÇİN BURADAYIZ

Arıba serisi 1,2,3,4,5,6 şeklinde gidiyor. En son Arıba 6 ile yarışamaya katılacaksınız. Bu seri böyle devam edecek mi?  Bu arabaların birbirinden farkları neler?

Taygun Uzunlar:

Ekibin genel amacı da ARGE. Bizler mühendislik öğrencileriyiz, hepimiz de mezun olunca mühendislik alanında bir yerlere gireceğiz. Dolayısıyla amacımız ARGE. Birinci araçla ikinci araca bakarsanız; ağırlık anlamında, verim anlamında, tasarım anlamında, dizayn anlamında farkları görebilirsiniz. Biz bu araca ne katarız diye hareket ediyoruz. Arıba 6’yı ARIBA 5’den daha iyi yapamazsak bizim burada olmamızın bir anlamı yok.  Bizi daha iyiler yapmaya çalışıyoruz ki ARGE’nin bir amacı oldun. 

İlk araç yapılıyor, veriler alınıyor. Sonra aerodinamik veriler nasıl daha iyi olabilir sorusu araştırılıyor. İlk önce aracın kabuğunu değiştiriyoruz. ‘Aerobik olarak ne kadar rüzgar sürüklüyorsunuz’ sorusuna verilecek cevap en önemli parametre. Aerobik tasarım değişiyor, hızlanması için. Tasarımlar değişiyor. Aracı en aktif şekilde nasıl kullanırız? Hep bunlar amaçlanıyor. Her yeni gelen öğrenci gidenlerden bir şeyler öğrenerek, bunun üzerine yeni bir dizayn yapıyor. Bu aracı daha verimli hale getiriyor. Araçta ne kadar hafiflik ve sağlamlık elde edersek, ne kadar özgün tasarım yaparsak bize o kadar faydalı. Elektrikçi bir arkadaşımızın değiştireceği bir dizayn aracımın verimini artırabilir. Bizim amacımız sürekli değiştirmek. Araçlara bakarsanız sürekli formları değişiyor. Örneğin diğer araçlarımızda 4 teker yoktu. ARIBA 6’da dört tekere geçtik. 4 teker apayrı bir dizayn.  Araç tamamen değişiyor, şoförün yerleşimi ona göre etkileniyor. Şasinin dizilimi değişiyor. Yeni bir mekanik dizayn yaptık. Elektriksel devrelerde değişiklik oldu. Bunlar hep geliştirmek amacıyla yapılan değişiklikler. Teknolojiyi takip ederek üzerine bir şeyler katmaya çalışıyoruz. 

HER YENİ ÇIKAN YENİLİĞİ ARACA UYGULUYORUZ

Duygu Nurcan: 

Ekibimizin kendini geliştiriyor ama bir de gelişen bir teknoloji var. 2004’ten 2013’e kadar teknolojik faaliyetlerde bir değişiklik oluyor. Ekip bunları güneş arabasında kullanmaya çalışıyorlar. Güneş gözlerinin verimleri, güneşi elektrik enerjisine çeviren modüller gibi konuları ekip takip ediyor. Her araçta bir üst model neyse onları almaya çalışıyor. Motorda yenilikler neyse onları takip etmeye çalışıyor. 

ARIBA ismi nerde geliyor?

Duygu Nurcan:

İTÜ’nün logosu arı. O arı ile arabanın birleşiminden ortaya çıkan bir isim. İlk ekip böyle demiş. Geleneksel bir şey oldu. Her araca 1,2,3,4,5,6 olarak isim veriyoruz.

ARACIN MALİYETİ 350 BİN TL

ARIBA 6’nın maliyeti ne kadar?

Bizim toplam bütçemiz 700 bin TL civarında. Bunun 350 bin TL’sini aracın yekpare hale gelmesi oluşturuyor. Dünya çapında bir yarışa katıldığınız için üzerindeki komponentlerin de dünya standartlarında olması gerekiyor. Bu yüzden maliyeti yüksek olabiliyor. 

Arıba 6’nın yapımında kullanılan tüm malzemeler yerli üretim mi?

Taygun Uzunlar:

Gövde ve şasi tamamıyla karbonfiber. Yani aracın dış hali karbonfiber. Aracın hafifliğini ve sağlamlığını sağlıyor. Aynı zamanda istediğimiz formu veriyoruz. İçeride kullanılan mekanik parçalar var, alüminyumun özel serisi.  Yine tekerde kullanılan parçalarda var ve bunlar da karbonifer. Yani yerli diyebiliriz.

ARIBA 6’DA YERLİ OLMAYAN GÜNEŞ GÖZELERİMİZ

Duygu Nurcan:

Bizim burada kullandığımız malzemelerden yerli olamayan sadece güneş gözelerimiz. Onu ithal ediyoruz. Bir de motor.  Ekibin yaptığı motorun verimliliği yüzde 94’te kalıyor, iyi bir oran ama yurtdışı ekibinin kullandığı motorlar yüzde 98’lik bir verimlilikte. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Dolayısıyla yurt dışından motoru almak durumdayız şuan. Motoru, güneş gözeleri ve aküleri yurt dışından alıyoruz.  

