Gıda ihtiyacı için,30 yıl boyunca,tarımsal üretimin yüzde 60 arttırılması gerekiyor…

Araştırma
20 kadar uzmanın, tarımsal biyoteknolojiler ve biyogüvenlik üzerine kamusal farkındalık, katılım ve risk iletişiminde ortak zorluklar ile fırsatları tartıştığı “Biyogüvenlikte kapasite geliştirme̶...
EMOJİLE

20 kadar uzmanın, tarımsal biyoteknolojiler ve biyogüvenlik üzerine kamusal farkındalık, katılım ve risk iletişiminde ortak zorluklar ile fırsatları tartıştığı “Biyogüvenlikte kapasite geliştirme” eğitimi başladı.19-22 Haziran 2017 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen eğitim, FAO’nun alt bölge teknik işbirliği çalışmasında  yer alan programa göre yürütülüyor. 

Kaliteli eğitim faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye’nin risk analiz tecrübesi ve GDO’lar üzerine önemli şekilde katkıda bulunan sosyo-ekonomik mülahazaları, bölgesel işbirliği ve ağ oluşumunu güçlendirmesi bekleniyor.

Eğitimi, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) veriyor

Kazakistan, Azerbaycan, Tacikistan, Kırgızistan ve Türkiye’den hükümet yetkilileri ve ünlü bilim insanlarının, tarımsal biyoteknoloji meseleleri üzerine açık diyalog ve karar vermede, farklı grupların nasıl dahil olabileceği  konusundaki eğitimi, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) üstleniyor.

Tüm Dünya, bugün tarımla ilgili görülmemiş zorluklarla karşı karşıya bulunuyor.FAO’dan dün yapılan basın açıklamasına göre; 2050’de 9 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunu besleme ihtiyacı, ucuz enerji kaynaklarının azalması, iklim değişikliği, biyoçeşitliliğin erozyonu gibi konular, üst sıralarda yer alıyor.

Teknoloji tek başına etkili bir çözüm değil

Artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için, önümüzdeki 30 sene boyunca, tarımsal üretimin küresel olarak, yaklaşık yüzde 60 civarında arttırılmasının yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerde iki katına çıkarılması gerekiyor.

FAO ilave üretimin yaklaşık yüzde 80’inin, tarımsal araştırmalardaki gelişmeler vasıtasıyla sağlanacak ürün verimliliğinin arttırılmasından karşılanması gerektiğini öngörüyor.Teknoloji tek başına etkili bir çözüm olmamakla birlikte, FAO teknolojik yeniliklerden yararlanmak için, çiftçi ve topluma imkan veren bir çevrenin önemine vurgu yapıyor. 

Türkiye’nin risk analiz tecrübesi,bölgesel işbirliği ve ağ oluşumunu güçlendirecek

Böyle bir çevreyi yaratmak ve korumak için, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), yeni tohum ıslah teknikleri veya e-tarım gibi yoğun teknoloji bilgisi üzerine kamusal diyaloğun çok önemli olduğuna dikkat çekiliyor.Tarımsal eğitim ve bilimin kamusal farkındalığı geciktirilirken, şimdiye kadar çoğu hükümet müdahalesiyle, GDO’lar için biyogüvenlik çerçeve düzenlemelerinin sınırlı kaldığı ifade ediliyor.  
Eğitim faaliyetlerinin yanı sıra,Türkiye’nin risk analiz tecrübesi ve GDO’lar üzerine önemli katkıda bulunan sosyo-ekonomik mülahazalarıyla, bölgesel işbirliği ve ağ oluşumunu güçlendirmesi bekleniyor.

FAO, bu konular için kendini adamış durumda 

Her ülke için GDO’lar ve diğer tarımsal teknolojiler üzerine politika seçimleri yapıldığını ifade eden FAO Orta Asya Alt Bölge Temsilcisi Yuriko Shoji “Biyoteknolojilerde kendi kapasitelerini oluşturmak ve her seviyede fikir alışverişini sürdürmek için, hükümetlere yardım etmek önemli. FAO bunlar için kendini adamış durumda. Ülkelere eğitim ve teknik işbirliği sağlamaya devam edeceğiz. Kamusal tartışmaları ve kararları bilgilendirmek için dengeli, bilimsel temelli bilgi sağlamayı sürdüreceğiz.” 

Gıda arzı yükseltilerek,kitlesel açlığa maruz kalınmasının önüne geçildi derken,yine FAO tarımsal yenilik sistemleri ve bilgi paylaşımı yetkilisi Nevena Alexandrova-Stefanova’nın düşünceleri de şöyle;

“İnsanlık, tarihinde birçok zaman, tarımsal araştırma ve yenilikçi gıda arzını yükselterek, artan nüfusun kitlesel açlığa maruz kalmasının önüne geçmiştir. Araştırma ve yeniliklerin, bugün ve yarının çok boyutlu zorluklarına cevap vermekte ana rol oynayacağına eminiz.” Haber- Halim Utlu