‘Yetim başı okşamak bize de nasip oldu’

Çocuk
İstanbul’da esnaflık yapan Osman Gençtosun’un, her akşam evine geldiğinde kendisini “Babam geldi” diye sevinç çığlıklarıyla karşılayan 3 yaşında bir kızı var. Türkiye’de ...
EMOJİLE

İstanbul’da esnaflık yapan Osman Gençtosun’un, her akşam evine geldiğinde kendisini “Babam geldi” diye sevinç çığlıklarıyla karşılayan 3 yaşında bir kızı var.

Türkiye’de milyonlarca evde yaşanan bu sahnenin diğerlerinden bir farkı var. Minik kız, Osman Gençtosun’un kendi kızı değil. 23, 19 ve 16 yaşlarında üç kızları bulunan Osman-Fati Gençtosun çifti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ‘koruyucu aile’ projesinden haberdar olur olmaz, iki kız çocuğuna yuvalarını açmış. İstanbul’daki 125 koruyucu aileden biri olan Gençtosun ailesi, 9 ay önce aileye katılan minik kızların her şeyiyle ilgileniyor. Geldiği günden beri eve neşe katan küçük kız, duvarları bile karalamış. Fakat ailenin bütün fertlerinin şefkatli elleri her an onunla. Buna gece 12’de parka gitmek de dâhil. Anne Fati Gençtosun, 46 yaşında annelik duygusunu yeniden yaşıyor ve küçük kızları için günlük bile tutuyor. Osman Gençtosun ise koruyucu aileliği, hayatları boyunca yaptıkları en anlamlı şey olarak görüyor ve, “Bir yetimin başını okşamak bize de nasip olduğu için mutluyuz.” diyor. Aileye katılan yeni bireyler, ablaların da ilgi odağı. Arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine eve gelip yeni kardeşleriyle ilgilenen abla Ahsen Gençtosun, “Ufaklıklar geldikten sonra babam bizi unuttu.” diyor tebessümle. Gün içinde sık sık arayıp annelerine kardeşlerinin neler yaptığını soran ablalar, odalarında yeni kardeşler için değişiklik yapmayı planlıyor.

2 ay önce aileye dâhil olan ikinci kızıyla ise ilk günlerde 18 yaşına bastığında özgür olma hayali kuruyormuş. Şimdi ise yaşlandıklarında yeni anne ve babasına bakmayı düşünüyor. Hafif zekâ geriliği olan minik abla için en güzel duygu, babası tarafından okula götürülmek. Çünkü onun da diğer çocuklardan hiçbir eksiği yoktur. Anne Gençtosun; eve geldiğinde amca, hala, dayı gibi akrabalarla ilgili hiçbir şey bilmeyen ikinci kızıyla ilgili bir anısını şöyle anlatıyor: “Eşim Yozgatlı, ben Kastamonuluyum. Bir akşam amcalarımız misafir olmuştu bize. Ertesi gün de dayılarımız. Erkek kardeşimin Kastamonulu olduğunu öğrenen kızım, şaşırarak, ‘Ama anne bütün erkekler Yozgatlı değil miydi?’ dedi.”

Nasıl ‘koruyucu aile’ olunur?

Yurt ve yuvalarda kimsesiz çocukların yanı sıra ailesi olanlar da bulunuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, ‘koruyucu aile’ hizmetlerini çeşitli sebeplerle ailelerin bakamadığı bu çocuklar için uyguluyor. Çocuklara aile sıcaklığında büyümeyi sağlayan bu hizmet, Türkiye’de uzun yıllardır var. Ancak toplum yeterince bilgi sahibi değil. Konuyla ilgili ‘Gönül Elçileri’ toplantıları Türkiye’nin dört bir yanında bilgi veriyor. İzmir, koruyucu ailede 289 aileyle ilk sırada. İstanbul’da ise 5 ay önce 70 olan aile sayısı 125’e ulaştı, 90 ailenin de işlemleri devam ediyor.

Yurt ve yuvalarda kalan çocukların koruyucu aileliği için Türk vatandaşı olmak, Türkiye’de sürekli ikamet etmek, 25-65 yaş aralığında bulunmak, en az ilkokul düzeyinde eğitim almak ve düzenli gelire sahip olmak gerekiyor. Çocuk ile yaş farkı en az 18 olan aileler il veya ilçe müdürlüklerine başvurabilir. Başvuruda, özgeçmiş sorularını doldurması, sabıka kaydı, devlet veya üniversite hastanesinden sağlık raporu, öğrenim belgesi, ikametgâhı isteniyor. Müracaattan sonra ailenin referanslarıyla birlikte yaşadığı muhit, evi, şartlarının uygunluğu inceleniyor. Hepsi olumluysa komisyon kararıyla aileye çocuk verilmesi uygun görülüyor. Kurumda geçirilen uyum sürecinin ardından da çocuk aileye teslim ediliyor. Bakanlık aileye, 0-3 yaş çocukları için 350 lira, 4-5 yaşa 526 lira, 6-14 yaşa yaklaşık 620 lira, 15-18 yaş arası için de 684 lira destekleme ödemesi yapıyor.

Zaman