Güneş arabalarına ilgi nasıl? Bu araçları ticarileştirmek gibi projeniz var mı?

Taygun Uzunlar:

Araçların üst kabuğunu çıkarırsak, yani gözelerini, bir elektrik arabası. Gözeleri koyduğunuzda güneş arabası oluyor. Güneşten aldığı enerjiyi elektriğe çeviriyor. Biz bu arabayı şebekeden şarjlayabiliriz. Ama üst kabuğu koyduğumuzda güneşten şarlayabiliyoruz. Zaten yarışın amacı da bu. Tamamıyla  güneşten enerji almak zorundasınız. Güneş arabalarını ticarileştirme konusunda henüz erken ama elektrikli araçlara geçiliyor. Artık şarj istasyonları da var.  Türkiye’de henüz o şarj istasyonlarına geçilmedi. Ama birkaç yerli şirkette elektrikle hareket eden araçlar üretmeye başladı. 

Güneş arabaları konusunda okulun ve devletin desteğini nasıl buluyorsunuz?

Duygu Nurcan

Okulumuzun maddi ve manevi yardımı var. Ama maddi olan desteği biraz kısıtlı kalıyor. Projenin değeri 700 bin TL kadar. İTÜ cidden çok projesi olan bir okul. Okulun genel mantalitesi adil yaklaşım. Dolayısıyla bize verdikleri destek az gözüküyor ama pek çok kanaldan sponsorluk bulmamızı sağlayan yine okul yönetimi. Bu anlamda okulun desteği yadsınamaz. Dediğim gibi büyük bir bütçesi olan proje. En son Enerji Bakanı’ndan 30 bin TL’lik bir destek aldık.  Onun dışında bununla ilgili herhangi fona başvurumuz da yok. Ama İTÜ’lü sponsorlarımızın desteği büyük. 

Deniz Altınok:

İTÜ denince sadece İTÜ rektörlüğünü düşünmemek gerekiyor. Biz İTÜ’lü mezunlardan da destek alıyoruz. Mezunlar Derneği’nden yardım görüyoruz.  İTÜ’yü sadece buradaki rektörlükten ibaret görmüyoruz. İTÜ’lülerin de desteği büyük. 

Devletten maddi yardımları dışında Başbakanımızın ARGE danışmanı Süleyman Soylu’nun da yardımları söz konusu. Kendi maddi yardım yapmasa da bizi sponsorluk yapabilecek firmalara yönlendiriyor. Bu anlamda kontak kurmamızı sağlıyor. 

ARIBA 6’YE EN BÜYÜK İLGİ ÇOCUKLARDAN 

Arıba 6’yı İstanbul’dan Ankara’ya Enerji Bakanlığına karayolu üzerinden kullanarak götürdünüz. Yolda sizi görenler nasıl tepkiler verdi?

Duygu Nurcan:

Buradan köprü çıkışı, Kavacık’a kadar sürüldü. Sonra şehir içi trafiğe girmedik. Köprüde bile insanların bakarken baya bir sıra oldu. Sapanca’ya kadar kamyonda sonra Ankara’ya kadar tekrar araç ile gidildi.

Taygun Uzunlar:

Araçlarından ilk seferde arabayı göremiyorlar, alçak kalıyor. Öndeki araçtaki arkadaşlar kamerayla çekiyorlardı. Özellikle TIR şoförleri oldukça ilgiliydi. Yanımda sürekli kornaya basıyorlardı. Yanımdan geçip de fotoğraf çektirmeyen insan görmedim. Zaman zaman dörtlüleri yakıp bize eşlik ediyorlardı. Bizim normal eskortlarımız 4 taneydi ama köprüde 20-25 araçlık bir eskort oldu.  

Duygu Nurcan:

Check point için bazı noktalarda duruyorsunuz. O tesisin içinde olan insanların ve özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Tekeri de görmedikleri için uçtu uçacak gözüyle bakıyorlar. 

Bu projeye katılma şartlar neler? İsteyen herkes bu projeye katılabiliyor mu?

Öncelikle İTÜ öğrencisi olması. Sene içerisinde siteden başvuru formları açıyoruz. Başvuru formlarını dolduran arkadaşlardan koşulları uygun olanları mülakata çağırıyoruz. Mülakatta kazanan arkadaşlar burada bir iki aylık bir deneme sürecine başlıyor. Deneme sürecinden başarılı çıkan arkadaşlar ekip üyesi oluyorlar. Aslında çok fazla başvuru alınıyor. Ama bu devamlılık ve yoğun çalışma isteyen bir süreç. Ayrıca ders notlarının belli bir ortalamada olması gerekiyor. Onun dışında ekibin ihtiyaçları esas. Hangi bölümden bir arkadaşa ihtiyaç varsa buna bağlı kalarak seçim yapıyoruz. Bu işe merak duyması ve gönül koyması da esas şartlardan biri. Ekiple uyumlu ve meraklı olmalı. Herkes bu projeye dahil oluyor ama “nasıl yardım edebilirim” diyenler belli bir yere gelebiliyor.  Sorgulayan arkadaşlar belli bir yere ulaşıyor. 

