Şimdiki çocuklar daha mı zeki?

Çocuk
Neslihan Tunç’un haberi Kuşak farkı tarih boyunca görülen bir durum, ama teknolojiyle birlikte bu mesafe iyice açıldı. Şimdiki çocukların bize göre daha zeki olduğunu söyleyen Çocuk Gelişim Uzma...
EMOJİLE

Neslihan Tunç’un haberi

Kuşak farkı tarih boyunca görülen bir durum, ama teknolojiyle birlikte bu mesafe iyice açıldı. Şimdiki çocukların bize göre daha zeki olduğunu söyleyen Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz’la bir durum değerlendirmesi yaptık.

Gelişen teknoloji hepimizin hayatını değiştirdi belki ama bundan en çok payını alan çocuklar oldu. Dizüstü bilgisayarların, tablet PC’lerin, cep telefonlarının her yanımızı kuşattığı bir ortama doğan çocuklar, teknolojik aletlere olan usta yaklaşımlarıyla da bizi şaşırtıyor. Bilgisayarla ilk tanıştığı andan itibaren minicik elleriyle mouse kullanabiliyor, dokunmatik ekranlardan istediğini bulabiliyor, tv kumandasını sizden iyi biliyorlar. Kabul etmemiz gerekiyor ki, zamane çocukları bizden daha zeki…

Bunu uzmanlar da kabul ediyor. Pozitif Gelişim Özel Eğitim Merkezi’nden Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz yeni neslin bizden daha akıllı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Halen keşfedilmemiş üç milyardan fazla nöronumuz varken çoklu teknolojide şimdiki durum kaçınılmaz. Kuşak farkını yaşadığımız için bize böyle geliyor belki. Annelerimizin babalarımızın kullandığı ‘bizim zamanımızda,’ diye başlayan cümlelerini artık bizler de kurmaya başlıyoruz. Ancak bence bu normal bir dönüşüm. 20-25 yıl sonra da bizim çocuklarımız kendi çocukları için bizim kullandığımız cümleleri kullanacaklar."

"Bizim çocukluğumuzla şimdiki çocuklar arasında ne gibi farklar var?" diye sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor Yılmaz: "Bizim çocukluğumuzda hatta bebekliğimizde annelerimiz bizi kundaklar, saatlerce o kundağın içinde dururmuşuz. Şimdiki bebekler daha doğar doğmaz kundaklanmadan dış dünyayla direkt etkileşime giriyorlar. Ayrıca bizim çocukluğumuzda teknoloji hatta dünya bu kadar ileride değildi. Birçoğumuz siyah beyaz televizyondan renkli televizyona geçişi, hatta yılbaşı gecesi saat 24.00’de beklediğimiz sürprizleri hatırlarız. Oysa şimdi IPD, PSP, Playstation, cep telefonları, LCD’ler, hatta üç boyutlu TV’ler var. Birde bunlara bilinçlenmiş anne babaları eklememiz lazım. Haliyle algıda değişimin sırrı bunlarda yatıyor."

SOSYAL BECERİ EKSİK
Çocuklardaki bu değişimde ailelerin de payı var elbette. Teknolojiye uyum sağlamalarına destek olmanın yanı sıra çocuğa verilen değerler de değişime uğramış durumda. Eskiden, mütevazı olmak, kimseyi kırmamak, dürüstlük gibi kavramlar öne çıkardı. Artık çocuklara "Uyanık ol, vur, kır, istediğini al, gerekirse yalan söyle, en başarılı sen ol gibi" mesajlar veriliyor. Şenay Yılmaz da yetiştiriliş tarzlarının değiştiği görüşünde: "Geçmiş zamanı artık şimdiki zamanda yaşayamıyoruz. Ancak elbette ki burada da kendi yetiştiriliş tarzlarımız yatıyor. Daha öncesinde bu kadar hareketli, bu kadar aksiyonlu bir yaşamda değilken, biz de önemli sosyal beceriler kazandık. Şimdiki çocuklarda sosyal beceri eksik. Değişimin getirdiği negativite bu. Sosyal becerilerden yoksun bir gençlik yetişiyor. Haliyle bu değişime uymak bir zorunluluk haline geliyor. Ebeveyn de bu durumda çocuğunun zarar görmemesi için mecburen bu tarza uymaya yönleniyor. Hatta bildiğim kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı son iki yıldır ilkokullarda ‘değerler eğitimi’ adı altında dersler veriyor. Çünkü gençlik maalesef bunlardan yoksun yetişiyor." Bugünkü durumla bizim şartlarımızı kıyasladığımızda şimdiki çocuklar daha şanslı gibi görünüyor. Çok çeşitli oyuncakları var, üç boyutlu filmler, eğlence alternatifleri çok fazla. Ama bütün bunların çocukların mutlu olması için yeterli olmadığını belirtiyor Yılmaz: "Şanslı ama doyumsuzlar. Üretici olmaktan çok tüketiciliği öğrettiğimiz bir gençlik yetişiyor. Üreticiliğin olmadığı yerde mutluluğu aramak zor bence. Haliyle bu durum ebeveynlere ciddi sorumluluk yüklüyor. Çocuklarına üretkenliği öğretmek için önce kendilerinin üretken olarak onlara model olmaları lazım. "

SOKAKTA OYNAMALARI LAZIM
Şanslı gibi görünen günümüz çocuklarının en büyük şanssızlığı ise sokakta oynama kavramına uzak olmaları şüphesiz. Biz sokakta oynardık, şimdikiler odasında bilgisayar başında vakit öldürüyor. Bu durumun üzücü olduğuna dikkat çeken Yılmaz şunları ekliyor: "Ben bu duruma inanılmaz üzülüyorum. Çünkü çocuk doğayla, hayvanla, dünyayla iç içe değil. Açıkhava yarı kapalı ceza evi gibi. Belki bu tabir çok ağır ama ben kızımı bile bu durumda görüyorum. Çünkü çalışan bir anneyim ve ancak hafta sonları dışarı çıkarabiliyorum. Biliyorum ki birçok anne aynı durumda."

Onlara söz geçirmek de zor
Bizim zamanımızda anne-babamızın bir bakışıyla hizaya girerdik. Günümüz çocuklarına söz geçirmekte zorlanıyoruz. Bir çok anne baba çocukları üzerinde otorite kurmayı başaramıyor. Şenay Yılmaz çocukların genişleyen istekleri, beklentileri, sınırları nedeniyle ebeveynin çizdiği sınırlardaki çizgilerin zayıfladığını belirtiyor: "Çünkü nerede kararlı olması gerektiğini, neyi ne kadar engellemesi gerektiğini kestiremiyor. Yaşadığı bu tedirginlik çocuğa yansıyor ve çocukta istekleri doğrultusunda inatlaşarak imkanlarını genişletiyor. Ne yapmalı? Her şeyden önce anne baba olarak çocuğumuzdan ne istediğimiz konusunda ortak kararda ve net olmalıyız. Kararlı olmalıyız. Çocuğa çizgilerini net göstermeli ve bu konuda taviz vermemeliyiz. Değerler kazandırılmaya çalışılmalı, akraba ilişkileri aktif tutulmalı, aile içi etkileşim etkin olmalıdır. Eğer bunları harmanlayabilirseniz otorite zaten arkasından gelecektir."

Sabah