Bilgisayar oyunu bağımlılığı artıyor

Araştırma
Aljazeera’dan Başak Çubukçu’nun haberi… İstanbul’daki Bakırköy Prof. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Hastanesi’ndeyiz… Tabelalar bizi Denetimli Serbestlik Polikliniği’ne yönlendi...
EMOJİLE

Aljazeera’dan Başak Çubukçu’nun haberi…

İstanbul’daki Bakırköy Prof. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Hastanesi’ndeyiz… Tabelalar bizi Denetimli Serbestlik Polikliniği’ne yönlendiriyor. Burası aslında, uyuşturucu bulundurmaktan hüküm giyen ama tedavi sözü vererek serbest kalanların başvurduğu bir merkez.

Hastanenin en uç noktasındaki bu polikliniğin önü, hastanenin diğer birimlerine göre sessiz… Burasının bir diğer özelliği, internet bağımlılarının tedavi edilmesi.

Poliklinikte tek hekim var. Elif Mutlu, 4 yıldır hastanede çalışıyor. Son bir yıldır da internet bağımlılarını tedavi ediyor. Yoğunluktan, hastalara yetişememekten şikâyet ediyor. Kendisiyle direkt bağlantı kurulamıyor. Önce psikiyatriye başvurmak gerekiyor. Hastalar  Alkol – Madde Bağımlılığı Araştırma, Tedavi ve Eğitim Merkezi’ (AMATEM) deki  hekimler tarafından Uzman Klinik Psikolog Mutlu’ya yönlendiriliyor. Haftada 5 hastaya bakabiliyor. Yataklı servis yok. Bir saatlik seansları var. Hastaları 15 günde bir görüyor.

“Aralıksız 18 saat bilgisayar başında olan var”

“3 yıl önce tek tüktü; şimdi 100”… Elif Mutlu, internet bağımlıların son yıllardaki artışını bu şekilde özetliyor. Bağımlılar, daha çok 14-25 yaş aralığında ve erkek. Bağımlıların ortak noktası; çevrimiçi savaş-aksiyon oyunları oynamaları. Aralarında günde 16-18 saat bilgisayar başında oyun oynayarak geçirenler var. Mutlu’nun, şimdiye kadar gördüğü en ağır vak’a, gerçeklikle bağlantısını koparan hasta. Elif Mutlu, 30 yaşındaki bağımlının hastaneye yatırılmak zorunda kaldığını ve ağır ilaç tedavisi uygulandığını söylüyor.

“Eyvah! Çocuğum oyun bağımlısı”

Polikliniğe başvuran ebeveynlerin sayısı az değil. Özellikle anneler, panik halinde uzmanların kapısını çalıyor. Ancak Uzman Klinik Psikolog Elif Mutlu’ya göre her oyun oynayan bağımlı değil. Burada ana kriter, kişinin yemeden içmeden kesilmesi, uykusundan vazgeçmesi. Derslerdeki başarısı da yine oyun oynama sevdası yüzünden düşüyorsa, arkadaşlarıyla olan iletişimi kesiliyorsa alarm zilleri çalmaya başlamış demek.

“Bu noktaya vardırmamak gerek” diyor, Mutlu. Ebeveynlerin, çocuklarıyla iletişim kanalarını daima açık tutması gerektiğine dikkat çekiyor. Oynadıkları oyuna saygı duymak, en önce yapılması gereken şey. Çocukla, oyun hakkında konuşmak, oyun oynarken yanında oturmak da bağımlılığın önüne geçebilecek adımlardan biri.

 “Rekorum 12 saat”

İnternet kafeler, oyun bağımlıları için önemli bir erişim noktası. İşte onlardan biri, Alibeyköy’deki bir internet kafede B.Ç’ye rastlıyoruz. Şu anda 16 yaşında. Aslında okulda olması gerekiyor, ama o bilgisayar başında. Çevrimiçi oyun oynuyor. Yanında 4 arkadaşı daha var. En sevdiği oyunlar League of Legends (gençler lol diyor), Counter, GTA, Metin2. Bu oyunlar ortak özelliği, savaş, adam öldürme, aksiyon oyunları olması. Aslında 18 yaşın altındakilerin oynaması yasak. Yanındaki çocuklar da bu oyunu oynuyor.

B.Ç, evde oynamayı pek sevmiyor. Annesi, evde olduğu için kendini rahat hissetmediğini söylüyor. İnternet kafede “ortamını buluyor”.

Kardeşi var, 6 yaşında. Onun da şu anda evde, GTA oynadığını söylüyor. “Benden gördü” diyor. Kendini bağımlı olarak görmüyor. Rekoruysa 12 saat. Annesi evde yokken sabah 09.00’da oturduğu oyundan akşam 21.00’de kalkmış. Yemek yediğini de ekliyor.

Kreş yerine internet kafe

B.Ç ile röportaj yaptığımız sırada içeri bir anne giriyor. Yanında, biri 12 diğeri 4 yaşındaki çocuklarıyla. Çocukların yanında içinde sandviç, meyve suyu olan bir de poşet var…

Anne, 1,5 saatlik işi olduğunu ve internet cafe sahibinden çocuklarına göz kulak olmasını istiyor. Hemen iki masa açılıyor. Büyük oğlanın itirazı yok. Ekranda yine çevrimiçi oynanan oyunlardan biri açılıyor. Ancak küçük olanın itirazı büyük oluyor. Annesinden ayrılmak istemeler çocuğun “Anne gitme” diyerek ağlaması durmuyor. Açılan oyunlar onu vazgeçirmiyor. Kapıya doğru yöneliyor, annesinin peşinden gitmeye çalışıyor. İnternet cafenin sahibi çocuğun önünü kesiyor. “Annen çıkma dedi.”

Anne, hâlâ kapıda. Sıkıntılı, onun da içi rahat değil. Ama yapacak bir şey yok, çaresiz. Yanına ağlayarak gelen çocuğuna “Seninle mi uğraşacağım, işim var” diyerek kovalamak zorunda kalıyor. Çocuk çaresizce yine ağlamasına devam ederek bilgisayarın başına oturuyor.

 “Böyle çok örnek var”

İnternet kafenin sahibine göre, bu örnek tek değil. Birçok anne, çocuğunu bırakacak bir yer olmadığı için çareyi internet kafelerde buluyor. “Gözüm arkada kalmasın hissi ön plana çıkıyor.” diyor kafe sahibi. Kimi annenin ‘çocuğumu almayın’ diyerek geldiğini kiminse kendi elleriyle bıraktığını söylüyor.