Bu çalışmalara kaç saatinizi ayırıyorsunuz?

Taygun Uzunlar:

7/24. Evdeyken bile akıl burada. Devam eden bir proje. Bu proje yürümezse bizim hatamız. Evdeyken, yoldayken hep bu projeyi düşünüyoruz. Sabah 10’da geliyoruz, son metroya kadar buradayız. Bu gece mesela gece 3’te çıkacağız. Gecesi gündüzü yok. Sabah 8’de bitiyor. 10 gibi atölyeye geliyoruz.  Dersleri de etkiliyor. Öncelik ne? İnsan ilk önce buna karar vermeli. Öncelik atölyeyse, ekipse notlar pek önemli olmuyor. Kalmadığımız ve belli bir seviyenin altına düşmediğimiz sürece aklımız hep burada.  Ama herkesin de notları belli bir seviyenin üstünde. Burada ders konusunda herkes birbirine destek oluyor. Bun işin bir bedeli yok. Gece gündüz yollardayız. Gece testleri oluyor. Bunu parayla yaptıramayız. Manevi bir şey.  Burada çalışanların amacı ‘Arıbacı’ olarak hatırlanmak.

Duygu Nurcan:

Deneme sürecine gelip de projeden çıkan çok az. Sapkın bir tutku haline geldi bu iş bizde. 

Mezun olduktan sonra ne yapacaksınız?

Taygun Uzunlar:

Aslında veda edilmiyor bu işe. Kimileri çalışıyor, kimileri yüksek lisans yapıyor. Ankara’da çalışan bir arkadaşımız var. Aracın tasarımını o yaptı. Sürekli buraya geliyor. Ben ise araç üretilirken Manisa’da idim. Kopamıyor insan bu araçtan, kopma durumu yok. Resmi bir ilişkiniz yok ama gönül bağınız oluyor. 

Bildiğim kadarıyla Avusturalya’da bir yarışmaya katılacaksınız. Bu yarışmadan biraz bahsedebilir misiniz?

Duygu Nurcan: 

Ekimin 15’nden sonraki hafta bir grup, 22’sinde farklı bir grup Avustralya’da olacak. Ön grup ve teknik grup olarak iki farklı ekiple Avustralya’ya gideceğiz. Yarış 6-13 Ekim tarihinde Avustralya’da gerçekleşiyor. Avustralya kıtasının en kuzeyinden en güneyine 3 bin km’lik bir yol yarışı. Yaklaşık 5-6 günde tamamlanan bir yarış. Güneşin doğumuyla başlıyor, akşam gün batımında aracı olduğu yerde bırakıyorsunuz. Kamp kuruyorsunuz. Sabah yine gündoğumu ile yarışa başlıyorsunuz. Tüm bu süreci yarış komitesinin atadığı bir gözlemci takip ediyor. Trafiğe açık bir yol. Challenge tanımı buradan geliyor. Geceleri kamp kuruyorsunuz, kalıyorsunuz, doğa koşulları biraz çetin. Sürekli olarak trafiğin içinde yer alıyorsunuz, bu ‘Challenge’ kısmı. Maksimum hız 130 km’ye kadar çıkıyor fakat ortalama seyredeceğiniz hız 60-70 km olacak. Zaten yarışın amacı dayanıklılık ve verimlilik üzerine. Aracın maksimum hızını hedeflemek gibi bir durum yok. Yarışın kuralları gereği önde ve arkada eskort araçlar olacak. Araç bağımsız bir şekilde gidemiyor. Öndeki araç hızını ve güvenliğini sağlarken arkadaki araçta strateji ekibi oturuyor. Kaç ile gitmesi gerektiği, o an güneşten ne kadar enerji aldığı, aküsünde ne kadar enerji olduğu, daha ne kadar gidebileceği ve kaçla gitmesi gerektiği gibi parametreleri belirleyip sürücüye söylüyorlar. Sürücü de aracı buna göre konumlandırıyor. Yarışın genel akışı ve formatı bu şekilde. 300 km’de bir de ‘check point’ noktaları var. Aralarda aracın kontrolleri yapılıyor.   

Son olarak eklemek istediğiniz var mı?

Duygu Nurcan: 

Organizasyon bütçemizin kapanmamış olduğunu ama buna karşın aracımızı hazır olduğunu söylemek istiyorum. Kurumsal destek dışında, sponsorluk desteği alıyoruz.  Ama bu bedeli karşılayamayanlar ve bireysel olarak destek vermek isteyenler için internet üzerinden bağış kampanyamız var.

On5yirmi5