Var mı Gençleri Anlamak İsteyen?

Evlilik
Röportaj: Gülay Gümüş “Genç arkadaşım! Kendini önemsiyorsan, kendi kendine yardım etmek istiyorsan, hem mutlu, hem başarılı, hem güçlü, hem de onurlu ve özgür olmak istiyorsan, deneme-sınama ile...
EMOJİLE

Röportaj: Gülay Gümüş

Genç arkadaşım! Kendini önemsiyorsan, kendi kendine yardım etmek istiyorsan, hem mutlu, hem başarılı, hem güçlü, hem de onurlu ve özgür olmak istiyorsan, deneme-sınama ile vakit kaybetmemek ve başkalarının tecrübelerinden faydalanmak istiyorsan, özetle yaşam koçluğunu önemsiyorsan, yazdıklarımı beş duyun, aklın, kalbin ve ruhunla dinle.”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son kitabı Var mı Beni Anlamak İsteyen’e bu cümlelerle başlıyor. Tarhan kitabında, günümüz gençliğinin yaşadığı sorunlara güncel cevaplar ve pratik çözümler sunarken, yetişkinlere de gençleri daha kolay anlayabilmeleri için ipuçları veriyor.

Bu satırları okurken, “Yine mi nasihat dinleyeceğiz?” dediğinizi duyar gibiyim. Ama zeki insanların başkalarının deneyimlerinden faydalanmayı bilen kişiler olduğunu söyleyen Tarhan, kitabında gençlere nasihat vermek yerine, “onlardan daha kıdemli bir yol arkadaşının deneyimlerini” paylaşmayı tercih ediyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ergen psikolojisinden kuşak çatışmasına, sanal bağımlılıktan gençler arasında hızla yayılan şiddet eğilimine kadar pek çok güncel meseleyi, on5yirmi5.com okurları için değerlendirdi. İşte iki bölüm halinde yayınlanacak bu keyifli ve faydalı olacağına inandığımız söyleşinin ilk bölümü:

Kitabınız nasıl bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıktı?

Branş olarak çocuk ergen bölümümüz var hastanede. Ergen yaş grubuyla ilgili problemlerde son yıllarda ciddi artış var. Bu durumda böyle problemler olmaması için ne yapılabilir, yani insanlarda koruyucu ruh sağlığı açısından gençlerin psikiyatrik durumlarının bozulmaması için neler yapılabilir? Bu ihtiyaç çok belirgin gözüküyordu.

Bir diğeri de kendi şahsi tecrübemden Ali Fuat Başgil’in Gençlerle Başbaşa kitabı, benim öğrencilik yıllarımda çok işime yaradı. Rehber oldu, faydalandığım bir kitaptı. Şu anda o kitabın günümüze uygun bir versiyonu yok. Şimdi eski sorunlar yine devam etse de yeni cevaplar vermek gerekiyor. Bu açıdan bu kitapta eski sorulara yeni cevaplar vermek gerekiyordu. Şartlara göre, kuşak çatışmasından tutun da okul başarısızlığına, sınav stresine kadar, yeni durumlara yeni bilgilere göre cevaplar vermek gerekiyordu. Burada da ben kendi tecrübelerimi, Gençlerle Başbaşa kitabını referans alarak, yeniden yorumlayarak yazma ihtiyacı hissetim.

Bu da zaten bu kitabın özelliği, gençlere yaşam koçluğu özelliği var Gençlerle Başbaşa kitabının. Kendini tanıma, insanlarla ilişki kurma, daha başarılı olma, hem de kendi değerlerini, kendi kültürel değerlerini koruyarak başarılı, üretken olmak konusunda fikir veren bir kitaptı. Onu uyarlamak ve geliştirmek gerekiyordu.

 

Sanırım yetişkinler ile gençler arasında yaşanan en büyük sorun iletişimsizlik.
Kitabınızın önsözünde gençlere "Anlattıklarımı nasihat olarak değil, senden daha kıdemli bir yol arkadaşının tavsiyeleri olarak değerlendirmeni diliyorum." diye sesleniyorsunuz. Bu ifade adeta yetişkinlerin gençlerle nasıl iletişim kurması gerektiğini özetliyor. Buradan yola çıkarak, yetişkinler gençlerle iletişim kurarken nelere dikkat etmeli, nasıl bir yol izlemeli?

Gençlerle iletişimde eşitler ilişkisi olması gerekiyor. Erişkinler, biz daha tecrübeliyiz diye ona konferans verir gibi, vaaz verir gibi, hayat dersi verir gibi yaklaştığı zaman, gençler kapatıyorlar kapılarını. Duvar örüyorlar ve dinlemiyorlar. Zaten pedagojik olarak da kişinin kendisini böyle üst seviyede görerek, öğretmenvari tarzdaki yaklaşım dünyada terk edildi. Modern üniversitelerde beyin temelli öğrenme diye geçiyor bu. Burada okullar öğretmenlerin öğrenciye ders verdiği okullar değil, öğrenenlerin okulları. 

Öğretmen her şeyi bilemez. Ancak bilgiye ulaşmak konusunda, bilgi bir hazineyse, onun anahtarları vardır öğretmende. Bu demektir ki öğretmen, öğrenci, yani öğreten ilişkisi, eşitler ilişkisi şeklinde olmalı. Bu yeni pedagojik bir yaklaşım. Böyle bir durumda yol arkadaşı demek, senden de benim alacağım şeyler olabilir demek. Onun için eşitlerin sohbeti tarzında düşünmek lazım.

Zaten ergenin en büyük sorunu, adam yerine konulmamaktır. Büyüklerin onun büyüdüğünü kabul etmemesidir. Bu kitabın bir özelliği de, anne babanın, eğitimcilerin gençleri anlamasını kolaylaştırmak. Gençleri anlamamız gerekiyor, gençlerin kendisini anlaması önemli ama, öğretmenlerin, anne babanın genci anlaması da önemli.

ZAMANIN EFENDİSİYLE ZAMANIN ÇOCUĞUNUN ÇATIŞMASI

Her ailede yaşanan kuşak çatışması normal midir?

Kuşak çatışması, Mısır papirüslerinde bile var. Bakıyorsunuz, biz senin yaşındayken böyleydik filan gibi bir çatışma hep var. Gelin kaynana çatışması gibi, Hitit tabletlerinde bile vardır kuşak çatışması. Bu doğal bir durum. Çünkü o dönem, zamanını ruhu diye bir kavram var. O zamanın bir ruh olgunluğu, ruh özellikleri oluyor. Birisi zamanın çocuğu oluyor, biri zamanın efendisi oluyor. Zamanın çocuğu, o zamanı daha çocuksu değerlendiriyor, ergen, genç… Diğeri o zamana daha yukarıdan bakabiliyor. Anne baba gibi bakabiliyor. Bu farklılık nedeniyle, zamanın çocuğu ve zamanın efendisi olabilme farkı nedeniyle, kuşak çatışması olacaktır. Burada bir çocuktan zamanın efendisi olmasını bekleyemeyiz. Ama zamanın efendisi olan bir kimsenin, zamanın çocuğunu anlamasını beklemek gerekir.

Bu durumda ergeni biraz daha yakından tanımakta fayda var. Ergenin özellikleri nelerdir?

Ergenlik dönemi, kendi kimliğini arayıp bulma dönemidir. Ergenliğin en büyük özelliği kimlik krizi yaşanmasıdır. Hafif veya şiddetli… Bazen o kimlik çatışması hafif yaşanır, bazılarında kimlik çatışması kriz şeklinde yaşanır, fırtınalı geçer ona göre. “Ben kimim, nereye yönelmeliyim ve niçin?” bu soruları sorar. İşte bu dönemde ergen, kendi kimliğini, toplumdaki rolünü belirliyor. Burada anneden alıyor, babadan alıyor, yaşadığı toplumdan alıyor, rol model olarak seçtiği kişilerden alıyor ve kendisi oluyor. 22 yaşa kadar sürüyor bu. 22 yaşta olgunluk dönemi ortaya çıkıyor.

Bu dönemde kişilik kimlik algılaması oluşuyor. Grup duygusu oluşuyor. Burada kültürel standartlar önemli. Ergen popüler kültürün etkisinde kalabiliyor, bir kimse rol model olarak diyelim popüler kültürün seçtiği bir kimse varsa onu alıyor. Eğer rol model olarak seçtiği kişiler kendi kültüründeyse onu alıyor. Yani burada rol modele de ihtiyacı var kişiler için.